Hayatın koşturmacası içinde çoğu zaman fark etmeden en değerli varlıklarımızı, yani çocuklarımızı ihmal ediyoruz. İş, ev, faturalar, günlük sorumluluklar derken hep “yarın yaparım”, “hafta sonu ilgilenirim” diye ertelediğimiz o küçücük kalpler aslında en çok bugüne ihtiyaç duyuyor. Çünkü çocuk için zaman, tam da şimdidir.

Bir çocuğun en temel ihtiyacı sevgi, ilgi ve anlaşılma duygusudur. Ne pahalı oyuncaklar ne de marka kıyafetler… Onun için en büyük mutluluk, annesinin gözlerinin içine bakarak “Seni dinliyorum” demesidir. Babasının kucağına oturup anlattığı bir hikâyeyi sonuna kadar sabırla dinlemesidir.

Ama biz büyükler, çoğu zaman çocuğun bu sessiz çığlığını duyamıyoruz. Kimi zaman elimizdeki telefon ekranına dalıyoruz, kimi zaman işin yorgunluğunu bahane ediyoruz. Oysa çocukların kalbine açılan kapı, küçük ama anlamlı anlardan geçiyor. Birlikte yapılan kısa bir yürüyüş, sofrada edilen samimi bir sohbet, günün sonunda “Bugün seni en çok ne mutlu etti?” diye sorulan basit bir soru… İşte bütün bunlar, bir ömür hatırlanacak sevgi izleri bırakıyor.

Psikologların araştırmaları gösteriyor ki çocuklukta hissedilen sevgi ve güven, bireyin bütün hayatını şekillendiriyor. Yetişkinlikteki özgüven, ilişkilerdeki sağlamlık, hayata karşı duruş… Hepsinin temeli, çocukluk yıllarında anne babadan alınan ilgiye dayanıyor. Yani bugün çocuğunuza ayırdığınız birkaç dakikanın etkisi, yarın onun bütün hayatına yayılıyor.

Sevgiyle büyüyen bir çocuk, yarın topluma umutla bakan bir birey oluyor. Gözleri ilgiyle parlayan bir çocuk, yarın çevresine ışık saçan bir yetişkin oluyor. Ve en önemlisi; değer gördüğünü hisseden bir çocuk, başkalarına da değer vermeyi öğreniyor.

O yüzden kendimize bir kez daha hatırlatmalıyız: Çocuğumuz için yapabileceğimiz en büyük iyilik, ona “Sen benim için önemlisin” mesajını hissettirmektir. Bu da ne uzun cümlelerle ne de büyük jestlerle olur. Sadece dinleyerek, yanında olarak, göz göze gelerek olur.

Bu hafta kendinize küçük bir söz verin. Çocuğunuzla en az beş dakika hiçbir şeyle ilgilenmeden, sadece onunla olun. Telefonsuz, acele etmeden, yargılamadan… Göreceksiniz; o küçücük kalp, sizin dünyanıza hiç beklemediğiniz kadar huzur ve mutluluk getirecek.

Unutmayın Çocuğunuzun kalbine açılan kapı, sandığınızdan çok daha yakında…