Skora bakınca, üstelik rakibiniz Fenerbahçe olunca ve üzerine bir de deplasmanda puan savaşı verdiğimiz düşünüldüğünde sonucun anormal olmadığını söylemek mümkün.
Ancak…
Fenerbahçe sezon başından beri hem taraftarını hem de spor kamuoyunu tatmin eden futbol oynamıyor…
Kısacası gol yollarında etkili olamayan, kendi evinde oynamasına rağmen rakibi baskı altına alamayan bir Fenerbahçe ile karşılaştık. Maç öncesi ilk yarım saatin son derece önemli olduğunu söyleyen Aykut Hoca’nın çıkardığı kadro, ilk 45 dakikayı neredeyse pozisyon vermeden tamamladı.
Ömer Ali, Ali Turan gibi isimler hatasız futbol oynadı. Takımın mücadele gücü ve motivasyonu üst düzeydeydi. Üzerine Holmen’in Ömer Şişmanoğlu’na hazırladığı neredeyse karşılaşmanın en net pozisyonunda, forvetimiz ağır kalınca oyunun rengi birden döndü.
Bir ara Fenerbahçe’nin topla oynama yüzdesi 67’lere kadar çıktı. Yukarıda sarı lacivertlilerin rakiplerine karşı baskı kuramadığından bahsetmiştim. Yüzde 67 topla oynama oranı, ortaya konan futbolun karşılığı değil. Fenerbahçe’nin ataklarının içeriği pozisyon üretmekten çok uzaktı. Kalitesiz, niteliksizdi. Sadece topu ayağında fazlaca tuttu ama pozisyona girmekte zorlandı.
Ev sahibi ekip skor üstünlüğünü yakalayınca elbette durum biraz daha farklı oldu.
Gol dakikasına kadar Torku Konyaspor kalesinde etkili olamayan Fenerbahçe, bu dakikadan sonra yeşil beyazlıların daha açık futbolu tercih etmesi nedeniyle iki net pozisyon daha yakaladı.
Fakat şu bir gerçek ki; bu Fenerbahçe’den puan almak içten değildi. Lakin Aykut Hoca’nın oyun kurgusu tamamıyla bir puan üzerine kurulu olduğundan, birkaç pozisyon dışında üçüncü bölgenin yüzünü dahi göremedik.
Genel anlamda güçlü takımlara karşı kapalı oynayan oyun kurguları kaybetmeye mahkumdur. Konyaspor’da bu mantıkla sahaya çıktı ve kaybetti. Ancak şunu gözden kaçırmamak gerek.
Evet kapandığın zaman gol yeme ihtimalin, hele karşındaki takım şampiyonluğa oynayan bir ekipse son derece normal. Fakat bu Fenerbahçe’ye hangi takım kapalı oynarsa oynasın puan çıkarma olasılığı son derece yüksek. Kreatif dediğimiz oyuna ağırlığını koyan, sonucu değiştirebilen oyuncularının formsuzluğu ve takımın içinde yaşadığı sorunlar göz önüne alındığında Aykut Hoca’nın bu maç için bu kurguyla sahaya çıkması yadırganmamalı…
Hasan Ali Kaldırım’ın soldan getirdiği ve gol ile neticelenen pozisyonu filelerle buluşmasa Fenerbahçe ile sabaha kadar oynasak her iki takımdan da gol sesi çıkmazdı…
Büyütecek bir durum yok. Puan çıkabilirdi ama olmadı…

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.