Erkant Uysal

Erkant Uysal

AK Parti Hükümetinin 21 Yıllık Bilançosu

AK Parti Hükümetinin 21 Yıllık Bilançosu

2002’de başlayan AK Parti serüveni geride bıraktığı 21 yılda neler kattı hayatımıza?

Elbette doğru adımların atıldığı, vatandaşın hayrına işler de yapıldı. Ama 21 yılın sonunda bir muhasebe yapıldığında, eğitimden sağlığa, dış politikadan güvenliğe, ekonomiden spora her alandaki tablo ağır bir bilançoyu ortaya koydu.

* Temel ihtiyaçlardan barınma büyük sorun haline geldi. Depremle birlikte yüzbinlerce kişi evsiz kaldı. Hükümetin, belediyelerin ve müteahhitlerin ihmaliyle resmi rakamlara göre 50 bin kişi öldü. Türkiye Cumhuriyeti’nde konut ulaşılamaz hale gelirken, konut sahibi olan yabancılara vatandaşlık verildi. Konya’da kümes kadar evler -onu da bulabilirsen- 4 bin liraya kiralanırken, İstanbul’da aynı konutların kirası 10 bin liraya dayandı.

* Sınırlar kevgire döndü. Türkiye’ye ağırlıkta, Suriyeli ve Afganlar olmak üzere yaklaşık kayıtlı, kayıt dışı 8 milyon mülteci geldi. Konya il genelindeki göçmen sayısı 200 bini çoktan geçti.

* Türk Lirası her geçen yıl değer kaybetti. Birçok geri kalmış ülkenin parası bile Türk Lirası’ndan kıymetli hale geldi. Doların yıl sonunda 24 liraya ulaşacağı öngörülüyor.

* Eğitimde dikiş tutturulamadı. Sık sık değişen Milli Eğitim Bakanları eğitimdeki nitelik kaybını önleyemedi. Özel okullar ticarethaneye dönüştü. Eğitim seviyesini ölçen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nda (PİSA) Türkiye 40’ıncı sıralarda yer aldı.

* Akademi geriledi. Üniversitelerde bilim üretilemez hale geldi. Rektörler AK Parti milletvekillerinden, milletvekili adaylarından ya da AK Parti destekçileri arasından seçildi. Her yerde olduğu gibi akademide de liyakat yok edildi, vasatlık hakim oldu.

* Dolardaki yükseliş nedeniyle kişi başına düşen milli gelir son yıllarda 12 bin dolardan 8 bin dolara geriledi. Enflasyondaki artış durdurulamadı. Resmi rakamlara göre yüzde 50, bağımsız kuruluşlara göre en az yüzde 90 olan yıllık enflasyon nedeniyle halk yoksullaştı. Ücretler enflasyonun altında ezildi. Temel ihtiyaçlarını zorlukla karşılayan çalışanlar, tatil yapma, seyahat etme, kitap alma, sinemaya ya da tiyatroya gitme gibi kültürel ihtiyaçlarını tamamen unuttu. Sinemada filmin dakikası bile 1 liraya yükseldi.

* Kadına şiddet ve sağlıkta şiddet arttı. 21 yılda binlerce kadın öldürüldü. Binlerce sağlık çalışanı saldırıya uğradı. Doktorlar yurt dışına gitti. Bunun dışında adli olaylardaki artış dikkat çekti. Uyuşturucu, alkol ve sigara kullanımı arttı. Bu maddeleri kullanım yaşı düştü.

* Anayasanın vatandaşlara sağladığı hak arama yöntemleri suç sayıldı. Hak aramak için sesini çıkaran işçilerin, memurların, kadınların, madencilerin sesi kesildi, birçok hak arama eylemine izin verilmedi, vatandaşlar biber gazı yedi ve coplandı.

* Spor, sanat ve kültür alanında uluslararası başarılar istenilen düzeye çıkmadı.

* İnsanlar sindirildi. Birçok gazeteci işsiz kaldı. Sosyal medyada eleştiriler bile gözaltı ve tutuklama ile cezalandırıldı. Sanatçılar cezaevine gönderildi. Türkiye basın özgürlüğünde, refah artış endeksinde ve mutluluk sıralamasında son sıralara geriledi.

* Tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye dışa bağımlı hale geldi. Birçok tarımsal ve hayvansal ürün ithal edilmek zorunda kalındı. Dış borç her ay rekor kırdı. Devlete ait yüzlerce kuruluş özelleştirildi. Elde avuçta ne varsa satıldı. Ama dış borç artmaya devam etti.

* Devlet, devlet gibi değil şirket gibi yönetildi. Hal böyleyken vatandaş müşteriye dönüştü. Ağır vergiler altında devlet kapitalizminin en ağır örneği ülkemizde yaşandı.

***

Gerçekten paralel evren var, bu yazdıklarımın dışında. Birçok ana haber sunucusunun bahsettiği, televizyonlarda dizilerin gösterdiği, sinemalarda veya müzik kliplerinde yer alan bir başka dünya.

O dünyada milyon dolarlık yalılar var, 9 metrelik tekneler var. Gayrimenkul zenginleri var. Pahalı kıyafetler, servet değerinde takılar, güzel kadınlar, yakışıklı erkekler, muhteşem oteller, harika restoranlar, masal gibi düğünler, son model arabalar, hiç emek vermeden milyonlara hükmedenler var.

Ama, o paralel evrende belediye otobüsü yok, gecekondular yok, gettolar yok, yoksul mahalleler yok. Maaşını alamayan çalışanlar, asgari ücretle üniversitede çocuk okutanlar, evlere gündeliğe giden kadınlar, işsiz mezunlar, okul kantininde bir tost ve ayrana 25 lira veremeyen öğrenciler yok. O paralel evrende, kağıt toplayıcıları, mülteciler yok. İnsan kaynaklarından gelen SMS ile işten çıkarılanlar yok. Ve bu olmayanlar çoğunluğun yaşadığı hayatın ta kendisi.

Bu çoklu evrende, bambaşka dünyalar, bambaşka hayatlar.

Bu paralel evreni gösterip ‘işte Türkiye böyle müreffeh’ demeyin lütfen.

KONYA’DA UCUZ ET VE EKMEK KUYRUKLARI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 50 yıl önceye gidip 1970’li yıllarda Kıbrıs Barış Harekatı sonrası ambargo altındaki Türkiye’den örnek verirken, tüp ve yağ kuyruklarını anımsatması ilginç gelirdi hep. Oysa kötü emsal, emsal değildir.

Konya’daki Tarım Kredi Kooperatif Marketleri’nde ucuz et kuyruğunu görünce Şair İsmet Özel’in “Allah insanı iddiasından vurur” sözünü hatırladım. ‘Kader’ ya da ‘nedensellik’le açıklanabilir bir durum bu. Oruçluyum demeden yüzlerce vatandaş ucuz et için saatlerce bekledi. Sıradakilerin şanslı olanları sınırla sayıdaki ucuz kıymadan sadece 1 kilo alabildi. Yüzlerce vatandaş ise alamadan döndü evine. Bu dönemde indirimli yağ kuyruklarına da rastlamak mümkün.

Önceki seçimlerde de hükümet hayat pahalılığı nedeniyle ucuz soğan ve patates için tanzim satış marketleri kurmuştu şehirlerde. Yine uzun kuyruklar oluşmuştu. Ve yine 1 lira ucuz diye belediye ekmek satış büfelerinin önünde de aynı görüntüleri görebiliyoruz.

Erdoğan iddialı konuşuyor. Ama olmaz denilenler oluyor.

Onun için asla kınamamak önemli; başına gelebilir. Asla üstünlük taslamamak lazım; ayağın taşa takılabilir. Asla yapmam dememek gerekir; insan iddiasından vurulabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
16 Yorum
Erkant Uysal Arşivi
SON YAZILAR