YÖK'ün kararına tepki!

YÖK'ün kararına tepki!

Eğitimciler Birliği Sendikası Konya Üniversite Şubesi, Yükseköğretim Kurulu’nun üniversite yerleştirmelerinde taban puan uygulamasını kaldırmasına tepki gösterdi

Eğitimciler Birliği Sendikası Konya Şube Başkanı Şenol Metin yaptığı açıklamada "YÖK, bu kararı ile üniversite reformunu erteleyerek önceliğinin büyük tepki toplayan boş kontenjanlar sorunu olduğunu deşifre etmiştir" dedi.  Başkan Metin, açıklamasının devamında şunları söyledi: “Yükseköğretim Kurulu, cuma günü yine bir kriz belgesine imza attı. Lisans ve önlisans programlarında tercih yapabilmek için geçerli olan baraj puanı uygulamasını sona erdirdi.  Eğitim bilimciler ve akademisyenlerin önlisans programları için tercih sınırı olan 150 puanın, lisans programları için 180 puanın çok düşük olduğunu, 150 puanlık hazır bulunuşluk seviyesinde önlisans programlarını, 180 puanlık hazır bulunuşluk seviyesinde lisans programlarını takip edilemeyeceğine dair eleştirileri varken şimdi bu puanların da kaldırılmasının büyük bir eleştiri üreteceği açıktı. Pandemi koşullarında puan düşürülmesinin doğru olduğunu ancak taban puan uygulamasının sonlandırılması fevkalede yanlış. Yükseköğretim cazibesini kaybediyor. MYO’lar başta olmak üzere üniversite programları işgücü piyasasının istediği nitelikleri öğrencilerine kazandıramıyor. Bu da işsizlik üretiyor. Bu nedenle de yükseköğretim mezunlarında işsizlik oranı, genel işsizlik oranının 2 katı demiştik. Ama YÖK rakamlarla oynama peşinde. Taban puan uygulamasını kaldırarak boş kalan kontenjan sorunu çözeceğini sanıyor. Evet, matematiksel olarak boş kalan kontenjanlar oransal olarak düşecek. Ama bu kafa ile yine üniversite mezunlarının işsizlik oranı genel işsizlik oranının 2 katı olmaya devam edecek.

ÜNİVERSİTELER BİRBİRİNİ KOLLAMAKTAN VAZGEÇMELİ

Üniversiteler birbirini klonlamaktan vazgeçmeli, yatay büyümeyi durdurmalı, misyon ve fonksiyon farklılaşmasına gitmeli, öncelik alanlarına odaklanmalıdır. Tematik alanlarda ihtisaslaşmalıdır. Sağlık Bilimleri, Sosyal Bilimler, Teknik-Mühendislik Bilimleri gibi tematik alanlarda özgün, işgücü piyasasının taleplerine uygun program tasarımlarına yoğunlaşmalıdır. İşlevselliği kalmayan, iş gücü piyasası ile bağları zayıflamış programlarda içerik düzenlemesi, dönüşümü hatta gerekiyorsa kapatılması da dahil olmak üzere nitelikli bir çalışma yürütülmelidir. Üniversite, Yüksek Lisans ve Doktora Programlarını akademisyen yetiştirmek üzere değil sanayi ve hizmetler sektörünün AR-GE’si ve bilgi ihtiyacını gidermek üzerine yapılandırmalıdır. MYO öğretim programları 1 yılı teorik eğitim, 1 yılı da işletmede işbaşında eğitim olarak kurgulamalıdır. Mühendislik programları başta olmak üzere uygun lisans programlarında da 3 yılı teorik eğitim, 1 yılı da işletmede işbaşı eğitim olarak planlanmalıdır. Hatta 5 dönem teorik, 3 dönem işletmede eğitim dahi düşünülmelidir. Tıp eğitimindeki model iyi bir model olabilir, transfer edilebilir. Bu reel sektörün iş gücü maliyetlerinin düşürülmesine katkı sunarken, öğrencilerimiz de hayatın içinde bir eğitim alma şansını yakalayacaktır. Üniversite öğretim programlarını işgücü piyasasının istediği yeterlilikleri kazandıracak şekilde yapılandırmak zorundayız. İşgücü piyasasının hem sayısal talebini hem de niteliksel talebini dikkate almayan bir yükseköğretim sistemi diplomalı işsiz yetiştirmekten başkaca bir işlevi olmayacaktır. Bir meslek kazandıramayan, beceri transfer edemeyen üniversitelerin anlamını kaybeder.”

HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.