Türkiye'nin en güvenli şehri: Konya

Türkiye'nin en güvenli şehri: Konya

İstanbul’un ve Marmara bölgesinin yükünü azaltmak için yeni cazibe merkezleri oluşturulması gerektiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu, “Jeolojik ve jeopolitik açıdan Türkiye’nin en güvenli bölgesi olan KOP Bölgesi yeni Marmara olmalı” dedi

Kahramanmaraş’ta yaşanan ve 10 şehirde büyük yıkıma neden olan ve 50 binden fazla insanımızın hayatını kaybetmesine neden olan depremin ardından gözler Marmara bölgesine çevrildi. İstanbul ve çevresinde beklenen deprem sadece sanayi kuruluşlarını ve konutları değil Türkiye’nin ekonomik ve beşeri sermayesini de tehdit ediyor. Kahramanmaraş merkezli yaşanan deprem ve son gelişmeler Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada daha güçlü olmak zorunda olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Yaşanan son olaylarla birlikte KOP Bölgesinin stratejik önemi daha da arttı. İstanbul’un ve Marmara Bölgesi’nin yükünü azaltmak için yeni Marmaraların ve yeni mega bölgelerin oluşturulması elzem hale geldi.

4-1.jpg

KALKINMA BATIDAN DOĞUYA DOĞRU KAYMALI

Selçuklu başkenti Konya merkezli olmak üzere birinci etap KOP illeri olan Karaman, Niğde ve Aksaray illeriyle iki liman, tarım ve turizm şehri olan Mersin ve Antalya birlikte coğrafi, ekonomik ve sosyal olarak Türkiye’ye en uygun yeni cazibe bölgesi adayı olarak karşımıza çıkıyor. Gerekirse ikinci etapta genişleyen KOP Bölge Kalkınma İdaresi görev bölgesinde yer alan Nevşehir, Kırşehir, Kırıkkale ve Niğde de dahil edilerek yeni bir Marmara bölgesi planı ortaya çıkabilir. Bu amaçla bölgesel kalkınma amaçlı kurulmuş KOP Bölge Kalkınma İdaresi yasal alt yapısı da bir başlangıç oluşturabilir. Çünkü KOP Bölgesi kalkınmayı batıdan ve doğuya kaydırmada köprü görevi yapmaya aday. Ayrıca KOP Bölgesi’nin jeolojik ve jeopolitik açıdan da güvenli olması yeni yatırımların ve planlamaların bu bölgede yapılması gerekliliğini ortaya koyuyor.

4-3.jpg

Eski KOP Kalkınma İdaresi Başkanı ve eski AK Parti Konya Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu’nun görevde bulunduğu yıllarda defalarca gündemde getirdiği yeni Türkiye’nin yeni güç bölgesi, yeni Marmara’sı olarak KOP Bölgesi Modeli Projesi yeniden konuşulmaya başlandı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekip Avdagiç de İstanbul’un artık fiziki doluluğa ulaştığına dikkat çekerek, sanayi yatırımlarının Konya ve çevresindeki illere gerçekleştirilmesi önerisinde bulunmuştu. Benzer şekilde başta Konya olmak üzere Karaman, Aksaray ve Niğde illerinden yatırım arazisi satın alma amaçlı girişimler son bir ayda hızlandı. Bu talebin özellikle Marmara Bölgesi yatırımcılarından geldiği de gözlenmekte.

TÜRKİYE’NİN İKİ YENİ GÜÇ MERKEZİNE İHTİYACI VAR

Gazetemize yaşanan son gelişmeler ve KOP Bölgesi hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu, “2014-2018 dönemi için yerel ve merkezi kurumların iş birliğiyle hazırlanan KOP Eylem Planı hayata geçirilmişti. Planla tasarruflu su kullanımı için tarım alt yapısı modernize edilecek, bölgeye yeni su temini projeleri planlanacak ama aynı zamanda diğer sektörleri güçlendirecek kapsamlı bir kalkınma yaklaşımı ele alındı. “KOP’u bir sulama projesinden öte algılamamız, hem tarım hem diğer sektörleri güçlendirerek kapsamlı bir bölgesel kalkınma proje olarak algılamamız gerekiyor. Jeolojik, jeopolitik ve dengeli ülkesel kalkınma açılarından değerlendirildiğinde bulunduğu coğrafyada lider ülke iddiasındaki Türkiye’nin en az iki yeni güç merkezine ihtiyacı var. Çünkü İstanbul başta tüm Marmara Bölgesi her yönüyle sıkıştı ve gözüken riskler gittikçe artıyor. Aslında bunu uzun süredir dillendiriyoruz. Marmara Bölgesi fiziki olarak sıkıştı. Türkiye'nin en az iki Yeni Marmara Bölgesi'ne ihtiyacı var. KOP bunlardan birine aday. Eli daha güçlü. Avantajları çok. İstanbul’un alanı 5300 kilometrekare ve nüfus yoğunluğu ise 3 bin kişi/kilometrekare. Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde illerinden oluşan ilk etap KOP Bölgesi ise 65 bin kilometrekare ve nüfus yoğunluğu sadece 50 kişi/kilometrekare. Yani İstanbul’un yarısı nüfus yoğunluğunda ve tarım alanlarına hiç dokunmadan birinci etap KOP 80 milyon insana ev sahipliği yapacak büyüklükte. Buna ikinci etap KOP illeri ve Mersin Antalya da dahil edildiğinde tarımdan sanayi ve turizme kadar çok sektörlü devasa imkanlar sunan bir mega kalkınma bölgesi oluşturulabilir. Çin çok kısa sürede bu tür mega kalkınma bölgelerini oluşturdu. Türkiye için de bu planlamalar artık gündemdedir, gündemde olmalıdır” dedi. Her yıl maliyeti azalan yenilenebilir enerji yatırımlarıyla ucuzlayacak enerji maliyetleriyle 20-25 yıl içinde zaten transferlerle Konya Kapalı havzasının tarımsal su ihtiyacının tümünün karşılanabilir hale geleceğine inandığını söyleyen Babaoğlu, böyle bir mega bölgenin kararının alınmasıyla ilk büyük adımın atılabileceğini ve 10-15 yıl içinde bölgenin tüm yönleriyle faal hale gelebileceğini ifade etti.

4-2.jpg

İŞGAL DÖNEMİNDE EVRAKLAR KONYA’YA TAŞINMIŞTI

Konya ve çevresindeki şehirlerin merkezi konumu, geniş alan varlığı ve güvenliği nedeniyle ülkesel felaketlerde akla gelen ilk bölgelerin olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Babaoğlu, şunları söyledi: “Örnek verecek olursak; Osmanlı İstanbul’un işgal döneminde önemli devlet evrakını Konya’da saklayarak kurtarmış. KOP İdaresi olarak 2013 yılında bu amaçla Başbakanlık arşivlerini tarayarak “Osmanlı’nın Güvenli Veri Merkezi Konya" adında bir kitap hazırlatmıştık. Bu kitabın hikayesi çok sayıda habere konu oldu. Aslında kitabı Paşa Yaşar beyin ilk olarak önerdiği Konya merkezli bir Türkiye ulusal ve uluslararası veri merkezi bölgesi oluşturma çabalarına dayanak olması amacıyla hazırlatmıştık. Evet Osmanlı, İstanbul işgal edilince devletin gizli evrakını Konya Anıt’ta bulunan Amber Reis Camii’nde şaklamış. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin halen olduğu gibi Osmanlı döneminin de en güvenli merkezi Konya’ymış. Bu durum aslında hala geçerli. Dünya devleri için kıtalararası ve Türkiye kamu ve özel sektörü için birleşik hizmet verecek bir organize veri merkezleri bölgesine ihtiyaç var. Bu amaçla bölge hala önde gelen adaylardan biri. Çünkü bölge bu yönde yatırımcılara yeterli güvenli şartlar sağlamaktadır.”

4-4.jpg

TÜRKİYE’NİN YENİ GÜÇ MERKEZLERİNE İHTİYACI VAR.

Babaoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Riskler bakımından homojen bir coğrafyaya dahi sahip olunsa kalkınmanın ülke geneline dengeli yayılması, ülke içinde ve başta Ortadoğu, Akdeniz, Afrika olmak üzere dış dünyaya hızla reaksiyon gösterebilmesi adına Türkiye’nin en az birkaç güç merkezine sahip olunması gerekir. Bu amaçla radikal bir ülkesel politika değişikliğinin tam vakti. Güncellenmiş deprem risk haritasına bakınca zaten bize bunu doğrudan söylüyor. Liman ve sahil şehirlerimiz Antalya ve Mersin de dahil edilerek KOP illeri birlikte Marmara’dan sonra Türkiye’nin ikinci güç bölgesi olmaya en yakın aday bölge. Sanayi, tarım, turizm, deniz, liman ve güvenlik. Hepsi var. Kalkınma sadece tarım odaklı değil sanayi ve turizm odaklı da olmalı.”

BÖLGE STRATEJİK YATIRIM ALANI İLAN EDİLMELİ

Türkiye için stratejik öneme sahip olan hızlı tren projelerinin ve liman projelerinin hızlandırılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Babaoğlu, “Yatırımcıların için en önemli konuların başında, limanlara hızlı ulaşım ve lojistik imkanları ile uygun büyüklükte yatırım arazisinin bulunmasıdır. Diğeri insan ve işgücü kaynaklarıdır. Yatırımın gittiği yere insan, insanın gittiği yere yatırım gitmektedir. Marmara bölgesi için de yaşanan süreç aslında benzer olmuştur. Mersin ve Antalya’da mevcut limanların genişletilmesi, uygun yerlere demiryolu bağlantılı yeni limanların planlanması, tünellerle birlikte bölge illerinin karayolları ulaşım alt yapısının geliştirilerek fizibilite çalışması tamamlanmış Antalya-Konya-Aksaray hattı dahil yük + yolcu (karma) hızlı tren hatlarının yatırım programına alınması, mevcut projeleri hızlandırılması ve resmi olarak stratejik yatırımların ağırlıklı olarak bölgeye kaydırılması böyle bir cazibe bölgesinin oluşumunu hızlandıracaktır. Konya-Mersin hızlı tren hattı yapımı hızla devam ediyor. Bağlantı noktası olarak Niğde Ulukışla’ya bir kuru liman Mersin limanının yükünü alacak, büyük bir lojistik üsse dönüşecektir. Yeterli alan var. 2014-2018 ilk KOP Eylem Planı’nda aslında tüm bu tespitler mevcut. Antalya-Konya-Aksaray yük+yolcu hızlı tren hattı tamamlandığında Kapadokya, Kayseri, Sivas bağlantılarıyla aslında Selçuklu hattı da oluşturulmuş olacak. Kars-Tiflis-Bakü diğer yandan Samsun limanına bağlantı sağlanacak, kuzey-güney aksı demiryolu bağlantısı da oluşturulmuş olacaktır. Ticari ve turistik hareketin bir diğer ana omurgası da budur” diye konuştu.

OSMANLI’NIN KONYA VİLAYETİ HARİTASI MODEL OLABİLİR

Osmanlı dönemindeki Konya Vilayeti haritasının önemli bir referans olduğunu kaydeden Babaoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Mersin’i de dahil ettiğimizde o dönemin Konya Vilayeti, Türkiye’nin yeni güç merkezi bölgesi adayı. Ucuz yenilenebilir enerji insansız hava yük+yolcu taşımacılığını yeni bir boyuta taşıyacak bölgenin fiziki olarak denize açılması için Mersin ve Antalya’ya yönüne Toros Dağları’ndan iki mega kara+demiryolu tüneli koridorunun açılması tümüyle bölge için entegrasyonu sağlayacaktır. Dönemin Konya Vilayeti zaten Konya, Karaman, Aksaray, Niğde, Nevşehir ve Antalya illerini kapsamaktaydı. Mersin’i de ilave edersek aslında bu bölgeyi görüyoruz. Bize düşen bunu modellemek. Çünkü mesele sadece bölgemiz için değil ülkemiz için de çok önemli. Halen önemli ölçüde Marmara bölgesinde yoğunlaşmış Türkiye’nin birisi deprem riski düşük İç Güney Anadolu-Akdeniz ekseninde olmak üzere 2 yeni güç bölgesine ihtiyacı var. Bu bir bakıma bir zorunluluk. Deprem riski haritasını incelerseniz bize bunu söylüyor. Deprem riski olmasa dahi buna ihtiyaç var. Çünkü Türkiye bulunduğu coğrafyada lider ülke konumunda ve bu coğrafyaya hızlı erişim için ve kalkınmanın ülke geneline yayılabilmesi için bu yeni güç bölgelerine yeni Marmaralara ihtiyacımız var. “

DEVLETİN PROJE STOĞUNA DAHİ EDİLMELİ

2012’de KOP İdaresi kurulduktan sonra bu konu üzerinde çok çalıştıklarını dile getiren Babaoğlu, “O zaman bu bölge için yeni Marmara, İç Marmara terimini ortaya attık ve bu bölge buna aday olabilir dedik. Tüm bölgeyle istişare içinde bölgenin tarım yanında diğer sektörlerde de güçlenmesi için projeler ve öneriler ortaya koyduk. Antalya-Konya-Aksaray-Nevşehir hızlı tren hattı projesinin devlet proje stoğuna girmesi için epey çaba sarf ettik. Mevcut hızlı tren hatlarının hızlandırılmasının bölgenin içeriye ve limanlara açılmasındaki önemine işaret ettik. 2014-2018 ilk KOP eylem planında bölgenin sadece tarıma dayalı kalkınmasının eksik kalacağını toptan yeni bir güç bölgesi olması gerektiğinin altını çizdik. Bugün bu konunun ne kadar isabetli olduğu bir kez daha ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

HÜYÜK’TE KIRSAL KALKINMA ÇİLEK ÜRETİMİYLE BAŞLADI

Önceki yıllarda Konya’da yaptıkları çalışmalardan ve projelerden de bahseden Prof. Dr. Babaoğlu, şunları söyledi: “1997 yılında İngiltere’de doktoramı tamamlayıp döndükten sonra Hüyük Kaymakamı benden rica etti. Birlikte projeler üreterek Hüyük’te çilek üretimini yaygınlaştırdık. Eğitimler verdik. Sosyal Yardımlaşma fonu üzerinden köylere çilek yetiştirme, seracılık eğitimleri verdik. Daha sonra İl Özel İdaresi’nde danışmanlık yaptım. İl Genel Meclisi güzel kararlara imza attı. İl Özel İdaresi’nin bütçesine tarımla ilgili bütçeler ayırttık. Kırsal kalkınmanın önünü açtık. 2008 yılının mayıs ayında GAP Eylem Planı açıklandı. Biz de ertesi gün bir KOP Eylem Planımız olsun diye tüm Konya tarım camiası olarak bir araya geldik. Başta Hasan Angı bey olmak üzere o dönemin Konya milletvekilleri bizleri hep teşvik etti. Bir KOP Tarım Eylem Planı taslağı hazırladık. 2012 yılında KOP Bölge Kalkınma İdaresi’nin kurulmasıyla birlikte tüm bu çalışmaları bütüncül olarak ele alma imkanı kazandık. Devlet kurumları hep olumlu yaklaştı. Dönemin bakanı Cevdet Yılmaz bey bizlere hep destek verdi. KOP Bölgesi için oluşturulan her stratejide her projede bizzat emeği vardır. Sonrasında 2014-2018 tarihlerini kapsayan bütüncül bir KOP Eylem Planı hayata geçirildi. Tüm tarım alt yapısının modernleştirilmesi ve sulama projeleri için büyük ödenekler ayrıldı. Her köye gölet ve bahçelere basınçlı kapalı sulama sitemleri yapma imkânımız oldu. Bu yolla başta çilek olmak üzere katma değerli üretime geçen dağ köylerimizin çoğu şimdi kendi ayakları üzerinde durabilir hale geldi. Bu çalışmaları yürütürken dönemin Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Üzülmez beyin talebiyle Konya Ticaret Odası Karatay Üniversitesi kurucu rektörlüğü görevine başladım. KOP’la ilgili çalışmalarımıza o dönemde yine devam ettik. Rektörlük döneminden sonra KOP İdaresi Başkanlığını getirildik. 3 yıl kadar KOP İdaresi başkanlığı yaptım. Bu coğrafyadaki su yetersizliğini gündeme getirdik. Ucuz maliyetli cazibeli su temini imkânı olan her projeyi ele aldık. Bir yandan suyu getirmemiz gerekiyordu diğer yandan tasarruflu sulama için arazi toplulaştırması ve basınçlı sulama sistemlerini yaygınlaştırarak tarımda riski azaltmamız lazımdı. 2015 yılında Konya milletvekili seçildim. Milletvekilliği döneminde dönem arkadaşlarımızla birlikte Konya Ovası ve dağlık alanları için yeni sulama projeleri üzerine çalıştık. Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu hocamızla Mavi Tünel proje paketi sonrası başlanacak 620 milyon metreküplük ikinci sulama suyu temini paketi üzerine çalıştık. Bu projeler halen DSİ’nin proje envanterindedir. Kısa sürede başlanacağını ümit ediyorum. Cumhurbaşkanımızın her zaman bölge için desteğini gördük ve görmeye devam edeceğiz. Kamuoyunca sıklıkla konuşulan ve coğrafyalardan terfili olarak Konya Ovası’na su getirmeyi sağlayabilecek tüm projeleri ele aldık. İnancım odur ki 15-20 yıl içinde yenilenebilir enerjinin enerji maliyetlerini ucuzlatmasıyla Konya ovasının her karış toprağı ekonomik olarak kullanılabilir suya kavuşacaktır. Bu nedenle çiftçimiz toprağını elinde tutmalı, tarım alanlarımız özenle korunmalıdır. Bu yolla yukarıda önerdiğimiz yeni cazibe bölgesinin tarımsal üretim gücü tek başına tüm ülkeyi doyuracak hale gelecektir. Çünkü halen Antalya ve Mersin illerimiz zaten örtü altı yetiştiriciliğin ana omurgası durumundadır. Şahsım olarak en çok istediğim projelerden biri çok kapsamlı, örtü altı ve geniş alanlar ile hayvancılıkta ihtisaslaşacak etkin bir Devlet Tarım Üniversitesi’nin bölgeye kazandırılmasıdır.”(

ÜNİVERSİTELERİMİZ CAZİBE BÖLGESİ İÇİN PLAN HAZIRLAMALIDIR

Eski KOP Kalkınma İdaresi Başkanı ve eski AK Parti Konya Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu, üniversiteler ile ilgili de şu önerilerde bulundu: “Halen önerdiğimiz bölgede teknik üniversite mevcuttur. Diğer illerle birlikte toplamda en az 20 üniversite mevcuttur. KOP Bölgesi Üniversiteler Birliğini 2012 yılında kurmuştuk. Her yıl bölgesel kalkınma sempozyumları yapılmaktadır. Bu üniversiteler bölgenin kalkınmasında, bu mega bölgenin oluşmasında motor görevi üstlenebilir. Bu amaçla üniversitelerimiz bir mega bölge planı çalışmalıdır. Artık bölge üniversiteler birliği olarak gerçek bir bölgesel kalkınma planının çalışılması gerekmektedir.”

İBRAHİM BÜYÜKEKEN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum