Temel Karamollaoğlu: "Adalet Bakanı da adalete ihtiyaç duyuyor"

Temel Karamollaoğlu: "Adalet Bakanı da adalete ihtiyaç duyuyor"

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün “Siz doğru kararı verin de isterse tufan kopsun” söyleminin kolay kurulacak bir cümle olmadığını söyleyen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Bugün Adalet Bakanı da Türkiye'de adalete ihtiyaç duyuyor” dedi

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Kanal 42 Televizyonu'nda yayınlanan Gündem Özel programına konuk oldu. Kanal 42 Televizyonu Genel Müdürü Esat Ergener'in ve Merhaba Gazetesi İmtiyaz Sahibi Halid Şen'in sorularını yanıtlayan Karamollaoğlu, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Karamollaoğlu, adaletin bir anlayış meselesi olduğunu dile getirdi. Kural koymanın adaleti temsil etmek anlamına gelmeyeceğini ifade eden Karamollaoğlu, “Adalet, mülkün temelidir” dedi.

“BAKANIN BU İFADEYİ KULLANMASI KOLAY MI?”

AK Parti'nin kendi menfaatinin gerektirdiği şekilde hareket ettiğini aktaran Karamollaoğlu, şunları söyledi: “Adaleti sağladık diye bir kanaate kapılıyorlar. Adalet, bugünkü gibi sağlanmaz. Adalet, hakkı üstün tutmaktır. Hak üstün tutulmazsa ve haklının hakkı teslim edilmezse siz hangi türküyü söylerseniz söyleyin bunun adaletle hiç alakası olmaz. Bugün bizim Türkiye'de çektiğimiz sıkıntının temelinde bu var. Baskıcı rejimler, kendilerinin adil olduğunu söylerler ama bu adalet değil. Türkiye'de bugün maalesef en çok yara alan kurum, adalet kurumudur. Adalet olmazsa, huzur olmaz. Adalet olmazsa, insanlar kendilerini emniyette hissetmezler. Güç, hakkın önüne geçer. Temel olarak haklı olan güçlü olmalıdır. Güçlü olan 'haklıyım derse' orada adalet yok demektir. İktidar ve iktidar yanlıları, uyguladıkları politikaların haklı olduğunu söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanı son zamanlarda hamleler yaptıklarını söylüyor. Önce Cumhurbaşkanının kendi zihniyetini değiştirmesi gerekir. Eğer birisi kalkar, iktidarın yanlış yaptığını söylerse ve siz de kalkıp onu cezalandırmaya kalkarsanız orada adalet olmaz. Mahkemeler, tutukluluk halini kural haline getirirse burada adalet işliyor diyemezseniz. Tutukluluk, bir tedbirdir, ceza değildir. Ümit verici olan tek şey sayın Cumhurbaşkanının adalet konusunda 'reform yapacağız' söylemleridir. Bu açıklamalar, bir işlevin yanlış gittiğine işaret olarak yorumlanırsa, sevindirici. Ben, sayın Adalet Bakanının söylemlerini çok önemsiyorum. Hakimlere 'Adil karar verin, ardından isterse tufan kopsun' diyor. Bu doğru ve önemli. Tufan kopmasına bir kenara bırakın, en ufak bir tenkite dahi tahammül yoksa orada adaletin varlığından söz edilemez. 19 yıl iktidarda kalan bir parti 'Şimdi karar verdik, adaleti uygulayacağız bundan sonra' diyorsa, bundan önce adaleti uygulamamışlar demektir. Bir pişmanlık ifade ediliyor. Bundan sonra atılacak adımlara bakacağız ve söylemlerinde bu arkadaşların samimi olup olmadığını göreceğiz. Adalet, güzel bir mefhum olarak algılanamaz. Adalet yaşanır. Adaleti uygulayacak olan hakimler ve adalete konuları götüren savcılar önce kalplerinde ve zihinlerinde adaleti uygulamaya kararlı olacaklar. O teminat onlara verilecek. Hakimler de yanlış yapabilir ama o yanlışı düzeltebilmek yine o sistem içinde yapılmalı. Anayasa Mahmekemesi (AYM) bir karar veriyor. AYM kararları, herkesi bağlar, Cumhurbaşkanı ve meclis de dahil. Bugün Türkiye'de adalet sağlam ellerdedir diyemeyiz ama ben sayın Adalet Bakanının çıkışlarını ümit verici görüyorum. Kendisi çırpınıyor. Yanlışlıkları görüyor. 'Siz doğru kararı verin de isterse tufan kopsun' ifadesini kullanmak kolay mı? Bu adalete duyulan ihtiyacın yansıtılmasıdır. Bu söylemler gösteriyor ki, Adalet Bakanı da adalete ihtiyaç duyuyor.'

adsiz-002.jpg

BU ANLAYIŞLA EĞİTİM SİSTEMİNİ DE DÜZELTEMEZLER

“Kutuplaşma kalksın, adalet tesis edilsin ve ekonomi düzelsin çözümlerinden hemen sonra bizim için eğitim geliyor” diyen Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu, “Eğitimde bir sistemden çok, bazı araçları öne çıkardılar. 2003 yılında Tayyip bey, tablet ve akıllı tahtayla işe başladı. Tablet ve akıllı tahta bir araç. Eğitimin temelini oluşturmuyor. Gösteriş daha ön plana çıktı. Bugün evlerde akıllı tahtalardan ziyade televizyona ihtiyaç var. Eğitimde iki husus çok önemlidir. Birincisi müfredat ikincisi de eğitici kadro. Maalesef iktidardaki arkadaşlar, üniversitelerin yaygınlaşmasını eğitimde bir başarı olarak görüyorlar. Türkiye'nin nüfusu 83 milyon, üniversitede okuyan öğrenci sayısı da 8 milyonun üzerinde. Bir yerde yanlışlık var. Sonra ne oluyor? İş ilanları her yeri kaplıyor. Ehliyetli insan da bulunmuyor. Herkesin üniversite eğitimi almasını sağlamak yerine, herkesin bir beceri kazanmasını sağlamak iktidarın göreviydi. İktidar, ekonomiyi kavrayamadığı gibi eğitimi de kavrayamadı. En çok bakan Milli Eğitim Bakanlığında değişti. Bu mantıkla eğitimin düzeltilebilmesi de çok zor. Özeleştiri yapmaktan imtina ediyorlar. Özeleştiri yapmadıkça hiçbir şey düzelmez” şeklinde konuştu.

MUHARREM DURSUN

adsiz-001.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.