Sigara bağımlılığı  tedavi edilebiliyor

Sigara bağımlılığı  tedavi edilebiliyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “Dünya Tütünsüz Günü” olarak ilan edilen 31 Mayıs'ta her yıl sigara ve tütün ürünlerinin sağlığa zararlarına dikkat çekiliyor

 

 

 

 

Aile Hekimliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Toprak, bu özel gün vesilesiyle sigara ve tütün ürünlerinin zararlarına vurgu yaparak önemli bilgiler paylaştı. Sigarayı bırakmak isteyenlere Sağlık Bakanlığı tarafından hizmete açılan ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı ve Sigara Bırakma Poliklinikleri aracılığıyla destek sağlandığını hatırlattı. 

 Sigara bağımlılığı bir toplum sağlığı sorunu ve pasif içiciler dâhil her yıl 7 milyon insanın ölümüne neden olmaktadır. Küresel Yetişkin Tütün Araştırma (Global Adult Tobacco Study-GATS) verilerine göre Türkiye'de tütün kullanım oranı yüzde 27,1 olarak bildirilmiştir. Ortalama başlama yaşı ise 17'dir. Ülkemizde 18 yaşından önce sigaraya başlama oranıysa yüzde 59 olarak bildirilmektedir. Sigaranın zarar vermediği insan organı neredeyse yoktur. Kanserden, KOAH dediğimiz kronik tıkayıcı akciğer hastalıklarına; kalpte ritim bozukluklarından, ani ölümlere; kadında ve erkekte kısırlıktan bebekte birçok hastalığa kadar hemen her hastalığın sebebinde sigarayı saymak mümkün. Sigarayı bırakma sürecinde kişinin profesyonel destek alması başarı şansını artırıyor. Sigara bağımlılığı da diğer kronik hastalıklar gibi tedavi edilebiliyor.

Yılda 7300 kişinin sigara kullanmamasına rağmen pasif içici olarak akciğer kanserine yakalanıp hayatını kaybettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Dilek Toprak sözlerine şunları ekledi: “Sigara ya da diğer tütün ürünlerinin yanması sonucu ortaya çıkan duman ile sigara içen kişinin soluğuyla yayılan dumanın bileşimi ikinci el sigara dumanı olarak tanımlanmaktadır. Sigara içmeyen fakat ikinci el dumana maruz kalan kişilerin akciğer kanserine yakalanma riski yüzde 20 ila 30 daha yüksektir. Kısa bir süre ikinci el dumana maruz kalmak bile hücrelere zarar vererek kanser olmaya neden olabilir. 

“Bulunulan ortamda sigara içiliyorsa bu sigaranın dörtte birini siz de içiyorsunuz” diyen Prof. Dr. Dilek Toprak, pasif sigara dumanına maruz kalmayanlarda kalanlara göre akciğer kanseri riskinin yüzde 30, KOAH riskinin yüzde 25 daha az olduğunu ifade etti ve ekledi; “100 bin kişiden 17 bini pasif içicilik nedeniyle ölüyor. Özellikle eşlerden birinin içmesi (ki bu da çoğunlukla erkek oluyor, kadınlar genellikle pasif içici konumunda), diğer eşin sağlığını doğrudan etkilemektedir. Sigara içen erkeklerle evli kadınlarda akciğer kanserinden ölümler, sigara içmeyen erkeklerle evli kadınlara göre yüzde 20 daha yüksek bulunmuştur. İçme miktarı artıkça risk de artmaktadır. Pasif içicilerin meme kanserine yakalanma riski, içmeyenlere kıyasla yüzde 70 daha fazladır. Sigara dumanının içindeki zararlı maddelerin yaklaşık yüzde 90'ının uçucu gazlar şeklinde havaya karıştığını belirten Prof. Dr. Toprak pasif içicilikle ilgili çarpıcı veriler de paylaştı:  Türkiye'de okul çağındaki gençlerin yüzde 82'si evlerinde, yüzde 86'sı ev dışında sigara dumanına maruz kalmaktadır.

Her yıl 10 bin ila 15 bin kişi, çevresel tütün dumanı nedeniyle hayatını kaybetmektedir.

Pasif içicilerin kalp hastalığı nedenli ölüm oranı, içmeyenlere kıyasla yüzde 30 daha fazladır.

Anne ve/veya babaların içtiği sigaradan dolayı pasif içiciliğe maruz kalan çocukların kansere yakalanma riski, gebeliği sırasında pasif içici olan anne karnındaki bebeklerin riskin; akciğer, beyin, hatta tüm organlarının zarar görmesi ile aynıdır. Gebelikte içilen sigara ile doğacak bebekte düşük, ölü doğum, erken doğum, doğumsal anomali, zeka ve gelişme geriliği, davranış bozukluğu, alerjik hastalıklar, akciğer gelişim kusuru, astım, solunum enfeksiyonları riskleri de artmaktadır. Bir de, daha az bilinen ancak özellikle bebek ve çocuklarımızı korumamız gereken üçüncü el sigara dumanı maruziyetinden de bahsetmek lazım.

Üçüncü el dumana maruz kalma durumu ani bebek ölümlerinin en büyük sebeplerinden biri

Kapalı ortamda içilen sigara dumanının önemli bir bölümünün saç, deri, giysi, mobilya, yer döşemesi, duvar, yatak, halı, toz ve diğer yüzeyler tarafından tutularak bu yüzeylerde uzun süre kalabildiğini ve bu kalıntılara da üçüncü el sigara dumanı dendiğini belirten Prof. Dr. Dilek Toprak: “Sigara dumanı duvarlarda, zeminlerde, mobilyalarda, giysilerde uzun süreler kalabilir. Bu yüzeylere temas eden kişiler de sigaranın olumsuz etkilerine maruz kalırlar. İnsanların üçüncü el dumana maruz kalmasından dolayı en çok çocuklar risk altındadır. Sıklıkla zeminlerde ve mobilyalarda dizlerinin üstünde hareket eden ve oynayan çocuklar, sürekli ellerini ağızlarına götürmekte ya da ağızlarını evdeki eşyalara temas ettirmektedirler. Bebekler de üçüncü el dumandan olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Pasif içicilikte olduğu gibi, üçüncü el dumana maruz kalma durumu ani bebek ölümlerinin en büyük sebeplerinden biridir.”Sağlıkta meydana gelen bu düzelmelerin yanında sigarayı bırakmanın sosyal hayata da olumlu katkıları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dilek Toprak, “Tat ve koku duygusu yerine geldiği için kişi yemeklerin lezzetini almaya başlar. Ekonomik olarak sigaraya verdiği parayla daha faydalı harcamalar yapabilir. Kendi, ailesi ve çevresi sigara dumanına maruz kalmamış olur, temiz hava solunur. Kişi kendisini çok daha zinde hisseder. Artık merdiven çıkarken, koşarken, yüzerken nefesi kesilmez; sabahları uyandığında ağzınızda acı bir tat olmaz; çocuğuna toksik maddeler vermez daha da önemlisi ona kötü örnek olmaz ve ileriki yaşamında onun da sigara bağımlısı olmasını büyük ölçüde önler.”

HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.