Sağlam ekonomimiz var!

Sağlam ekonomimiz var!

Albayrak, ülke risk primindeki azalış ve enflasyon beklentilerindeki iyileşme sonucunda borçlanma maliyetlerinde de belirgin bir düşüş gerçekleştiğini dile getirdi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgili ve bağlı kuruluşlarının 2020 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda sunum yapan Bakan Berat Albayrak, küresel ekonomik durum ve Türkiye ekonomisindeki gelişmeler hakkında bilgi verdi. 

Türkiye ekonomisinde göstergelerin olumlu gidişatına değinen Albayrak, finansal saldırılara karşı yerinde ve zamanında yapılan müdahalelerle döviz kurundaki dalgalanmanın azaldığını ve finansal piyasaların normalleştiğini ifade etti.

Bu sayede, ekonomik aktivitede 2019 yılının ilk yarısında ılımlı bir toparlanma gerçekleştiğine işaret eden Albayrak, finansal koşullardaki iyileşme ve enflasyondaki düşüşün toparlanma sürecinin yılın ikinci yansında devam etmesinde etkili olduğunu vurguladı.

Albayrak, geçen yıla göre enflasyondaki düşüşe değinerek, para ve maliye politikalarının koordinasyonu ile rekabet ve verimliliği artıracak yapısal tedbirleri hayata geçirerek, enflasyonu kalıcı olarak düşük, tek haneli seviyelere indireceklerini söyledi. 

Bankacılık sektörünün sağlam yapısını koruduğunu belirten Albayrak, sektörünün sermaye yapısının ise oldukça güçlü, aktif kalitesi kaynaklı riskleri rahatlıkla yönetebilecek seviyede olduğunu kaydetti. 

Albayrak, gelecek yıl maliye ve para politikaları arasındaki eşgüdümün artırılacağını, mali disipline kararlılıkla devam edileceğini, sürekli ve kalıcı gelir kaynakları oluşturularak kamu kaynaklarının verimli ve tasarruflu kullanılması amacıyla yapısal değişikliklerin hayata geçirileceğini bildirdi.

"Finansal istikrarı, ülke kalkınmasının odak noktası haline getirdik"

Albayrak, uygulaması Hazine ve Maliye Bakanlığı uhdesine geçen konut hesabı sisteminde yaklaşık 7 bin katılımcı ve 110 milyon liralık birikmiş tasarruf bulunduğunu aktararak, sistem kapsamında gerekli olan en az 3 yıllık tasarruf süresini yakın zamanda dolduran katılımcıların devlet katkısı başvurularının başladığını ve yıl sonuna kadar sistemden katılımcılara devlet katkısı ödemelerine başlamayı planladıklarını bildirdi.

Finansal istikrarı, ülke kalkınmasının odak noktası haline getirdiklerini belirten Albayrak, bu vizyonla Finansal İstikrar Komitesini, Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi şeklinde yeniden yapılandırdıklarını ifade etti.

Bakan Albayrak, attıkları adımlarla uzun vadeli kalkınmanın temel yapı taşlarını birer birer döşediklerine değinerek, "Finansal sistemi yakından izleyerek koordinasyon içerisinde alınan kararlar etkin şekilde hayata geçirildi ve ülkemiz ekonomisi uluslararası gözlemcilerin karamsar beklentilerini boşa çıkararak pozitif büyüme ivmesini yakalamayı başardı." diye konuştu. 

Albayrak, döviz kurunda meydana gelen spekülatif ataklara karşı gerekli önlemleri alarak kurda istikrarı sağladıklarını belirterek, finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmaları azaltmak, likidite sıkışıklığını gidermek, finansal istikrarı desteklemek ve piyasaların etkin işleyişini sağlamak amacıyla Türk lirası ve döviz likiditesine yönelik gerekli tedbirleri aldıklarını kaydetti. 

Döviz kredisi kullanımına ilişkin düzenlemeyle firmaların döviz borçluluğunu yönetilebilir bir seviyeye getirdiklerine işaret eden Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Döviz cinsinden veya dövize endeksli yapılan sözleşmelerin bazı istisnalar haricinde Türk lirası cinsinden belirlenmesini zorunlu tutan düzenlemeyle Türk lirasına olan güven artırıldı. 2018 yılı Ekim ayında uluslararası sermaye piyasalarında gerçekleştirilen 5 yıl vadeli dolar cinsinden tahvil ihracının yatırımcıya getirisi yüzde 7,5 seviyesinde gerçekleşmişken 2019 yılı Kasım ayında aynı vadede gerçekleştirilen tahvil ihracında bu oran 180 baz puan daha aşağıda, yüzde 5,70 seviyesinde gerçekleşti. Aktif borç yönetimi vizyonu çerçevesinde dolar yükümlülüklerin düşük faizli avro yükümlülüklere swaplanması neticesinde son işlemin faiz maliyeti avro cinsinden yüzde 3,3 gibi bir seviye ile ülke tarihinin uluslararası sermaye piyasalarında avro cinsinden en düşük maliyetine geriledi. Ülkemiz menfaatleri için en doğru zamanda en uygun enstrümanlarla finansman temin etmeye devam edeceğiz."

"Borç yapımızın sağlamlığına işaret ediyor"

AB tanımlı genel yönetim borç stokunun faiz, kur ve likidite risklerine karşı olan duyarlılığını önemli ölçüde azalttıklarını vurgulayan Albayrak, şunları söyledi:

"Yaptığımız duyarlılık analizi sonucunda, Türk lirası faiz seviyesindeki 500 baz puanlık artış, borç stokunun milli gelire oranını 2001 yılı stok yapısında 1,6 puan artırırken 2018 yılında yalnızca 0,8 puan artırmaktadır. Milli gelir büyümesindeki 2 puanlık azalış borç stokunun milli gelire oranını 2001'de 1,6 puan artırırken 2018'de yalnızca 0,6 puan artırmaktadır. 2001 yılındaki stok yapısı sürdürülüyor olsaydı Türk lirasının yüzde 5 değer kaybı, borç stokunun mili gelire oranını 2,1 puan artıracakken 2018 yılında bu artış yalnızca 0,7 puan olmuştur. Bu analiz, kamu maliyemizin ve borç yapımızın sağlamlığına işaret etmektedir. " 

Albayrak, ülke risk primindeki azalış ve enflasyon beklentilerindeki iyileşme sonucunda borçlanma maliyetlerinde de belirgin bir düşüş gerçekleştiğini dile getirerek, "2019 yılı içinde yüzde 26 seviyesi üzerine kadar çıkan Türk lirası borçlanma maliyeti 2017 yılı Ekim ayından beri en düşük seviye olan yüzde 12'nin altına inmiştir. Diğer taraftan 2019 yılı için 117,3 milyar lira olarak hedeflediğimiz merkezi yönetim bütçesi faiz giderinin yıl sonunda 103,1 milyar lira olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz." diye konuştu. 

Maastricht kriterlerinden birisinin de üye ülkelerin genel yönetim borç stokunun milli gelire oranının yüzde 60'ı geçmemesi olduğunu anımsatan Albayrak, Avrupa İstatistik Ofisinin verilerine göre 28 AB üyesinin ortalama genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı 2019 yılı ikinci çeyreği sonunda yüzde 80,5 iken Türkiye'de bu oranın AB ortalamasının yansından daha az olduğunu söyledi. 

Albayrak, Hazine garantili kredilerden üstlenim oranının yüzde 1,7 seviyesine gerilediğine ve bu oranın tarihi düşük seviyelerde seyrettiğine işaret etti. 

Hazine Finansman Programı çerçevesinde uluslararası sermaye piyasalarından 11,2 milyar dolar tutarında dış finansman sağladıklarını aktaran Albayrak, bu yıl dolar, avro ve kira sertifikası piyasalarında gerçekleştirilen borçlanma işlemlerine uluslararası yatırımcıların yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. 

Albayrak, kasım ayında gerçekleştirilen dolar cinsi tahvil ihracına gelen talep miktarının, Nisan 2015'ten bu yana gerçekleştirilen tahvil ihraçları içerisinde en yüksek miktar olduğuna dikkati çekerek, "Gerek yatırımcıların tahvil ihraçlarımıza gösterdiği yoğun ilgi, gerekse yurt dışı borçlanma maliyetlerimizdeki gerileme Türkiye ekonomisine duyulan güvenin bir göstergesidir. Talebin çoğunluğunun uzun vadeli yatırım yapan dünyanın en büyük fonlarından gelmesi sayesinde başarılı ihraç sonrasında da ülkemizin risk primi gerilemeye devam etmiştir." değerlendirmesinde bulundu. 

Albayrak, Dünya Bankası ile ilişkilere de işaret ederek, 2017-2021 mali yıllarını kapsayan dönemdeki mali ve teknik iş birliğinin temelini oluşturan Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı kapsamında Dünya Bankasından şimdiye kadar 10 proje ve bir program kredisi için toplamda 3,7 milyar dolar tutarında finansman sağladıklarını anlattı. 

Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) karlı ve verimli bir şekilde işletilmesinin temel hedefleri olduğunu vurgulayan Albayrak, hububat sektöründe üretimin devamlılığı, tarımsal ürünlerde üretici ve tüketiciler için makul fiyat oluşumu ve muhtaç ailelerin ısınma amaçlı kömür ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla ilgili teşebbüslere 2018 yılında 2,2 milyar lira görevlendirme bedeli ödemesi yapıldığını, bu tutarın bu yıl 1,6 milyar lira, 2020 yılında ise 1,7 milyar lira olmasının öngörüldüğünü kaydetti. 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum