Ramazan Ayı
Aslında Ramazan ayı, yılın on iki ayından birisidir. Üç aylar diye adlandırılan mübârek zamanın da üçüncüsüdür. Yılda bir defa gelir. Rahmet ve bereket getirir, günâh götürür; sevap işlenmesine ve iyilik yapılmasına vesile olur, kötülükleri önler. Rahmetiyle günâhları yok eder, oruç ve teravihle gönülleri yıkar, iftar ve sahurla sevapları artırır.
Ramazan-ı Şerif on bir ayın sultanıdır. Çünkü:
Kitabımız Kur’an-ı Kerim, bu ayda indirilmiş veya yer yüzüne indirilmeye başlanmıştır..
Oruç, bu ayda farz kılınmıştır.
Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi de, bu ayda gizlidir.
Bu ay, sevapların artmasına ve günâhların affedilmesine vesiledir.
Sevgili Peygamberimiz: “Eğer sizler, Ramazan ayında tecelli eden fazîletleri ve iyilikleri bilmiş olsaydınız, bütün senenin Ramazan olmasını isterdiniz.” buyuruyor.
İşte böyle bir aya kavuştuk değerini bilmeliyiz. Önceden müptelâ olduğumuz bir takım kötülükler var ise onları, mutlaka bırakmalıyız. Aslında Ramazan ayını kutsal kılan bizim güzel amellerimiz ve Ramazan ayına bakışımızdır.
1. Ramazan, dua ve niyaz ayıdır.
İslâm’da dua, çok yaygın bir ibâdettir. Her yaştan, her kesimden ve her yapıdan insanları yakından ilgilendirir. Namaz kılmayan ve Oruç tutmayan insanların bile zaman zaman dua ettiklerini görürüz.
Dua insanı, Allah’a yaklaştıran amellerden birisi, belki de ilkidir. Çocuk, annenin duasıyla büyür, babanın duasıyla hayata atılır ve işe başlar, hocanın duasıyla askere gönderilir, öğretmenin duasıyla okur-yazar olur ve her türlü cehaletten kurtulur..
Peygamber Efendimiz: “Dua, ibadettir.” buyuruyor.
Peygamber Efendimizin sünnetine uyarak bu ayda, diğer aylardan daha fazla ibâdet yaparız. Örneğin; Oruç, Ramazan ayında tutulur. Teravih namazı, Ramazan ayında kılınır. Ramazan ayında gece sahura kalkılır. Bunlar diğer aylarda bulunmayan ilâhî yönelişlerdir.
Oruçlu gönüllerin, iftar ve sahurda yapacakları dualar, daha çok kabul görme şansına sahiptir. Bu açıdan bu mukaddes zaman diliminde Cenâb-ı Hakk’a bol bol dua etmeliyiz. Bakınız Allah-ü Teâlâ dua ile ilgili ne buyuruyor:
“Rabbiniz buyurdu ki, bana dua edin size karşılığını vereyim. Bana kulluk etmekten büyüklenip yüz çevirenler, muhakkak ki küçülmüş kimseler olarak Cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min suresi, ayet; 60)
2. Ramazan, tövbe ve istiğfar ayıdır.
Sevgili Peygamberimiz Ramazan hakkında: “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu Cehennem azâbından kurtuluştur.” buyuruyor. Bir başka hadîs-i şerifte de şöyle buyuruyor: “Bir kimse fazîletine inanarak ve ecrini umarak oruç tutarsa, geçmiş günâhları bağışlanır.”
Bu hadîs-i şeriflerde belirtilen güzel neticeye ulaşabilmek için, Ramazan ayında sebeplerini işlemek gerekir. Bunun sebebi de; Ramazan ayının rahmetine sığınarak ve geçmiş günâhlarımızdan pişmanlık duyarak tövbe ve istiğfarda bulunmaktır. Ramazan ayı, bu noktadan da bizim için büyük bir şanstır. Aşağıdaki ayet-i kerime ve hadîs-i şerifleri dikkatle okuduğumuz zaman, bu mübârek ayda ne yapmamız gerektiği kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Allah-ü Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Ey mü’minler! Hepiniz Allah’a tövbe ediniz ki felâh bulasınız.” (Nur Suresi, ayet; 31)
“Rabbinizden mağfiret dileyiniz, sonra ona tövbe ediniz.” (Hud suresi, ayet; 3)
Sevgili Peygamberimiz de şöyle buyuruyor:
“Ey insanlar! Allah’a tövbe ve istiğfar ediniz. Ben günde yüz kere tövbe ediyorum.”
“Gündüz günâh işleyenlerin tövbe etmeleri için Allah geceleyin elini açar; gece günâh işleyenlerin tövbe etmeleri için gündüzün elini açar. Ve bu bekleyiş kıyamete kadar devam eder.”
3. Ramazan, kardeşlik ayıdır.
Bilindiği üzere İslâm dininin önemle üzerinde durduğu konulardan birisi de; kardeşliktir. Ramazan ayının, Müslümanlar üzerinde güçlendirmeyi amaçladığı duygulardan birisi de; kardeşlik duygusudur. Çünkü kardeşlik, Müslümanların birbirlerine karşı olan sevgi ve saygısının tezahürü, milletlerin başarı şansı ve toplumların güç kaynağıdır.
Kardeşlik, Kur’an-ı Kerim’in mesajı, Resulullah’ın sünneti ve ashabın hayat tarzıdır.
Kardeşlik, Ramazan ayının rahmet kaynağı, oruç ibâdetinin fazîlet ve bereket membaı, yardımlaşma ve dayanışmanın itici gücüdür.
Kardeşliğin baş düşmanı; dargınlık, küskünlük ve cehalettir.
Ramazan ayını oruçlu geçirmemizi emir buyuran Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
“Şüphesiz mü’minler, birbirleri ile kardeştirler. Öyle ise dargın olan kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’dan sakının ki size acısın.” (Hucurat suresi, ayet; 10)
Peygamber Efendimiz de şöyle buyuruyor: “Birbirinize buğzetmeyiniz, birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize sırt çevirip aranızdaki bağı koparmayınız. Ey Allah’ın kulları hepiniz kardeş olun. Bir Müslüman’ın, Müslüman kardeşini üç günden fazla terk ve ihmal etmesi, ona selâm vermemesi helâl olmaz.”
Hele bunu Ramazan ayında yapması hiç helâl olmaz ve çok büyük günâha da yol açar.
Toplumların geleceğinden, birlik ve beraberliğinden, huzur ve güvenliğinden sorumlu olanlar; kardeşliğin yeşermesini sağlayan kültürün farkında olmalıdırlar.
4. Ramazan, yardımlaşma ayıdır.
Ramazan, mübârek ve muhteşem bir aydır. Bu kutsal ayda üzerinde durulması gereken önemli konulardan birisi de yardımlaşmadır.
İslâm dini, sosyal dayanışma ve yardımlaşmaya büyük önem vermektedir. Yurt içinde ve yurt dışında muhtaç kimselere yardım etmek, onları görüp gözetmek hem dinî, hem millî ve hem de insanî bir görevdir.
Özellikle Ramazan ayında edâ edilen Zekât, fitre ve sadaka gibi malî ibâdetler, İslâm’ın sosyal yardım plânını öne çıkaran vecibelerdendir.
Eğer iman, ruhanî bir vazife, Namaz ve Oruç bedenî birer vazifeler ise, sadaka da malî bir vazifedir. Zekât, fakirlerin hakkı, zengin Müslümanların da dinî borcudur. Bu borcum Ramazan ayında alacaklılarına mutlaka ödenmesi gerekir. Aksi takdirde tuttuğumuz oruçların ve kıldığımız namazların bir değeri olmaz. Bu sebeple Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:
“İslâm, beş esas üzerine bina kılındı: Allah’tan başka ilâh olmadığına, Hz.Muhammed (S.A.S.).’in Allah’ın kulu ve resulü olduğuna şahâdet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve hacca gitmek.”
5. Ramazan, hizmet ayıdır.
İslâm dini, çalışmaya ve iş hayatında hür teşebbüse ve rekabete büyük önem vermekte, bilgisizliği ve tembelliği hoş karşılamamaktadır. Sevgili Peygamber Efendimiz: “İki günü eşit geçen Müslüman, kayıptadır.” buyuruyor.
İbâdetlerimiz, bizi çalışmaya ve iş hayatında canlı olmaya teşvik içindir.
Ramazan ayı, tembelliğe ve durgunluğa vesile kılınacak veya iş kaybına sebep olduğu ileri sürülecek bir zaman dilimi değildir. Çünkü Ramazan ayının ruhu ve oruç ibâdetinin yapısı buna imkân vermez ve zaten müsait te değildir. Hiç kimse Ramazan ayını ve Oruç ibâdetini bahane ederek işini yavaşlatma veya tatil etme hakkına sahip değildir.
Genellikle Ramazan ayında oruç sebebiyle iş hacmi azalır, verim düşer gibi iddialar ortaya atılır. Orucun fayda ve hikmetleri, iş hayatı ile münâsebeti incelendiği zaman bu iddianın doğru olmadığı anlaşılacaktır. Oruç tutan insan, kendisini fazla yormamak ve sağlığını tehlikeye sokmamak kaydıyla her işi yapar. Yaptığı takdirde işlediği amellerin de sevabı artar.
Ramazan ayında iş hayatı canlanır ve alış-veriş artar. Gündüz işsizlik sebebiyle iş yerini açamayanlar, Teravihten sonra sahura kadar açık tutma şansına sahiptirler. Ramazanda yardımlaşma artar. Fakirlere yardım edilir. Zekâtlar verilir. Ramazan ihtiyaçları karşılanır. Bütün bunlar piyasaya ve iş hayatına bir canlılık getirir. Bazı kimseler Ramazan ayında sağlanan maddî imkânla iş yeri bile açabilirler. Esnafın yüzü güler.
Takdir edersiniz ki Ramazan ayındaki dinî görevlerimiz, yukarda maddeler halinde özetlemeye çalıştıklarımızdan ibâret değildir. Bu beş madde halinde kısa kısa ifade etmeye çalıştığımız konular, sosyal içerikli olduğu için tercih edilmiştir. Ramazan ayını bu hususlara uyarak yaşamanın ve kutlamanın ayrı bir keyfi ve manevî bir zevki vardır.
Ramazan-ı şerifiniz mübârek, ameliniz makbûl olsun!





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.