‘Özel eğitim gönül işidir’

‘Özel eğitim gönül işidir’

Eğitim hayatı boyunca özel eğitime önem veren ve engelsiz yaşam birimini kuran Doç. Dr. Hakan Sarı, özel eğitime eğilmenin sadece akademik amaçlarla yapılamayacağını aynı zamanda bir gönül işi olduğun

Eğitim hayatı boyunca özel eğitim önem veren ve engelsiz yaşam birimini kuran Doç. Dr. Hakan Sarı, özel eğitime eğilmenin sadece akademik amaçlarla yapılamayacağını aynı zaman bir gönül işi olduğunu belirtti. 
Doç. Dr. Hakan Sarı Kimdir?
1964 yılında Zonguldak Karadeniz Ereğli Ömerli Köyünde doğdu. Aslen Ilgın İlçesi’nin Mahmuthisar Köyü’nden. Hakan Sarı, ilköğrenimini ve ortaöğrenimini Konya’da tamamladı. Kırşehir Yüksek Okulu’nu dönem birincisi olarak bitirdi. Bir müddet öğretmenlik yaptıktan sonra Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri bölümünü kazandı. Lisansüstü çalışmalarını İngiltere’deki Warwick ve Oxford Brookes Üniversitesinde tamamladı. 1994 yılında Anadolu Üniversitesi Özel Eğitim Bölümünde doktorasını tamamladı. 2001 yılında Yrd. Doç. Dr. unvanı aldı. Aynı yıl Özel Eğitim Bölümünün de Kurucu Başkanı olarak hem bölüm ve hem de Zihin Engelliler Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’na başkan olarak atandı. 2005 yılında ERASMUS üst kurul üyeliğine görevlendirilen Hakan Sarı, ayrıca 2009 yılında YÖK’ün isteği üzerine açılan Engelsiz Yaşam Birimi Koordinatörlüğü görevine getirildi. YÖK’ün Özürlüler Komisyonu’na üye olarak atanan Sarı, uluslar arası ve ulusal birçok derginin hakemliğini yapmaktadır. Çok sayıda projenin yürütücülüğünü yapmaktadır. Yurtiçinde ve yurtdışında yayımlanmış birçok kitap ve makaleleri vardır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
SUNUŞ:
      Gündelik hayatta engellilerin karşılaştığı sorunlar Türkiye’de sürekli tartışma konusu olmuştur. Fakat bütün bu tartışmalara rağmen engellilerle ilgili gerçek anlamda önemli bir adım atılamamıştır. Bunun başlıca nedeni ise engellilerle ilgili çıkan yönetmeliklerin yeterince yerine getirilmemesi. Bu kapsamda Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Zihin Engelliler Öğretmenliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hakan Sarı ile engellinin engelsiz bir hayat yaşaması için neler yapılması gerektiğini konuştuk. Özel eğitime milli eğitimdeki öğretmenliğinden itibaren gönül veren Doç. Dr. Hakan Sarı, üniversite hayatında da Özel Eğitim Birimi ve Engelsiz Yaşam Birimi’nin kurulması için yoğun mücadele verdi. Üniversite okuyan engelli öğrencilerin tüm ihtiyaçlarının birim tarafından karşılanmaya çalışıldığını anlatan Sarı, birimin kurulmadan önce engelli öğrencilerin çok zor şartlarda eğitim almaya çalıştıklarını kaydetti. Engellerin sosyal hayatta daha mutlu olabilmeleri için her kurumla iş birliği içinde olmaya hazır olduklarını aktaran Sarı, “Çalışmalarımızı Valilikle, Milli Eğitim’le ve Büyükşehir’le paylaşmak istiyoruz. Onlar bizden bir bilgi isterlerse biz açığız ama bugüne kadar özel eğitim adına, özürlüler adına kurumlar arası işbirliğinde maalesef sınıfta kaldık” dedi. Sarı, özel eğitimin bir gönül işi olduğunu da belirterek gönül vermeden bu çalışmaların hayata geçemeyeceğini bildirdi.
“Tabii özel eğitime önem vermek ayrı bir olaydır. Ben bunu sadece akademik amaçlarla yapmıyorum. İnsanlığa bir görev, gönül borcu ve inancımızın gereği olarak gönüllü faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Eğer gönül veriyorsanız gerekirse ailenize zaman ayırmazsınız, bu insanlara zaman ayırırsınız”
* Hakan Hocam, engellilerin hayatlarının kolaylaştırılması için yoğun  çalışma içindesiniz? Sizi engellilerin sorunlarına eğilmenizi ne sağladı?
      – Ben ilkokul öğretmeniyken sınıfımda engelli öğrenci vardı. Bu engelli öğrenciye nasıl yardım edebileceğimi özel eğitim almadığımız için bilmiyorduk. Beni bu işe iten bu oldu. Eğer bundan sonra bir okul bitirirsem mutlaka özel eğitim olan bir bölüm bitireceğim dedim. Onun içinde Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimlerini kazandım. Üniversitede özel eğitim aldıktan sonra bu alana ilgim biraz daha arttı. Öğretmen olarak tekrar atanıp Konya’ya geldiğimde normal gelişim gösteren çocukların okuluna değil özel eğitim okullarından bir tanesine atanmayı çok istiyordum. İstediğimde oldu. Özel anasınıfına atandım. Bir yıl orada çalıştım. Daha sonra Hacıkaymak Mahallesi’nde bulunan İşitme Engelliler Özel Eğitim Okulu’na atandım. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurtdışı yüksek öğrenim sınavını kazandıktan sonra özel eğitim alanında yüksek lisans yapmak üzere yurtdışına gönderildim. Daha sonra üniversiteye geçiş yaptık. 2000 yılında doktoradan sonra özel eğitim birimini kurduk. 5 tane ana bilim dalımız var. Sadece zihin engelliler ana bilim dalına öğrenci aldık. İşitme engelliler, görme engelliler, üstün zekalı, çok engelliler öğretmenliği alanında ana bilim dallarımız var. Eleman yetersizliği olduğundan sadece zihin engelliler bölümüne öğrenci aldık. İlk üç yıl çoğunlukla derslere kendim girdim. Çünkü alanında uzman yok. Yavaş yavaş akademik kadroyu oluşturmaya başladık. Bu süreç içinde Isparta, Niğde, Aksaray, Karaman, Afyon gibi illerden de gelen aileleri kabul ettik. Onları zaman zaman hem bireysel hem de grup olarak eğitime aldık. İllerde açılar rehabilitasyon merkezlerinin yöneticilerini, öğretmenlerini yetiştirdik. Onların sorularına cevap verdik. Belediyelerin ve ilgili kurumların engellilerle ilgili programlarına katkıda bulunduk. Park, bahçe gibi sosyal tesislerin yapımında görüş ve önerilerimizi belirtik. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nda, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışmanlık Genel Müdürlüğü’nde, yapılan çalışmalara katıldık.
* Engelsiz Yaşam Biriminin kurulma süreci nasıl oldu? Böyle bir birimin kurulması sizin projeniz miydi?
      – Üniversitemizde eğitim gören engelli öğrencilerin her türlü ihtiyacını karşılamak üzere bir birim oluşturulması gerekiyordu. 6–7 yıl önce bunu rektörümüz Sayın Prof. Dr. Süleyman Okudan’a ilettiğim zaman bunun çok iyi bir fikir olduğunu belirtti. Değişen ve değiştiren üniversite olduğumuzu belirtiyorsak, Türkiye’ye model olması bakımından bu birimin kurulması gerektiğini kendilerine ilettim. Çünkü üniversitemizde eğitim gören engelli öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanmasında temel aracılık yapmak üzere bir büro kurulması şarttı. Bu fikri Rektör Bey içtenlikle kabul etti. Sayın Rektörümüze bir kez daha teşekkür ediyorum. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) 2009 yılında üniversitelerde engelsiz yaşam biriminin kurulması yönünde talimatları gelince ilk önce bu birimi kuran Selçuk üniversitesi oldu. Çünkü bizim hazırlıklarımız tamamdı. Şuanda 160 tane öğrenciye aracılık yapıyoruz. Bütün ihtiyaçlarının giderilmesi noktasında ilgili birimlerle görüşüyoruz. Engeli öğrencilerimizin nitelikli bir eğitim almasına içtenlikle katkıda bulunuyoruz.
“ARTIK ENGELSİZ ÜNİVERSİTE BİRİMİ OLARAK HİZMET VERECEĞİZ”
* YÖK’ün aldığı kararla Engelsiz Yaşam Birimi’nin ismi Engelsiz Üniversite Birimi olarak değişti mi hocam?
      – YÖK’te Özürlü Öğrenciler Komisyonu kuruldu. O komisyona da yeni üye olarak atandım. Komisyonda bir konsensüs oluştu. Engelsiz Yaşam Birimleri’nin Engelsiz Üniversite Birimleri olarak isim değiştirmesi kararı alındı. Bundan sonra engelsiz üniversite diye bir birim hizmet verecek. Birimle ilgili Web tasarımı yaptık. Web tasarısı diğer üniversitelere örnek oldu. Şimdi yönergesini hazırladık. Yönergesi şuanda senatoda, senatodan geçtikten sonra artık her şeyiyle birlikte güzel ve disiplinli bir birim haline gelecek.
* Engelsiz Yaşam Birimi kurulmadan önce üniversite eğitim gören engelli öğrenciler ne tür zorluklarla karşılaşıyorlardı?
      – Engelli kategorisine göre çok farklı ihtiyaç içindeler. Örneğin Özel Eğitim Birimini yeni kurduğumda 2 tane görme engelli öğrenci geldi. Tarih bölümünde okuyorlar ve ihtiyaç sahibi öğrenciler. Bunlar ders izlerken ses almaya ihtiyaçları var. Sis kayıt cihazları yoktu. O yıllarda şimdiki gibi ucuz değil, pahalı cihazlardı. Bana geldiler, ‘Hocam çok fakiriz. Bizim ses alma cihazına, onun kasetlerine ihtiyacımız var. Yine bazı kitapları alamıyoruz’ dediklerinde kişisel gayretlerimizle, bazı hayır kuruluşlarına gittim, kendi cebimden de koyarak arkadaşlardan da yardım isteyerek o cihazları almıştık. Tabii bu kişisel gayretlerimizle olmuyor. Bu bir ekip gerektiriyor. Çünkü engelli öğrencilerimizin sayıları artmaya başladı. Uzun süre tedavi gerektiren engelli öğrencilerimiz var. Biz üniversitesi de Engelsiz Yaşam Birimi’ni açtıktan sonra bir öğrencimizi üç defa ameliyat ettirdik. Ameliyatlardan sonra kendi başına yürümeye başladı. Üç defa ameliyat olmasıyla ilgili işlemleri bir birim yapması gerekiyordu. Birim olmadan önce biz bunları yapamıyorduk. Tek başıma oraya buraya telefon açıyordum. Şimdi ise birim oluştu. Öğrencileri birim takip ediyor, ihtiyaçlarını karşılıyor. Memurları, sekreterleri var. Tabii özel eğitime önem vermek ayrı bir olaydır. Ben bunu sadece akademik amaçlarla yapmıyorum. Akademik amaçlarla yapmış olsaydık sadece ders verir çıkardık. Biz bunu aynı zamanda insanlığa bir görev gönül borcu olarak, ülkemize bir gönül borcu olarak, inancımın gereği olarak gönüllü olarak yapıyoruz. Eğer gönül veriyorsanız gerekirse ailenize zaman ayırmazsınız, bu insanlara zaman ayırırsınız.
* Kurmuş olduğunuz birimin Türkiye’ye daha iyi hizmet vermesi için neler yapılmalıdır?
      – Bundan sonra acil olarak bir özel eğitim uygulama okuluna ihtiyacımız var. Bunu Sayın Rektörümüze de defalarca ilettim. Böyle bir okulun kurulması Konya’da bulunan 40 tane özel eğitim rehabilitasyon merkezlerinin, özel eğitim okullarının niteliğini arttırması amacıyla önemli bir etken olacak. Bu uygulama okulu yapılırsa bırakın Konya’yı Türkiye’ye model olabilecek. Hem nitelikli öğretmen yetiştirmek hem de var olan öğretmenlerin niteliğini sürekli arttırmak için uygulama okuluna ihtiyaç var. Bir hayırsever vatandaş bunu yaparsa büyük bir sevap alabileceğini şimdiden duyurmak istiyorum. Rektör Bey buna olumlu bakıyor fakat ödenek yok. Eğer bir hayırseverimiz bu okulu yaparsa Rektör Bey, gerekli tüm desteği vereceğini ifade etti.
“ENGELLİLER ADINA KURUMLAR ARASI İŞBİRLİĞİ ZAYIF”
* Engelsiz Yaşam Birimi olarak birçok kurumun faaliyetlerine destek verdiniz ama hiç destek aldınız mı yaptığınız çalışmalarda?
      – Konya Büyükşehir Belediyesi’nin bugüne kadar bize maalesef bir desteği olmadı. Fakat olması lazım. Büyükşehir Belediyesi’nde özürlüler şubesi var. Özürlüler şubesi bizimle doğrudan birlikte çalışması gerekirken onlar ayrı birim kurmuşlar ama son derece sönük bir birim. Bunu açıkça söylüyorum. Kim gelirse ben bunu kendilerine kanıtlanmış bir biçimde anlatırım. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ndeki arkadaşlarla zaman zaman görüşüyoruz. Üniversite ve Milli Eğitim ne kadar çok işbirliği yaparsa öğretmenlerin niteliği de o şekilde artmış olacaktır. Özel Eğitim Bölümünde elemanlar oldukça sınırlı. Biz bu sınır içinde onlara da hizmet ederiz ama çok yönlü işbirliği yapabilmek için İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün üniversiteyle bir protokolü olması gerekiyor. Öğretmenlerin niteliğinin arttırılması açısından işbirliği önemlidir. Konya Büyükşehir Belediyesi bizimle işbirliği yaparsa ne kaybeder? Çok şey kazanır. Çünkü her gün ülkelerde özürlülerle ilgili ne olmuş hepsini araştırıyoruz, soruyoruz, okuyoruz, yeni oluşumları takip ediyoruz. Uluslararası toplantılara katılıyoruz. Bu çalışmalar kapsamında tabii ki bilgilerimizi Valilikle, milli eğitimle ve büyükşehirle paylaşmak istiyoruz. Fakat kurumlardan bir şey gelmezse biz hiçbir şey yapamayız. Bizim zaten işimiz çok yoğun. Biz akademisyeniz, boş duracak bir vaktimizde yok. Onlar bizden bir bilgi isterlerse biz açığız ama bugünü kadar özel eğitim adına, özürlüler adına kurumlar arası işbirliğinde maalesef sınıfta kaldık.
* Referandumun ardından engellilerle ilgili yapılan değişiklik çalışmalarınızı kolaylaştırdı mı?
              – Anayasada engellilerle ilgili değişiklikler oldu. Ancak bunların nasıl uygulanacağıyla ilgili yönetmelikler maalesef hazırlanmadı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Özel Eğitim Hizmetler Yönetmeliği var. Çok güzel bir yönetmelik. Ancak fonksiyon anlamda yönetmelik çalışmadı. Yönetmeliğe rağmen aileler, öğrenciler, öğretmenler sıkıntılı. Destek hizmetleri veriliyor fakat destek hizmetlerini kim verecek, nasıl verilecek belli değil. Bunlar yapılmadığı takdirde okul idarecilerine öğretmene nasıl bir ceza verilecek bu açık değil. Dolayısıyla özel eğitim vicdanlara kalmış bir durumda. Anayasadaki değişikliklerin uygulanması için ek yönetmeliklerin çıkması gerekiyor. Bu yönetmeliği çıkaracak ekiplerde oluşturulmadı. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışmanlık Genel Müdürlüğü’nün elinde her türlü fırsat, güç var. Ama bu konuda sınıfta kalmışlar.
* Günlük hayatta engellilerin önündeki engellerin kaldırılması yönünde adımlar atıldığını görüyor musunuz?
               – Günlük hayatta engelliler için bir şeyler yapılıyor. Fakat geç kalınıyor. Otobüslerde yeni düzenlemelerin yapılması İngiltere ve Avrupa’da 15 yıl önceki hadiseler. Yeni bir olay değil. Bunlar bir aşamadır, çok güzeldir. Kurumlar özürlülerin nitelikli bir yaşam geçirmelerini sağlamak amacıyla düzenli toplantılar yapılabilse ve bu toplantılardan alınan sonuçlar bütün birimlerde uygulansa daha iyi hizmet verebileceği ortaya çıkar.  Özürlülerle ilgili hiçbir toplantının olmaması bizi son derece üzüyor. Konya’da daha nitelikli bir hizmet verilebilinir. Bu konuda bize gelip, ‘oturalım, ne yapılacaksa beraber karar alalım’ diyen birim çıkmadı. Üniversite bütün yeni bilgileri alır, birimlere verir. Üniversiteyle işbirliği yapılmazsa yapılan hizmetlerde bir aksama olacaktır. Yapılan hizmetler engellilerin ayağını, tekerliğine takılacaktır. Yapılan kaldırımları engelliler kullanabilir mi araştırmaları bize ait olan bir şeydir. Kaldırımlara yapılan yatay geçişler engelli arabalarına uygun olarak yapılmamıştır. Binalarda yapılan rampaların çoğu kayak yaptırmak için konulmuş gibi bir izlenim veriyor. Ondan sonra şu yapılanlar kullanışlı değil gibi bir sürü eleştiri almış olacaksınız. Bu eleştirilerin azaltılması için üniversiteyle mutlaka işbirliğinin yapılması gerekiyor. Sadece Selçuk Üniversitesi değil diğer üniversitelerle de iş birliği yapılabilinir. Bilirkişiler diğer üniversitelerden toplanır. Geniş katılımlı bir konferans düzenlenir. Bu konferansta ortaya çıkan bilgiler ışığında engellilere hizmet sunumları daha iyi yapılır.
“ENGELLİ KADROLARI BOŞ BIRAKILIYOR”
*Kurumlarda engellilerin istihdamına yönelik adımlar ne yönde? Engellilere iş kapısı açılıyor mu?
      – Engelli kadroların doldurmayan birimler var. Bunun sebebinde engeliler ne iş yapacak gibi bir anlayış var. Olumsuz tutumlar hâlâ olumluya çevrilmedi. Ama bizden böyle bir yardım istenirse, üniversitemiz engellerin de her türlü işi yapabileceğini vereceğimiz konferanslar, seminerler aracılığıyla insanları bilgilendirebiliriz. Engellilerin yapabilecekleri iş alanları oluşturabiliriz. Hangi engelli hangi birimde çalışabilecek bilimsel bir değerlendirme yapılır. Yeter ki kurumlar bize müracaatlarını yapsınlar biz onlara har türlü bilimse desteği vermeye hazırız. Böylece kurumlar engelli kadrolarını boş tutmazlar. Yeni kurulan üniversitelerle de engellilerin hayatlarının kolaylaştırılması için ortak bir konsensüs yapmaya hazırız. Bu alanda herkesle işbirliği yapmak bizim boynumuzun borcu. Üniversiteler bize müracaatlarını yaparlarsa Selçuk Üniversitesinde kurduğumuz birimin bir örneğini orada da kurarız. Ardından hep birlikte Konya’da daha nitelikli, herkesin memnun olabileceği şekilde programlar düzenleriz, halkın bilinçlenmesi noktasında ciddi anlamda ilerlemeler alabiliriz.
* Hakan Hocam, özel eğitimle ilgili düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz? Son olarak neler söylemek istersiniz?
      – Valiliğimizin, Büyükşehir Belediye Başkanlığımızın, İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzün, polis teşkilatımızın, askeriyemizin, birlikte oluşturabileceği bir konferansta birimlerin bilgilendirilip, engellilere yönelik ne tür hizmetler yapılabileceği konusunda Selçuk Üniversitemizin herkese yardım edebileceğini bir kez daha belirtmek istiyorum. Bu konuda da gönüllü olarak çalışmaya her zaman hazırız, yeter ki işbirliği olsun, engellilerin önündeki engeller kaldırılsın.
HASAN AYHAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.