Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî Hayatı ve Eserleri

Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî Hayatı ve Eserleri

Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî 1207'de Belh şehrinde doğdu. Annesi Mü'mine Hatun babası Bahâeddin Veled soylu ve seçkin ailelere mensuptu.

Mevlâna küçük yaşta iken ailesi, o zamanlar Moğol istilâsı karşısında bir sükûn beldesi olan Anadolu'ya göç etti.Selçuklu Sultanı I.Alâaddin Keykubat'ın daveti üzerine 1229 yılında Konya'ya yerleştiler.Babasının 2 yıl sonra vefatı üzerine genç Celâleddin 24 yaşında bu büyük âlim ve mutasavvıfın yerini aldı. Fakat Seyyid Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmizî'nin irşadıyla  bir müddet daha eğitimine devam  etti. 1244 yılında Şems-i Tebrîzî adında tuhaf halli gezgin bir dervişin Konya'ya gelip Mevlâna ile görüşmesi onun yaşamında, duygu ve düşünce dünyasında büyük değişikliğe yol açtı.Artık tasavvufta aşk ve cezbe yoluna giren Mevlâna, Şems'in kaybolması yahut onu istemeyenlerce öldürülmesi üzerine büyük üzüntüler yaşadı.Daha sonra eski müritlerinden Selâhaddin Zerkûb'u, onun 1258'de ölümü üzerine Hüsâmeddin Çelebi'yi kendisine arkadaş edindi.Hüsâmeddin Çelebi'nin ricasıyla toplantılarda okunmak üzere, seneler süren bir zaman içerisinde ölümsüz şaheseri Mesnevî'yi kendisine yazdırdı.17 Aralık 1273'de ebedî sevgilisine kavuştu.Mevleviler bu geceyi “Şeb-i Arûs” yani düğün gecesi olarak adlandırırlar.Mevlâna genç yaşta Gevher Hatun'la evlenmiş ve ondan Bahâeddin ve Alâeddin isminde iki oğlu olmuştur.Eşinin vefatında sonra Kirâ Hatun isimli dul bir hanımla evlenen Mevlâna'nın bu ikinci eşinden de Emir Âlim ve Melike isminde bir oğlu ve bir kızı dünyaya gelmiştir.
Engin fikirleri kadar Anadolu'nun birliğinin sağlanması ve yurt edinilmesinde büyük rolü bulunan Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî'nin vefatından sonra Hüsâmeddin Çelebi 10 yıl kadar kendisinin yerini almış, onun ölümünden sonra da oğlu Bahâeddin (Sultan Veled) 30 yıl  bu makamda bulunmuş ve Mevleviliği sistemli bir tarikat haline getirmiştir. Mevleviliğin farklı ve orijinal yönlerinden birisi de semâ yani musikî eşliğinde yapılan ayinidir.Asırlarca Mevlevî tekkelerinden büyük şairler ve sanatkârlar yetişmiş, bu tarikat toplunum ileri gelenlerince büyük saygıya mazhar olmuştur.

ESERLERİ:
DÎVÂN-I KEBÎR: Mevlânâ'nın çoğu Şems-i Tebrîzî'nin kayboluşu ya da ölümü üzerine söylediği coşkun şiirlerinden oluşmaktadır.40 bin beyitlik büyük bir eserdir.
MESNEVÎ: Dini, felsefî, ahlâki ve içtimâi konuların çeşitli hikâyeler etrafında işlendiği 26 bin beyte yaklaşan bir şaheserdir.İçerdiği derin fikirler, orijinal tasvirler kadar edebî yönüyle de temâyüz etmiştir. Asırlarca büyük bir alâka gören ve bugün de önemini muhafaza eden Mesnevî'nin Farsça metni bilimsel olarak ilk defaİngiliz müsteşrik Nicholson tarafından 1925-1840 yılları arasında ortaya konulmuş, yine aynı şahıs tarafından tercüme ve şerh edilmiştir. Mesnevî'yi bugünkü Türkçe'ye çeviren ve şerh edenler arasında Tahirü'l-Mevlevî, Veledİzbudak ve Abdülbâki Gölpınarlı zikredilebilir.
FÎHÎ MÂ FÎH (İçindeki içindedir yahut içinde ne varsa odur manâsına gelir): Mevlâna'nın sohbetlerini içeren ve çoğunlukla Mesnevi'deki konuları özet olarak anlatan mensûr bir eserdir. Gerek onun hayatını gerekse zamanındaki çeşitli olayları, fikir ve inançları yansıtması bakımından önem taşır.
MECÂLİS-İ SEB'A (Yedi meclis demektir): Mevlâna'nın Camilerdeki vaazlarını içerir. Yedi bölüm halindedir.
MEKTÛBÂT: Devrinde devlet adamlarına ve önemli şahsiyetlere yazdığı mektuplardan ibarettir. Selçuklular tarihi bakımından önemlidir.
Bu eserlerin hepsi de yayınlanmış ve günümüz Türkçe'sine tercüme edilmiştir.

HZ. MEVLÂNA'DAN ÖZDEYİŞLER
*Allah, ne alırsa onun karşılığını verir. Bağını mı yaktı? Sana bir bağ dolusu üzüm ihsan eder.
*Akıllılar önceden feryad ederler, bilgisizlerse işin sonunda başlarına vururlar.
*Zenginliği Allah'tan dile; defineden, hazineden, maldan, mülkten değil... Yardımı O'ndan iste, amcadan dayıdan değil...
*Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başka... Köpüğü bırak de denizin gözüyle bak sen!
*Yarın yaparım deme! Nice yarınlar geçti. Ekin zamanı tamamiyle geçmesin, dikkat et!
*Mal ve para, baştaki külâh gibidir; külâha sığınan, keldir.
*Kardeş, sen ancak düşünceden ibâretsin. Geri kalan varlığın ise kemik ve deriden ibarettir.
*Ben bu çalışıp çabalama dünyasında, iyi huydan daha güzel bir ehliyet görmedim.
*Kanaatten hiç kimse ölmemiş, hırsla da hiç kimse padişah olmamıştır.
*Sevgi ve acıma, insanlık vasfıdır; hiddet ve şehvetse hayvanlık vasfı...
*Bilgiyle uyumak, uyanıklıktır. Vay bilgisizle oturan uyanık kişiye!
*Nerede bir çıplak, bir yoksul görürsen bil ki bir ustadan kaçmıştır.
*Bağları kopar ve hür ol ey oğul! Ne zamana kadar altın, gümüş kaydında olacaksın?
*Ey inananlar, sevinin! Selvi gibi, süsen gibi hür olun!
*Yalnız başına bir yolda neşeyle giden  kimsenin neşesi, dostlarla beraber giderse birken yüz olur.
*Allah her cinsi eş yaratmıştır; sonuçlar da topluluğun eseridir.
*Sevgiyle acılar tatlılaşır, sevgiyle dertler şifa verir; sevgiyle ölüler dirilir, sevgiyle padişahlar kul olur.
*Mü'min mü'minin aynası olursa, kimse karşısındakinin ayıbını göremez.
*Barış dalgaları kalplerden kinleri atar; savaş dalgaları ise sevgileri altüst eder.

Yard.Doç.Dr. YAKUP ŞAFAK

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.