Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü
Yayınlanma:
Tam 53 yıl önce gündeme getirilen 2 projeden “Konya-Ankara tren seferleri”nden sonra, “Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü” kurulması da nihayet gerçekleşti. Aksama olmadığı takdirde bu yılın sonunda Konya-Ankara hızlı treninin deneme seferlerine başlayacağı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 17 Aralık’ta Mevlâna’nın 737. Vuslat Gecesi’nde bulunmak üzere bu trenle şehrimize geleceği de bildirildi. 1953’te Prof. Dr. Hamdi Ragıp Atademir’in Yeni Meram Gazetesi’nde “Mevlâna tetkikleri” başlığı ile ilk defa ortaya attığı konunun adı 1955’te Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk tarafından Ankara’da yayınlanan Zafer Gazetesi’nde “Mevlâna Enstitüsü” olarak telâffuz ediliyor. Milliyet Gazetesi Başmuharriri Ref’i Cevad Ulunay’ın da aynı yıl “Bir Mevlâna Enstitüsü” başlığı ile konuyu kaleme aldığını görüyoruz.
Nezihe Araz, 17 Aralık 1961’de Yeni Sabah’taki köşe yazısında, “Samimiyetle, dürüstlükle, cesaretle ve bilhassa garazsız ve ivazsız konuşmak gerekirse, Mevlâna İhtifallerinde en parlak, en tantanalı cümlelerle nutuklar söylenir. İtiraf edeyim ki, hiçbirinden Mevlâna’ya dair yeni bir şey, bilmediğim bir husus öğrenemedim” diyerek, bir Mevlâna Enstitüsü kurulması gerektiğini dile getirmiş bulunuyor. Mevlâna Müzesi’nde yıllarca görev yaparak, birçok bilgi ve belgenin gün ışığına çıkmasında büyük emeği buluhah Necati Elgin de 31 Ocak 1962 tarihinde Yeni Konya Gazetesi’nde kaleme aldığı yazıda Konya’da bir “Mevlâna Üniversitesi” kurulmasının önemine temas ederek, “Anadolu Selçuklu Devleti’nin 250 yıla yakın başkentliğini yapan Konya’nın mazisini insafla tefekkür edersek, üniversite kurulması ve açılmasında en büyük hakka sahiptir” diyor.
Ankara Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk, Konya’da bir Mevlâna Enstitüsü kurulduğu takdirde bütün servetini buraya bağışlayacağını belirterek, kıymetli kitaplarını havi kütüphanesini, Mevlâna’ya ait resimleri, levhaları, fermanları, hilâfetnâmeleri ve enstitüyü süsleyecek bütün malzemeyi, aynı zamanda nakit olarak 50 bin liradan başka Ankara Bahçelievlerde bulunan evini, Kavaklıdere’deki geniş dairesini, elma bahçesinin yarısını, menkul ve gayri menkul malları ile bankadaki bütün parasını hediye edeceğini açıklayan “Konya’da Mevlâna Enstitüsü” başlığıyla bir yazı yayınlayıp, konuyu gündemde tutmayı amaçlamış. Prof. Dr. Abdülkadir Karahan da Mevlâna ile ilgili olarak Türkiye, İran ve Pakistan gibi klâsik İslâm edebiyatı geleneklerine ve Farsça’ya âşina bir hayli aydının bulunduğu Ortaşark ülkelerinde zengin ve yaygın neşriyatın yapıldığını, ancak yayınların dağınık olduğunu işaretle, konunun tetkikler enstitüsü sâyesinde bir araya getirilebileceğine dikkat çekmiş.
Ref’i Cevad Ulunay, 14 Aralık 1967’de Milliyet gazetesi’ndeki bir yazısında da Divan-ı Kebir’i tercüme eden Tahran Üniversitesi Mevlâna kürsüsü Ordinaryüs Profesörü Firuzan Feri’nin “Hazreti Mevlâna’nın türbesi sizde, fakat kendisi bizdedir” dedikten sonra, “Üniversitelerinizde bir Mevlâna kürsüsü bile yok” diye eklediğini ifade ederek, bir Mevlâna Tetkikleri Enstitüsü’ne ihtiyaç olduğunu belirtmiş. Sezai Karakoç da 21 Aralık 1967 tarihli Babıâalide Sabah gazetesi’nde konuya destek verirken, Hz. Pîr’in 695. ölüm yıldönümü törenine katılmak üzere gelen dönemin Milli Eğitim Bakanı İlhami Ertem, konuşmasında “Mevlâna Enstitüsü”nün temelinin atılacağını bildirdi, ancak sözleri vaadden öteye geçmedi. 17 Aralık 1969’da Yeni Konya’da Suat Abanazır, Aralık 1972’de Çağrı Dergisi’nde Mehmet Kaplan, Şubat 1974’te Tarık Buğra, Ocak 1974’te Mehmet Önder, Ocak 1975’te Abdülbaki Gölpınarlı, Aralık 1983’te Feyzi Halıcı aynı dergide ve daha başkaları çeşitli yayın organlarında konuyu gündeme taşıdılar, fakat yıllarca bir girişimde bulunulmadığı için bir arpa boyu bile yol alınamadı.
Uzun bir aradan sonra Doç. Dr. Emine Yeniterzi, 1996’da Mevlâna Kongresi’nde, batıda Sheakespeare, Goethe, Dante gibi değerler için herşeyin yapıldığına dikkat çekerek, ancak ve ne acıdır ki; âlim, şair, velî, mutasavvıf, mütefekkir, aşk rehberi gibi vasıflarla anılan, sahip olduğu altmış bin beytin üzerindeki eserleriyle ilgili olarak hakkında pekçok kitap yazılan, sayısız araştırmalara konu olan, şöhreti dünyanın dört bir yanına yayılan Mevlâna için bir enstitü bile kurulamadığını seslendirmesi bile harekete geçmeye yetmedi. 2002’de Tempo Dergisi “Dünya onu keşfetti, Türkiye değerini bilmiyor. Bir Mevlâna Kültür Merkezi bile kurulamadı” başlığını attı. Mevlâna üzerine yıllardır çalışmalar yapan Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, aynı dergide Mevlâna’nın felsefesi ve inancı, hayatı yorumlayışı hakkındaki bilgi eksikliğinin ancak ciddi çalışmalar yapacak bir Mevlâna Enstitüsü kurulmasıyla aşılabileceğini belirttikten, peşinden Vali Ahmet Kayhan’ın, dünyaya malolmuş Hz. Mevlâna için mutlaka bir enstitü kurulması gereğini işaret ettikten sonra, Aralık 2002 ve 2003’te Ticaret Odası’nın yayını İpekyolu Dergisi’ndeki yazılar dikkatleri bu konuya çekti. Nihayet Mayıs 2005’te gazeteler Selçuk Üniversitesi bünyesi’nde “Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi” nin hayata geçirilerek, Nuri Şimşeklerin de müdür olarak atandığını haber verdi.
18 Aralık 2007’de Anadolu Ajansı’na “En büyük idealimiz Mevlâna Akademisi kurmak” diyen Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü’nün kurulması için Bakanlar Kurulu’nda 28 Temmuz 2010 tarihinde karar verilerek, kararın Resmi Gazete’de yayınlanarak kesinleştiğini açıkladı. Mevlâna ile ilgili ilk tetkikler enstitüsünün Konya’da kurulduğunu ifade eden Okudan, Enstitü’nün Müdürü Nuri Şimşekler ile birlikte yaptığı basın toplantısında “Bu konuda büyük emek veren Nuri Şimşeklere teşekkür ediyorum. Dev let Üniversitesi olduğumuz için bu enstitü bize yakışırdı. Uluslar arası bir enstitüsü olması için çaba göstereceğiz. Mevlâna’ya yakışır bir merkez olsun istiyoruz. Bu konuda herkesin görüşünü alacağız. Bu işi iyi bilenler yapmalıdır” diyerek, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Bakanlar Kurulu, YÖK ve emeği geçen herkese teşekkür etti.
Nezihe Araz, 17 Aralık 1961’de Yeni Sabah’taki köşe yazısında, “Samimiyetle, dürüstlükle, cesaretle ve bilhassa garazsız ve ivazsız konuşmak gerekirse, Mevlâna İhtifallerinde en parlak, en tantanalı cümlelerle nutuklar söylenir. İtiraf edeyim ki, hiçbirinden Mevlâna’ya dair yeni bir şey, bilmediğim bir husus öğrenemedim” diyerek, bir Mevlâna Enstitüsü kurulması gerektiğini dile getirmiş bulunuyor. Mevlâna Müzesi’nde yıllarca görev yaparak, birçok bilgi ve belgenin gün ışığına çıkmasında büyük emeği buluhah Necati Elgin de 31 Ocak 1962 tarihinde Yeni Konya Gazetesi’nde kaleme aldığı yazıda Konya’da bir “Mevlâna Üniversitesi” kurulmasının önemine temas ederek, “Anadolu Selçuklu Devleti’nin 250 yıla yakın başkentliğini yapan Konya’nın mazisini insafla tefekkür edersek, üniversite kurulması ve açılmasında en büyük hakka sahiptir” diyor.
Ankara Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk, Konya’da bir Mevlâna Enstitüsü kurulduğu takdirde bütün servetini buraya bağışlayacağını belirterek, kıymetli kitaplarını havi kütüphanesini, Mevlâna’ya ait resimleri, levhaları, fermanları, hilâfetnâmeleri ve enstitüyü süsleyecek bütün malzemeyi, aynı zamanda nakit olarak 50 bin liradan başka Ankara Bahçelievlerde bulunan evini, Kavaklıdere’deki geniş dairesini, elma bahçesinin yarısını, menkul ve gayri menkul malları ile bankadaki bütün parasını hediye edeceğini açıklayan “Konya’da Mevlâna Enstitüsü” başlığıyla bir yazı yayınlayıp, konuyu gündemde tutmayı amaçlamış. Prof. Dr. Abdülkadir Karahan da Mevlâna ile ilgili olarak Türkiye, İran ve Pakistan gibi klâsik İslâm edebiyatı geleneklerine ve Farsça’ya âşina bir hayli aydının bulunduğu Ortaşark ülkelerinde zengin ve yaygın neşriyatın yapıldığını, ancak yayınların dağınık olduğunu işaretle, konunun tetkikler enstitüsü sâyesinde bir araya getirilebileceğine dikkat çekmiş.
Ref’i Cevad Ulunay, 14 Aralık 1967’de Milliyet gazetesi’ndeki bir yazısında da Divan-ı Kebir’i tercüme eden Tahran Üniversitesi Mevlâna kürsüsü Ordinaryüs Profesörü Firuzan Feri’nin “Hazreti Mevlâna’nın türbesi sizde, fakat kendisi bizdedir” dedikten sonra, “Üniversitelerinizde bir Mevlâna kürsüsü bile yok” diye eklediğini ifade ederek, bir Mevlâna Tetkikleri Enstitüsü’ne ihtiyaç olduğunu belirtmiş. Sezai Karakoç da 21 Aralık 1967 tarihli Babıâalide Sabah gazetesi’nde konuya destek verirken, Hz. Pîr’in 695. ölüm yıldönümü törenine katılmak üzere gelen dönemin Milli Eğitim Bakanı İlhami Ertem, konuşmasında “Mevlâna Enstitüsü”nün temelinin atılacağını bildirdi, ancak sözleri vaadden öteye geçmedi. 17 Aralık 1969’da Yeni Konya’da Suat Abanazır, Aralık 1972’de Çağrı Dergisi’nde Mehmet Kaplan, Şubat 1974’te Tarık Buğra, Ocak 1974’te Mehmet Önder, Ocak 1975’te Abdülbaki Gölpınarlı, Aralık 1983’te Feyzi Halıcı aynı dergide ve daha başkaları çeşitli yayın organlarında konuyu gündeme taşıdılar, fakat yıllarca bir girişimde bulunulmadığı için bir arpa boyu bile yol alınamadı.
Uzun bir aradan sonra Doç. Dr. Emine Yeniterzi, 1996’da Mevlâna Kongresi’nde, batıda Sheakespeare, Goethe, Dante gibi değerler için herşeyin yapıldığına dikkat çekerek, ancak ve ne acıdır ki; âlim, şair, velî, mutasavvıf, mütefekkir, aşk rehberi gibi vasıflarla anılan, sahip olduğu altmış bin beytin üzerindeki eserleriyle ilgili olarak hakkında pekçok kitap yazılan, sayısız araştırmalara konu olan, şöhreti dünyanın dört bir yanına yayılan Mevlâna için bir enstitü bile kurulamadığını seslendirmesi bile harekete geçmeye yetmedi. 2002’de Tempo Dergisi “Dünya onu keşfetti, Türkiye değerini bilmiyor. Bir Mevlâna Kültür Merkezi bile kurulamadı” başlığını attı. Mevlâna üzerine yıllardır çalışmalar yapan Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, aynı dergide Mevlâna’nın felsefesi ve inancı, hayatı yorumlayışı hakkındaki bilgi eksikliğinin ancak ciddi çalışmalar yapacak bir Mevlâna Enstitüsü kurulmasıyla aşılabileceğini belirttikten, peşinden Vali Ahmet Kayhan’ın, dünyaya malolmuş Hz. Mevlâna için mutlaka bir enstitü kurulması gereğini işaret ettikten sonra, Aralık 2002 ve 2003’te Ticaret Odası’nın yayını İpekyolu Dergisi’ndeki yazılar dikkatleri bu konuya çekti. Nihayet Mayıs 2005’te gazeteler Selçuk Üniversitesi bünyesi’nde “Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi” nin hayata geçirilerek, Nuri Şimşeklerin de müdür olarak atandığını haber verdi.
18 Aralık 2007’de Anadolu Ajansı’na “En büyük idealimiz Mevlâna Akademisi kurmak” diyen Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü’nün kurulması için Bakanlar Kurulu’nda 28 Temmuz 2010 tarihinde karar verilerek, kararın Resmi Gazete’de yayınlanarak kesinleştiğini açıkladı. Mevlâna ile ilgili ilk tetkikler enstitüsünün Konya’da kurulduğunu ifade eden Okudan, Enstitü’nün Müdürü Nuri Şimşekler ile birlikte yaptığı basın toplantısında “Bu konuda büyük emek veren Nuri Şimşeklere teşekkür ediyorum. Dev let Üniversitesi olduğumuz için bu enstitü bize yakışırdı. Uluslar arası bir enstitüsü olması için çaba göstereceğiz. Mevlâna’ya yakışır bir merkez olsun istiyoruz. Bu konuda herkesin görüşünü alacağız. Bu işi iyi bilenler yapmalıdır” diyerek, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Bakanlar Kurulu, YÖK ve emeği geçen herkese teşekkür etti.





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.