Mavi Gül

Çiçek bahçesinde ailesiyle birlikte gezen anne, şöyle seslendi çocuğuna: “Oğlummm! Güllere dikkat et, onların dikeni olur.”

 

“Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım! / Gelin duvağından kopan bir rüzgâr… / Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım; / Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar…” dedi, Üstad Sezai Karakoç; Allah ömrüne bereket versin.

 

Bu bir yuva kurma hikâyesidir…

 

Hayatın içinden alınan bu hikâye, serseri bir kalem vasıtasıyla sabırlı kâğıda bir gönül tarafından yazdırılmıştır.

 

Unutulan bir sünneti ihya edercesine!

 

Bir âdeti sürdürürcesine!

 

Bir gönle şekil verircesine!

 

Bir dua’ya âmin dercesine!

 

Adı “Mavi” değildi!

 

Bu yakıştırma aralarında bir şifreydi…

 

Bu şifreyi çözmek ise zor değildi; gözlerini görenler için...

 

Sana “Mavi” dedi. Seni zikrederken, senin de onu hıfzetmen için…

 

Onun adı da “Yağız” değildi!

 

Bu isim bir muammaydı. Herhangi bir edebi yönü de yoktu bu ismin. Sıradan bir isim işte.

 

“Al beni oğluna; gitsin bir harman daha” diye türkü yakmıştı köyün güzel kızı.

 

Köylerde harman demek; bolluk demek, para demek, borçlardan azad olmak demek ve şenlik demekti. Tabi ki gençler için de yuva kurmak, ebeveynler için ise bir harman gelirinin daha yeni kurulacak yuvaya harcanıp gitmesi demekti.

 

Peki, harmanı olmayan şehirlerde yuva nasıl kuruluyor? Bolluk nasıl sağlanıyor? İnsanların cebi nasıl para görüyor? Asıl önemli konu ise şehirlerde hiç şenlik oluyor mu?

 

Şehirde bunlar yoksa Yağız, Mavi’yi nasıl bulacaktı? Ya da Mavi, Yağız’ı nasıl fark edecekti?

 

Fark etmek önemliydi… Ama ondan daha önemli olan ise fark edilmekti…

 

Fark etmekten, fark edilmeye giden bu süreçte; ince eleyip sık dokuma işi dokuma işçilerine, iplikten ince manaları kalınca kelimelerle yazma işini de yazarlara bırakıp gönlünden sabırlı kâğıdına şu şiir dökülmüştür serseri kalemi vasıtasıyla Yağız’ın.

 

Bir duygudur anlatılmaz,
Kalpten gönle akar gider.
Hiçbir set, engel tanımaz,
Enginlere yüzer gider.

Dua’yla arar gözleri,
Gönül bahçesine gülü,
Dikenlerini hoş görür,
Kokusuna dalar gider.

O’na bakmaya kıyamaz,
Boynu bükülsün istemez,
Korkar elini süremez,
Uzaklardan bakar gider.

 

Böylece bu şiirden sonra bir yuvanın temelleri atılmış olur.

 

“Şiir yazamazsan” dedi, Yağız; “güzel bir şiir oku”…

 

Onu da yapamazsan dedi ve ekledi Yağız; “kapat gözlerini ve sadece gönlünle bak”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadan Sezgin Arşivi

Konya Gelini

11 Temmuz 2024 Perşembe 06:06

Kâbe’deki Bloknot

07 Şubat 2023 Salı 07:00

Büşra DURMAZ’a Mektup

24 Ekim 2022 Pazartesi 06:59

Maskelerin sahiciliği

16 Ağustos 2022 Salı 07:00

Güzelliğin tehlikesi

03 Ağustos 2022 Çarşamba 07:00

Elektronik Dövme

01 Temmuz 2022 Cuma 09:04

Türbedar

14 Temmuz 2020 Salı 09:06

Maske izi

02 Haziran 2020 Salı 07:54

Düz Giden Ters

16 Nisan 2020 Perşembe 08:28

Sorusuz kalan cevaplar

03 Nisan 2020 Cuma 09:10