Krizin durması için sebep yok

Krizin durması için sebep yok

Merhaba Gazetesi’ne konuşan Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, “İktidarın gittiği bu kafa ile krizin durması için hiçbir sebep yoktur. Eğer bir şey tedavi edilecekse önce hastalığın teşhisi ile başlanır” dedi

RÖPORTAJ: HÂLİD ŞEN

İKİ VEKİL NEDEN ETKİLİ OLDU?

Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, Merhaba Gazetesi Haber Müdürü Hâlid Şen’in sorularını yanıtladı. Saadet Partisi’nin iki vekili olarak Cihangir İslam ile etkili bir çalışma sergileyen Karaduman, konuşmalarının kamuoyunda oluşturduğu etkinin sebeplerini açıkladı. Karaduman, ayrıca yerel seçimlerde Konya’da çalışıp çalışmayacağı sorusunu da cevaplandırdı. Ekonomik krizin sebeplerini anlatan Karaduman, gençliğin ahvali ilgili de konuştu.

SORUN GENÇLİKTE DEĞİL HÜKÜMETTE

“Türkiye’de iki ön önemli problem var. Birisi adalet, diğeri de kalkınmadır” diyen Konya Milletvekili Karaduman, dindar nesil ve deizm tartışmaları üzerine değerlendirmelerde bulunarak, “ Biz maneviyattan dem vuracaksak, bu ülkede, ekseriyeti dindarların oluşturduğu ama, yolsuzluklara, adam kayırmaya, rant, ihale kovalamayla adeta bütünleşmiş bir kitlenin varlığı, bu ülke gençliğinin deizme kaymasının en önemli sebebidir” ifadelerine yer verdi.


Saadet Partisi’ni, Mili Görüş gibi büyük bir camiayı Meclis’te iki milletvekili olarak temsil ediyorsunuz. Beklentiler var. Bu üzerinizde bir baskı oluşturuyor mu?

İnsan olmaktan kaynaklı bazı sorumluluklarımız var. İnsana, çevreye, coğrafyaya ve doğaya karşı mesuliyetlerimiz var. Bu mesuliyetler başlı başına bir insan üzerinde bir baskı oluşturmak için yeterlidir. Elbette ki  Saadet Partili olabilmek zora talip olmaktır. Saadet Partili olmak kolaycılığın değil, zorluğun taliplisi olmaktır. Bu en başında Saadet Partisi’nde görev aldığımız gün, verdiğimiz kararın bir yansımasını yaşıyoruz. Parlamentoda iki kişiyiz. Fakat hep söylüyoruz ki, bir cümlenin, işin doğru olabilmesi için bunun sayıya ihtiyacı yoktur. Dünyevi parametre ile ölçülemez. Saadet Partisi’ne gönül vermiş her insanın temsil edilmesi vazifesi, bizim açımızdan oluşabilecek en büyük vicdani mesuliyettir. Biz de bu mesuliyeti yerine getirebilmenin gayreti içindeyiz. Omuzlarımızda bir yük hissediyoruz. Fakat bu olmasaydı, sadece yukarıdan gelen emir ve buyrukları faaliyete geçiren bir ara kademe görevlisi gibi bir durumda olurduk. Hocamızın ifadesi ile bir otomat düğmesi gibi bir pozisyonda olsa idik, tarihi mesuliyetimizi, sorumluluğumuzu hissetmezdik. Akşam yastığa başımıza koyduğumuzda 81 milyonun sıkıntıları aklımıza geldiğinde bu sorumluluğu bir insan olarak hissetmemek mümkün değil.

img_9121.jpg
AK PARTİLİ VEKİLLERİ DE SUSTURACAKLAR

İki Saadet Partili vekil, Cihangir İslam ve siz, gündeme etkili bir giriş yaptınız. Yaptığınız açıklamalar, Meclis konuşmalarınız etki uyandırdı. Hatta konuşma sürelerinin azaltılması yönünde bir iç tüzük değişikliği planlanıyor. Oluşturduğunuz bu etkinin sebebi nedir?


Tabii ki şu bir hakikat; 16-17 yıldır Saadet Partisi Meclis’te temsil edilmiyor. Bu Türkiye siyasi hayatı için önemli bir kayıp. Bu dönemin sonunda, 2 vekil ile de olsa, TBMM’de hak ve hakikatin sesi ve soluğu olmamız, elbette ki Türkiye kamuoyunda büyük bir etki ve çekim oluşturdu. Tabi biz diğer siyasi partilerden farklıyız. Meclis’te de söylüyoruz. Bizim ölçümüz hakikatin kendisidir. Konuşmalarımız sonrası bir iç tüzük değişikliği hasıl oldu. Bunun iki sebebi var. Birincisi muhalefet partilerini sesini susturmak, ikincisi ise AK Parti milletvekillerinin gereksiz konuşmalarını engellemek. Bu benim yorumum. Çünkü görüşülen önergeler ile ilgili AK Partili vekillerin ifade edebilecekleri hiç bir şey yok. Yukarıdan gelen talimatlara uyan, sınıfta öğretmenin anlattığı her şeye kafa sallayıp onaylayan öğrenci gibi bir milletvekili kitlesi var. Kendi vekillerinin yanlış ve gereksiz konuşmalarını da engellemek istiyorlar. Dolayısı ile istişarenin en güçlü olması gereken Meclis’te istişare kültürü ortadan kaldırıldı. Bu iç tüzük değişikliği ile hızlı karar almak, doğru karar almaya tercih edilmiştir. Bir kişinin cümleleri veya kararlarının hayata tabiki için meclis sorunsuz bir hale getirilmeye çalışılmıştır.


Konya’ya mazbata almaya geldiğinizde, “Arkadaşlarımızla araştırmalar yapıp vatandaşın sorunlarını tespit edeceğiz, bu yönde çalışmalar yapacağız” demiştiniz. Vatandaşın en büyük sorunları sizce ne?

Türkiye’de iki ön önemli problem var. Birisi adalet, diğeri de kalkınmadır. Türkiye’de son yıllarda adalet aramak adeta, samanlıkta iğne aramakla eşdeğer duruma gelmiştir. İnsanların hukuksuz bir şekilde işinden atıldığı, hükümetin kendisini her eleştiren kişiyi kriminalize etme çabaları, fikir ve düşünce özgürlüğünün engellenmesi, basının bu anlamda tekelleştirilmesi, Türkiye’de bir adaletsizliğin olduğunun göstergesidir. İnsan hakları ile ilgili ciddi sorunlar var. Sadece fikirlerinden dolayı, farklı yaptırımlara muhatap kişiler var. Türkiye’de hakkı ve hukuku elinden alınan bütün kesimlerin sesi ve soluğu olma mücadelesini ortaya koyuyoruz. Bu bizim insan olmamızla alakalı bir mesele. Bu adaletsizliğin kaldırılması noktasında çalışıyoruz. İkinci olarak kalkınma ile alakalı. 2002’de nüfusun yüzde 1’i toplam servetin yüzde 34’üne sahipti. Bugün gelinen noktada, yüzde 60’ına sahip. Bu şunu gösteriyor. Her geçen gün bir kesim zenginleşirken, servetine servet katarken, diğer kesim gün geçtikçe yoksullaşmaktadır. Ne yazık ki bu yoksullukla insanlar işini, ekmeğini kaybetmektedir. Bunun sebebi 16-17 yılda üretim ekonomisi yerine tüketim ekonomisinin model olarak kabul edilmesidir. Faizci kapitalist nizamın her geçen gün toplumun tüm hücrelerine inmesi ile alakalı bir mesele. Türkiye’nin pek çok problemi var. Eğitim, gençlik, sanat, kültür, dış politika... problemi var. Bunlarla ilgili yine çalışmalarımız devam ediyor.


ALIN TERİ FAİZCİ NİZAMA TESLİM EDİLMİŞTİR

Malumunuz bir krizin içerisindeyiz. Bu krizin sebebi hükümetin uyguladığı ekonomik model mi?  Bu sıkıntının devam edeceğini düşünüyor musunuz?

İktidarın gittiği bu kafa ile krizin durması için hiçbir sebep yoktur. Eğer bir şey tedavi edilecekse önce hastalığın teşhisi ile başlanır. Fakat siyasi iktidar, şu an ülkede bir hastalığın olduğunu kabul etmiyor. Orta vadeli programlar, yeni ekonomik paketler vs. açıklanırken, Cumhurbaşkanımız ‘Bu ülkede kriz yoktur’ diyor. Ama bunu tabi biz defalarca ifade ettik; Kriz iktidarın sözlerinde değil, vatandaşın gözlerindedir. Bugün geldiğimiz noktada iktidar. Vatandaştan soyutlanmış bir iktidardır. Ülkemizin menfaatleri için değil, küresel güçlerin menfaati için çalışmaktadır. Pazara inmeyenler, pazar esnafının halini görmeyenler, kepenk kapatanlardan haberdar olmayanların, asgari ücretlinin nasıl bir geçim sıkıntısı çektiğinin farkında olmayanlar, bu ülkenin sorunu çözme gibi bir gayeleri olmayacaktır. Bu ülkede kriz vardır ama bu ülkede olmayan bir şey varsa o da bu ülkeyi yönetenlerdeki vicdan ve merhametin yokluğudur. Genç işsizlik yüzde 20’ye çıkmış, işsizlik 4 milyona ulaşılacak deniliyor fakat sarayın günlük harcaması 1,8 milyon TL. Evladına elbise alamadığı için intihar eden baba bu halkın kendisidir. Ve bunu haber yapan basın mensubunun gözaltına alınması da ülkedeki hukukun kendisidir. 60 milyon kredi kartı var. ülkenin refah seviyesi yükseldi de insanlar neden bu kadar borçlanıyor? Bu sorulara cevap veremiyorlar. Kar eden tek kurum bankalardır. Bir ülkede bankalar kazanıyorsa, faiz ödemeleri her geçen yıl artıyorsa, Anadolu insanının alın teri, faizci nizama teslim edilmiştir.


Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı görevini aldınız. Gençliğin ahvalini nasıl görüyorsunuz?

Dindar nesil diye yola çıkanların, gençliği ‘Deizm’e sürüklediği bir tablo ile karşı karşıyayız. Biz maneviyattan dem vuracaksak, bu ülkede, ekseriyeti dindarların oluşturduğu ama, yolsuzluklara, adam kayırmaya, rant, ihale kovalamayla adeta bütünleşmiş bir kitlenin varlığı, bu ülke gençliğinin deizme kaymasının en önemli sebebidir. Gençlere bir günah yükleyerek, bu işin üstesinden gelemeyiz. 17 yıllık bir politika var, ve nur topu gibi bir gençliğimiz var. Bu mesnetsiz politikaların sonucudur. Çok geniş bir konu ama 17 yıllık süreçte 7 defa bakanın değiştiği bir eğitim sisteminde, sorunu gençlikte mi göreceğiz? Gençlerin istihdamını sağlayamayan bir iktidar varken, intihar eden gençleri mi konuşacağız? Gençliğin problemlerini 3-5 cümle ile anlatamayız.

img_9125.jpg


Yerel seçimlerde Konya’da çalışma yürütecek misiniz?

Evet, biz Konya’nın sorunlarını AK Partili vekillere rağmen Konya’da dile getireceğiz. Konya gündemini Meclise taşıyacağız. Konyalının emrine amade olduğumuzu her platformda ifade ediyoruz. Bu anlamda, Konya halkı ile bir araya geldiğimiz, istişarelerde olduğumuz, genişleyen bir kitle var. Seçime dair; mutlaka Konya’da seçim çalışmalarında bulunacağız. Konya’da Milli Görüş belediyeciliğinin atmış olduğu efsane adımlar var. Seçimden sonra da bu adımların atılması ve Konya’ya, Konyalıya yakışır hizmetin sunulması için biz de ilimizden gelen gayreti ortaya koyacağız.


 ABDULKADİR KARADUMAN KİMDİR?

1992 yılında Malatya, Pütürge’de doğan Abdülkadir Karaduman, ilk, orta, lise ve üniversite eğitimini Malatya’da görmüştür. İnönü Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünden mezun olan Abdülkadir Karaduman, Saadet Partisi Malatya Gençlik Kolları İl Başkanı, Anadolu Gençlik Derneği Malatya Üniversite Başkanı, Anadolu Gençlik Derneği Genel Merkez Üniversite Komisyonu Teşkilat Başkanı, Saadet Partisi Genel Merkez Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapmıştır. Abdülkadir Karaduman, yapılan seçim ittifakı nedeniyle CHP listelerinden Konya milletvekili seçilmiştir. 7 Mayıs 2018’te Abdülkadir Karaduman, Meclis'te yemin etmeden önce Meclis Başkanlığı'na başvurarak CHP'den istifa etti. Karaduman ile birlikte İstanbul milletvekili Cihangir İslam da istifa etti. Karaduman ve İslam, Saadet Partisi Milletvekili olarak yemin ederek göreve başladı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.