Konya'da bu tuhaf gösterilere kim dur diyecek?

Konya'da bu tuhaf gösterilere kim dur diyecek?

Bütün uyarılara rağmen Konya'da her yıl aynı görüntülerin yaşanıyor olması, tepkileri de beraberinde getiriyor. Konyalılar, bu gösterilere müsaade edilmemesi gerektiğini söylüyor.

Her yıl 7-17 Aralık tarihleri arasında düzenlenen Hz. Mevlana'yı anma törenleri için farklı ülkelerden ve şehirlerden turistler Konya'ya geliyor. Bazı gruplar, otellerde, Mevlana Türbesi içinde ve türbe önünde İslam dininin tasvip etmediği davranışlar sergiliyor. Kadınlar ve erkekler kol kola kendilerine göre zikir ederken, uygun olmayan kıyafetlerle yine farklı farklı gösterilere imza atıyorlar. Bütün uyarılara rağmen Konya'da her yıl aynı görüntülerin yaşanıyor olması, tepkileri de beraberinde getiriyor. Konyalılar, bu gösterilere müsaade edilmemesi gerektiğini söylüyor.

MEVLANA 'BEN ONLARDAN DEĞİLİM' DER

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akpınar, konu ile ilgili Merhaba Gazetesi'ne konuştu. Akpınar, Hz. Mevlana'nın ümmete mal olmuş bir şahsiyet olduğunun altını çizdi. Mevlana'nın hayatını inceleyenlerin 40 yıllık medrese tahlili ve onun hocalığını göreceğini söyleyen Akpınar, “Mevlana'nın Mesnevi'yi, Divan-ı Kebir'i yazdığı dönemler var. Mevlana, meşhur Mesnevisini tanımlarken, onun bir vahdet dükkânı olduğunu söylüyor. Mesnevi'nin Kur'an'ın özü olduğunu vurguluyor. 'Ben, Kur'an'ın kölesi, Hz. Muhammed'in yolunun tozuyum' diyor. 'Kim bundan başka bir şey aktarırsa ben ondan değilim' diyor Mevlana. Mevlana'yı tanımlarken ve onu anlamaya çalışırken kendi söz ve eserlerinden tanımalıyız” şeklinde konuştu.

4-4-ali-akpinar.jpg

HZ. MEVLANA'YI KUR'AN VE SÜNNETTEN AYRI DÜŞÜNEMEYİZ

Meşhur olmuş isimlerin yaşantısının, anlayışının, sözlerinin tarihin her döneminde bir yere çekilmek istendiğini vurgulayan Prof. Dr. Ali Akpınar, daha sonra şunları kaydetti: “Bu gerçek, Mevlana için de geçerli. Herkes, Mevlana'da kendi görüşünü görmek istiyor. Bir Müslüman olarak Mevlana'yı yetiştiği çevre, dönem ve yazdığı eserlere göre tanımalıyız. Mevlana her şeyden önce bir İslam alimidir. Mevlana'yı Mevlana yapan Kur'an ve sünnet gözüyle olaylara bakıp, buna göre olaylara yorum getirmektir. Mesnevi'yi Mesnevi yapan da Kur'an ve peygamberimizin sünnetidir. Mevlana'yı bunlardan soyutlamak çok yanlış olur. Yanlış anlaşılınca Mevlana folklorik bir şahsiyet olarak tanımlanıyor. Sema dönmek, folklorik bir hal alıyor, Mevlana ticari bir meta haline dönüştürülüyor. Sema, insanın gördüğü, dinlediği ve duyduğu şeyler karşısında kendisini tutamayıp bir elini Allah'a açıp, diğer elini insanlara çevirmektir. Sema bir ibadet değildir. Cezbe halinde yapılan bir ritüeldir. Mevlana'nın semayı sürekli yaptığı da kaynaklarda yok. Birkaç kez cezbe halinde her şeyin Allah dediğini düşünerek böyle bir şey yaptığına dair rivayet var.”

4-1.png

KADIN ERKEK BİRLİKTE SEMA ETMEK YANLIŞ!

Müslümanların dini sohbetlerinde, toplantılarında kısacası hayatının her alanında İslami esasları ön planda tutması gerektiğini ifade eden NEÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akpınar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizde haremlik, selamlık vardır. Bir misafirlikte bile hanımlar ayrı, erkekler ayrı odada otururlar. Durum böyleyken kadın erkek karışık şekilde sema yapmak doğru değil. Bunun din adına yapılması yanlış. Namazda bile kadınların safı ayrı tutulur. Mevlana'yı anma adına, semayı kullanarak, meseleyi istismar etmek çok yanlış. Hümanist anlayışıyla Mevlana'yı kendi açılarıyla değerlendirmek istiyorlar. Mevlana'yı bütün olarak anlamıyorlar. Kim ne yaparsa hangi işi ne adına yaparsa yapsın, bu işin Kur'an ve peygamberimizin sünnetine uygun olması gerekir. Kabe'nin avlusunda gıybet edersiniz, o kutsal mekânda yaptığınız için gıybet olmaktan çıkmaz. Günah, her zaman ve her yerde günahtır. Dikkatli olmak gerekir. Gelin Mevlana'yı bir bütün olarak okuyun.”

4-2.jpg

SÖZÜ DOĞRU YORUMLAMAK VE ANLAMAK GEREKİR

“Gel gel ne olursan ol yine gel” sözünün Hz. Mevlana'ya ait olmadığını belirten Akpınar, bu sözün İranlı bir şaire ait olduğunun altını çizdi. Mesnevi'de, Divan-ı Kebir'de böyle bir sözün geçmediğini aktaran Prof. Dr. Ali Akpınar, şu cümlelerle konuşmasını noktaladı: “Bu sözü kim söylerse söylesin, doğru yorumlanması gerekir. Bu 'Gel, gel ama kirli git' anlamı taşımıyor. Kirli gelebilirsin ama düzelerek git anlamı taşır. Kirli gel ama arın anlamı var bu sözün. Boş gel ama dol da git anlamı var. Bir amaç vurgusu var burada. Sözü doğru yorumlamak gerekir. Mevlana felsefesini anlamak için 25 bin beyitlik Mesnevi var elimizde.”

EMRE ÖZGÜL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum