Konya'da bu binalar için denetleme talebi! Depremde kötü tablo uyarısı
Konya’nın Kulu ilçesinde önceki gün 5.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu depremle birlikte ‘Konya deprem yönüyle güvenlidir’ algısı yıkıldı. Depremin ardından bina güvenliği meselesi yeniden gündeme geldi. Uzmanlar, Konya’da 1999 yılı öncesi yapılan binaların sayıca fazla olduğunu ve bu binaların acilen denetlenmesi gerektiğini belirtti.
DEPREM GERÇEĞİ İLE YÜZLEŞİN!
Konya ve Karaman bölgesinin normalde deprem açısından en güvenli yer olarak bilindiği ama Kulu’da olan deprem sonrası bu algının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Hasan Özgür Yetiştirici, “Öncelikle, Konya’nın Kulu ilçesinde meydana gelen 5,2 büyüklüğündeki deprem nedeniyle tüm hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu olay bir kez daha göstermiştir ki deprem, ülkemizin bir gerçeğidir. Türkiye bir deprem ülkesidir ve artık bu gerçekle yüzleşip yaşamımızı bu duruma göre şekillendirmek gerekmektedir. Konya ve Karaman bölgesi için uzun süredir halk arasında “deprem açısından en güvenli bölge” söylemi yerleşmişti. Ancak Kulu’da yaşanan deprem, bu algının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya kodu. Her ne kadar Konya’daki yapı stokunun diğer bölgelere kıyasla daha şanslı olduğunu düşünsek de bu durumu bir rehavete dönüştürmemeliyiz” diye konuştu.
‘DEPREM DEĞİL BİNA ÖLDÜRÜR’
Eski binaların mutlaka kontrolden geçmesi gerektiğini ifade eden Yetiştirici, bina envanterinin çıkarılması gerektiğine dikkat çekti. Yetiştirici, binaların yaşı, mimari tasarımı, taşıyıcı sistemleri, kolon ve kirişlere müdahale edilip edilmediği, yığma binalarda duvarların sonradan kaldırılıp kaldırılmadığı gibi hususların da detaylı şekilde incelenmeli gerektiğini söyledi. Hasan Özgür Yetiştirici, “Bu analizlerin, Türkiye genelinde olduğu gibi Konya’da da bir an önce ve ciddiyetle yapılması şarttır. Nasıl ki araçlarımızı iki yılda bir teknik kontrole sokuyorsak, binalarımızı da belirli aralıklarla periyodik denetime tabi tutmalıyız. İnşaat Mühendisleri Odası olarak, mühendislik hizmeti almış yapılar için her zaman şu gerçeği savunuyoruz: "Deprem değil, bina öldürür." Bu nedenle, can ve mal kaybını önlemek adına binaların mutlaka korunması, gerekiyorsa güçlendirilmesi ya da yıkılması gerektiği kanaatindeyiz” ifadelerini kullandı.
1999 ÖNCESİ BİNALAR MUTLAKA DENETLENMELİ
Özellikle 1999 yılı öncesinde inşa edilen binaların, yıkım kararı alınmadan önce mutlaka kapsamlı ve teknik bir analizden geçirilmesi gerektiğine değinen Yetiştirici sözlerine şu şekilde devam etti: “Neden 1999 yılı bizim için bir milat olarak kabul ediliyor? Hepimizin bildiği üzere, 1999 yılında büyük Marmara Depremi yaşandı. Bu deprem, inşaat sektöründe birçok konunun yeniden ele alınmasına ve yapı yönetmeliklerinin köklü biçimde değişmesine neden oldu. 1999 öncesinde yapılan binalarda genellikle elle beton dökme yöntemi kullanılıyor, inşaat demiri olarak da bugün artık kullanılmayan düz demir tercih ediliyordu. O dönemin yönetmelikleri ise o günün bilgi ve teknik imkânları doğrultusunda hazırlanmıştı. Bugün, 1999 sonrası inşa edilen yapılarda nervürlü (yüzeyi dişli) demir kullanılmakta ve betonla demir arasındaki aderans yani yapışma daha sağlam gerçekleşiyor. Ayrıca, bu dönemde zemin etütleri daha detaylı yapılıyor ve yapı denetim sistemi devreye alınmış durumda. Bu da yapıların deprem güvenliğini büyük ölçüde artırmış oluyor. Ancak 1999 öncesi yapılan yapılar, hem zayıf beton kalitesi hem de yetersiz mühendislik hizmeti nedeniyle ciddi risk taşıyor. Türkiye genelinde bu yapıların sayısı oldukça fazla ve çoğu yapı denetim sistemine tabi olmadan inşa edilmiş. Bu durum, kontrol mekanizmalarının eksik işlemesine ve yapıların güvenliğinin yeterince denetlenmemesine yol açmış durumda”
‘SELÇUKLU VE OSMANLI YAPILARIYLA KARIŞTIRILMAMALI’
25- 30 yıllık binaların dayanıklı olmadığına değinen Yetiştirici bunun üzerine vatandaşların Osmanlı’dan Selçuklu’dan kalma 1 asırlık binaların neden yıkılmadığı noktasında sorular geldiğini ifade ederek o binaların neden yıkılmadığını ise şu şekilde açıkladı: “Bazı vatandaşlarımız, “Yüzyıllardır ayakta duran binalar var, onlar neden yıkılmıyor?” şeklinde sorular sorabilmektedir. Burada, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma taş yapılardan söz ediyoruz. Bu yapılar, o dönemin şartlarına uygun olarak, mühendislik prensiplerine göre inşa edilmiştir ve çoğu zaman yığma taş gibi sağlam malzemelerle yapılmıştır. Dolayısıyla bu tür yapılarda bugüne kadar önemli bir olumsuzluk görülmemiştir. Ancak tekrar vurgulamak isterim ki 1999 öncesi yapılmış betonarme binalar, elle dökülmüş betonu, düz demir kullanımı, zayıf zemin etütleri ve yetersiz denetim sebebiyle ciddi risk taşımaktadır. Bu nedenle Konya özelinde de bu yapıların mutlaka teknik bir incelemeden geçirilmesi gerekmektedir. Amacımız halkımızı tedirgin etmek değil; aksine, güvenli yapıların tespitiyle toplumun daha bilinçli ve sağlıklı ortamlarda yaşamasını sağlamaktır. 1999 öncesi yapılmış binaların kontrol edilmesi, olası risklerin önlenmesi açısından hayati önem taşımaktadır.”
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI GÖREVE HAZIR!
Konya’da üzerlerine ne düşüyorsa yapacaklarını ifade eden Konya İnşaat Mühendisler Odası Konya Şube Başkanı Hasan Özgür Yetiştirici sözlerini şu cümlelerle tamamladı: “İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şubesi olarak, 5 bini aşkın üyemizle birlikte şehrimize her anlamda hizmet vermeye hazırız. Deprem gerçeğiyle yüzleştiğimiz bu günlerde, yapılacak her türlü çalışma için mesleki bilgi ve birikimimizi sunmaktan memnuniyet duyarız. Bu kapsamda, binaların teknik analizinden güçlendirme çalışmalarına kadar atılacak tüm adımlarda odamıza başvurulabilir. Bizler, mühendislik mesleğinin sorumluluğunun bilinciyle hareket ederek, üzerimize düşen her görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isteriz.”
Kaynak:Süleyman Kuloğlu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.