Konya tarihindeki en etkili kışlar: 1945, 1967 ve 1971

Konya tarihindeki en etkili kışlar: 1945, 1967 ve 1971

Konya’ya bu kışın ilk karı ocak ayının son gününde düştü. Geçmişte Konya’da yaşanan kışlar hala hafızalarda tazeliğini koruyor. 1945, 1967 ve 1971 yıllarında yaşanan kışlar ise “Komşunun komşuya çıkamadığı günler” olarak nitelendiriliyordu. 

Konya’ya bu kışın ilk karı ocak ayının son gününde düştü. Geçmişte Konya’da yaşanan kışlar hala hafızalarda tazeliğini koruyor. 1945, 1967 ve 1971 yıllarında yaşanan kışlar ise “Komşunun komşuya çıkamadığı günler” olarak nitelendiriliyordu. 

10-2.jpg

Konya aylardır beklediği kar yağışına ocak ayının son gününde kavuştu. Geçen yıl yaşanan bereketli ve bol yağışlı bir kışın ardından bu yıl kurak geçen kış herkesi endişelendiriyordu. Yılın ilk karı 31 Ocak’ta yağdı. Kar yağışı kuraklık endişesi taşıyan üreticilere de derin nefes aldırdı.  Konya’da 2022 yılında son yılların en etkili kar yağışlarından biri gerçekleşmişti. 1971, 1967 ve 1945 yılında da yaşanan kışlar ise Konya tarihindeki en etkili kışlar olarak kayıtlara düştü. 

10-3-001.jpg

67 SANTİMETRE KAR YAĞMIŞTI

Merhaba Gazetesi’nin Akademik Sayfa yazarlarından Ali Avni, Konya’nın eski kışlarını kaleme aldı. Ali Avni, 2017 yılında yaşanan kışı 1945 yılındaki kışa benzetmişti. Avni, yazısında şunları dile getirdi “1945 yılında yaşanan kışta 67 santimetre kar yağdı. Eskiden, çocukluk yıllarımızda çok kar yağardı. Şubat, mart aylarından itibaren Meram çayı ağzına kadar dolu olarak deli deli akar, Konya'da mevcut bütün bağ ve bahçeleri sulardı. O zamanlar üzüm bağlarının puştaları ağzına kadar doldurulur, bu sulama üzüm çubukları için bir sonraki kışa kadar kâfi gelirdi. Yer altı suları da çok yüksekti. Kuyulardaki su kovayla eğilip alınacak kadar yükselirdi. Bazı kışlar bahçelerde çukur yerlerde gömülü olan tandır ve ocakların içinden bile su çıktığı olurdu. Yine o zamanlar ağaç ve çubuklar yer altı sularına kadar köklerini uzatırdı. Havaların ısınmaya başlamasıyla otlar kabarır, insan belini aşardı. Bu sebeple verim son derece yüksekti. Günümüzde yer altı suları onlarca metre aşağılara indi.
Hatırladığım en çok kar 1945 yılında yağmıştı. Halk arasında bu kar bir metre olarak algılanırken, resmi kayıtlarda karın 67 santimetre olduğu tespit edilmişti.

10-1-001.jpg

KIŞ MEVSİME 4 KISIMA AYRILIRDI

Bu yıl da eski kışları aratmayacak bir kış yaşıyoruz. Bu kış yağan karı üst üste koyduğumuzda sanırım 80 santimetreyi geçer. Eskiden kış ayları Karakış, Zemheri, Erbain ve Hamsin gibi kısımlara ayrılırdı. İçinde bulunduğumuz günlere de "12 gün arası" denirdi. Bunun altısı ocağın sonundaki altı günü, altısı da şubatın başındaki altı günü kapsardı. İşte bu soğukların sebebi 12 gün arasında bulunmamızdan kaynaklanmaktadır.

KOMŞUNUN KOMŞUYA ÇIKAMADIĞI GÜNLERDİ

Eski Konyalılar 12 gün arasını "komşunun komşuya çıkamadığı günler" olarak nitelendirirlerdi. Eskiden bu soğuklar daha şiddetli olurdu. Rivayete göre 12 gün arasında bir kedi damdan dama atlarken donmuş ve iki dam arasında asılı kalıvermişti. Bitkilerde ve ağaçlarda kullanılan ilaçların daha az kullanılmasını sağlayarak sağlıklı ürünler elde edilirdi.”

1971 KIŞINDA 10’DAN FAZLA KİŞİ CAN VERDİ

Gazeteci-Yazar Nail Bülbül,1942 ve 1946 yıllarında yağan karın çok fazla olmasından dolayı halkın bir şeyi tarif ederken, “Koca kar yağdığı yıl” dediğini hatırlattı. Bülbül, “14 Mart 1971 tarihinde yaşanan kar fırtınasını ise şu şekilde anlattı: “Cumartesi günü ikindin üzeri bir kar fırtınası başlamış, insanlar adeta sokağa çıkamaz hale gelmişti. Esnaf evine güçlükle dönebilmişti. Soğuk ve tipi sebebiyle o yıl kenar semtlerde ve köylerde 10’dan fazla kişinin can verdi. Evler toprak damlı olduğu için sabah erkenden damdaki karlar kürünürdü. Bu sebeple yolda 1 metreden fazla kar birikir, karşı kaldırımdaki bir çocuğun anca kafasını görebilirdik. Eskiden havalar da çok soğuk olurdu. Çok değil 25-30 yıl kadar önce gece sıcaklığının eksi 25’e düştüğünü bilirim. 1950’ye kadar Topraklık’ta çeşmesi olan ev yoktu. Sabah erkekler çarşıya gidince kadınlar Koyunoğlu Müzesi’nin karşısındaki çeşmeden su taşırlardı. Kısıtlı imkanlara rağmen halk halinden memnundu. Kış geceleri uzun olduğu için komşuluk ilişkileri daha yoğundu. Odun sobalarının ısıttığı odalarda insanlar gaz lambası ışığında işlerini görürdü.”

İBRAHİM BÜYÜKEKEN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.