Kadir Gecesi
On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif, rahmet, bereket ve oruç ayıdır. Peygamber Efendimiz Ramazan ayından: “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu Cehennem azâbından kurtuluştur.” şeklinde bahseder. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi de, Ramazan ayının, Cehennem azâbından kurtuluşumuzun müjdelendiği tek sayılı günlerinden birisine rastlamaktadır.
Ramazn-ı Şerif, on bir ayın sultanı. Kadir Gecesi, Ramazan ayının sultanı. Her ikisinin sultanı ise; Kur’an-ı Kerim’dir. Çünkü; bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni aydınlık sinesinde saklayan Ramazan-ı Şerif, kutsiyetini ve bütün meziyetini Kur’an-ı Kerim’den almaktadır.
Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimize Kadir Gecesi’nde indirilmeye başlanmıştır. Bu sebeple Kadir Gecesi’ni, bütün manevî zenginliğine ve imtiyazına rağmen Kur’an-ı Kerimsiz değerlendirmiş olmak ve ihya etmek mümkün değildir.
Zamanın değerli anlarından bir kesit olan Kadir Gecesi, bir Kur’an gecesidir. Aynı zamanda feyizli ve bereketli bir ibadet gecesidir. Bu ulvî gecenin, bin aydan daha hayırlı, feyiz ve bereketli olmasının hikmet ve sebebi de buradan ileri gelmektedir.
Oruçla geçirildiği takdirde günâhlarımızın affına vesile kılınacak Ramazan ayını ve özellikle Kadir Gecesini, Kur’an-ı Kerim’den ayrı düşünmek ve yaşamak mümkün değildir. Böyle mübârek gün ve geceler, Kur’an-ı Kerim’e daha çok yönelmemizi sağlamak ve dikkatimizi ilim, irfan, iman, ibâdet, ahlâk ve sevgi kaynağına çekmek içindir.
Diğer ümmetlerin ömrü Peygamber Efendimize gösterilmiş, kendi ümmetinin ömrü kısa görülmüş.. Her zaman ümmetini düşünen Peygamber Efendimiz, bu duruma üzülmüş ve ömürlerinin kısa olması sebebiyle ümmetinin geleceğinden endişe etmiş. Peygamber Efendimizi endişe ve üzüntüden kurtarmak için Kadir Suresi nazil olmuş.
Nitekim Kadir Suresinde şöyle buyrulur:
“Biz Kur’an-ı, Kadir Gecesinde indirdik. Kadir Gecesi nasıl bir gecedir bilir misiniz?
Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.
Melekler ve ruhlar, Rablerinin izni ile o gece her iş için inerler.
O gece, tan yeri ağarıncaya kadar esenlik ve kurtuluş devam eder.”
Başta Cebrail Aleyhisselâm olmak üzere melekler, bu gece, Kur’ar-ı Kerim’in indirildiği gecenin manevi sevincine katılmak ve böyle bir zamanda mü’’minlerle beraber olmak için, yer yüzüne inerler
Kur’an-ı Kerim’in; “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı döllenmiş bir yumurtadan yarattı. Oku, Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Ki O, kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediğini O öğretti.” mealinde ilk nazil olan ayetleri, sevgili Peygamberimize bu gece indirilmiştir. Kadir Gecesi, Peygamber Efendimizin Kur’an-ı Kerimle tanıştığı ve Allah’ın vahyine muhatap kılındığı şanslı ve nurlu bir zaman dilimidir. Böyle bir gece bin aydan daha hayırlı olmaz mı? İnsanlığı “oku” emriyle, cehaletin karanlığından kurtarıp ilmin aydınlığına kavuşturan ilâhî buyruk, bu gece insanlığı ferahlatmış ve dünyamızı aydınlatmıştır.
Kısa olmasına rağmen önemli noktalara işaret eden ve büyük müjdeler veren Kadir Suresi, acaba niçin nazil oldu ?
Bu ve benzeri soruları cevaplandırmak ve zihinlerde meydana gelen merakı gidermek düşüncesiyle Kadir Suresinin nazil oluş sebeplerinden sadece bir tanesini, burada kısaca açıklamakta fayda görüyorum:
İnsanların en seçkini ve peygamberlerin en svgilisi, Allah-ü Teâlânın “Sen olmasaydın dünyayı yaratmazdım habibim.” buyurduğu Hz. Muhammed (S.A.S.) e, geçmiş ümmetlerin ömürleri gösterildi. Peygamberimiz, diğer ümmetlerin uzun ömürlerine karşılık kendi ümmetinin ömrünü çok kısa buldu ve o ümmetler kadar Allah’a ibadet ve taatta bulunamayacakları endişesiyle üzüldü. Ümmetini her şeyden çok seven Peygamberimizi teselli etmek, bu üzüntüden kurtulmasını sağlamak için bu sure nazil oldu ve Allah, Resulüne şu müjdeyi verdi: “Ey Resulüm hiç üzülme. Biz sana ve ümmetine öyle bir gece verdik ki, o geceyi kim ibadetle geçirirse bin ay ibadet etmişçesine ecir ve sevap kazanır. ”
Allah’ın vadettiği ve Peygamberimizin müjdelediği bu büyük mükâfata kavuşabilmek için, bu ulvî geceden aldığımız ilham ve irfanla, feyiz ve bereketle yapacağımız diğer ibadetlerin yanında Kur’an-ı Kerimi okuyup anlamaya çalışmak Müslümanlar için önemli bir görevdir. Arapça bilmiyoruz diye Kur’an-ı Kerim’i nasıl anlayalım mazeretini ileri sürenler hiç olmazsa Kur’an-ı Kerim’in Türkçe meallerini okuyup anlamalıdırlar. Çünkü Kur’an okuyan; dünü öğrenen, bu günü anlayan ve yarını düşünendir. Kur’an okuyan; cehaleti değil, ilmi kucaklayandır. Kur’an okuyan ileriyi gören, medeniyet yolunda ilerlemeye tâlip olandır. Kur’an okuyan; sevgi, kardeşlik, dayanışma, birlik ve beraberlik yoluna girendir. Kur’an okuyan; içki, kumar gibi kötü alışkanlıklardan, esrar, eroin, kokain gibi uyuşturucu ve zehirli maddelerden, hırsızlık ve yalancılık gibi günâhlardan kendini, neslini, toplumu ve sağlığını koruyandır. Hülasa Kur’an okuyan; kendini kendinde bulan, dünyaya geliş hikmetini düşünen ve insan olmanın değerini bilendir.
Aslına bakacak olursak hangi gecenin Kadir Gecesi olduğu gizli tutulmuştur. Bunun böyle olmasında çok büyük hikmetler ve sebepler vardır. Bu noktayı büyük âlim ve müfessir Razi şöyle açıklar:
“Cenab-ı Hak, taatlerin hangisinden en çok hoşnut olduğunu gizli tutmuştur. Ta ki hepsine rağbet gösterilsin diye. İsyanlara karşı gazabını gizli tutmuştur. Ta ki isyanların hepsinden sakınılsın diye. Hak Teâlâ insanlar arasından dost edindiklerini gizli tutmuştur. Ta ki hepsi hürmet görsün diye. Kabul ettiği duaları gizli tutmuştur.Ta ki kendisine daima dua edilsin diye. Allah-ü Teâlâ, tövbenin kabulünü gizli tutmuştur. Ta ki daima tövbe edilsin diye. Ölüm anını gizli tutmuştur. Ta ki ölüm daima anılsın diye. Yüce Rabbimiz, Kadir Gecesini de gizli tutmuştur. Ta ki bütün Ramazan geceleri ibadetle geçirilsin diye.” (Tanrı Buyruğu, Ömer Rıza Doğrul, 4.baskı, sayfa; 689, Ankara 1980)
Hz. Ayşe’nin rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte Peygamberimiz: “Kadir gecesini, Ramazanın son on gününün tek sayılı gecelerinde arayınız.” buyuruyor
Muaviye b.Ebu Sufyan (R.Anhüma) dan, şöyle demiştir: Nebi (S.A.S.) buyurmuştur: “Kadir Gecesi, yirmi yedinci gecedir.” (Et-Tac, cilt, 2 sayfa; 77, 78.)
Yüce Rabbimiz, ilâhî iltifat ve hikmetlerle, emsalsiz rahmetiyle şereflendirdiği ve bereketlendirdiği Kadir Gecesini, Ramazan günlerinin tamamında aramamızı, dolayısıyla üstün ilgiye ve sevgiye lâyık olan Ramazan ayının bütün gün ve gecelerini, aynı yakınlık ve sıcaklıkla ihya etmemizi murat etmiş olacak ki, bu ulvî gecenin kesin zamanını biz kullarına açık açık bildirmemiştir.
Bu gece, Allah’ın affına, rahmet ve mağfiretine kavuşmak için kaçırılmayacak büyük bir fırsattır; günâhlarımızdan arınmak için dikkate alınması gereken bir şanstır. Bu fırsattan faydalanmak ve bu şansı iyi kullanmak için mü’minler, Ramazan ayı boyunca Oruç tutarlar, Kur’an okurlar, Zekât verirler, mukabele dinlerler, Teravih namazı kılarlar, sahura kalkarlar, şadırvanlara ve camilere koşarlar, tövbe ve istiğfarda bulunurlar, öksüz ve yetimlerin ellerinden tutarlar, hastalara, sakatlara ve yaşlılara iyilik yaparlar, fakirlere yardım ederler, yolcuya ve misafire ikramda bulunurlar.
Sevgili Peygamberimiz bize bu konuda şu müjdeyi veriyorlar: ”Bir kimse, faziletine ve şerefine inanarak, sevap ve ecrini Allah’dan umarak Kadir Gecesini ihya ederse geçmiş günâhları bağışlanır.” (Sahih-i Buhari, cilt; 2, sayfa; 253,)
Kadir Gecesinde başta Cebrail Aleyhisselâm olmak üzere bütün meleklerin yer yüzüne indikleri, mü’minlerin ibadet ve dualarına iştirak ettikleri Kadir Suresinde bildiriliyor.
Sevgili Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Kadir Gecesi tan yeri ağarırken Cibril-i Emin:
-Ey melekler, haydin haydin, yeter artık mü’minlerle selâmlaştığınız, der.
Melekler de Cebrail Aleyhisselâmdan:
-Bu gece Allah, mü’min kullarına nasıl bir muamelede bulundu? diye sorarlar: Cebrail:
-Allah, bütün mü’minleri affetti. Ancak şu dört grup müstesnâ:
1. Devamlı içki içenler 2. Anne ve babasına karşı gelenler. 3. Akrabası ile münâsebetini kesenler. 4. Din kardeşine üç günden fazla küsenler.”
Allah-ü Teala, rahmetinin yer yüzünü kapladığı ve mü’min gönüllere ulaştığı, meleklerin yer yüzüne indiği ve mü’minlerle selâmlaştığı bir gecede bile yukarıdaki günâhları işleyen kimseleri, ibret alınsın ve kötülük önlensin diye affetmiyor.
Hz.Ayşe (R.Anha) bu geceyi ihya etmek için Peygamberimizden:
-Ya Resulallah, hangi gecenin Kadir Gecesi olduğunu anlarsam o gece ne diyeyim veya ne yapayım? diye sormuştu. Peygamberimizde cevaben:
-Allahım, sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet diye dua et.” buyurmuşlardı.
Aslında bir zaman diğer zamandan daha üstün ve farklı olamaz. Bazı gün ve gecelerin kutsiyet açısından farklı üstünlüğe sahip olmaları, o gün ve gecede vuku bulan ilâhî bir emirden, ulvî bir olaydan, rabbanî bir tecelli ve iltifattan dolayıdır.
Bu geceyi farklı ve üstün kılan; Dünyanın ve insanlığın Kur’an- Kerimle buluşması, karanlıktan aydınlığa çıkarılması, ilim ve irfanla zihinlerin aydınlatılması, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyuran eşsiz bir Peygambere ümmet olma şerefine ve zenginliğine erişilmesidir
Gönlünüz Kur’an-ı Kerim nuruyla dolsun, bütün geceleriniz Kadir Gecesi gibi mübârek olsun....





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.