IŞİD Batı'dan geliyor

IŞİD Batı'dan geliyor

Siyasi Aktivist Omar Alzzobaee, “Amerikan istihbarat raporları ve batılı düşünce kuruluşlarının yayınlarına bakıldığında 9 bin 500 civarında IŞİD militanının batı ülkelerin vatandaşı olduğunu görmekteyiz” dedi.

IRAK RÖPORTAJLARI -2- KEREM İŞKAN

Siyasi Aktivist Omar Alzzobaee, “Amerikan istihbarat raporları ve batılı düşünce kuruluşlarının yayınlarına bakıldığında 9 bin 500 civarında IŞİD militanının batı ülkelerin vatandaşı olduğunu görmekteyiz” dedi.

K.İ: Körfez ülkeleri veya Türkiye gördüğümüz kadarıyla Kürtler kadar bir küresel siyaset de üretemiyor gibi. Barzani’ye baktığımızda İngiltere’den giriyor Washington’dan çıkıyor, kendisini dinletiyor ve adımlar atıyor.

Ö.F: Haklısınız zira onun bir projesi var işte. Bunu gerçekleştirmek için misyon, vizyon ve hedef birliğine varmak şart.

K.İ: Arap liderlerinde bu sözünü ettiğiniz birlik ve beraberliği sağlayacak bir vizyon ve niyet var mı sizce?

Ö.F: Ne yazık ki hayır.

img_3926.jpg

K.İ: Arap Baharı durdu mu yani?

Ö.F: Yaşananlar devlet liderlerine rağmen halk devrimleridir. Halklar devletin inşası, bağımsızlık, ülkenin tüm katmanları arasında milli bir ruhu ve birlikteliği tesis için mücadele etmektedir. Tunus’ta Arap Baharının ilk kıvılcımı çakıldığında herkes diktatörlerden kurtulma, yabancı boyunduruğundan azade olma, halkın birlikteliğini tesis, tek yumruk olma ve bağımsızlık çağrısında bulundu. Ancak Batı bir kez daha devreye girdi, bu birlik ve beraberliği engellemek, hedeflerin gerçekleşmesini en azından ertelemek için projeler yürüttü. Bunu Arap Baharı yaşanan ülkelerde iç sorunları kızıştırmak, anlaşmazlıklar ve problemler üretmek, mezhepçiliği körüklemek şeklinde yaptı. Libya, Mısır’da bunları gördük.

K.İ: Türkiye’de halkımızın anlamakta zorlandığı şey şu. Irak’ta etkin olan Amerika kaçar gibi burayı terk etti. Şimdi bir kez daha geri dönüyorlar. Irak’tan gitmek için son derece hevesli olan Amerika ne oldu da şimdi geri gelmeye can atar halde? Sünni direniş, cihad kırıldı diye mi?

Ö.F: Amerikan işgali Irak’tan çıkmadı. Yalnızca askeri açıdan çıktı. Çünkü Irak direnişinden dehşet bir şekilde darbeler aldı. Irak’taki siyasi bağımlılık, siyasi proje (manda) devam etti. Ki biz bunun bir Amerikan işgal projesi olduğunu söylemekteyiz. 2003’ten 2007’ye kadar Amerika, Vietnam’da kaybetmediği kadar zayiatı Irak’ta verdi. Muhteşem Amerikan ordusu sloganı yerle bir oldu.

img_4239.jpg

Şimdi Amerika yeni bir seçim arifesinde. 2003’te ileri sürdüğü terörle mücadele konseptini bu sefer terörü bitirme diye, sözde IŞİD’le mücadele adı altında bir kez daha yürütmeye çalışıyor. Şu an yaşanan ise askeri birliklerin yer değiştirmesi ve hareketliliklerden ibaret. Hükümet güçlerine danışmanlık, eğitmen ve destek vereceği öne sürülen yaklaşık 5000-6000 arasında Amerikan askeri Irak’a gönderilmiş durumda. Bizim görebildiğimiz kadarıyla bu hareketlenmeler eğitim-danışmanlığın çok daha ötesinde. Mevcut durum Irak meselesi için ziyadesiyle tehdit ve tehlikeyi bünyesinde barındırmaktadır.

K.İ: Bu söylediğinizden Irak direnişinin devam edeceği şeklinde bir anlam çıkartmak mümkün mü?

Ö.F: Irak direnişi zaten hiç bitmedi ve sürüyor. Ülkeyi bağımsızlığına kavuşturuncaya kadar da devam edecektir.

K.İ: IŞİD’e gelecek olursak sizce arkasında kim vardır? Herkes bunların çıkış noktasının Irak olduğunu, eski ordu mensuplarının, Baasçıların, Amerika’ya karşı direnen grupları bünyesinde barındırdığını söylemekte.

irak-telleri.jpg

Ö.F: IŞİD, bir batı, Amerikan üretimi yapıdır. Kaldı ki IŞİD’in varlığı Amerika’nın buradaki varlığını, yeniden yayılması ve yeniden hareketlenmesini sağlamakta, batının çıkarlarına hizmet eden bir fonksiyon icra etmektedir.

IŞİD’in kökeni ve bünyesindekilere dair söylediğiniz doğru değil. Zira Amerikan istihbarat raporları ve batılı düşünce kuruluşlarının yayınlarına baktığımızda 9 bin 500 civarında IŞİD militanının batı ülkeleri vatandaşı olduğunu görmekteyiz. Bunlar nereden geldiler? Bunlar eski Irak ordusu subayları ve askerleri mi? Buralara gelmesini, IŞİD’e katılmasını kolaylaştıranlar kimler?

K.İ: Sizin gibi görüştüğümüz çeşitli Iraklılar da IŞİD’e dair benzer görüşleri paylaşıyor ve reddediyor. Bunun bir İngiliz veya Amerikan projesi olduğunu her nedense kimse yüksek sesle dillendirmiyor. Ne dersiniz?

Ö.F: İşin başında Şii milislerin vahşetinden kurtulmak için bazı Iraklı vatandaşların IŞİD’e sempati duyduğunu söyleyelim. Amerikan işgaline, İran projesine karşı durma ve Şii milislere karşı mücadele etme gibi sloganlarla hareket etti bu örgüt. Buna sempati duymakla birlikte Iraklıların gerçekte el-Kaide veya IŞİD düşüncesini, fikrini benimsemediklerini kaydedelim. Sünnilere karşı uygulanan zulümden kurtulma adına dediğim gibi ilk başlarda bir nebze de olsa bazı kesimlerin sempatisi oldu o kadar.

Altını vurgulayarak ve çizerek bir gerçeği sizler aracılığıyla hatırlatmakta fayda var. El-Kaide yani bugünün IŞİD’i Irak’ta Sünni direnişe, halkına başkasından çok daha fazla bir darbe indirmiştir. Bu darbeyi indirdiği Sünni bölgelerin IŞİD’i ortaya çıkardığını, bunların onları desteklediğini söylemek ne kadar mantıklı sizce?

img_4270.jpg

K.İ: Peki Irak’ta bundan sonra ne olur? Görünen tabloya göre bir IŞİD var. İçeride direnen Sünniler gayri meşru ilan edilirken, Şii milisler daha meşru gibi öne çıkartılmakta. Uluslararası kamuoyunda böyle bir durum var. Şii milisler sözde terörle mücadele ediyor gibi. Sünniler de terörist! Bu noktada en büyük desteği küresel anlamda alanların ise Kürtler olduğu görülüyor.

Ö.F: Sizlerin de arz ettiği gibi küresel bir durumla karşı karşıyayız. Şii milis örgütler sanki düzenli bir ordu gibi kabul ediliyor. Devrimciler ise terörist ilan ediliyor. Eh böyle olunca da elbette terörle mücadele etmek gerekiyor. Bunu yapacak olan ise İran ve Batı destekli Şii milislerden başkası değil! Bu akıl yürütmeye göre bu milisleri desteklemek, meşru kabul edip bunlar üzerinden yürümek gerekiyor.

Iraklı devrimciler bu sözde IŞİD karşıtı küresel koalisyonu kabul etmemekte, ciddiye almamaktadır. Irak’ın kurtuluşu seneler bile alsa bu devrimciler mücadelesini sürdüreceklerdir. Zira onların bir davası, bir ideali ve bir projesi bulunmaktadır. Hedef; Irak’ı bağımsızlığına kavuşturmak, Şii bölücü milislerden kurtulmak, İran boyunduruğundan ve Amerikan işgalinden ülkeyi kurtarmaktır.

Hazırladıkları projelerini, hedef ve ideallerini devrimciler medya aracılığıyla Irak ve dünya kamuoyuna duyurmuştur. Mezkur hedeflerini gerçekleştirmek için ilmi, askeri ve sahadaki güç dengesi anlamında Iraklı devrimciler, yeterli seviyede birikimli kadrolara sahiptir. Bununla birlikte karşılarındaki en ciddi sorun hiçbir zaman tek ve güçlü bir Irak’ın varlığını istemeyen ABD’nin varlığıdır. İşte bu sebeple mezhebi, aşiretsel çatışmaları, iç kargaşayı sürekli bir şekilde körüklemekte, şüpheli plan ve projeleri yürütmektedir.

K.İ: Dışarıdan bakıldığında bu andan itibaren sanki Irak’ın artık eskisi gibi tek bir toprak parçasıyla devam edemeyeceği, Şii-Sünni ve Kürt şeklinde üçe bölüneceği yönünde bir kanaat hakim. Uluslararası kamuoyunun zihninde de bu yönde bir görüş hakim. Bu kadar ayrılık, farklılık varken Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanabileceğine inanıyor musunuz?

Ö.F: Irak sadece bölünmeye uğrayacak bir ülke değil. Biden, Rice ve o ekibin Büyük Ortadoğu Projesini sizlere hatırlatmak isterim. Buna göre Libya, Yemen, Körfez, Irak, Suriye gibi ülkelerin bölünmesi hedeflenmekteydi. Ancak 2003 yılında bölmek için Irak’a giren Amerika hala bu projesini başarabilmiş, hayata geçirebilmiş değildir. Bunun sebebiyse işgal karşıtı vatansever güçlerin, Irak direnişinin mücadelesi ve ortaya koyduğu projedir.

K.İ: Yabancı savaşçıların Irak’a gelmesini nasıl karşılıyorsunuz?

Ö.F: Irak’a Iraklılar yeter! Yabancı savaşçıya ihtiyacı bulunmayan Iraklılar savaşmakta yeterince iyi olduğunu 2003 işgaliyle birlikte zaten ortaya koydu.

K.İ: Burada IŞİD’in hem Irak hem Suriye devrimine zarar verdiği, hem de mukaddes bir cihad mefhumunu lekelediğini görüyoruz. Ne dersiniz?

Ö.F: Dediğinizde haklısınız. Bunun ötesinde keşke sadece lekelemekle kalsalar. Irak halkı kendisini hedef alan IŞİD’in yanı sıra Amerikan işgalcileri, İran ve Şii milislerin hepsi ile karşı karşıya. Bunların hepsi Irak halkına karşı savaşıyor.

K.İ: Türkiye’den ne bekliyorsunuz peki?

Ö.F: Konuşmamızın başında da zikretmiştim. Türkiye’den çok şeyler bekliyoruz; lakin şimdiye kadar bir şeyler görmedik. Türkiye, devrimcilerin yanında dursun. Yok eğer bunu yapamıyor ise o zaman Irak halkının yanında yer alsın. Uluslararası siyaset, uluslararası mahfillerde haklarını alması için Irak halkını desteklesin.

Türkiye’de yaşayan Iraklılar vize alma ve ikametle ilgili sorunlar yaşıyor. Türkiye hükümeti bu anlamda resmi işlemleri daha basitleştirme noktasında bir düzenleme yapabilir. Tıpkı Suriye halkı gibi Irak halkı da bu anlamda yapılacak iyilikleri hayırla yad edecektir.

K.İ: Tarık Haşimi hakkındaki görüşler?

Ö.F: Haşimi’nin irabta mahalli yok, zerre kadar kıymeti ve sözünün karşılığı bulunmuyor. Hatta bunun da ötesinde Irak’taki birçok sorunun kaynağı olan işgal anayasanın onaylanması, siyasi sürecin güçlendirilmesi gibi hususlarda sözde Sünnileri temsil iddiasıyla ortaya çıkartıp en fazla zararı veren Haşimi ve benzeri siyasiler olmuştur.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.