Her Varlık Allaha İbâdet Eder

Hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı ayırt eden nice hükümlerin habercisi ve kaynağı Kur’ân-ı Kerîm’e göre; canlı cansız her varlık ve kâinattaki her şey kendi tarzınca ve usulünce, kabiliyetince Allah’a ibâdet eder. Yalnız biz, bu varlıkların içerisinde kendimizin, yani mü’min insanın ibâdet ediş niyet ve şeklini detaylarıyla biliyoruz. Diğer varlıkların ise bizim şeklimizde ve tarzımızda olmasa bile bir takım işaretler ve ilâhî belirtiler sebebiyle ibâdet ettiklerine inanıyoruz. Nitekim Allah-ü Teâlâ Kitab-ı Keriminde şöyle buyuruyor:
 “Yedi gök, yer ve buralarda bulunan herkes Onu tespih eder (Ona ibadet eder). Onu övgü ile tespih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tespihini anlayamazsınız. O hakîmdir ve bağışlayıcıdır.” (1)
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayınlanan ve altı kişilik seçkin bir ilim heyeti tarafından titizlikle hazırlanan Kur’ân-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâlî isimli değerli eserin 285. sayfasında şu açıklama yer almaktadır:
“ Tabiat ilimlerindeki inkişaf, bu âyetin açıklanmasına yardımcı olmuştur. Nitekim, önceleri cansız ve hareketsiz olduğu sanılan varlıklar da dahil olmak üzere, bütün eşya atomlardan meydana gelmiştir. İşte atom çekirdeklerinin etrafındaki elektronlar, sürekli ve muntazam şekilde çekirdeğin etrafında dönmektedirler ki, belki de onların bu dönüşleri ve böylece, ilâhî kanuna, en ufak bir sapma göstermeksizin boyun eğişleri, Kur’ân-ı Kerîm tarafından Allah’ı tespih olarak ifade edilmiştir.”
Aşağıdaki âyet-i kerimede konuya biraz daha açıklık getiriliyor ve şöyle buyruluyor:
 “Görmez misin ki, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların bir çoğu Allah’a secde ediyor. Bir çoğunun üzerine de azâp hak olmuştur. Allah’ı kim hor ve hakîr kılarsa, artık onu değerli kılacak hiç kimse yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.” (2)
Yine aynı eserde bu âyetle ilgili şu açıklama dikkatimizi çekiyor:
 “Allah’ın yarattıkları şuurlu ve şuursuz olmak üzere ikiye ayrılabilir. Akıl ve şuurdan mahrum olan yaratıklar, ilâhî kanunlara tâbi olarak Ona boyun eğmekte ve kendi dilleriyle ( lisan-ı hal ile ) Onu tenzih ederek tespihte bulunmaktadırlar. Akıllı yaratıklar olan insanlarda seçme hürriyeti vardır. Allah’a değil de başka şeylere kulluğu tercih edenler insanlık değerlerini kaybetmiş olurlar ve bunu onlara kimse kazandıramaz.” (Aynı eser, sayfa: 333 )
Akıllı ve şuurlu yaratıklardan insan ve insanın da inanmış olanı Müslüman ve Müslüman’ın ibâdet tarzı, özellikle namaz bir bakıma canlı cansız, akıllı akılsız, şuurlu şuursuz bütün yaratıkların ibâdet tarzlarını bir arada toplamaktadır Namaz, canlı cansız bütün yaratıkların yapmış oldakları ibâdetin bir özeti ve remzi mesabesindedir.. Örneğin:
Yıldızlar, devamlı olarak hareketlerini sempatik bir tarzda muntazam bir şekilde tekrar ederler. Gök yüzündeki görüntüleri câzip ve sempatiktir. Yıldızların gökyüzündeki parlaklığı itici değil, çekicidir. Müslümanlar da bu sevimli hareketleri, etrafa ışık saçan parlaklığı namazda düzenli bir şekilde tekrar ederler.
Dağlar, heybetli, azametli ve ibretli bir şekilde devamlı olarak ayakta dururlar. Yaratanın dışında hiçbir güç, onları yerinden oynatamaz. Yer yüzüne sahiplenme ve tabiatı koruma halleri vardır. İşlerine kimseyi karıştırmazlar ve görevlerine kimse engel olamaz. Müslümanlarda namaza: hür bir irade ve tercih ile, Tevhıd akıdesini sahiplenme ve koruma inancıyla ve işlerine kimseyi karıştırmama azmiyle ayakta başlarlar.
Ağaçlar, gıdalarını ağız vazifesi gören kökleriyle alırlar ve çevrelerine güzellik ve nimet taşırlar ve yayarlar.. Bir bakıma usanmadan ve bıkmadan devamlı secde halindedirler. Namaz da üçüncü önemli hareket; secdedir. Mü’menler secdeden başlarını, manen gıdalanmış ve ruhen kuvvetlenmiş olarak kaldırırlar.
Yüksek tepelerden şırıl şırıl akıp gelip, nehirlerde coşan, göllerde ve denizlerde toplanıp deryalaşan berrak sular, her şeyi devamlı olarak yıkar ve temizler. Birçok canlı sular sayesinde hayat bulur, hareket ve berekete kavuşur. Müslümanlar namaza başlamadan önce abdest alırlar ve tertemiz olurlar Tertemiz sular, abdestle mü’minlerin her türlü günahını giderir. Bizim günde en az beş defa aldığımız abdesti onlar, hiç varlıklarından eksik etmezler.
Bütün canlıların hareketlerini ve sorumluluklarını, yaratılış hikmet ve sebeplerini etraflıca açıklayan Kur’ân-ı Kerîmde şöyle buyrulur:
“Ve onlar ki, namazlarına devam ederler.” (3)
Demek ki namaza devam eden, Allah’a kul ve Peygambere ümmet olma şerefine erişen yalnız insan değil, onunla birlikte yerde ve gökte mevcut olan her şey. Bu her şeyin arasında insanın ruhen ve bedenen özel bir yeri ve şerefli bir mevkii bulunmaktadır. Bütün varlıkların Allah’a kendi tarzlarınca ibâdet edişleri namazda mevcut olduğu için insan, bu işin uhdesinden gelebilecek mükemmellikte yaratılmıştır. Namaz, bu mükemmelliğin işaretidir ve insanın daha da yücelmesinin esas sebebidir.

 Dip Notları:
 İsra Suesi, ayet; 14
 Hac Suresi, ayet; 18
 Mü’minin Suresi, ayet; 9

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Ramazan-ı Şerif Bayramı

17 Ağustos 2012 Cuma 15:26

Arife, Bayramdan Bir Gün Önce

16 Ağustos 2012 Perşembe 16:17

İbadete Devam

15 Ağustos 2012 Çarşamba 15:40

Kadir Gecesi

14 Ağustos 2012 Salı 17:22

Ramazan-ı Şerifi Anlamak ve Yaşamak

12 Ağustos 2012 Pazar 17:25

Şehrimizde Mukabele Geleneği

11 Ağustos 2012 Cumartesi 17:42

Ramazanda Kazandıklarımız

10 Ağustos 2012 Cuma 17:06

Balkanlarda Ramazan

09 Ağustos 2012 Perşembe 18:28

Oruç Allah İçindir

08 Ağustos 2012 Çarşamba 18:17

Ramazan Ayı

06 Ağustos 2012 Pazartesi 16:20