Hem iyi bir eğitimci   hem hukuk adamıydı

Hem iyi bir eğitimci hem hukuk adamıydı

Merhaba Gazetesi'nin Ramazan ayına özel olarak hazırladığı Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Konya Öğretmenleri serisinin bugünkü konuğu iyi bir hukukçu ve eğitimci olan Ahmet Ziya Efendi

Ahmet Ziya Efendi, Bekir Sami Paşa ile Konya Islah-ı Medaris Medresesi’nde müderrislik ve Konya Hukuk Mektebi’nde öğretmenlik yaptı. Hukuk ilmi ile ilgili birçok kitap yazdı

Ahmet Ziya Efendi ayrıca 1919’da açılan özel Konya Daru’l-irfan Mektebi kurucularındandır. Ahmet Ziya Efendi, 1874 tarihinde Konya Şems Mahallesi’nde dünyaya geldi. Babası Bekir Sami Paşa Medresesi müderrisi Şeyh Muhammed Bahaeddin Efendi, annesi Ayşe Hanım’dır. Ahmet Ziya Efendi, Paşadairesi Medresesi’nde müderris olan babası Muhammed Bahaeddin Efendi ve amcası Hasan Kudsi Efendi’nin eğitimine devam ederek ilmi icazet aldı. Bir müddet İstanbul’a giderek tahsiline orada devam etti. İstanbul’a yaptığı bir tren yolculuğunda aynı kompartımanı paylaştıkları bir Hoca Efendi tarafından ismi sorulmuş, o da; “Ahmet Ziya, Efendim!” deyince, Hoca; “Ziya, Ahmet ile değil de Yusuf ile beraber olurdu.” demiş, Ahmet Ziya Efendi: “Yusuflar Ziya’yı Ahmet’ten almışlardır Efendim.” diye cevap vermiştir. Ahmet Ziya Efendi, İstanbul’dan döndükten sonra genç yaşta eğitim öğretim faaliyetlerine başlayarak önce Paşa Dairesi’nde din ve fen bilimleri dersi verdi. Sonra da 1909’da açılan Islah-ı Medarisi İslamiye’de müderrislikte bulundu. Aynı zamanda bu medresenin müdürlüğünü de yürüttü.

ÖĞRENCİLERE ASTRONOMİ DERSLERİ VERDİ

Ahmet Ziya Efendi Islah-ı Medaris’te müderris iken öğrencilere astronomi dersleri verdi. Zaman zaman bu dersin tatbikatı için çeşitli gözlem aletleriyle Alâeddin Tepesi’ne çıkarlardı. Bu derslerden birine öğrencileriyle birlikte Fahri Kulu ve Hacıveyiszade Mustafa Kurucu da katılmıştır. Gece geç vakitlere kadar gökyüzü taranmakta fakat aranılan yıldızların yeri bir türlü bulunamamaktadır. Hacıveyiszade hem yeni evli evde bekleyenleri olduğu gibi sabahleyin de imamlığını üstelendiği camiye gitmek için erken kalkacaktır. Durumu bilen Fahri Efendi, Ahmet Ziya Efendi’ye; “Efendim vakit geç oldu. O yıldızlar da bizim gibi uykusu gelip yatmışlardır. Bugün gidelim de yarın gece onların uykusu bastırmadan yakalamaya çalışalım” deyince Ahmet Ziya Efendi durumu anlayarak: “Öyle mi! Peki öyleyse.” deyip dersi bitirir. Ahmet Ziya Efendi bir defasında Islah-ı Medaris’te kontrol için girdiği sınıfta Arapça dersi öğrencilerinin topluca: “Nesiytü, nesiytü, nesiytük!/Unuttum, unuttum, seni unuttum!) sözünü nakaratlı bir şekilde söylediğini işitir. Öğrencileri susturarak: “Unutmayı silin lügatinizden.” diye ikaz eder. Onları sadece uyarmakla yetinmeyen Ahmet Ziya Efendi neşeyle söylenen şiirin bu bölümünü: “Hatartü, hatartü, hatartük!/Hatırladım, hatırladım, seni hatırladım!” diye değiştirip bu haliyle söyletir. Ahmet Ziya Efendi Paşa Dairesi’nde ve Islah-ı Medaris’te Ali Rıza Kudsi, Uluborlulu Ahmet Feyzi, Bozkırlı Hafız Mevlüt Fehmi, Çallı Mehmet ve Konyalı İbrahim Sıdkı Efendi, Hacıveyiszade Mustafa Kurucu, Mustafa Asım Tabanlı ve Abdullah Tanrıkulu gibi icazetli pek çok öğrenci yetiştirdi. Abdullah Tanrıkulu hocasının eğitimciliğini şöyle anlatır: “Hazreti üstadım (değerli hocam) bize olgun ve üstün nitelikli bir şahsiyet olmanın yollarını öğrettiği gibi öğretim metodunu da öğretirdi. Her bilim dalının teorik problemleri yanına uygulama usullerini de katar, öğrencilerine derin bir bilimsel düşünme yetkisi kazandırır ve onları teşkilatlandırırdı. Öğrettiği ilmi, bir meleke halinde öğrencisinde görmek isterdi.

İSLAM ALEMİNE HİZMET ETMEK İSTERDİ

Hocamız, dönemin âlimlerinden ayrıcalıklı üstün özelliklere sahipti. Öğretim metodundaki kabiliyeti üstün bir konumdaydı. Mesleğimize karşı hisli yetişmemizde himmet ve yardımda bulunurdu. İlimleri öğrendikten sonra en güzel bir şekilde İslâm’a hizmet etmenin yolunu da gösterir, bunu da dini bir görev olarak telkin ederdi. Hocamız Ahmet Ziya Efendi’ye göre öğrenimden maksat, sadece bu ilimleri ve fenleri edinene faydası olsun değil, dünyada bulunan bütün din kardeşlerimizin aynı yüce sıfatlardan ve düşüncelerden yararlanması için çalışmaların geniş tutulması gereğidir. Hocamız bu fikirleri bize aktarır ve her zaman canlı kalmasını sağlardı. Hocamız zamanın her türlü bilim ve tekniğiyle donanmış İslâm âlemine hizmet eden, savunan ve koruyan kişilerin yetişmesi için büyük gayret gösteriyor, bize de aynı ruhu telkin ediyordu. Meşrutiyetin ilk yıllarında kurduğu Islah-ı Medârisi bu yüce gayeye ulaşmak amacıyla açmıştı. Ziya Efendi, 1909 yılında Islah-ı Medaris’in yayın organı olarak Meşrik-i irfan matbaasını ve gazetesini kurdu. Matbaada pek çok eserin yayınlanmasına vesile oldu. Gazete öğrencilerin yetişmesine de katkı sağladı. Bu gazetede öğrencilerin birçok deneme makaleleri yayınlandı Ahmet Ziya Efendi, Anadolu, Meşriki irfan, İntibah ve Hak Yolu gibi gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Meşrık-i İrfan’da yayınlanan ‘Medâris’ başlıklı makalesinde medrese eğitiminin önemi üzerinde durarak eğitimin medreseler vasıtasıyla yaygınlaştırılmasını savundu. O’na göre medreseler, dini ilimlerle birlikte edebiyat, tıp, matematik, felsefe ve benzeri müspet ilim dallarında da nice bilim insanlarının yetiştiği bir yerdir. Bu geleneğin ihmal edilmeyip devam ettirilmesini savunarak toplumun din ilimlerinde uzmanlaşmışâlimlere ihtiyacı olduğu kadar Fen ve Edebiyat gibi alanlarda yetişmiş otoriter bilim insanına da ihtiyacı bulunduğu kanaatini ifade etmiştir.

KASİDELER VE ŞİİRLER YAZMIŞTIR

Arapça, Farsça ve Türkçeye hâkim olan Ahmet Ziya Efendi bu üç dilde şiirler yazdı. Kaside-i Ziyâiye olarak bilinen Kaside-i Dâliyye 27 beyittir. Ahmet Ziya Efendi bu kasidesini Arapça olarak henüz gençlik yıllarında iken Hz. Peygamber (sav)’e olan sevgi ve hasretini, ona kavuşma arzusunu ifade etmek amacıyla yazmıştır. Kasidesinin kafiyesi “dâl” harfi olduğu için kasideye “el-Kasîdetü’d-dâliyye” de denmiştir. Hacıveyiszade Mustafa kurucu, hocası Ahmet Ziya Efendi için şöyle demektedir: “Hoca Ziya Efendimiz… Ehl-i beyt-i Rasulullah’tan, Hacı Fettah’ta metfun, gavs-ı azam, kutb-u efham kutbi’l-vasilin, umdetü ehli’s-sahv ve’t-temekkün Muhammed Bahauddin Efendimizin küçük oğludur. Aşk-ı garamın yakıcı yıkıcı halatı kendisinde tam tecelli ettiği sırada babası Muhammed Bahauddin Efendimizin ziyareti maksadıyla kasideyi (Ziyaiyyeyi) tanzim buyurdular. Fakat o vakit muvaffak olmadıysa bilahare kendisi İstanbul’dan Mekke-i Mükerreme’ye vardılar. Şerif Hüseyin, Ahmet Ziya Efendi için: “Arap, Türk çok hoca gördüm, Hoca Ahmet Ziya gibi adam görmedim” demiş.”

ÖNEMLİ BİR HUKUK OTORİTESİYDİ

Önemli bir hukuk otoritesi olarak kabul edilen Ahmet Ziya Efendi, 1908’de Konya Hukuk Mektebi’nde İslam hukuku derslerine girdi. 1913 yılına kadar bu görevine devam etti. 1 Eylül 1913 tarihli Babalık gazetesi, Mekteb-i Hukuk’tan ayrılan Ziya Efendi’nin yerine yapılan atamayı “Hoca Tahir Efendi” başlıklı haberiyle okuyucularına şöyle duyurur: “Vilayet Mektebi Hukuk, feraiz ve mecelle muallimi Şeyhzade Ziya Efendi’nin vukuu infisaline mebni yerine Kadostro kadılığından müstafi Hoca Tahir Efendi tayin buyrulmuştur”Ahmet Ziya Efendi’nin 20 kadar matbu kitabı vardır. O’nun kitap ve risale halindeki eserleri, daha çok okuttuğu derslerde öğrencilerine not ettirdiği konulara dairdir. Eserleri “Kavâid-i Külliye Şerhi, Emâli’l-feraiz, Ucâletü’l-feraiz, Sülafetü’l-feraiz, Emâli’l-vasaya ve Kaside-i Ziyaiyye’dir. Ahmet Ziya Efendi, 1919 yılında Rauf Efendi ve Behiye Hanım’ın kızı Asıme Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Bedriye adında bir kızları oldu. Nüfus kaydında Bedriye Hanım’ın doğumu hicri 12 Rebiulahir 1338 ve Rumi 4 Kânunusani 1336 olarak kaydedilmiştir. Bu tarih 4 Ocak 1920 Pazar gününe denk gelmektedir. Bedriye Hanım 24 yaşında iken İstanbul’da vefat etmiştir. Ahmet Ziya Efendi’nin soyu devam etmemiştir. Ahmet Ziya Efendi, 1920 yılında Konya’dan Hicaz’a hicret etti. Çoğu Medine’de olmak üzere üç yıl kadar burada kaldı. Mekke’de Ramazan Bayram namazını kılarken güneş çarpması sonucu hastalandı. 25 Mayıs 1923’de Cuma günü vefat etti. Kabri Mekke’de Mualla Mezarlığı’nda Hz. Hatice’nin kabrinin yanındadır.

Kaynak:İbrahim Büyükeken

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum