Halk hekimleri görev başında

Halk hekimleri görev başında

Modern tıbbın teknikleri ile sağlığına kavuşamayan hastalar, sayısı iyice azalan ocaklarda şifa arıyor. Yüzyıllardır insanların şifa bulmak için gittikleri ve halk hekimi olarak tanımladıkları ocaklılar, bugün dahi ilgi görüyor

Anadolu, çok eski devirlerden beri pek çok kavimlerin yerleştiği, çeşitli uygarlıkların kurulduğu ve bu nedenlerle gerçek kültür ve uygarlık hazinesine sahip olan bir toprak parçası. Bu hazinenin önemli bir bölümünü de halk hekimliği ve halk ilaçları oluşturuyor. Halk hekimleri olarak tanınan ocaklı, belirli hastalıklarla uğraşan aile fertlerine deniyor. Bir ocaklı, tedavi etme kudretini ailesinden kan yoluyla alıyor ve babadan oğla, nesilden nesle devam ettiriyor. Bu yetkiyi elde etmek için bir öğrenim ve eğitime gereksinim duyulmuyor. Yalnız, başarılı olabilmek için bazı kurallara dikkat etmeleri gerekiyor. Ocaklı, Orta Asya Şaman'ının bugüne ulaşmış şekli olarak da değerlendiriliyor. Dalak Ocağı, Sarılık Ocağı, Sıtma Ocağı ve benzeri olmak üzere Anadolu’da her hastalığın bir ocağı bulunuyor.

8-3.jpg

HEKİMLERİN BÜYÜK BİR KISMI KADIN

Ocaklının büyük bir kısmı kadın olup, halk arasında da kadın ocaklıların hastalık tedavisi konusunda daha yetkin oldukları kabul ediliyor. Halk hekimliği hastalıklar ve sağlık hakkındaki inanç, tutum ve davranışlar şeklinde tanımlanabildiği gibi, toplumların inanç, gelenek ve değer sistemleri ile ilgili tıbbi uygulamalar olarak, bazı antropologlar tarafından ise “ev tedavisi” olarak ifade ediyor. Ocak inancının, Türklerin Şaman kültleri içinde önemli bir yeri olduğuna değinen halk kültürü araştırmacısı ve yazar Turan Ali Çağlar ise, ocağın, Şaman inancına göre içinde ‘Kam’ adı verilen bir din adamının yaşadığı ve hekimlik (otacı) görevi yaptığı ulu evler olduğunu belirtiyor.

HER OCAĞIN UZMANLIK ALANI FARKLI

Her ocağın tek başına bir hastalığın tedavi yeri olduğunu vurgulayan Çağlar; Cızma, Yüğrük, Sarılık, Yılancık, Kengi, Kırk ve Termeğe gibi adlarla anılan ocakların her birinde farklı hastalıkların tedavi edildiğini ifade etti. Kol ve bacak ağrılarına ‘yılancık’ dendiğini belirten Çağlar, Yılancık ocağında bu hastalığın tedavisinin ise,“Ağrıyan yerlerin oklava veya el ile ovulması şeklindedir. Bazı yılancık ocaklarında ise ağrıyan yerin çizilerek kirli kanın akıtılması şeklinde tedavisi yapılır” sözleriyle anlattı.

CİVAR ŞEHİRLERDEN GELEN VAR

Bir ocakcı yaptığı işi şöyle tanımlıyor: “Hastayı uzatıp değneği üzerine koyuyorum. Sonra bıçakla değneği çenterek dualar okuyorum. Sonra da bir parça toprak verip ağrıyan yerine sürmesini istiyorum. Bunu yapınca insanlar iyileşiyor, sonra yeniden geliyor. ‘Sebebi elden, dermanı Allah’tan demişler. Arada civar köylerden ve şehirlerden gelenler oluyor. Eskiden daha çok gelenler oluyordu. Bu tedavi yöntemi ebemden, anneannemden anneme, ondan da bana geçti. Annem üç bacıymış. Ebem kızına, ‘değneğimle bıçağımı sakla, toprağa göm Ayşe. Ben ölünce de yap’ demiş. Annem de ölmeden önce bana verdi. Bu elden ele geçerek bugüne kadar gelmiş. Ebem anneme, annem de bana el verdi. Çevredeki köylerden insanlar gelip çare arıyorlar.”

8-4.jpg

TIBBA RAĞMEN VARLIĞINI KORUYOR

'Ocak' isimli bir belgesel çeken Çumralı Öğretmen Yavuz Doğan ise şunları söyledi: “Halk hekimliğinde, rasyonel ve büyü niteliği taşıyan yöntemler birlikte uygulanmaktadır. Halk, tedavide kullandığı bu tür ilaçları genellikle dualarla almakta, böylece daha çok yarar göreceğine inanmaktadır. Burada ilaç niteliğindeki maddeler inançla birlikte kullanılmaktadır. Halk hekimliğinin günümüzdeki durumuna gelince, ülkemizde modern tıbbın gelişmesi ve okur-yazar kişinin artması ile eski halk inanışları azalmış olsa da, gerek yaşlılardan, gerekse aktarlardan öğrenilen bazı uygulamalar ara sıra denenmektedir. Halk, modern tıbbın tanı ve tedavisini uygulamakta, doktora gitmekte, ilacını eczaneden almakta, bunun yanı sıra aktarlardan bazı hastalıkların tedavisinde kullanabileceği uygulamaları da öğrenmektedir. Bugün insan sağlığıyla ilgili konularda halk arasında öncelikle modern bilim ve bilgi tercih ediliyor. Eski halk inançlarına dayalı bu tür halk hekimliği uygulamaları doktor sonrası hasta yakınlarının iyileşmeye yönelik psikolojik telkin olarak bu uygulamalar önemli rol üstlenmektedir”

KERİM ATICI merhabahaber.com / MERHABA ŞEHİR DERGİSİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.