Hacı Veyiszade Hocaefendi dualarla anıldı

Hacı Veyiszade Hocaefendi dualarla anıldı

Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Hacı Veyiszade Hocaefendi’nin hayatını hatıralar eşliğinde anlatarak yâd etti

Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Konya’nın medar-ı iftiharı Kurucu ailesinden olan Hacı Veyiszâde Mustafa Sabri Kurucu Hocaefendi’nin hayatını anlattı.

Geçtiğimiz haftaki Salı Sohbetlerinde Hacı Veyis Efendi, İbrahim Efendi ile şair-yazar Ali Ulvi Kurucu’yu anlatan Dr. Mustafa Güçlü, Kurucu ailesinin NAS’a göre yaşadıklarını ve bunun açılımının da Namaz, Ahlâk ve Selâm olduğunu söyledi.

Hacı Veyiszâde Hocaefendi’nin 1887’de Sedirler’de doğduğunu ve 5 Şubat 1960’da da öldüğünü ifade ederek sözlerine başlayan Dr. Mustafa Güçlü, Sedirler Sübyan Mektebi’ni bitirdikten sonra 60 medreseden biri olan Adliye Medresesi’nden icazet alan Mustafa Sabri Kurucu Efendi’nin hayatından kesitler sunarak hatıraları anlattı. Hacıveyiszade Hocaefendi’nin hiçbir zaman körüğü ve atları bakımsız hiçbir eski püskü faytona binmediğini ifade eden Dr. Güçlü, “O dönemde hayvan haklarına saygı gösteren Hoca Veyis-zade Mustafa Hocaefendi, hayvan hakları dahil her yönden örnek teşkil eden, istikâmet üzere yaşayan ve 24 saati hizmetle geçen bir insan. Örnek alınması gereken büyük bir şahsiyet” dedi.

adsiz-002.jpg

YERDEKİLER DUYMUYORSA SEMADAKİ MELEKLERE DUYAR

Hacı Veyiszâde Mustafa Hocaefendi’nin, İslâmî harfler yerine Latin harflerinin kullanılmaya başlandığı 1928 ile Türkçe ezan ve ibadetin yürürlüğe girdiği 1932’li yıllarda güç şartlar altında talebe yetiştirmeye devam ettiğini, sık sık polis baskınları neticesinde karakollarda sabahladığını ve baskı ile zulme maruz kaldığını da anlatan Güçlü, şu hatırayı anlattı: “Hacıveyiszade Hoca, Piri Paşa Camii’ne doğru giderken Selimiye Camisini geçtikten sonra Yusufağa Kütüphanesi’ne yakın Türbe Hamamına bitişik bir gazino varmış. Gazinoyu çalıştıranlar ikindiden sonra meydana sandalyeleri atar, dansözler oynama ve gelenler de ufaktan ufaktan demlenmeye başlıyorlarmış. Hacı Veyiszâde Hoca, bir gün yassı namazı için Piri Paşa’ya giderken Sultan Selim Camii müezzini İsmail Efendi de ezan okuyor. Gazinodan dansöz çengisi ve müzik sesi başlayınca İsmail Efendi’nin minareden okuduğu ezan sesini kimse duymuyor. Bir gazinoya bir minareye bakan Hacı Veyiszâde Efendi, “Ey Hafız İsmail Efendi! Yeryüzündekilere duyuramıyorsun, bari semadaki meleklere duyur” diyor, kahrından.”

HACI VEYİSZADE SON DERECE MAKUL DÜŞÜNEN BİR İNSAN

1935-40’lı yıllarda insanların dinle olan bağının yok denecek kadar azaldığını ve halkın bir tek bağının Türkçe ezan ile birde mevlit kaldığına dikkati çeken Güçlü, “O dönemlerde Hacı Veyiszâde Efendi, mevlit davetleri ile programlarını hiç kaçırmıyor, önemsiyor. Konya’da ne kadar mevlidhan varsa yanına alarak o mevlitten o mevlide gidiyor. Bunun bid’at olduğunu söyleyenlere de; bu halkın dinle bağı kalmamış. Bir tek mevlid kalmış. İnsanların dinle olan bağlarını bu vesileyle ne kadar kuvvelendirebilirsek buradan Cuma’ya, cumadan beş vakit namaza ve şuurlandıkça da bid’adı kendiliğinden terk eder. Elimizde kalan bu küçük bağı kuvvetlendiriyoruz diyor. Son derece makul düşünen bir insan.”

HALK PARTİSİ KALAYSIZ BAKIR KAP GİBİDİR

Çevrimiçi olarak Memleket Tv’de ve Aydınlar Ocağı’nın facebook hesabı üzerinden canlı yayınlanan sohbette Güçlü, Hadimi Mehmet Vehbi Efendi’nin halk partili olduğu ve oğlunun da il başkanı olduğu dönemde düzenlenen toplantıda geçen bir hatırayı da paylaştı: Halk, Mehmet Vehbi Efendi halk partisine girmiş. Yoksa hoca onu hidayete mi erdirecek” demiş. Hacı Veyiszâde de, oğlum halk partisi kalaysız bakır kap gibidir. İçine ne kayarsan koy bozar, zehirler demiş.”

HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.