Dünya ve Olimpiyat Şampiyonaları’ndan sonra en çok konuşulan ve en çok izlenen bir etkinlik nedir diye bir soru sorarsanız hemen size şu cevabı verebilirim Fransa Bisiklet Turu.
Dünyada pekçok ülke bisiklet turu düzenliyor ve ülkesini tanıtmak için gereken gayreti gösteriyor, bunlardan birisi de yurdumuzda da gerçekleştirilen Türkiye Bisiklet Turu'dur. Spor uzmanları spor sosyologları sporu şöyle tarif etmektedirler:
“Dil, din, ırk, renk ve ülke ayrımı gözetmeksizin bir olgu etrafında toplanan etkinliktir.”
Ülkelerin tanıtımında spor ve sporcular büyük gayret harcamaktadırlar. Güzelim cennet vatanımızı dünya çapında tanıtmak için yapılan bu çalışmalar, bu gayretler için ne kadar yazı yazılsa azdır.
Ülkemizde mavi ile yeşilin birleştiği yerleri, otelleri tanıtmaya kalksak belki de bisiklet turuna yapacağımız maddi ve manevi yardımdan daha fazlası tutar. Bu sebeple bu yatırımların mutlaka geri döneceği düşünülmelidir. Fransa Bisiklet Turu’nda da o güzel yeşil ormanların arasında kurulmuş olan yayla evleri, masmavi deniz manzaralarını görmek bize ayrı bir zevk ve heyecan vermektedir.
İki yıldan beri Fransa Bisiklet Turu’nu çok değerli dostum Milli Bisikletçi, "Candurmaz"ın sahibi Süleyman Okur ile birlikte izliyorum, Pazar günleri ise evlerimizde izleme imkanı olduğu için telefonla bir birimize takılıyoruz "Bak nasıl atak yaptılar, atak böyle yapılır, nasıl inişe geçtiler, nasıl viraj alıyorlar diye görüş ve düşüncelerimizi bir birimize bildirip fikir alış verişinde bulunuruz. Yaptığımız konuşmalarda da zaman zaman lobicilik üzerinden sınıfta kaldığımızı dile getirir bizlerin lobicilik faaliyetlerini bilmediğimizin ortaya bir kez daha çıktığını söyleriz.
Süleyman Okur, bisikleti bıraktıktan sonra uzun bir zaman Avrupa’da çalıştı. Avrupa’yı bilen birisidir. Onun bu lobicilik konusunda söylediklerinin hepsine imzamı atarım, herzaman tekrarlar dururum.
Süleyman Okur, “Fransa Bisiklet Turu'nda şu kadar etap var, bir etapta da orada yaşayan Türkler örgütlense de Bayrağımızı açıp bisikletçilere 10 metre veya 100 metre eşlik etseler canlı canlı yarışı naklen yayın yapan kuruluşta bizim Türkleri gösterse” der.
Tabii bunu orada yaşayan Türkler organize edemiyorlarsa tanıtma fonundan yapılacak maddi ve manevi yardımla bizlerin buradan destek olmamız gerektiğini de vurgularız.
Fransa’da lobicilik yapıyoruz da Türkiye’de veya Konya’da yapmıyor muyuz? Bizim birbirimizden farkımız yok biz birbirimize benzeriz. Fransa’da yapamayız Konya’da da yapamayız biz lobiciliği.
Lobicilikle şahsi dostluklar bir birine eşittir. Biri olmadan diğeri de olmaz. Ali Şen Türkiye'de en iyi lobicilik yapan şahsi dostluğa önem veren kişilerin başında gelir.
Gazeteci Yalçın Doğan'ın "Fenerbahçe Cumhuriyeti" isimli kitabında Ali Şen ile ilgili olarak söyle yazar: Ali Şen Fenerbahçe'de başkanlık yaptığı yıllarda bir Romanyalı futbolcu Türkiye’den kaçmış, Ali Şen Romanya cumhurbaşkanını aramış ve futbolcularının Türkiye’ye gönderilmesini ricasında bulunmuş cumhurbaşkanı da, "Hiç merak etmeyin Ali Bey o futbolcuyu eli bağlı olarak uçakla size göndereceğim" demiş ve futbolcu bir kaç gün sonra uçağın içinde elleri bağlı olarak Türkiye’ye gelmiş dostluk ve lobicilik için bir örnek.
İhsan Sabri Çağlayan’ın çok iyi bir Dışişleri Bakanı olduğu söylenir. Bütün büyükelçilerle çok iyi dostluklar kurduğu ifade edilir. Zira Çağlayan, her yıl Yalova’daki çiftliğinde bütün büyükelçileri toplar onlara bir akşam yemeği verirmiş ve hem büyükelçiler birbirleriyle daha yakın temas kurar hem de İhsan Sabri Çağlayan dostluğunu "Perçinler"miş.
Yazıma sporla başlamıştım, sporla da bitirmek isterim.
Konyaspor Başkanı ne kadar lobicilik yapıyor kimlerle dostluk kuruyor, Spor Yazarları Derneği’ni ziyaret ediyor mu, Ankara Spor Yazarları Derneği’nde bir akşam yemek yiyor mu?, İstanbul'daki genel merkeze gidip spor yazarlarıyla oturup sohbet ediyor mu?
Bunları yapması gerekli mi? gereksiz mi hep düşünürüm bir cevap bulamıyorum.