Evde misafir varken kavga olmaz…!

Vaktiyle çok küfürbaz bir adam yaşarmış…

***

Zamanla kendine yakıştırılan küfürbazlık şöhretine tahammül edemez olmuş… Soluğu bir tekkede almış ve durumu tekkenin şeyhine anlatıp sırf bu huyundan vazgeçmek için dervişliğe soyunmaya geldiğini söylemiş...

***

Şeyh efendi bakmış, adamın niyeti halis, geri çevirmek olmaz, matbahtan (mutfaktan) bir avuç bakla tanesi getirtmiş. Bunlara okuyup üfledikten sonra yeni dervişe dönüp tembihatta bulunmuş…
***
“Şimdi bu bakla tanelerini al... Dilinin altına koy… Konuşmak istediğin vakit bakla diline takılacak, sende küfretmeme isteğini hatırlayıp o an da söyleyeceğin küfürden geçeceksin...
***
Yağmurlu bir günde şeyh ile yeni derviş bir sokaktan geçerlerken bir evin penceresi hızla açılır ve gençten bir kız çocuğu başını uzatarak, telaşla şeyh ve müridine bağırır
***
“Şeyh efendi, biraz durur musun?” Deyip pencereyi kapatır… Şeyh efendi söyleneni yapar, ama yağmurda sicim gibi yağmaktadır... Sığınacak bir saçak altı da yoktur…

***

Üstelik niçin durdurulduğunu henüz bilmemektedir ve kız da pencereden kaybolmuştur… Bir ara evin kapısına varıp kızın ne istediğini sormak geçer içinden ve tam kapıya yöneleceği sırada kız tekrar pencerede görünür…

***
“Şeyh efendi, birkaç dakika daha bekleseniz...”

***
Şeyh içinden "lahavle" çekse de denileni yapmamak tarikat adabına mugayir olduğundan biraz daha beklemeyi göze alır…

***

O sıra da küfürbaz derviş kendi kendine söylenmeye başlamıştır… Yağmurun şiddeti gittikçe artmakta, bizimkiler de iliklerine kadar ıslanmaktadırlar…

***

Nihayet pencere üçüncü kez açılır ve kız tekrar seslenir… “Gidebilirsiniz artık!..”
***

!!!??

***
Şeyh efendi merak eder ve sinirini zor zapt ederek sorar… “İyi de evladım bir şey yok ise bizi niçin beklettin bu yağmurun altında saatlerce?”

***
Kız hiç bir şey olmamış gibi pencereden konuşmaya başlar… “Efendim, elbette bir şey var, sizi sebepsiz bekletmiş değiliz… Tavuklarımızı kuluçkaya yatırıyorduk…”

***

Şeyh merakla sorar; “Eeee?”

***

Kız çok bilmiş bir eda ile devam eder…

***

“Yumurtaları tavuğun altına koyarken bir kavuklunun tepesine bakılırsa piliçler de tepeli olur, horoz çıkarmış… Annem sizi geçerken gördü de yumurtaları kuluçkaya koydu…”

***
Münasebetsizliğin bu derecesi üzerine sinirden kıpkırmızı kesilen şeyh efendi; “Ülen derviş, gidi gibi, ne durusun hala, çıkar ağzından şu baklayı!..”

***

Niye anlattık bunu… Mevlana Törenlerine bilet bulacağız diye Gonya tabiriyle millet birbirini gırıyor… Seanslar, salonlar bomboş

***

Her yıl aynı terane… Konya’da misafir çok şimdi… Misafir olan evde kavga olmaz… Bak misafirler bi gitsin, baklayı nasıl çıkaracağız ağzımızdan o zaman…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kerem İşkan Arşivi

Ne kadar yağmış?

28 Ocak 2022 Cuma 09:00

Konyalı solu ikiye bölerse?

25 Ocak 2022 Salı 07:00

Alkışladığını gömmek…!

21 Ocak 2022 Cuma 07:00

Siyasal din(dar) ..!

18 Ocak 2022 Salı 07:00

Yum gözlerini Themis...!

14 Ocak 2022 Cuma 07:00

Başkanda ARDILLIK yok gibi…!

11 Ocak 2022 Salı 07:00

Vay Tramvay...!

07 Ocak 2022 Cuma 07:00

‘Şey’ vergisi lazım…!

04 Ocak 2022 Salı 07:00

Yılı nerde kapatıyoruz ..!

31 Aralık 2021 Cuma 07:00

Topun ağzındakiler…!

28 Aralık 2021 Salı 07:00