Eskiden Nerede Ne Vardı? -31-

Eskiden Nerede Ne Vardı? -31-

Futbol milli takımımızın 1978 yılında Prater Stadında Avusturya ile yaptığı müsabaka için Türkiye Spor Yazarları Derneği üyelerinden bir grup halinde Viyanada gitmişti

Takımımız iyi oynamasına rağmen 1-0 yenilirken, maçtan önce 3 gün içinde bu tarihi şehri gezme fırsatını bulduk. Futbolcularla birlikte Büyükelçi Daniş Tunalıgil’in Ermeni katiller tarafından öldürüldüğü Büyükelçiliğimizi ziyaret ederek, karşısında olan gösterişli Rus Parkı’nı, dünyaca ünlü Viyana Operasını, trenlerin 2 kat yerin altında hareket ettiği istasyon binasını, tarihi bir şatodaki şehir müzesini, Avusturya-Macaristan imparatorluk sarayını ve diğer görülecek yerleri gezmiştik. 17. yüzyılda inşa edilen 3’er katlı, çatıları dik tarihi binalar ve kiliselerin korunmuş olması dikkatimizi çekmişti.
Kafileye rehberlik yapan Milliyet gazetesi Viyana muhabiri, Rus işgali sırasında geçmişi günümüze taşıyan yapıların yakılıp yıkılmaması, dolayısıyla tarihî Viyana’nın korunması amacıyla direnilmeyip, şehrin teslim edildiğini, buna karşılık Rusların büyük bir park yaparak, kızıl bayrak taşıyan Rus askerini sembolize eden bir anıt dikme şartıyla şehirden çekildiğini, böylece şehrin tarihî görüntüsüne dokunulmayıp, başka bir yere yeni Viyana’nın inşa edildiğini nakletmişti. İsviçre, Yugoslavya, Bulgaristan, Berlin’in dışındaki Almanya, İtalya ve Romanya’da olduğu gibi, Avrupa’da tarihî yapılar yerle bir edilerek beton yığınları dikilmemiş. Özellikle yok edilenler sâdece Osmanlı eserleri. Ne yazık ki, Balkan ülkelerinde pek çok ecdad yadigârı cami, türbe, tekke, medrese kaderine terk edilmiş durumda, ayakta kalmak için direnenler ise şarap deposu, içkili mekân hâline getirilmiş.
Osmanlı payitahtı İstanbul ve Bursa’daki eserlerin korunup, Manisa, Amasya, Kastamonu ve diğer sancak beyliklerindeki eserlerden bir kısmı günümüze gelebildiği hâlde, şehrimizdeki birçok Bizans, Selçuklu ve Osmanlı eserinin meydan açma, yol genişletme ya da çeşitli sebeplerle yıkıldığını “Merhaba şehir” ekinde dile getirmeye çalışıyorum. Bu sayıda günümüze ulaşamayan 2 önemli Osmanlı eseri Konya Bedesteni ile Muallimler Birliği’nden bahsedeceğim. 1538 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında inşa edilen Konya Bedesten’i, 1901’de Vali Avlonyalı Mehmet Ferit Paşa tarafından yıktırılarak, yerine İl Özel İdaresi olarak kullanılan Sanayi Mektebi yaptırıldı. 9 kubbeli olan, sabah erken saatte açılıp, akşam kapatılan ve içindeki dükkânlarla şehrin hareketli bir ticaret merkezi konumunda olan bedesten böylece tarihe karışmış oldu. Adı daha sonra Sanat Okulu’na çevrilen ve yıllarca birçok mezun vererek Konya sanat hayatına teknik eleman yetiştiren Sanayi Mektebi de bugünkü yerine taşındıktan sonra bu binada Karatay Lisesi tedrisata başladı. Karatay Lisesi, Arslanlı Kışla civarında inşa edilen günümüzdeki binaya nakledilince uzun yıllar boş kalan, pencere çinileri sökülen, hatta yangın tehlikesi atlatan Sanat Mektebi, geç de olsa onarılarak Özel İdare’ye tahsis edildikten sonra üst kattaki salonda İl Genel Meclisi toplantıları yapılmaya başlandı.
363 yıl ayakta kalan Konya Bedesteni’nin bitişiğindeki Mahkeme Hamamı’nın ilk adı Hamam-ı Cedid idi. Karşısındaki Şerafeddin Parkı’nın yerinde Ziyaiye Medresesi, Merkez Bankası’nın yerinde de miladî 1845 yılında Konya Valisi Bekir Sami Paşa’nın yaptırdığı kendi adını taşıyan bir medrese daha vardı. Bu medrese İstiklâl Savaşı’ndan sonra yıkılarak, Sanat Okulu bahçesine ilâve edilmiş. Çeşitli sebeplerle yıkıldığı için 3 defa yapılan Şerafeddin Camii’nin ilk banisi Şeref-ed-din Osman’ın, caminin kıblesinde bulunan ve 1925’de meydan açmak üzere, taşı harcından ayrılmadığı için dinamitle ve güçlükle yıkılabilen türbesi 2 yıl önce Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce yeniden yapıldı. Güneyinde daha önce müftülük, kütüphane ve polis merkezi olarak kullanılan kubbeli dârülhuffaz da adını taşıdığı sarraf Hacı Ali Sayrafi tarafından yaptırılmış.
Yıkıma uğrayan yapılardan birisi de mimarî özelliğiyle dikkatleri çeken İş Bankası merkez şubesinin kuzey köşesindeki finans kurumlarının yerinde bulunan Muallimler Birliği idi. 1920’li yıllarda bir Alman firması tarafından inşa edilen binanın yerindeki Kazanlı Medresesi yıkılarak Teyfik Ceylani tarafından sinema ve ikâmetgâh yapılmıştı. Vefatından sonra oğlu Ertuğrul Ceylani tarafından işletilen çocukluk ve gençliğimizin Yeni Sineması, geçtiğimiz yıllarda ekonomik önemini kaybettiği için yıkılarak, yerine finans kurumu inşa edildi. Muallimler Birliği’nin anında sırayla yer alan Belediyesi eski başkanlarından Muhsin Faik Dündar’a ait binaların yerini de üstte Şehir Lokali (Gençlerbirliği kulübü), altında Tahir’in sazı, Torunoğlu Büfesi, Turing Palas Oteli, berber Kâmil Albay ve dükkânlar aldı. İş Bankası’nın yerinde ise eskiden Yusuf Şar’ın mimarî özelliğe sahip konağı bulunuyordu. Yıllarca belediye olarak hizmet veren 2 katlı konak yıkılıp, yeni bir belediye binası inşa edildikten sonra da İş Bankası’na devredilerek, Konya Belediyesi Mehmet Keçeciler döneminde yapılan şimdiki modern binasına taşındı.
Geçmişin ihtişamını yansıtan tarihî yapıların yıkılıp, hatta kasten yakılarak ortadan kaldırılması bunlarla da sınırlı değil. Tarihi eser katliamından örnekler vermeyi sürdüreceğiz.  


Nail BÜLBÜL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.