Erbakan'ın Ayasofya hassasiyeti hiçbir zaman dikkatlerden kaçmadı

Erbakan'ın Ayasofya hassasiyeti hiçbir zaman dikkatlerden kaçmadı

Konya'da 29 Mayıs 1978 tarihinde düzenlenen ve en az 50 bin kişinin katılım sağladığı Konya Fetih Mitingi, bütün siyasi çevrelerce dikkatle takip edildi.

Milli Görüş lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan, vefatının 10'uncu yıldönümünde rahmetle anılıyor. Hayatını İslami değerlerini ve ilkelerini yaşatmaya adayan E. Merhaba Gazetesi olarak merhum Erbakan'ın Konya'da düzenlediği Konya Fetih Mitingi ve yaşananları siz kıymetli okurlarımız için derledik.

ERBAKAN HER FIRSATTA 'AYASOFYA ASLINA KAVUŞSUN' DİYORDU

Fethin sembolü olan Ayasofya, 86 yıl sonra Danıştay'ın kararıyla müzeden Camii statüsüne çevrildi. Ayasofya bu kararla hüviyetine kavuştu. Özellikle Milli Görüş harekatı ve vatandaşın çok önemli bir kısmı, Ayasofya'nın aslına döndürülmesi konusunda yıllarca mücadele verdi. Ayasofya'nın özüne döndürülmesi konusunda girişimlerde bulunuldu. Siyasi hayatına Konya'dan başlayan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, her fırsatta Ayasofya'nın aslına kavuşturulması konusunda söylemlerde bulunuyordu. 1969 yılında siyasi hayatına başlayan ve her fırsatta Ayasofya meselesini gündeme getiren Erbakan 1978 yılında İstanbul ve Konya'da fetih mitingleri düzenleyerek, vatandaşın hislerine tercüman oldu. Çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış Konya, bu süreç içinde siyasi parti temsilcileri, STK'ları, basın ve yayın kuruluşlarıyla Ayasofya'nın ibadete açtırılması konusunda öncü rol oynadı.

4-6-1280x715.jpg

AYASOFYA İÇİN İLK GÜR SES 1978'DE KONYA VE İSTANBUL'DAN ÇIKTI

Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın teşvikiyle Akıncılar Teşkilatı kuruldu. Millî Görüş ve Akıncılar camiası da, bu yıldan itibaren ülke çapında Fetih Mitingleri, Fetih geceleri yapmaya başladı. Hatta Fetih Mitingi ve yürüyüşü, sadece İstanbul'da değil, İstanbul ile birlikte bir başka şehirde de yapılmaya başlandı. Bu tarihten itibaren İstanbul'da MTTB'nin ve Millî Görüş'ün düzenlediği, iki tane Fetih Mitingi veya gecesi yapıldığına şahid olunan yıllar oldu. 1978 yılında MSP biri İstanbul diğeri Konya olmak üzere, iki Fetih Mitingi yaptı. 29 Mayıs 1978 yılında Konya'da yapılan büyük fetih mitingi, özellikle Ayasofya'nın açılması için yüksek sesle haykırışın yapıldığı ilk mitinglerden oldu. O mitingde on binler “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” sloganları attı. Erbakan gerek Konya'daki mitinginde gerekse İstanbul'daki mitinginde Ayasofya için şu ifadeleri kullandı: “Payitahtımız İstanbul’a gelip de sizi böyle bir iman seli halinde görünce çok yakında şu Ayasofya’yı tekrar ibadete açacağımız günün heyecanını duyuyorum. Batı’nın şımarık çocuğu Yunanlıya yaranmak için, Sultan Fatih’in bizzat kendi şahsi malı olan ve kıyamete kadar ibadet yapılması için vakfetmiş olduğu Ayasofya’yı, her türlü insan haklarını çiğneyerek, bir vakıf malı olduğu halde, bu vasiyetine uygun bir şekilde cami olarak kullanmazlar, kırmızı kilise renklerine boyarlar. Gâvurlara yaranmak için ellerinden ne gelirse yaparlar. Böylesine tahrip olmuş bir taklitçilik zihniyetinden milli olayları yaşamalarını, bu heyecanı beklemek elbette mümkün değildir.Ayasofya, İstanbul’un fethinde Sultan Fatih’in kendi fetih hakkıdır, kendi malıdır. Kendi malı olduğu için bunu vakfetmiştir, kıyamete kadar cami olarak kullanılmak üzere. Bundan dolayıdır ki, Ayasofya’nın cami olarak mutlaka kullanılması gerekir. Ayasofya Hakk’ın batıla galebesinin sembolüdür. Peki o miting ve sonrası Konya'da ne oldu? Tüm bu sorular, Merhaba Şehir Dergisi için hazırlanan “Ayasofya ve 1978 Konya Fetih Mitingi” dosyasıyla cevap buldu.

4-4-1280x715.jpg

NECMETTİN ERBAKAN VE YÖNETİCİLER DE KATILIR

Milli Selamet Partisi, fetih mitingi için belediye başkanlığı seçimini 2. kez kazandığı, siyasi faaliyet merkezi olarak gördüğü Konya'yı seçer. O miting, gövde gösterisi niteliği taşır. MSP İl Başkanı Ali Güneri, Fetih Mitingine katılacak olan grupların o gün saat 13.30'dan itibaren otogar karşısındaki alanda toplanabileceğini söyler. Nalçacı Caddesini izleyerek yapılacak gösteri yürüyüşünden sonra miting alanı olan İtfaiye meydanına gelineceği söylenir. Mitinge MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan ile birlikte parlamenterlerin ve tüm parti yöneticilerinin de katılması beklenir. Erbakan'ın mitingde yapacağı konuşmaya ise siyasal çevrelerce çok önem verilir. Necmettin Erbakan, Konya Milletvekilleri Şener Battal, Tahir Büyükkörükçü, Senatör Ahmet Remzi Hatip, İçişleri Eski Bakanı Korkut Özal, MSP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Arif Emre ve Adalet Eski Bakanı İsmail Müftüoğlu'nun katılımıyla yürüyüş Otogar meydanından başlar. Yürüyüş, Nalçacı Caddesi'ni takiben Otogar Meydanında son bulur. Bu mitinge 50 bin kişi katılır. Erbakan, “Başbakan Erbakan” tezahüratlarıyla karşılanır.

4-8-1280x715.jpg

MİTİNGDE 1 ÖLÜ 40 YARALI

MSP Genel Başkanı Erbakan, konuşmasını yapar. Daha sonra dua edileceği söylenir. Konuşmasını bitiren ve dua eden Erbakan, Sultan Selim Camii'nde ikindi namazını kılar. Bu sırada camii önüne gelmek isteyen toplu gruplar, gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet ettikleri gerekçesiyle polis tarafından ikaz edilir. Bu sırada göstericiler ile polisler arasında tartışma ve kavga çıkar. Olaylarda 1 kişi ölürken, 5'i ağır 30 polis ve 10 kişi yaralanır. Ölen kişinin kimliği belirlenir ve o kişinin Hasan Süren olduğu anlaşılır. Süren, Konya'ya Manisa'dan gelmişti. 30 Mayıs günü, Sultan Selim Camii'nde cenaze namazı kılınır ve memleketi Manisa'ya gönderilir. Şehir merkezinde olaylar başlayınca 2. Orduya ait bazı top araçları şehir merkezinden geçirilir. Olay yerinde ilk etapta kimliği belirlenemeyen 35 yaşında bir kişi hayatını kaybeder. Olaydan hemen sonra 100 kişi gözaltına alınır. MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan ise aracının üzerinde koruma polislerinin eşliğinde şehir dışına çıkar. Gazeteler o dönem için “Mevlana Meydanı savaş alanına döndü, Konya dün kana bulandı” manşetleri attı. Mitinge gelen silahlı siviller Sultan Selim Camii önünde barikat kurar. Polis ve jandarmayla çatışır. Çatışma uzun sürer. Karşılıklı bir hayli top mermisi atılır.

42 YIL ÖNCE “MANEVİ FETİHLERİN EŞİĞİNDEYİZ” MÜJDESİ

Erbakan, kale şekli verilmiş kürsüye büyük bir sevgi ve tezahüratla çıkar. Mitinge katılanlar, “Mücahit Erbakan” sloganları atar. Erbakan, kürsüye çıkar çıkmaz, “Bu muhteşem kalabalığa inanıyorum ki fetih günündeki ruhdur ve o neslin devamıdır” der. Erbakan, daha sonra şunları söyler: “Sultan Fatih'in inancı ne ise MSP gençliğinin inancı da odur. Manevi fetihlerin eşiğindeyiz, surları zorluyoruz. İnşallah yeniden büyük Türkiye kurulacaktır.” Erbakan, bu sözlerle İstanbul'un Fethi'nin büyük manası ve çağın büyük teknik harikası olduğunu söyler. Çürük değil sağlam toplanma, iflas değil kurtuluş gerektiğini o mitingde dile getiren Erbakan, “Dar ve kısır görüşün, insan haklarına taahkumun acı yıllarına dayanmayan milletimizin büyük çoğunluğu yıllardan beri sağlam bir kurtuluş yolu aramaktadır. İnançsız yanlış fikirlerin etrafında toplanmaların kurtuluş değil, iflası beraberinde getirdiği görüldü.

HER KONUŞMADA AYASOFYA VE FATİH SULTAN VURGUSU

Konya ve İstanbul, ayrılmaz bir bütün olarak görülüyor. Uzun yıllar Konya'nın Anadolu Selçuklu Devletine, İstanbul'un da Osmanlı'nın başkenti olması iki şehrin fetih ruhuna sahip olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor. Fetih mitinglerinin çoğunun Konya ve İstanbul'da yapılması da bunu doğruluyor. Erbakan Hocanın arkadaşları, Erbakan'ın bütün fetih mitinglerinde özellikle 5 şeyden bahsettiğini bunlardan ikisinin de “Fatih Sultan Mehmet Han” ve “Ayasofya” olduğunu vurguluyor. 1978 yılında Konya'da gerçekleştirilen Konya Fetih Mitinginde de Erbakan'ın sürekli “Fatih Sultan Mehmet ve Ayasofya” vurgusu” yaptığı arkadaşları tarafından da söyleniyor.

MİLLİ GÖRÜŞ HAREKATI AYASOFYA İÇİN ÇOK MÜCADELE VERDİ

Türkiye’de Ayasofya konusunda yarım asırdır verdiği mücadele ve bedeller ile bilinen Millî Görüş hareketinin bu kararlılığı Danıştay’ın Ayasofya kararında etkili oldu. Millî Görüş partileri başta olmak Milli Görüşçü Kuruluşlar (MİLKO) yarım asırdır farklı dönemlerde yaptıkları çalışmalarla Ayasofya Camii’nin ibadete açılması için mücadele etti. Saadet Partisi İstanbul Kadın Kolları, 2006 yılında Ayasofya’nın ibadete açılması için başlattıkları imza kampanyasında 1 milyon imza toplamışlardı. Anadolu Gençlik Derneği, 2000’li yılların başlarında “İmzanla Zincirleri Kır” kampanyası ve ilerleyen yıllarda devam ettirdiği mitinglerle Ayasofya mücadelesinde önemli çalışmalara imza attı.

4-1-1280x715-001.jpg

AYASOFYA'NIN MİNARELERİNİN YIKILMASINI KONYALI ENGELLEDİ

Atmeydanı’nın (Sultan Ahmed Camii Meydanı) demiryolu tarafında Büyük Ayasofya ile aynı devirde yapılmış ve o devirde iki azize ithaf olunarak Aya Sergius ve Aya Baccus adı verilen Küçük Ayasofya Kilisesi’ni, II. Bayezid döneminde Hüseyin Ağa camiye çevirmişti. Ayasofya’nın müze yapılma fikri Maarif Vekili tarafından yayılınca, Küçük Ayasofya bu işin içine alınmış, kanuni hiçbir dayanağı olmadan bir gecede caminin minaresi yıktırılmış idi. 1959 senelerinde halk tarafından yeniden yaptırılmışdır. Küçük Ayasofya minaresi yıktırıldıktan sonra, Büyük Ayasofya’nın dört minaresini yıktırma işlemine başlanılacağı sırada oluşan tepkiler üzerine, minarelerin yıkılması kararı askıya alınmıştır. İbrahim Hakkı Konyalı bu hadiseyi şöyle anlatmaktadır: “Bir gün Istanbul Müzeler Müdürü Kemal Altan bana geldi, iki gözü iki çeşme ağlıyordu. Hayretler içinde kaldım. Türk-Islam Eserleri üzerinde fevkalade hassasiyete sahip, ecdadını cidden seven insan olan Kemal Bey’in böyle ağlaması için çok önemli bir sebep olmalıydı. Nedir, ne oldu? diye sordum. Yıktılar, bu gece yıktılar! Sülün gibi minareyi bir gecede yerle bir ettiler dedi ve kırık bir sesle devam etti: Istanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Aziz Ogan, evvelki gün beni çağırdı. Ayasofyalar’ın Büyük ve Küçük Ayasofya minarelerini yıkacağız dedi. Dün gece sabaha kadar Kadırga civarındaki Küçük Ayasofya Camii’nin şerefe altı istilastikli, muntazam kesme taşlarla yapılmış Türk mimarisinin şaheser bir örneği olan minaresi temeline kadar yıkıldı yok oldu. Bu gece de Büyük Ayasofya’nın minareleri yıkılacak bir Bizans kilisesi haline getirilecek. Kemal Altan’ın yanan kalbine teselli suyu serptim. Otur dedim. Büyük Ayasofya’nın minarelerini yıkamazlar. Bir rapor hazırlayalım. Ben söyleyeceğim, sen yaz. Merhum Kemal Bey’e dikte ettirdiğim rapor şu idi; 'Bizans İmparatoru Justinyen’in miladi 537 senesinde ibadete açtığı Ayasofya, Bizans’ın çökme ve çözülme devrinde çok haraptı. Bizans’ta bunu tamir edecek kudrette mimar yoktu. İmparator Sultan II. Murad’a müracaat ederek bir mimar istemişti. Padişah da Neccar vasfı ile anılan Ali isminde bir mimarı göndermişti. Mimar Ali, çökmek üzere olan mabedin etrafına payandalar ve göğüsleme duvarları yaparak ömrünü uzattı. Rivayete göre Bizans’ın Türkler tarafından alınacağına inandığı için kıble tarafının sağındaki bir payandayı minare temeli ve kaidesi olarak yapmıştı. Fatih İstanbul’u aldıktan sonra bu mabedi esaslı bir surette tamir ettirdi. Daha sonraları ilk tahta minarenin yerine tuğla minareler yapıldı. Hasılı her Osmanlı padişahı, bu ilk fetih yadigarını ayakta tutmak için tamirat yaptırmıştır. II. Selim zamanında mabed 1037 yaşını dolduruyordu. Bir tarafına bir buçuk arşın kadar eğilmişti. Binanın dört tarafına kırlangıç yuvaları gibi evler yapılmıştı. Padişah, mimarbaşı Koca Sinan Ağa’yı çağırdı. Beraberce mabedi incelediler. Ve esaslı bir tamir yapılmasına karar verildi. Sinan, derhal işe başladı. Etrafı saran köhne yapılar yıkıldı. Mabed, kalın payandalarla desteklendi. Ana kubbeyi desteklemek için kubbe ile mütenasib olarak kuzey ve batı tarafına iki kalın minare yapıldı. Şimdi bu ihtiyar mabedin yaşı daha da ilerlemiştir. Minareler, ana kubbenin dayandığı son payandalardır. Eğer minareler yıkılacak olursa, kubbe tamamıyla yere serilecektir. Ve tetikte bekleyen Hristiyanlık alemi de Türkler Ayasofya’yı yıktılar diye feryadı basacaktır. Merhum Kemal Altan, aşağı yukarı bu mealdeki raporu ilgililere verdi ve minarelerin yıkılmasından vazgeçildi.

EMRE ÖZGÜL

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.