Dünya kupalarında Konyalı bir gazeteci

Dünya kupalarında Konyalı bir gazeteci

Konyalı spor gazetecisi Ömer Altay, bugüne kadar 5 kıtada 27 ülke gezdi. Altay, bugüne kadar 17 dünya kupası organizasyonu ve çok sayıda olimpiyata katıldı. Altay, bugünlerde Rusya'da gerçekleşen 2018 Dünya Kupası'nı da takip ediyor

RÖPORTAJ: İBRAHİM BÜYÜKEKEN

KONYA'DAN ÇIKTI SPOR SEYYAHI OLDU

Klasik sorudur; "Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi bilir?" Bu suali genelde "çok okuyan" şıkkına meylederek cevaplarız. Bu soruyu, özellikle birine sorarken çok dikkat etmek olmak lazım. O kişi Konyalı spor yazarı Ömer Altay'dır. Çünkü O, hem çok okuyandır, hem de çok gezendir. O aynı zamanda uluslararası spor seyyahıdır. Meşhur "Gez Dünya'yı, gör Konya'yı" deyişinin Ömer Altay üstadımızda işleyişi farklıdır. O dünyayı dolaşıp şehrimizi keşfetmemiş, bilakis Konya'nın bağrından çıkıp önce İstanbul'a demirlemiş, sonra bir dünya spor seyyahı olup dünyanın beş kıtasını gezip dolaşmıştır.

GAZETECİLİĞE KONYASPORLA BAŞLADI

Altay'la yaptığımız söyleşide ilkin, Konya'daki yılları ve gezginliğin başlangıcını sorduk. Altay, şunları söyledi: "Konyalıyım, toprağım ve naif, berrak yürekli, çalışkan insanlarımız gurur kaynağımız. Çocukluğum İhsaniye-Barbaros İlkokulu yakınındaki Ebuziya Köşkü Bahçesi'nde geçti. Konya Maarif Koleji'nde 7 yıllık bir öğretim hayatımız oldu. Bu süreçte atletizm yaptım. Okul ve bölge yarışmalarında 800, 1500 metreler koştuk. Şimdiki Konyaspor'un iki bileşeni olan Siyah-Beyazlı Konyaspor ve Yeşil-Beyazlı İdmanyurdu'nun maçlarını ve antrenmanlarını yakından takip ettim. 1980'de Kolej'den mezun olup yüksek öğrenim için gittiğim İstanbul'da, hayatımın ikinci perdesi açılmış oldu."

17-2-032.jpg

1986'DA LONDRA'DAN  MEKSİKA'YA GEÇTİM

İstanbul yıllarında da Konya'yı yaşayan ve yaşatandır Ömer Altay. O yıllarda Konya Gençlik ve Spor İl Müdürü Vezir Balcıoğlu'na sunduğu proje ile daha önce 1976'da İhsaniye Mahallesi'nde başlattığı Çocuk Olimpiyatları'nın, Konya'da önce il sonra da Türkiye ölçeğinde gerçekleştirilmesini sağlıyordu. Yankı Dergisi, Güneş, Günaydın gibi gazetelerde muhabir ve yazar olarak Konya'mızı önplana çıkaran haber ve yorumlarını da yurt çapında okurlarıyla paylaşıyordu. İşte bu süreçte İstanbul yurt dışı spor seyahatleri de başlıyordu Altay'ın, "İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden mezun olduktan hemen sonra, lisanımı geliştirmek için İngiltere'ye gittim. Londra günlerimde, o yıllarda ülkemizin en yüksek tirajlı yayın organı olan Güneş gazetesi'nin İngiltere temsilciliğini de yürütüyordum. 1986 yazında Londra'dan Mexico City'e geçtim. Dünya Kupası Meksika'da düzenleniyordu. Türkiye yoktu ama Maradona, Lineker, Barnes, Mattheaus, Butragueno, Platini gibi futbol yıldızlarının sahne aldığı Dünya Kupası Meksika'da sahneleniyordu. Ben Londra'dan geçtim, İstanbul'dan gelen Güneş ekibi ile Mexico City'de buluştuk."

17-3-030.jpg
- Ekibinizde kimler vardı ve 1986 Meksika Dünya Kupası seyahatinde neler yaşandı?

"Şansal Büyüka, Oğuz Tongsir, Fatih Terim'li ekibin en genciydim. Meksika Dünya Kupası'nda 25. takım diye anons edildi gazetede. Mexico City de tam bir Dünya Kupası karnavalı yaşanıyordu. Gece sabahın ilk ışıklarına kadar "Mexico, Mexico... ra, ra, ra..." tezahüratları yapılıyordu. Latin Amerika'da Dünya Kupası olağanüstü bir fiesta, renk, ışık ve ses efektleriyle yüklüydü... Fatih Terim henüz jübilesini yapmış ve bizde futbol yorumculuğuna başlamıştı. Londra'dan erken geldiğim için ilk zamanlar Fatih Terim'in akreditasyonu yapılmamıştı ve Meksika'da ilk maç biletini özel kanallardan ben temin ettim. Hangi maç mı? Arjantin-İngiltere karşılaşması. İngiltere elemelerde bizi İstanbul'da 8-0, Wembley'de 5-0 mağlup etmiş dev bir kadroya sahipti. Arjantin malum. Maradona ve arkadaşları... 180 bin kişilik efsane Aztek Stadı'nda oynanıyordu maç. Devasa bir stad, en üst tribünlerden adeta gökdelende maç seyrediyor hissine kapılıyorsunuz."

17-4-022.jpg

MARADONA'NIN ELLE VE ASRIN GOLÜNÜ YAŞADIK

- Arjantin-İngiltere maçı Dünya Kupaları tarihinin en unutulmaz 90 dakikalarından biri. Maradona'nın kendi sahasından topu alıp dünyayı ayağa kaldıran asrın golüne canlı tanık oldunuz öyleyse?

"Evet, öyle bir maç oldu ki, aradan tam otuz yıl geçti hala bu maç tüm ayrıntılarıyla gözümün önünde. O dönemlerde Arjantin ile İngiltere arasında Falkland adası yüzünden kriz yaşanıyor. Bu sürtüşme daha stada girerken Arjantinli ve İngiliz taraftarların birbirlerine laf atmalarıyla ortamı geriyor. Aynı gerginlik maçta da sözkonusu. İngilizler golü atıyor. Gol kovalayan şimdi Arjantin. Bir pozisyonda Maradona ile İngiltere kalecisi Shilton topa sıçrıyor ve 1.68'lik Maradona, dev Shilton'un üzerinden topu kafayla aşırtıyor ve golünü atıyordu. Ne kafası, Maradona topu resmen eliyle yumruklamıştı. Tribünlerdeki diğer 180 bin kişiyle birlikte ben de, topu Maradona'nın eliyle attığına şahitlik ediyorduk. Lakin, yan hakemler de sessiz kalınca İngilizlerin itirazlarına da kulak asmayan hakem gole hükmetmişti! Asıl büyük kıyamet bir diğer pozisyonda yaşandı. Aynı Maradona, kendi yarı alanından aldığı topu, önüne çıkan 6-7 İngiliz futbolcuyu mahalle topçusuna çevirip teker teker ekarte ediyor, rakip kaleye kadar tek başına taşıyor, kaleci Shilton'u da vücut çalımıyla boşa çıkarıp topu İngiltere ağlarıyla buluşturuyordu. Tribünlerdeki 180 bin kişi değil, adeta koca Azteka Stadı ayağa kalkmış, "Gooool" diye kükrüyordu. Futbol icat edildi edileli, Dünya Kupası oldu olalı böyle bir gol yaşanmamıştı. Maradona, koskoca İngiltere'yi adeta tek başına teslim almıştı. Az önce eliyle attığı sahte golün kötü izlenimini, bu muhteşem golüyle silip atmıştı. Asrın golüydü bu, Dünya Kupası tarihinde bir daha böyle bir gol yaşanmadı, belki de hiç yaşanmayacak. Yanımda oturan Genç Milli Takımı teknik direktörü Feridun Köse'yle şöyle birbirimize baktık, 'Bu da gol değil, golden çok fazla!..' diyebildik."   

17-5-013.jpg

PELE VE MARADONA İLE DE TANIŞIP KONUŞTUK

- Dünya Kupası ve Olimpiyatlar'da kimlerle tanıştınız, konuştunuz, röportajlar yapma imkanı buldunuz?

"Türkiye'nin Dünya 3.'sü olduğu 2002 Güney Kore/Japonya Dünya Kupası hepimiz için çok özel, Meksika 1986'dan sonra İtalya 1990 Dünya Kupası'nı da çok yoğun yaşadım. Meksika'da Dünya Kupası'nı kaldıran Maradona ile İtalya'da Arezzo'daki kampta Günaydın muhabiri ve yazarı olarak tanıştım. Yine İtalya 1990 Dünya Kupası'nda, Arjantin 1978'de attığı harika frikiklerle İskoçya'yı yıkan Cubillas'la buluştuk. Brezilya-İsveç maçında Pele'yle tanışma, konuşma kısa röportaj imkanına sahip oldum. Sıkışık bir andı, etrafını saran kalabalıkta Pele'yle konuşabilmenin mümkünü yoktu. Pele'ye mecburen seslendim. Foto muhabirimiz Yusuf Dursun'u da işaret ettim. Röportaj ricamı anlamıştı. Etrafını dağıtıp beni yanına çağırdı, bir kaç dakika konuşabildik, fotoğraflarımız çekildi ve ertesi gün, Dünya Kupası devam ederken 1990'da ülkemizin en yüksek tirajlı gazetesi olan Günaydın'da, 'Pele-Ömer Altay röportajı' manşet oldu. Bu tarihi röportajın gerçekleşmesinde benim gayretim bir yana, Pele'nin yüksek insanı değerleri, centilmenliği ve sıcakkanlılığı daha etken olmuştu. İtalya 90 ve diğer Dünya Kupalarımda Pele, Maradona, Beckenbauer, Gullit, Cubillas, Hugo Sanchez, Klinsman, Lineker, Barnes, Voller, Mattheaus, Baggio gibi bir çok dünya yıldızı ile tanışıp konuştuk, Türkiye'de ses getiren röportajlarımız oldu."

VALDERAMA'YI FENERBAHÇE'YE TRANSFER EDİYORDUM!..

- Toplam 17 Dünya Kupası ve Olimpiyat'a gittiniz. Dünya Kupası'nda yaşadığınız bir başka renkli bir anınızı daha öğrenebilir miyiz?

"Anılar üstüste birikince arasından çekip çıkarması, seçmesi biraz güç olabiliyor. Size yaşanmış bir transfer masalımı anlatayım. Talay Erker'in ekip başı olduğu, Yusuf Dursun'un foto muhabirliğini yaptığı İtalya 1990 Dünya Kupası'nda yolumuz Kolombiya Kampı'na düştü. Futbolseverler çok iyi hatırlar, Kolombiya Milli Takımı'nda Valderrama isminde sarı, kabarık, kıvırcık saçlarıyla ünlü bir futbolcu forma giyiyordu. Kamptan bir gün önce bizi İstanbul'dan aradılar, Fenerbahçeli yöneticiler Bekir Hazar arkadaşım vasıtasıyla Dünya Kupası'nda bazı futbolcularla transfer görüşmesi yapmamı istediler. Bu işler hassas ben olaya pek girmek istemesem de lisanım olduğu için iş bana kaldı. Sorduk, 'Yarın Valderrama ile görüşeceğim, Fenerbahçe'ye uyar mı, ister misiniz?' 'Harika olur' dendi. Ertesi gün diğer Kolombiyalı futbolcularla konuştuk, 'Valderrama'ya seni Fenerbahçe'ye transfer edelim, ister misin?' diye sorduk. Bir baktık Kolombiyalı da istekli. Türkiye'den gelen diğer gazeteci arkadaşlara da haber verdik ve mecburen kendi icadımız transferi haberleştirdik. Kendin pişir kendin ye: 'Valderrama Fenerbahçe'ye geliyor!'. Valderrama-Fenerbahçe transferinin akibeti mi? Parada anlaşılamayınca iş olmadı'..."

HALİL MUTLU: ABİ, NE İŞİN VAR KONYA'DA

- Sizin beş kıtada Olimpiyat ve Dünya Kupası takip etmişliğinizi biliyoruz. Olimpiyat'a ilişkin de böylesi çarpıcı bir anınızı rica etsek sizden?

"Hamza Yerlikaya ile Atlanta 1996 Olimpiyatı'na gitmeden önce İstanbul'da kampta konuşuyoruz. İlk Olimpiyadı, yaşı 21, heyecan basmış. 'Seni seviyoruz. Ben en çok Olimpiyat Şampiyonu Hamza'yı seviyorum. Sakin ol, dikkatli ol, kendin ol, altın madalya senin' dedim. Amerika'ya birlikte gittik. Atlanta'da çok dikkatli güreşti, rakiplerine tek puan dahi vermeden şampiyon oldu. Altın madalya boynundaydı. Birbirimize sarıldık. 'Şimdi rahatladım abi' dedi. 'Şampiyon ben daha İstanbul'da yola çıkmadan bu altın madalyayı boynunda görüyordum. Emaneti sahibine teslim ettiler' dedim ve keyifle diğer müsabakaları seyrettik. Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu ile de Barcelona 92, Atlanta 96, Sydney 2000 Olimpiyatlarında, Tampera vesaire Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında hep birlikteyiz. Halil Mutlu, 2000'lerin başında Kombassan'ımızın sporcusuydu. Yıllarca İspanya'da, Amerika'da, Avrupa'nın değişik şehirlerinde, hatta dünyanın öbür ucu Avustralya'da Sidney'de görüp konuştuğumuz Cep Herkülü Halil'imizle, Kombassan'ın bir davetiyle geldiğimiz Konya'da eski Afra'nın önünde rastlaştık. Gözleri faltaşı gibi açıldı: "Abi ne işin var burada!.." İspanya'da, Finlandiya'da, Amerika'da, Avustralya'da görüşmemiz normal de, memleket de görünce mi şaşırdın? dedim ve ilave ettim. "Halil'im Konyalıyım ben, bize dünya Konya!.."

İLK KONYASPOR TARİHİ KİTABI

- Son olarak 94 yıllık kulübümüzün tarihini yazdınız. Bu konuda neler söylersiniz. Konyaspor Tarihi kitabınızdan bahseder misiniz?

"Yıllardır İstanbul'dayım ama uzakta da olsa Konya'mızı yaşıyorum. 1999 yılında başladığım Konyaspor Tarihi'ni 2016'nın son günlerinde kitaplaştırabildim. Kulüp Başkanımız Ahmet Şan ve yöneticilerimizin ilgisiyle önümüzdeki günlerde Konyaspor Store'de taraftarlarımızla buluşuyor tarihimiz. Kulüp tarihimizi 1920'li yıllara çekmek ve kök tarihimizi, bir anlamda kuruluş kitabemizi yeniden kulübümüze kazandırabilmek kitabımızın tamamlanması için çok önemli bir motivasyon oldu."

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.