Diltaş’ta hedef üniversite

Diltaş’ta hedef üniversite

Ömrünü eğitime adamış birisi olan Diltaş Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ataman, hedeflerinde yeni okullar açmanın yanında üniversite kurmak olduğunu bunun için de özel üniversitelerle ilgili yasal düzenleme beklediklerini söyledi.

ALİ ATAMAN KİMDİR?
1944 Konya Doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Konya’da tamamladı. Üniversiteyi Ankara İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde bitirdi. Kamuda çeşitli birimlerde görev yaptı. Bayındırlık İskân Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı, Konya Belediyesi İktisat Müdürlüğü, Zabıta Müdürlüğü, Personel Müdürlüğü, Hesap İşleri Müdürlüğü, Başkan Yardımcılığı ve Genel Sekreterlik görevlerinde bulundu. Konya Valiliği Mali İdareler Müdürlüğünden emekli oldu. 1984 yılından itibaren de Diltaş Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyor.

SUNUŞ:
Konya son yıllarda eğitim alanında önemli mesafeler aldı. Birçok yeni özel okulun açılmasının yanında Selçuk Üniversitesi’yle birlikte 3 yeni üniversitenin daha açılması bunun bir göstergesi. Eğitim gelişmesi açısından Konya’nın ilk özel okulu olan Diltaş Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ataman’la eğitim konuştuk. 1984 yılında dershane olarak eğitime başlayan Diltaş, 27 yıl içinde önemli başarılar elde ederek hem birçok özel okulun kurulmasının önünü açtı hem de aldığı başarılarla Konya’nın eğitim alanında zirveye taşınmasında önemli bir etken oldu. 27 yıllık eğitim hayatından Diltaş’ın tek hedefi ise eğitime ağırlık vererek şuurlu bir gençlik yetiştirmek. “Bütün olay gençlerimizi doğru yetiştirebilmek, kuvveli yetiştirebilmektir” diyen Ali Ataman, bir kısım manevi duyguları öğrenciye verdiğiniz takdirde öğretimin kendiliğinden hallolacağını kaydetti. Eğitim basamağını bir adım daha ileriye taşımak için üniversite kurma çalışmalarının da olduğunu aktaran Ataman, anayasada vakıf üniversiteleri harici özel üniversitelerin kurulmasıyla ilgili yasal düzenleme yapıldığı takdirde ilk başta 4 bin öğrencili bir üniversite kuracaklarını aktardı. Özel okullarla ilgili eleştirilere de değinen Ataman, “Bu eleştirilerde bir haklılık var. Çünkü 1960’larda, 1970’lerde bu ülkede parayla diploma verilmiştir. Öğrenciyi kaybetmeme adına tavizler verilmiştir. Fakat şuanda bunların hiçbiri kalmadı. Bu durum sınavlarda net olarak ortaya çıkıyor” dedi.

ARA SÖZ: “Bütün arzum öyle bir gençlik ki ne kapitalizmin esiri, ne komünizmin esiri ne sosyalizmin esiri. Benim beklediğim sosyal, demokrat, özgürlükçü, haktan yana bir gençliği topluma kazandırabilmektir”

* Ali Bey, Diltaş Konya’nın ilk özel okulu olması açısından önemli bir eğitim kurumu ve gerçekleştirdiği başarılarla da Konya’nın gururu oldu. Eğitim hayatına nasıl başladınız? Sizi eğitim hayatına iten düşünce ne oldu?
– Diltaş Eğitim Kurumlarını 1984 yılında dershane olarak kurduk. O dönemde Konya’da dershane olarak Ulus vardı. Lütfi Güneş’in. Bir ihtiyaçtı. O yıllar eğitimde İstanbul, Ankara, İzmir hep önde gidiyordu. Özellikle Anadolu gençlerinin üniversiteye fazla girmesi, daha bilinçli girmesi, iyi yetiştirilmesi amacı taşıdık. Benim üzerinde durduğum konu şudur; öğrenciye ilkokul veya lisede verilen şekil onu üniversite hayatında devam ettirmesine sebep teşkil ediyor. Doğru yetiştirmişseniz, büyük bir mutluluk kazanıyorsunuz. Vatan, millet, bayrak, din hepsi verilmelidir. Bu amaçla yola çıktık. Amacımızı her geçen gün daha iyi şekilde tahakkuk ettiriyoruz. 1987’den itibaren okul faaliyetlerine devam ettik. İlk önce İnce Minare civarında kiralık altı odalı bir yerde eğitime başladı. Şimdi 3 tane ayrı okulumuz var. Hepsinin kapasiteleri dolu. 4. okulumuzu da açmayı düşünüyoruz. 
* Eğitimde özellikle gençlere önem veriyorsunuz. Gençlere önem vermenizin sebebi nedir?
– Bütün olay gençlerimizi doğru yetiştirebilmek, kuvveli yetiştirebilmektir. Güzel ülkemizi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarılması için bunların payı olduğunu düşündük.  Kademe kademe de şuanda üniversiteden mezun ettiğimiz öğrencilerimizin Türkiye’nin muhtelif kamu ve özel kuruluşlarında üst düzeyde yönetici olmaları, çeşitli yerlerde görev almaları bizi mutlu etmektedir. Yaratılmışsak ve boşa yaratılmamışsak mutlaka insanlara faydalı olmak zorundayız. Bu sanayide, eğitimde, ticarette olur, biz bunun eğitim boyutunu yani belki de en zor boyutunu yapıyoruz. Çünkü insanla haşır neşir olmak, insanı bir noktaya getirmek, insanı kazanabilmek, gerçekten çok zor bir olay.  İnsanoğlu şerefli bir yaratıksa ki öyle biz ona yaptığımız hizmeti daha da arttırarak iyi bir noktaya gelmek istiyoruz.
“ÖĞRETİMDEN ZİYADE EĞİTİME AĞIRLIK VERİYORUZ”
* Milli Eğitim’in sisteminden farklı olarak, Diltaş Eğitim Kurumları öğrencilere eğitimde ne gibi farklılıklar sunuyor?
– Burası 18 kişilik bir ortaklık anonim şirket. Ortaklarımızla son derece öz güven içinde çalışıyoruz. Eğitimde ön plana çıkarttığımız, bu millete vatana sevdalı öğrenciler yetiştirmektir. Milli Eğitimin öğretiminde kalmamalıyız. Şuanda devam ettiğimiz öğretimin biz eğitim boyutuna ağırlık veriyoruz. Eğer siz elinizdeki çocukları eğitim noktasında iyi bir noktaya getirirseniz, öğretim boyutunda sıkıntınız kalmaz. Peki, eğitim boyutu nedir? Bir çocuğun faziletli olması, yardımlaşma duygusu içinde olması, dayanışmayı bilmesi, üstün karakterli olması, dürüst olması, adaletli olması, şefkatli olması. Bir kısım manevi duyguları öğrenciye verdiğiniz takdirde öğretim kendiliğinden hal olur. Biz işin tersini yapıyoruz. Öğretiminden eğitime geçmeye çalışıyoruz ama eğitimden öğretime gitmek lazım. Bu yıl ikinci öğretimden itibaren bu eğitim ağırlığımızı daha da hissettireceğiz. Bunu Konya kamuoyu ile de paylaşacağız. Bu büyük bir sorumluluktur. Yükseldiğiniz çıtada kalabilecek misiniz, ileriye doğru gidebilecek misiniz yoksa geriye mi çekileceksiniz? İşte o geriye düşmeme korkusu bir azme, bir çalışmaya yeni bir enerjiye sizi sevk ediyor. Bütün arzum öyle bir gençlik ki ne kapitalizmin esiri, ne komünizmin esiri ne sosyalizmin esiri. Benim beklediğim sosyal, demokrat, özgürlükçü, haktan yana bir gençliği topluma kazandırabilmektir.
* Özel okulların kurulmaya başlaması toplum tarafından olumsuz karşılanmıştır. Şuanda bu olumsuzluk azalsa da halen devam ediyor. Toplumun özel okullara bu olumsuz bakışını nasıl karşılıyorsunuz?
– Bu olumsuzlukta bir haklılık var. Çünkü 1960’larda, 1970’lerde bu ülkede parayla diploma verilmiş. Öğrenciyi kaybetmeme adına öğrencinin aşırı tavırlarına müsemma gösterilmiş. Şimdi bunların hepsi yıkıldı. Hem SBS hem üniversite sınavlarında Türkiye’nin ilk onu, ellisine baktığınızda özel okulların ciddi bir payı olduğunu görürsünüz. Bu taviz vermemekten kaynaklanmaktadır. Koyduğunuz prensiplerden vazgeçmemedir. Olumsuz bakış öyle değişti ki çocuk Konya Meram Fen Lisesini kazanıyor, ama diyor ki ben Diltaş’ta veya A okulunda eğitimime devam edeceğim deme noktasına geldi ve böyle de olmak zorunda. 57 öğrenciyle eğitime başladık. Şimdi 2 bin 12 öğrenci var. Konya’da 10 civarında özel okulda okuyan öğrenci var, bunun beşte biri bizde. Bedava notları öğrenciye verirsiniz ama SBS ve üniversite sınavında kaybettiğinde okulun konumu ne olacak. Tabii 45 geçme notudur ama 43’le 44’le öğrenci bırakılmaz. Bu sarrafın altın gram terazisi değil. Bazı teşvikler moral konusunda fayda sağlayabilir.
* Milli Eğitim Bakanlığının özel okullarla ilgili düzenlemesi büyük tartışma yaratmış ve geri çekilmişti. Siz bu düzenlemeyi nasıl karşılamıştınız?
– Herkese eşit bakan tekliflere biz daima olumlu bakmışızdır. Milli Eğitimin açıkladığı rakamlar var. Devlet okullarında okuyan bir öğrenciye devletin yaptığı masraf oranı var. Milli Eğitim bunun bir kısmını özel sektöre yıkmak iste ki bu doğruydu. Hangi sebeplerdendir bilmiyorum ama dava konusu yaptılar. Geri çekildi. Herkese eşit mesafede olmak kaydıyla herkesin tercihine saygılı olmak kaydıyla böyle bir proje realize edilebilirdi. O zaman bin TL kadardı çocuk başı. Yine de devlet bir kısım şeyde özel okulla avantajlar sundu. Elektrikte, suda azaltmalar yaptı. Yeni bir okul yaptığınız zaman vergi indirimi sağlıyor. Hangi hükümet olursa olsun vatanına, milletine ihanet içinde olmadı. Uygulamalarında hata vardır. Ancak mutlaka çıkan bir yasa iyi niyetle çıkmıştır. Milli Eğitimin projesi hayata geçseydi şuanda yüzde 1,8 olan özel okul oranı biraz daha yükselebilirdi. Devletin yükünü almak lazım. Devlet savunmada olmalı, adalette olmalı bunun dışında o hantal yapısından kurtulmalı. Denetleme yeri devlettir. Biz Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlıyız. Her türlü şekilde denetlemeyi doğru yaparsınız ve devletin üzerinden bu yükü alırsınız. 188 öğretmen 220’nin üzerinde personel var. Bugün 34 tane Konya’da okul var. Devletin elinden aldığı bir yükü hesaplayın. Ödediği katma değer vergisine bakın, öğretmen, idareci ve personel için ödediği sigorta primlerine bakın, durum ortaya çıkacaktır.
“HEDEFİMİZ ÖZEL ÜNİVERSİTE KURMAK”
* Eğitim noktasında yeni hedefleriniz neler? Şuanda iki ilköğretim bir lise olmak üzere eğitime devam ediyorsunuz. Yeni okul açma düşünceniz var mı?
– Real bölgesinde nüfus yoğunluğuna bağlı olarak lise ve ilköğretim düşünüyoruz. Asıl projemiz bizim üniversite. Fakat anayasa da vakıf üniversitelerine izin veriliyor. Hür teşebbüse izin verilmiyor. Bizde vakfın vebalini şahsen taşıyacağımı düşünemediğim için kaldıramayacağım için ve mutlaka bir gün bunun hesabını vereceğimden korktuğumdan bir müteşebbis olarak üniversiteyi değerlendirmek istiyorum. Zaman içinde bu da olacak. Dünyaya bakıldığında üç tip üniversite var. Devlet, vakıf ve özel üniversitelerdir. Özel üniversitelerin de yolu açıldığında o zaman devreye gireceğiz, nasıl bir üniversitedir, nasıl bir gençliktir, bunları göreceğiz. Bir kere gençliğe biz şuan sorumluluk yüklemiyoruz. Öyle bir gençlik ki sorumluluğu yüklediğiniz takdirde üzerinden gelebileceği hiçbir şey yok. Ama biz sorumluluk vermeyi bilmiyoruz, gençlikle ilişkileri ayarlamayı da bilmiyoruz. Ya tamamen başıboş bırakıyoruz. Her dediklerine boyun eğiyoruz veya benim her dediğim doğrudur diyoruz. Bunun bir ortası olmalı. Diltaş’ta elimizden geldiği kadar buraya dikkat ediyoruz. Çocuklar fikirlerini doğru veya yanlış açıkça dile getirebiliyorlar, doğrular alınıyor, eğrilerde kendilerine şundan dolayı eğridir diye mutlaka bir bilgi veriliyor. Güzel bir konsensüs oluşuyor. Tabii bu sadece benim başarım değil. Tüm Diltaş’ın başarısı. Benlik duygusunun girdiği yer de başarısızlık başlar. Ama bunun bir Lütfi ilahi olduğunu da kabul etmek gerekiyor.
*Üniversiteyle ilgili çalışmalarınız bitti mi? Üniversiteyi hangi bölgeye kurmaya düşünüyorsunuz?
– Üniversitenin fizibilite dahil tüm çalışmaları bitti. Biri Çumra yolu, alt yapı hizmetleri nedeniyle daha zor olacağını düşündüğümüz ama üstesinden belki gelebileceğimiz Bağrıkurt Köyü’nün olduğu İstanbul yolu, bir de Karatay’da Tatlıcak bölgesinde düşünüyoruz. Ama ağırlıklı olarak Meram bölgesi ve Kaşınhanı tarafına gitmeyi istiyoruz. Şehirden mümkün olduğunca uzak olmasını istiyoruz. İlk etapta 4 bin öğrenciyi planlayan bir üniversite olacak.
* Vakıf üniversiteleri harici özel üniversitelerle ilgili düzenlemenin gerçekleşmesi için siyasilerle görüşmeleriniz oluyor mu?
– Siyasetteki arkadaşlara fikrimi ifade ediyorum. Onlarda benim dediklerime doğru diyor. Ama bu bir süreçtir. Kolayda bir süreç değil. Enine boyuna düşünülmesi gerekir. Türkiye bazı şeylerde çok geç kaldı. Çok korkak davrandı ve yeni yeni kabuğunu kırmaya başladı. Her hükümet mutlaka iyi niyetle bir çivi çakmak için gelmiştir ve çakmıştır. Biz hepsine teşekkür ediyoruz. Ama iki yönde kabuk kırma olayı vardır. Biri rahmetli Özal’ın dönemindedir. Birde şimdiki hükümet zamanıdır.
“ÜNİVERSİTE HAKKINI ARAYACAK AMA ARAŞTIRMASINI YAPACAK”
* Ali Bey, bir üniversite kurma düşünceniz var ama yeni kurulan üniversiteleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Selçuk Üniversitesi bir kısım branşlarında oldukça başarılı bir üniversite. 76 bin öğrencinin de olması bunun bir göstergesi. Başka tercih edecek yer yoktu gibi sözlerin hiçbir anlamı yok. İki tane vakıf üniversitesinin daha büyük aşamalar yapacağını, daha iyi noktalara geleceğini dünya üniversiteleriyle ileri zamanlarda boy ölçüşeceğini düşünüyorum.  Epilepsi hastalığını bir Türk doktoru ameliyatla yok ediyor. Ameliyatlarda da yüzde 90 başarılılar. Ben üniversiten bu araştırmayı isterim. Bir şeyleri sunmalılar vermeliler. Tamam, haklarını arayacaklar ama hak aramak benim hakkıma tecavüz etmek değildir. Hukukun kestiği bir çizgi vardır. Benim özgürlüklerime tecavüz ettiğiniz an ceza başlar. Daha bilinçli, daha bilgili, daha görev aşkıyla tutuşan bir üniversite gençliği olacaktır.
* Ali Bey, gazetemize zaman ayırıp açıklama yaptığınız için teşekkür ederim. Son olarak neler söylemek istersiniz?
– Yalnız Diltaş değil, Türkiye ileriye gidiyor. Bütün müesseselerde devletin değiştirilmemesi gereken sistemlerini koymuş olması şart. Öyle bir sistem konmalı ki, uzun vadeli uygulama alanı olabilsin. Benim şikâyet ettiğim konu budur. Sistem çok sık değişiyor. Yine de iyiye gideceğimiz ümidini taşıyorum. Ekmeği karneyle aldığımızı, kömürü karneyle aldığımızı sokak lambasında ders çalıştığımızı bilirim. Hiç kimse Türkiye yerinde saydıydı gibi sözler söylemesin. Hatalar vardır ama hepimizin hataları var.
HASAN AYHAN


 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.