Bunlar Türkiyenin Aydınları mı?

Bir süreden beri devam eden, “Ermenilerden özür dileme” kampanyası ülkenin gündemini işgal etmeye devam ediyor.

Osmanlı, tebaa-yı sadıka olarak kabul ettiği Ermenilere toplumda büyük değer vermiş, nice Ermeni, önemli devlet görevlerinde istihdam edilmişlerdir. Türk toplumu da asırlarca din, dil ve renk ayrımı yapmadan her çeşit insanla bir arada yaşamıştır. Ne oldu da işler bir anda ters dönüp, karşılıklı bir mücadele ve mukateleye dönüştü. Olayları kimler başlattı, ülke çapında katliamlarla ne kadar Müslüman Türk’ün kanına girildi? Kiliseler nasıl silah deposu hâline getirildi?
Kampanyayı başlatan ve kendilerini aydın diye topluma lanse etmeye çalışan kesim, asla yukarıdaki soruların cevabını araştırmamış, konu ile ilgili hiçbir kaynak esere de başvurmamıştır.
Son otuz kırk yıl içerisinde resmi arşiv belgelerine dayanan Ermeni isyan ve mezalimi ile ilgili onlarca eser neşredildi. Bunların içerisinde dış kaynaklı olanlar da var. Eğer şu imza kampanyasına destek veren aydın zevat (!) sadece, Mehmet Hocaoğlu’nun, “Arşiv Vesikalarıyla Tarihte Ermeni Mezalimi ve Ermeniler” ile Mehmet Ali Birant’ın, “Dört Dilde Ermeni Terörü” isimli eserlerini şöyle bir karıştırmış olsalardı böyle bir işe asla teşebbüs etmezlerdi.
Bizim aydın geçinen kesimin, okumamak, araştırmamak gibi alışkanlığı yanında devlete, millî-manevî değerlere ve millî menfaatlere karşı çıkmak gibi bir alışkanlığı ve özelliği vardır. Bunlar bazen demokrasi, bazen fikir özgürlüğü adına yapılır.
Bu imza kampanyasının millî menfaatlere zarar verdiği aşikârdır. Yıllardan beri sözde Ermeni soy kırım iddiaları ile mücadele ediyoruz. Bundan sonra Avrupa ve Amerika’da dikilmek istenecek sözde Ermeni soy kırım anıtları faaliyetleri karşısında haklılığımızı nasıl ispatlayacağız?
Yarın Türkiye, mantar gibi dikilecek Ermeni soy kırım anıtları ile arkasından gelebilecek tazminat davalarından zarar görmeyecek mi?
Farz edelim ki, geçmişte Ermenilere karşı bir hata işlendi. Bunun özrü bunlara mı düştü? Bu ne münasebetsizlik?
Bu zamana kadar hunharca katledilen elçilerimizin özrünü kim dileyecek?
Bakıyoruz da millî menfaatler karşısında hassas ve ok gibi doğru gerçek aydınlar yabana atılıyor, maalesef yay gibi eğri olup kıvırtanlar, elde ve baş üstünde tutuluyor.
Her zaman söylüyoruz, Tanzimat’tan beri ülke bir yarı aydın baskısı altında, gerçek aydınların sesi devamlı boğulmak isteniyor. Bu son meselede de durum aynı.
Şimdi bu özür dileme kampanyası karşısında, meselenin aslını bilmeyenler o dönem Ermenilerini sütten çıkmış ak kaşık sanacak.
 Televizyonlarda gördüğümüz pek çok vicdan sahibi Ermeni vatandaşımız, böyle bir özür kampanyasına gerek olmadığını söyledi. Olar kadar bile millî hassasiyetleri yok bunların. Milli menfaatlerimize zarar veren bu hareket asla cezasız kalmamalı ve savcılar bunun hesabını sormalıdır.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ali Uz Arşivi

Yeni tedbirler gerek

04 Eylül 2020 Cuma 06:00

50. Yıl Hayırlı Olsun

21 Ağustos 2019 Çarşamba 11:19

İzzet-i nefis meselesi

11 Mart 2017 Cumartesi 06:05

Türbeler eskiden neden bakımlı idi

11 Kasım 2016 Cuma 06:00

Arıtan Hoca’nın ardından

14 Temmuz 2016 Perşembe 08:04

Nurettin Topçu üzerine

01 Eylül 2015 Salı 08:05

Acı bir kayıp

15 Temmuz 2015 Çarşamba 06:10