Bir asır önce Konya’nın en hareketli yeriydi

Bir asır önce Konya’nın en hareketli yeriydi

Günümüzde Tarihî Osmanlı Buğday Pazarı adıyla bilinen yapının yerinde bulunan pazaryeri 1900’lü yılların başında Buğday Pazarı adıyla anılıyordu. Buğday Pazarı yapıldığı 1901 yılında şehrin en hareketli yerlerinden birisiydi

İnsanlar gibi şehirler de zaman içerisinde değişir ve bazen bu değişimin boyutu öylesine büyür ki yapılan müdahaleler sebebiyle şehirler tanınamaz hale gelebilir. Konya, Bursa, Erzurum, Sivas, Kayseri gibi tarihî şehirlerin nüvesini teşkil eden eski şehir merkezi diye anılan semtlerine pek de fazla dokunmamak gerekir. Zira dokunulduğu zaman şehir eski halini kaybedebilir. Geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan bu tür kadim şehirlerin merkezî semtlerinde imar faaliyetinde bulunurken çok dikkatli olmak gerekir. Adeta şehirlerin kalbini teşkil eden bu semtlere müdahale ederken tabir yerindeyse kılı kırk yarmakta fayda vardır. Bizler şehirlerin de bir ruhu olduğuna inanırız. Şehirlerin kalbini incitirseniz, ruhunu da incitmiş olursunuz. Bir şehrin abidevî yapılarını yok ederseniz, o şehir beton yığınından başka bir şeye benzemez.

13-2.jpg

YIKIMDAN KONYA DA NASİBİNİ ALDI

Tarihî Konya Çarşısı’nı gözünüzün önünde bir canlandırın, Kapı Camii’ni, Aziziye Camii’ni bir tasavvur edin. Her iki yapı da adeta çarşının kalbi gibidir ve çarşının merkezinde yer alır. Tarihî şehirleri, tarihî çarşıları, tarihî semtleri bir bütün halinde korumak gerekir. Asırlardan beri çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Konya ne yazık ki zaman içerisinde çok kan kaybetti. Özellikle XX. yüzyılın ilk yarısında bu tahribat daha da arttı. Bizans, Selçuklu, Karamanoğlu ve Osmanlı döneminden kalan çok sayıda yapı yeni bir şehir kurma hevesiyle yerle bir edildi. Bu yıkım ve yok etme faaliyetinden şehrin merkezi gibi kenar mahalleleri de nasibini aldı. Son yüzyıl içerisinde tarihî eserlerin korunmasına ilişkin mevzuat oluşmasına ve gerekli bilinç kazanılmasına rağmen tarihî eserler açısından kan kaybı halen devam ediyor. Özellikle şehrimizdeki geleneksel sivil mimari örnekleri büyük bir tehditle karşı karşıyadır. Kentsel dönüşüm adı altında Konya’nın kadim mahalleleri adeta betona teslim edildi. Daha önce şehir merkezinde çok güzel örnekleri bulunan Konya evlerinin sayısı giderek azaldı.

BUĞDAY PAZARI KONYA’NIN MERKEZİYDİ

Konya’nın en çok değişen bölgelerinden biri de Mevlâna Dergâhı ile Tarihî Konya Çarşısı arasında yer alan bölgedir. Örneğin bir zamanlar yerinde Sebze Hali, Mollaoğlu Medresesi ve Üzüm Pazarı gibi şehrin ticari hafızası olan binalar yer alan Mevlâna Çarşısı 1980’li yıllarda büyük umutlarla yapılmıştı. Bugün bir ucube olarak görülen bu bina yapılmadan önce keşke yerinde bulunan tarihî doku elden geçirilerek korunabilseydi. Tarihî şehir merkezinde imar faaliyetinde bulunulurken ince eleyip sık dokumak gerekir. Şayet böyle yapılmazsa bu hataları telafi etmenin maliyeti hem zaman açısından hem de maddi olarak çok büyük olur. Mevlâna Çarşısı’nın bulunduğu alan daha önce restore edilip korunmuş olsaydı şu anda yıkmak için uğraştığımız bir ucube de ortaya çıkmayacaktı.

13-1.jpg

Yine aynı bölgenin yakınında yer alan ve bugünlerde açılacak olan Tarihî Osmanlı Buğday Pazarı da Konya Çarşısı’nda son yıllarda yapılan yeni binaların en dikkat çekicilerinden birisidir. Günümüzde Tarihî Osmanlı Buğday Pazarı adıyla bilinen yapının yerinde bulunan pazaryeri 1900’lü yılların başında Buğday Pazarı adıyla anılıyordu. Buğday Pazarı yapıldığı 1901 yılında şehrin en hareketli yerlerinden birisiydi. Pazarı Sultan II. Abdülhamid döneminde Konya Valisi Avlonyalı Ferit Paşa yaptırmıştı. Şehrin dış surlarından, At Pazarı Kapısı önünde bulunan pazarın etrafı dükkân ve hububat depolarıyla çevriliydi. Ortada ise hububatların döküldüğü geniş bir avlu bulunuyordu. Faaliyette olduğu yıllarda pazar civarında hanlar, nalbantlar, saraçlar, uncular, ahırlar, at arabası imalatçıları gibi işyerleri çoğunluktaydı.

1972 YILINDA YENİ BUĞDAY PAZARI YAPILDI

1972 yılında Eski Sanayi Çarşısı’nın yan tarafına Yeni Buğday Pazarı’nın yapılmasıyla birlikte Eski Buğday Pazarı süt ürünleri satışıyla uğraşan esnaflar tarafından kullanılmaya başladı. Son zamanlarında farklı sektörlere ait işyerleri bulunan pazar 1995 yılında restore edilmek amacıyla boşaltıldı. Yıkılan pazaryeri uzun bir süre otopark olarak kullanıldı. 2015 yılında Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından altı otopark, üstü Tarım Müzesi ve işyerleri yapılmak üzere yeni bir bina inşa edildi. Otopark kısmı ihtiyaç sebebiyle daha önce faaliyete geçen yeni çarşının diğer bölümleri de önümüzdeki günlerde açılacak. İnşaat süreci oldukça uzun süren binanın hafriyatı yapılırken bazı temel kalıntıları çıkmıştı. Temel kalıntıları bodrum kata otopark yapılacağı için Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun aldığı karara istinaden yıkıldı ve binanın bodrumu otopark yapıldı. Yine Eski Buğday Pazarı’nın tarihî değeri olan abidevî iki kapısı ve iki çeşme taşları numaralandırılarak depoya kaldırılmıştı.

13-8.jpg

Yeni yapılan çarşının güneydoğu köşesinde 1959 yılında inşa edilmiş Buğday Pazarı Karaaliler Camii yer alıyordu. Sanat tarihi açısından herhangi bir değeri olmayan bu cami yıkılarak yerine yeni bir cami inşa edildi. Yeni yapılan cami öncekine göre gerek dış görünüm olarak, gerekse fonksiyonellik açısından daha kullanışlı olduğu için yenilenmesi yerinde bir karar oldu. Daha önce çarşının doğu ve batı tarafında bulunan kapılar da eski malzemeleriyle aynı yerlerine aslına uygun olarak yeniden inşa edildi ve kapıların inşa kitabeleri de yerlerine yerleştirildi. Eski Buğday Pazarı’nın orta avlusunda yer alan 1915 tarihli Narinzade Yusuf Ağa Çeşmesi ve pazarın kuzey tarafında yer alan Sulu Han Çeşmesi de kendi malzemeleriyle aslına uygun olarak yapıldı. Bu iki çeşmenin yeniden yapılması yaptıran şahısların adlarının ve hatıralarının yaşatılması açısından son derece isabetli oldu. Vaktiyle şu andaki çarşının kuzeyinde, yani Sulu Han Çeşmesi’nin bulunduğu yerde bir şehir hanı olan Sulu Han bulunuyordu. Yaşımız gereği bu binanın han olarak kullanıldığını hatırlamıyoruz ama içerisinde yer alan dükkânları ve büyük han kapısının yanında yer alan Sulu Han Çeşmesi’ni gayet iyi biliyoruz. Sulu Han Çeşmesi üzerinde 1920’de Abdülhalim Çelebi tarafından yaptırılan tamirata ait bir kitabe daha bulunuyordu, keşke bu kitabe de yerine yerleştirilseydi. Muhtemelen çeşmenin tamir kitabesi müzeye kaldırılmış olmalı. Ama bu kitabe müzeden ziyade ait olduğu yere daha çok yakışır.

13-7.jpg

İleriki yıllarda yeni yapılan çarşının gelecek nesiller tarafından bir ucubeye benzetilip benzetilmeyeceğini bilemiyoruz ama biz tarihî şehir merkezlerine inşa edilen bu tür yapılara biraz mesafeli duruyoruz. Tarihî bölgeleri yeniden imar ederken çok dikkatli olmak gerekir. Demek ki Mevlâna Çarşısı ve Kadınlar Pazarı gibi örneklerden ders almamış olmalıyız ki yine aynı tarz binalar yapmakta ısrar ediyoruz. Pek çok defa söylediğimiz gibi aslında Konya için en doğru olanı dış kale surlarının içinde kalan alanın olduğu gibi korunmasıydı ama şehir olarak bu fırsatı kaçıralı çok zaman geçti. Şimdi yapılacak en akılcı şey sahip olduğumuz kültür varlıklarına sahip çıkmaktır.

DOSYA: AHMET KUŞ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.