Başkan Kavuş: “Menemenin hastasıyım”

Başkan Kavuş: “Menemenin hastasıyım”

Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, özel hayatını Merhaba Şehir'e anlattı.

Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, özel hayatını Merhaba Şehir'e anlattı. Çocukluk dönemini, evlilik yıllarını, yeme alışkanlıklarını, hobilerini dile getiren Kavuş, “Menemenin hastasıyım. Son dönemler de ise en fazla Müslüm Gürses'i dinliyorum” dedi.

ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR ADINA ÜZÜLÜYORUM

Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, Merhaba'ya konuştu. Çocukken çok huzurlu ve mutlu bir aile hayatı yaşadığını, çocukluk günlerini ve mahalle kültürünü özlediğini söyleyen Kavuş, “ilye oynardık. Çelik çomak oynardık. Yakar top oynardık. Mahallede büyük küçük herkes birleşirdi, tarla vardı, orada oyunlar oynardık. Top oynardık. Herkes birbirini bilirdi. Şimdiki çocuklar adına üzülüyorum” şeklinde konuştu.

RÖPORTAJ'IN VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN:

ÜNİVERSİTE 4. SINIFTAYKEN EVLENDİM

**Sizi tanıyabilir miyiz?

-Ben, 4 Temmuz 1974 yılında Konya'da doğdum. Doğduğum mahallenin şimdiki adı Melikşah. O dönem mahallenin adı da Armağan'dı. İlkokulu, Ali İhsan Dayıoğlugil İlkokulu'nda okudum. Ben, ailemin ilk çocuğu ve ilk torunuyum. Hem anne hem baba tarafında ilk torunum. 3 kardeşiz. Bir de ikizlerim var. İsmini aldığım rahmetli Mustafa Dedem, Kur'an kursu işleriyle uğraşırdı. Kendisi keresteciydi. Dedem, kendi köyümüzde, Bozkır'ın Sorkun Köyü'nde o dönem kazancının büyük bir kısmıyla Kur'an kursu ve Cami inşa etmiş. Ciddi sayıda hafız yetişmesine vesile olmuş. Dedem elimden tutup, beni Havzan Kur'an Kursu'na götürdü. Beni, rahmetli İsmail Ketenci hocaya emanet etti. 3 yıl Kur'an ve hafızlık eğitimi aldım. Hafızlıktan sonra da Konya İmam Hatip'e başladım. İmam Hatip Lisesi'ni 7 değil, 6 senede bitirdim. Daha sonra büyük bir başarıyla Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazandım. O günlerden bu günlere geldik. Evliyim ve 2 çocuk babasıyım.

4-1-1200x800.jpg

HAYATIN TOKADINI YEDİM, 2001 KRİZİ KİŞİLİĞİMİ ÇOK ETKİLEDİ

**Üniversite yıllarındayken hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?

-Ben, 4. sınıftayken okulu bilerek uzattım ve evlendim. Eşimle dersanede tanışmıştık. Eşim, üniversiteyi kazanamadı. Daha fazla beklemesin diye 4. sınıfta düğün yaptık. Daha sonra Konya'ya geldim. Babam, konfeksiyoncuydu. Onun yanında çalışmaya başladım. Bu ülkede 2001 yılı krizi yaşandı. Büyük bir mağaza açmıştık o dönem. 1 yıl dolmadan, ayaklarımızın üzerine yeni basmaya başlamışken, bir krize yakalandık. Büyük bir yatırımdı. O krizden sonra ticari hayatım sonlandı. O kriz benim kişiliğimi çok etkiledi. Ben, eskiden çok daha fazla güleç bir insandım. Ortama neşe katan bir profilim varken, krizden sonra bir anda daha ciddi birisi oldum. Hayatın tokadını yedim. Kötüydü ama benim için bir tecrübeydi. O kriz, hayatımdaki bir yol ayrımıymış. Bir anda patronluktan, birinin yanında çalışır pozisyona geldim. Arkadaşlarımın yanında çalışmaya başladım. Okul bitmemişti, yeni evliydim. Okulu bile bile uzatmamın sebebi vardı. Evlenmiştim, askerliğimi yapmamıştım, işimi kaybetmiştim. Hayatımı düzene sokup, askere öyle gitmeliydim. Bu sebepten o dönem için okulu uzatmaktan başka çarem yoktu. 2 yıl, unlu mamülcülük yaptım. Dondurma ustalığım vardır. Ben, bulunduğum tüm yerlerde joker eleman olurdum. Ben, unlu mamüller sektöründe müdürlük yapıyordum ama yeri geldiğinde servis şoförlüğü yapmışlığım da oldu. Bunları da gurur duyarak anlatıyorum. Küçüklüğümden beri ticaretin içindeydim. Üniversite öncesinde de babamın yanında çalışıyordum. Unlu mamüller işinden sonra, tavukçuluk, yumurta üretimi, veterinerlik üzerine kurulu olan büyük bir ecza deposunda 2 yıl müdürlük yaptım. Marketlere çok yumurta götürdüm.

4-2-1200x800.jpg

İKİZ KARDEŞLERİMİ KISKANMAKTAN ZAYIFLAMIŞIM

**Nasıl bir çocukluk dönemi geçirdiniz, yaramaz mıydınız?

-Çocukluktan bu yana çok belirgin bir özelliğim vardır. Önce bundan bahsetmek isterim. Eve herhangi bir iş kolundan usta geldiğinde ikinci kez gelmezdi. Eve gelen ustaları izlerdim. Meraklıydım, öğrenirdim ve evde ustalık gerektiren bir iş olduğunda da ben yapardım. Çevremizdeki çoğu insanın bu konuda yardımına koşardım. Evin ilk çocuğu ve torunuyum. Herkesin göz bebeğiydim. Benden sonra ikiz kardeşlerim oldu. Anlatılanlara göre onları biraz kıskanmışım. Daha tombul bir çocukken, kıskançlıktan dolayı zayıflamaya başlamışım. Ben, genelde ağır ve sakin bir çocukmuşum. Çok yaramazlığım yokmuş.

4-5-978x800.jpg

YAN KOMŞUMUZUN YATAK ODASINI YAKTIM

**Çocukluğunuzda unutamadığınız anılarınız var mı?

-Çok yaramazlığım yokmuş ama yaramazlık sayılacak bazı davranışlarım da olmuş. Bir gün çekmeceden ilaç bulmuşum içmişim, midemi yıkamaya götürdüler. Kapının birine elim sıkıştı, serçe parmağım koptu, o dikildi. Eskiden merdaneli çamaşır makineleri vardı. Kolumu kaptırmıştım makineye. Makine dirseğime kadar zarar verdi. Bir gün de kibritle oynarken, komşumuzun yatak odasını yakmışım. O evin sahibi yan komşumuz olurdu. Çocukları yoktu. Birbirimize ailecek çok gider gelirdik. Yatak odalarına gitmişim, kibritle oynarken yorganlarını yakmışım. Hemen söndürmüşler. Bunlar çocukken unutamayacağım anılar.

ÇOCUKLUK GÜNLERİMİ ÖZLÜYORUM

**Çocukluğunuzu, çocukluğunuzun geçtiği mahalleyi özlüyor musunuz?

-Çok özlüyorum. Şimdiki çocuklar adına da üzülüyorum. Çünkü gerçekten biz çok güzel bir çocukluk geçirdik. Bilye oynardık. Çelik çomak oynardık. Yakar top oynardık. Mahallede büyük küçük herkes birleşirdi, tarla vardı, orada oyunlar oynardık. Top oynardık. Herkes birbirini bilirdi. Sabahtan akşama günümüz dışarıda geçerdi ama mahallemiz çok korunaklıydı. Annemiz babamız, bugünkü ebeveynler gibi bizi çok merak etmezdi. Gözleri dışarıda olmazdı. Bir güven vardı. Mahallede herkes birbirini tanırdı. Meram'da hala bu özelliğini koruyan birkaç mahalle var. Baba mahallem orası. O dönemki arkadaşlıklar farklıydı. Tek eğlence aracı televizyondu. Onu da babamız açarsa seyrederdik. Bir de olursa Walkmanlar olurdu. Benim de arkadaşımdan aldığımı bir Walkmanım vardı. Ben, çocukluğumda teker çevirdim mesela. Bizim için büyük bir eğlenceydi. Çocukluğumu yaşadım.

ÇOCUKKEN ÇOK MUTLU VE HUZURLU BİR EVİMİZ VARDI

**Aile yaşantınız nasıldı?

-Mütevazi bir yaşantımız vardı. 3 erkek kardeştik bir de babam vardı. Evde 4 erkek vardı. Annem yoruluyordu. Elimden geldiğince anneme yardım ederdim. İşin ucundan tutmam gerekiyordu. Anne, kutsal bir varlık. Bir insanı dünyada annesi kadar sevebilen başka kimse yoktur diye düşünüyorum. 46 yaşındayım, hala telefon açar. “Yola gidiyorsun dikkat et” “Başın ağrıyordu, nasıl oldun” der. Annem pandemi sürecinin ilk 5-6 ayında beni kucaklamak için uğraştı. Ben de kendisine zarar gelmemesi adına kendimi geri çektim. Söz verdim, pandemi bitsin saatlerce birbirimize sarılacağız. Çocukken annem üzerime nasıl titriyorsa, bugün de aynısını yapıyor. Allah, onlardan razı olsun. Mutlu ve huzurlu bir evimiz vardı. Evimiz sobalıydı. Ben, kaloriferli evle ilk kez evlenince tanıştım. Sobayı özlüyorum.

adsiz.jpg

BENİM İDOLÜM DAYILARIM OLDU

**Derslerinizde başarılı mıydınız?

-İlkokul, ortaokul ve lisede okul birincisi veya ikincisiydim. Üniversite sınavında da ciddi bir başarı elde etmiştim. Türkiye genelinde ilk bine girmiştim. Hafızlığın verdiği ciddi bir kazanımdı bu. Hafızların anlama yetisi açık olur. Çok fazla ders çalışan biri olmadım. Dersi derste dinlerdim. Annem, babam biri ilkokul, biri de ortaokul terk. Dayılarımın çok faydasını gördüm. Dayılarımın biri Konya'da birisi de Ankara'daydı. Konya'daki dayım eğitim hayatımın Konya'da devam ettiği sürede, diğer dayım da Ankara'daki süreçte bana çok destek oldu. Dayılarım benim idolüm oldu.

**Peki siyasete girişiniz nasıl oldu?

-AK Parti'nin kuruluşuyla oldu. 2001 yılının sonunda Ankara'da okurken, partinin erdemliler hareketi başladıktan sonraki süreçte bulunduğumuz ortamlarda bazı şeyler konuşuluyordu. Parti kurulurken ben Ankara'daydım. Daha sonraki süreçte Konya'ya gelme durumum olunca, Konya'da görev yapmaya başladım. O gün il yönetimine de girebilirdim ama yaşım itibariyle gençlik kollarında başladım. Partinin kurucu ekibinin içinde yer alan birisiydim. İlk kongrede il yönetimine geçtim. Gençlik teşkilatında 1, il yönetiminde de 1 dönem çalıştım. 2004 yılında belediye seçimleri olmuştu. Tahir Akyürek beyle de seçimden 3 ay önce tanışmıştık. Abi kardeş olduk. Özel sektördeki tavukçuluk işini bırakıp, Büyükşehir Belediyesi'nde işe başladım. Danışman olarak başlamıştım işe. Siyasete girişim böyle oldu.

3-4 YAŞINA GELİNCEYE KADAR OĞLUMU ÇOK AZ GÖRDÜM

**Mustafa Kavuş, nasıl bir eş ve nasıl bir babadır?

-Allah, eşimden razı olsun. Bana ilk evlendiğimiz günden bu yana çok destek oldu. Yıllar önce bir öğrenci eşiydi, bugün de bir belediye başkanı eşi. O gün nasıl bana destek oldu, arkamda durduysa, bugün de aynısını yapıyor. Siyasete ilk girdiğim dönemde, belediye başkanlığı ve öncesindeki dönemde de evi aflarına sığınarak, mecburi olarak çok ihmal ettim. İlk çocuğum dünyaya geldiğinde bayramın birinci günüydü, hastaneye gittim ve eşimi tebrik ettim. Sonra da hastaneden çıkarak, partinin bayramlaşma programına gittim. Çocuğum 3-4 yaşına gelinceye kadar kendisini çok az gördüm. Hayatta bazı fedakârlıklar olmak zorunda. Çocuklarımla sürekli eşim ilgilendi. Kendisinin, hem çocuklarım hem de benim için emeği çok kıymetli. Ben, daha iyi bir baba olduğumdan, daha iyi bir eş olduğumu düşünüyorum. Belediye Başkanlığından önce Bakan danışmanlığı yaptım. Haftada bir gün Konya'ya geliyordum. O gün telefonu falan bir kenara bırakarak, çocuklarımla vakit geçiriyordum. Evet, çocuklarımla az zaman geçiriyordum ama birlikte olunca da çok kaliteli vakit geçiriyorduk. Pandemi sürecinde çocuklarımla daha güzel vakit geçirme imkânı buldum. Çok güzel bir Ramazan ayını geride bıraktık. Yaklaşık 20 yıl içinde ilk kez ailemle böyle dolu dolu bir Ramazan geçirdim. Çocuklarımla birlikte teravih namazlarını kıldık. 20 yıl içinde toplansa ancak 30 gün evimde ailemle birlikte iftar yapmışımdır. Çocuklarımla arkadaş gibiyim. Dillerinden anlarım.

adsiz-001.jpg

ARKA ODAYA GEÇER VE TÖVBE EDERİM

**Bir belediye başkanı olarak çocuklarınıza uyarılarınız oluyor mu?

-Büyükşehir'de teftiş kurulu başkanlığı yaptım. Makam, mevki ve gelir açısından iyi bir yerdi. Çevre ve Şehircilik Bakanının danışmanlığını yaptım. Etkili ve güçlü bir görevdi. Meram Belediye Başkanlığı öncesinde de pozisyon itibariyle önemli konumlarda bulundum. Ben, ne o dönem ne de bu dönem çocuklarımın benim makam ve mevkimi girdikleri ortamda ağızlarına aldıklarını duymadım. Eşim de öyle. Kendilerini hiç uyarma gereği hissetmedim. Allah, onlardan razı olsun. Gündelik hayatta ben başkan değilim. Ben kendimi başkan olarak tanıtmıyorum. 'Meram Belediyesi'nde çalışıyorum' diyorum. Allah, ayağımızı kaydırmasın. Eğer kalbime başkanlıkla ilgili bir şey gelirse anında tövbe ediyorum. Arka odaya geçerim, tövbe ederim. Başkanlık mükemmel bir iş. Sıkıntı, kalbi sarmaya başladığı an başlar. Adaylığımdan sonra annem 3-4 gün bu işe çok sıcak bakmadı. Anlata anlata gönlünü aldım. Bugün bile uyarılarını yapmaya devam ediyor.

**Sayın başkan, uyku düzeniniz nasıl?

Gece saat 01.00'den önce yatmam. Sabah namazından sonra uyumuyorum. Yaz döneminde sabah namazından sonra da uyurum. Yıllardır böyleyim. Benimki bir alışkanlık. Gündüz uyumayı hiç sevmem. Uykuya giden zamana boşa gidiyor gibi üzülürüm. Günlük 5 saatten fazla uykuya gerek yok.

SON GÜNLERDE EN ÇOK MÜSLÜM GÜRSES'İ DİNLİYORUM

**Dinlediğiniz bir müzik türü var mı?

-Evet var. İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur dinlerim. Son zamanlarda da filmini izledikten sonra Müslüm Gürses de dinlemeye başladım. Müslüm filmi bana iyi bir ders oldu. Bu filmi iki kez izledim. Filmden sonra bir insanın geçmişinde yaşadıklarını bilmeden, onun yaşanmışlıklarını öğrenmeden konuşmamak gerektiğini daha iyi anladım. Yaşadığı acıları görünce Müslüm Gürses'e içim ısınmıştı. O kadar zorluğa rağmen ayakta kalabilmek gerçekten zor. Belki başka birisi olsa intihar ederdi. Her şeye rağmen Müslüm Gürses ayakta kalabilmiş. Onun da kendine ait günahları, sevapları vardır. O kendisiyle ilgili bir mevzu. Ben, olaya başka bir boyutundan bakıyorum. Fırsat buldukça müzik dinlerim. Çokça Kur'an dinlerim.

MENEMENİN HASTASIYIMDIR

**Yemek yemeyi sever misiniz, en çok sevdiğiniz yemek hangisi?

-Yemek yemeyi çok severim. Her yemeği severim aslında. Has bir Konyalı olarak etliekmek vazgeçilmezdir. En fazla etliekmeği, kuru fasulyeyi ve menemeni severim. Menemenin hastasıyımdır. İmkân bulduğum yerde muhakkak menemen yaptırırım. Çok lezzetli oluyor.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum