Atlı Tramvaydan, Yeni Hızlı Trene

Konyamız, çağdaş bir nimete daha kavuştu. Buharlı, mazotlu, elektrikli tren derken “Yeni Hızlı Tren” de halkımızın hizmetine sunuldu. Emeği, himmeti, alınteri, göz nuru, bilek gücü sarfedenlere gönül dolusu selâm, minnet ve teşekkürler. Bu tür hizmetleri, kim yaparsa yapsın saygı, sevgi duyulup, takdir edilmeli. Cılız ve ucuz politik çabayla, küçük meseleleri konu edinip, hafife alarak, karalanmamalı, derim. Muhalefet, her zaman yıkıcı, tekzip edici, bakar kör oluculuk değil. Yapılanları, insaf terazisinde tartarak, tenkidi gibi, takdirini de, tarafsız olarak yerine getirmelidir. Medeniyet budur. İnsanlık böyledir. Fazilet bunu gerektirir.
Hani bilirsiniz; Paris’e “Eyfel Kulesi” yapılacağı zaman, bazı kişi, birkaç gazete, aleyhte görüş ızhar ederek yapılmamasını için kampanyalar düzenlemiş, aleyhinde haşin ve hırçın iddialarda bulunmuşlar. Böyle bir demir yığını güzelim Paris’i çirkinleştirecek, hurda yığınına döndürecek; iskeletvari görünüşü ile halkımızın ümit, neşe ve sevinç duygularını kaçıracak; ufkumuzu karartacak; iniş-çıkışta kazalara sebebiyet verecek gibi sığ ifadelerde bulunmuşlar. Ama yetkililer, bu iddia ve isnatların asılsız ve geçersiz olduğunu görerek, plân ve projelerinden dönmemişler. Sonunda Eyfel yapılmış. Açılış günü ve saati ilân edilmiş. Bütün Paris’li, Eyfel’in ayakları çevresinde düzenlenilen şenliklere coşku ile katılmışlar. Kordelanın kesilmesinden sonra, asansörler işlemeye başlamış. İlk kabinde zirvesine çıkan yetkililer ve halk, ne görseler beğenirsiniz? Aylardan beri Eyfel’in yapılmaması için olmadık yaygarayı koparanlardan en tanınmış birisi, herkesden önce çıkıp, zirvedeki şezlonga kurulmuş. Piposunu tüttürüp, etrafı seyrediyor… Onun burada olduğunu, hem de herkesten önce çıktığını görenler hayretle sormuşlar: “Hayrola; bu acelecilik niye? Onca aleyhte kampanyanıza rağmen burada bulunuşunuz, hem de herkesten önce Eyfel’e çıkışınız neden?”.
Muhalif, başını öne eğerek şöyle mırıldanmış: “Ne yapayım, Eyfel sadece buradan görünmüyor da ondan.”
Şimdi,rayları arasına döşenen taşlarından, vagonlarındaki klimalara varıncaya kadar Türk emeği ile gerçekleştirildiğini öğrendiğimiz Yeni Hızlı Tren’i, şahsî menfaatinin engellenmesinden, iş kaybından dolayı veya kişisel siyasî entrikaları gereği tenkit edenler, az da olsa var. Bunların hâli, yapılmasına muhalif olup da Eyfel’e herkesden önce çıkıp, kurulduğu şezlongda, Paris’in doyulmaz manzarasını seyreden kişinin gülünç durumdan ne farkı var? “Arap atlar yakın etti ırağı.” misali, zamanı dürüp, yolları katlayan, “hem oturulup, hem de gidilen” böylesine güzel, rahat ve faydalı bir yeniliğe, benden önce binip rahat koltuğuna kurulan bir zamanların muhalif kişilerinin yüzü hiç kızarmıyacak mı? Bu yazımızda, hiç de haz etmediğimiz halde konunun mahiyeti nedeniyle siyasete teğet geçmemize sebep olan “muhalefet mübtelaları”, “tenkit goygoycuları”, “istemezük çığırtganları”, tükürdüklerini yalamamak için, yolculuklarında yine de kara treni tercih edebilirler. Kimse karışmaz.
Konya’nın raylı ulaşım aracıyla tanışması, bundan yüz yıl önce olmuştu. Konya’ya “Atlı tramvay” getirilmişti. Konya’da valilik yapmış olan Sadrazam Avlonyalı Ferit Paşa, Selânik’den 1906 yılında getirmişti. Üzeri tenteli vagonunu atlar çeker, çıkamadıkları rampalarda yolcular inerek iteklerlerdi. Yıllar sonra, artan motorlu araçlar sebebiyle müşteri kaybettiği için, işletici kurum zarar edince, yeterince beslenemedikleri için zayıf düşen atların güçsüzlüğü sebebiyle yokuşlarda iteklenmesini, özellikle turist yolcuların gülünç bularak alaya almaları üzerine Belediye, kaldırılmasına karar vermişti. Şimdi, Atlı Tramvay’ın fotoğraflarına bakınca hatırıma gelir; onun getirilmesine de muhalefet edenler, istemezük diyenler acaba olmuş muydu?
Her neyse..
Cılız atların çektiği, yolcularının iteklediği, yayaların tramvaydan çoğu kez daha hızlı gittiği dünkü atlı tramvaydan, şimdi saatte 300 km. yapan Yeni Hızlı Tren’e… Bakalım daha neler göreceğiz, neler yaşayacağız…
Hızlı treni ben, on üç yıl önce Avrupa’da tanımıştım. Köln’den, Paris’e yıldırım hızıyla taşımıştı yolcularını. Temizliğine, düzenliliğine, servisine ve hızına hayran olmuştum. O günden beri, bu nimeti yurdumda da görmek için dua ederdim. Mevlâ lütfetti; gerçekleşti. Hem de Konyamız da. Ayağımıza, istasyonumuza kadar geldi. Az nimet mi bu? Şükürler olsun. İlk fırsatta, zevk için ben de bineceğim.
Nimetin artması için şükrediyor, emeği geçenlere teşekkürlerimi sunuyorum. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Bir Oğuz Beyi İçin Var mısınız?

13 Ekim 2011 Perşembe 18:28

Gazel Ayları: Eylül - Ekim

09 Ekim 2011 Pazar 17:50

Gurbetin Azizlikleri

05 Ekim 2011 Çarşamba 18:38

Mehmet Öndersiz Yıllar

26 Ağustos 2011 Cuma 15:26

Merhum Ağazâde Osman Efendi Hocamız

24 Ağustos 2011 Çarşamba 17:20

Enstitü Müdürümüz Veli Ertan Bey

07 Ağustos 2011 Pazar 23:40

Ellerimiz Ne Kadar Temiz?

29 Haziran 2011 Çarşamba 17:37