Arife, Bayramdan Bir Gün Önce
Her anı rahmet, fazilet ve bereket yüklü Ramazan ayının son gününe de kavuşmuş bulunuyoruz. Peygamber Efendimizin: “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azâbından kurtulmaktır.” buyurduğu Ramazan ayını içimize sindirerek ve yüreğimizde hissederek yaşadık. Oruçla ve Teravihle ihya ettiğimiz bu mübârek ve muhteşem ayın ilk günü; karşılama ve sevinç, son günü; uğurlama ve hüzün. Şu anda Ramazan Bayramından bir önceki gündeyiz, yani arife günündeyiz. Arife günü bu kutsal zaman diliminde Ramazan ayının uğurlayıcısı ve Ramazan bayram günlerinin habercisidir. Son Teravih Namazını da huzur ve huşu ile kıldığımız Ramazan ayını, bu günkü oruçla tamamlamış olacağız. Biz ondan memnunuz, o da bizden memnun ki her yıl belirlenen zamanda aynı iştiyakla geliyor. Gelsin nasıl olsa kalbimizde, gönlümüzde, kültürümüzde ve zihnimizde yeri, ahlâk ve faziletimizde, işimizde gücümüzde tesiri var. Ramazan-ı şerifle tekrar aynı yerde, aynı zamanda ve aynı şartlarda beraber olmaya azimli ve kararlıyız.
Ramazan-ı şerifin sosyal hayatımıza ve düşünce yapımıza da sayılamayacak kadar müspet tesiri var Ramazan ayından elde edeceğimiz dünya ve ahıretle ilgili sayılamayacak kadar menfaatimiz ve faydamız var..
Allah’ın sözü, îman, ilim ve hikmetin kaynağı Kur’an-ı Kerim’in yer yüzüne indirildiği veya indirilmeye başlandığı an olması hasebiyle bin aydan daha hayırlı ve bereketli olan Kadir Gecesini de, Kur’an-ı Kerim’i yeniden düşünerek, tövbe ve istiğfarda bulunarak, dua ve niyazlarla geride bıraktık. O zaman dilimine de, Ramazan-ı şerifin ayrılmaz bir parçası olduğu için inşallah tekrar kavuşacağız. Gerçi Allah-ü Teâlâ’nın, tövbe ve istiğfarda bulunulduğu, gözyaşı dökülüp yakarıldığı takdirde iki mübârek gece arasında işlenen küçük günâhları af edeceğini Peygamber Efendimiz müjdeliyor, ama biz, meseleye o açıdan ve çıkar hesabından bakmıyoruz. Böylesine menfeata dayanan basit bir niyetle Allah-ü Teâlâya ibâdet ve teatta bulunmamaya özen gösteriyoruz. Biz Müslümanlar, Allah’ın rızasına nâil ve kulluğuna lâyık olabilmek için Kadir Gecesi dahil bütün mübârek gün ve geceleri ibâdetle değerlendirmeye çalışıyoruz. Cenab-ı Hak dilerse af eder veya af etmez, onun bileceği bir iş ve takdiri kudretinde olan bir karardır. Biz Ramazan-ı şerifin nurlu aydınlığında çoğalarak ve güçlenerek yolumuza devam ediyoruz.
Ramazan ayı ile aramızdaki yakınlığa ve gönül bağına güvenerek bu ifadeleri dile getirdikten sonra kısaca arife teriminin ne anlama geldiğini izah edelim:
“Arife (Arefe), haccın en önemli farzı olan vakfenin yapıldığı Arafat dağı ve çevresinin adıdır. Vakfe, Kurban Bayramından bir gün önce Arafat dağı ve sınırları belirlenen çevresinde yapıldığından bu güne Türkçe’de arefe denilmiştir.
Kurban Bayramından bir gün öncesine mahsus olan arefe tâbiri, Türkçe’de Ramazan Bayramından bir gün öncesi için de kullanılmaktadır. Bunun gibi belli gün ve bayramlardan bir gün öncesine veya önemli bir olay yada olayların cereyan ettiği bir dönemden önceki günlere de Türkçe’de arefe denilmektedir.” (T.D.V. İslâm Ansiklopedisi, cilt; 3, sayfa; 262.)
Arefe günü bir bakıma bayrama hazırlanma, ailede ve çevrede böyle bir havanın oluşmasına zemin hazırlama ve yardımcı olma zamanıdır. Arefe, ertesi günün bayram günlerinin ilki olduğunu haber veren bir gündür.
Allah-ü Teâlâ’nın: “Ey iman edenler, sizin üzerinize oruç farz kılındı, nasıl ki sizden önceki ümmetlere de farz kılınmıştı Tâ ki günâhlardan sakınasınız.” (Bakara suresi, ayet; 183.) emrine uyarak oruç tutan mü’minler, Arefe gününde Ramazan ayından ayrılmak üzere olmanın üzüntüsünü yaşarken, aynı anda bayram günlerine kavuşmak üzere olmanın sevincini de hissederler.
Arefe günü bize ayrıca şu önemli görevleri de hakırlakır:
“Bayramlara önceden hazırlanılması, bu günlerde temiz ve güzel elbiselerin giyilmesi, gusledilmesi, dişlerin fırçalanması, güzel kokular sürünülmesi, güler yüzlü ve tatlı dilli olunması, namazdan önce Ramazan Bayramında hurma veya tatlı bir şey yenilmesi, Kurban Bayramında ise ilk olarak kurban etinden yenilmesi, namaza mümkünse yürüyerek gidilmesi ve dönüşte başka bir yolun kullanılması, çokça sadaka dağıtılması, fitrenin namazdan önce verilmesi, namaza giderken tekbir getirilmesi menduptur.” ( T.D.V. İslâm Ansiklopedisi, cilt; 5, sayfa; 351.)
Yukarda da değinildiği gibi genellikle Arefe günü bayram için yapılan hazırlıklar yeniden gözden geçirilir. Eksik bırakılan işler ve hizmetler var ise tamamlanır. Bayramda giyilecek temiz ve güzel elbiseler, yapılacak ikramlar hazırlanır, Bayram Namazının hangi câmide kılınacağına karar verilir. Bir ziyaret ve bayram günlerini değerlendirme programı hazırlanır. İlk fırsatta kabirler ziyaret edilerek yakınlarımızdan ölmüş olanların ruhlarına fatihalar gönderilir. Allah’ın rahmetine kavuşmaları için dua edilir. Bütün bunlar bayram günlerinin manevî neş’esini artırmak, ailenin bayram günlerine sevinçle girmelerini sağlamak için yapılır.
Ramazan-ı Şerif gelmeden Recep, Şaban ayları önemli ve bol hikmetli. Kadir Gecesi gelmeden tutulan oruç ve kılınan Teravih Namazı önemli. Bayram günleri gelmeden Arefe günü önemli ve ibretli. Bu öncü ve haberci günler, müminleri gelecek günlere işin kudsiyyetine ve lüzumuna dikkat çekerek hazırlarlar. Bu günler de kendilerinden sonra gelecek olan günler kadar önemli ve mübârektirler.
Bayram günü Müslümanlar, Sevgili Peygamberimizin: “Bir kimse faziletine inanarak ve ecrini umarak oruç tutarsa geçmiş günâhları bağışlanır.” müjdesinin verdiği ümitle iyiliğe, güzelliğe, ilim ve fazilete, hizmet ve sevgiye koşarlar. Müslümanlar bu duygu ve düşüncelerle dünyanın her yerinde selâmlaşır ve kucaklaşırlar.
Sevgili okuyucularımızın bu vesile ile bayramlarını tebrik eder, hayırlı ve şuurlu gelecekler dilerim...





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.