‘Amacımız çocukların kalbine dokunmaktır’

‘Amacımız çocukların kalbine dokunmaktır’

Konya Eğitim Şûrası’nda konuşan ÖĞ-DER Konya Şube Başkanı Yavuz Aydın, “Milli eğitim, adı gibi milli olmalı. Bunun muhatabı kimse milleti kandırmayın. Eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi şart. Amacımız çocukların kalbine dokunmak” dedi

Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Konya Şubesi Eğitim Şurası programı düzenledi. Konya Ticaret Odasında düzenlenen programda Gençlik Eğitim Kurumları Kurucu Temsilcisi Muharrem Turşucu ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ konusunu, İlahiyatçı Bekir Tekkaymaz ‘Milli Eğitim Politikalarımız’ konusunu, Eğitimci Bekir Bilgiç ise ‘Milli Eğitim Politikaları ve 12 Yıllık Kesintisiz Eğitim’ konusunu anlattı. Eğitim Şurasına ÖĞ-Der Konya Şube Başkanı Yavuz Aydın ve ÖĞ-DER üyelerinin yanı sıra Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Bölge Başkanı Bahri Kırışık, Din-Bir-Der Konya Şube Başkanı Abidin Yalman katıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan şura, katılımcıların sunumları ile devam etti.

adsiz-003.jpg

ÇOCUKLAR BİZE EMANETLER

ÖĞ-DER Konya Şube Başkanı Yavuz Aydın, eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, “Bütün yöneticiler ve eğitimcilere kimin yetkisi varsa sesleniyoruz. Bu aziz milletimizi bizim olmayan eğitim sistemi ile yanıltmayın. Milletimizi Batı ile kandırmayın. Geldiğimiz nokta hepimiz çok iyi biliyoruz ki bizim istediğimiz şudur; madem adı ‘Milli Eğitim’ artık milli olsun milletin değerlerine ait olsun. ‘Finlandiya modelini mi alalım İsveç modelini mi alalım’ diye düşünüyorsun sonra senin milli eğitim programı neden olmuyor diye düşünüyorsun. Olmaz ısrar etmeyin. Bizim ana gayemiz çocuklarımızın kalbine ne koyduğumuzdur. Nihayet yapmak istemesini yapmışız diyerek bir yere varamayız. Neslimizin bizden davacı olacak konuma getirmeyin. Çocuklar bize emanetler, bu neslimiz bizim emanetlerimiz onları en iyi şekilde yetiştirmeliyiz. Bunun muhatabı kimse tekrardan söylüyoruz milleti kandırmayın. Eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi şart. Buradan tavsiyelerimizi bir kez daha söylüyorum, milli eğitim, adı gibi milli olmalı” ifadelerini kullandı.

ÖĞRETMENLER TOPLUMUN BİLİNCİDİR

Gençlik Eğitim Kurumları Kurucu Temsilcisi Muharrem Turşucu, öğretmen olacak kişinin ciddi eğitimden geçmesi gerektiğini belirtti. Öğretmenliğin kanun ile korunacak bir meslek olmadığını dile getiren Turşucu, “Türkiye'de şu anda izlenen yol öğretmen olsun diye üniversiteye gönderilir. Bitirir sınava girer sonra öğretmen olurlar. Halbuki burada öğretmen olacak bir kişi ciddi eğitimlerden geçmesi gerekir. Onların başında öğretmenlerin olabilmesi için başta insan sevgisini kendi içinde o yüreğinde hissetmesi gerekiyor. ‘Ya öğreten ya da öğrenen ol ya dinleyen ya da seven ol beşincisi olma helak olursun’ Hadis-i Şerif’i uygulamamız gerekiyor. Bizim bütün vasıflarımız öğrencilerimizi sevme ve onları dinleme ile geçmeli. Hayatımızı bunun üzerine tanzim etmeliyiz. Eğitim öğretim sistemi yaygın eğitim sistemi içerisindeki derneklerin yaptığı çalışmalar olduğu gibi örgün eğitim sisteminde devlet eğitim teşkilatı önem arz ediyor. Dünyanın hiçbir yerinde eğitim öğretim sistemini başka ülkenin anlayışı üzerine program yapmazlar. Dünyada inançları doğrultusunda kendi bildiği noktada ülkelerine hizmet eden fikir adamlarının doğrultusunda programlarını yaparlar ve uygulamaya başlarlar. Yıllardır söze gelen bütünleşerek yani biz kendimizden taviz vererek yapılan işler ortada. Biz öğretmenleri statü olarak görüyorlar. Statü koyarak bir şeyi çözemeyeceklerini anlayacaklar. Öğretmenlik Meslek Kanunu istediği kadar kanun olsun öğretmenlik kanun ile korunacak bir meslek değil, Toplum tarafından korunacak bir meslek. Zamanında kanun çıksın diye uğraşırlardı şu an ise yine uğraşıyorlar. Öğretmenler toplumun bilincidir. Bu bilincin zarar görmemesi gereklidir” diye konuştu. 

adsiz-005.jpg

AMERİKAN EĞİTİM MODELİNİ GİYDİRMEYE ÇALIŞTILAR

İlahiyatçı Bekir Tekkaymaz, milli eğitim sisteminin bozuk olduğunu dile getirerek, Türkiye’ye özgü eğitim felsefesi olması gerektiğini bildirdi. Tekkaymaz, “Milli eğitim sistemi sorunlar ile doludur. Türk eğitim sistemi tüm Cumhuriyet tarihi boyunca Ziya Gökalp'in savunduğu Sosyolojizm kökenli Durkheim’li bir eğitim sistemi olmuştur. Türkiye'de eğitim modern ve dinamik toplum oluşturmak için başvurulan bir araç olması gerekirken daha ötesinde politik, ekonomik ve kültürel bağımsızlığında gereklerinden birisi olmak mecburiyetinde olduğu halde bu şekilde değildir. Bunun yerine Amerikan eğitim modelini bize giydirmeye çalıştılar. Unuttukları bir şey vardı bu toplum buna uygun değildi. Avrupa Birliği ülkelerinde bir sistem var, bu sistem kimin hangi lise ve fakülteye gidebileceğini belirliyor. Ancak halâ Türkiye’de ise bir sistemsizlik mevcut. Bu sistemsizliği defalarca çözümü ile ilettik. Avrupa Birliği uyum süreci kapsamında bahanesiyle eğitim sistemimiz ve eğitim kurumlarımız işlevsizleştiriliyor. Bunun da arka planında Haim Nahum Doktrininin 'işsiz bırakmak, aç bırakmak' alt yapısının olduğunu görmemiz gerekiyor. Eğitimin tüm paydaşları ile eğitim felsefemizi ve politikamızı belirlemelidir. Oluşturulacak eğitim politikası ile 'nasıl bir insan' yetiştirmek istediğimizin profili çizilmelidir. Eğitim öğretimde yapılacak tüm etkinlikler, müfredatlar, yöntem ve teknikler ve eğitimde kullanılacak tüm enstrümanlar söz konusu amaca yetiştirmek istenen insanın sahip olması gereken donanımlara göre belirlenmelidir” şeklinde konuştu. 

adsiz-007.jpg

BİZLERE HASAR TESPİTİ YAPTIRIYORLAR

Uygulanan eğitim politikaların 20 yıl sonra kötü karşılığını alacağımızı vurgulayan, Eğitimci Bekir Bilgiç, şunları söyledi: “Uygulanan eğitim politikaların sonucu 20 yıl sonra ortaya çıkmaktadır. 12 yıllık zorunlu eğitimin topluma olumsuz yansımaları 20 yıl sonra daha net ortaya çıkacaktır. Şu anda can çekişen birçok zanaat dalı 20 yıl sonra yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ülkeleri ve toplumları kalkındıran birinci unsur eğitimdir. Ülkeleri ve toplumları yok etme sürecine getiren de eğitimdir. Dünyaya baktığımız zaman bu sistem gibi başka bir sistem yok.” 
“İnsanı insana köle etmek istiyorlar” diyen Bilgiç, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugün tartıştığımız eğitim sistemleri 20 yıl sonra işlevini yitirecek toplum dağılmaya başlayacak. Ortada bomba patlatıyor bazıları bizlere ise hasar tespiti yaptırıyorlar. Sistemin yanlışların ve çözümlerini belirtiyoruz. Bunların çözümleri dikkate alınmalıdır. Herkes kendi evinin önüne temizlemesi de gerekiyor. Meslek liselerinin statüsü artırılmalı. Üretim yapılması için meslek liselerine teşvik edilmesi gerekiyor. Bizler eğitimciler olarak yanlışları söylememiz ve toplumun geleceğini düşünmeliyiz.”
Programın sonunda sunumu gerçekleştiren eğitimcilere hediye takdim edildi.

ALİ GÖZEN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum