Uyuşturucu Doğu ülkelerinden geliyor

Uyuşturucu Doğu ülkelerinden geliyor

Adli Tıp Uzmanı ve Kriminolog Sevil Atasoy, "Torbacılar yakalanıp cezaevine konuluyor. Hiyerarşinin üst basamağında bulunanlar ve finansörler yakalanmıyor. Bir torbacının yerine hemen bir başkasını buluyorlar. Bu arada cezaevlerinde de madde kullanımı var

KERİM ATICI-RÖPORTAJ

Adli Tıp Uzmanı ve Kriminolog Sevil Atasoy, "Torbacılar yakalanıp cezaevine konuluyor. Hiyerarşinin üst basamağında bulunanlar ve finansörler yakalanmıyor. Bir torbacının yerine hemen bir başkasını buluyorlar. Bu arada cezaevlerinde de madde kullanımı var" dedi

YETERLİ KAYNAK AYRILMIYOR

Uzun süre Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu'nda görev alan dünyaca ünlü Adli Tıp Uzmanı ve Kriminolog Prof. Dr. Sevil Atasoy, Merhaba'ya uyuşturucu kullanımı ve satışı ile ilgili önemli bilgiler verdi. Uyuşturucu kullanımının giderek arttığını belirten Sevil Atasoy, devlet nezdinde uyuşturucuya karşı başlatılan mücadelenin henüz sonuç vermediğini, devletin ise mücadeleye yeterli kaynak ayırmadığını söyledi.

BAĞIMLI ÜNLÜLER ÖRNEK OLUYOR

Uyuşturucunun Türkiye'ye Doğu sınırlarından girdiğini belirten Atasoy, Konya'nın uyuşturucuda bir pazar haline geldiğini, bunun üzücü bir durum olduğunu ifade etti. Uyuşturucu kullanma yaşının giderek düştüğünü, tedavi merkezi sayısının da yetersiz olduğunu belirten Atasoy, "Uyuşturucu çeşitliliği arttı. Yasal düzenlemelerle takip edilmeyen sentetik uyuşturucu ve uyarıcılar piyasada kolay ve ucuza bulunabiliyor" açıklamasında bulundu.

 

**Uyuşturucu kullanımı ve satışı arttı mı? Artışın sebebi nedir?

-Uyuşturucu kullanımı 2006 yılından bu yana dünya genelinde artış gösteriyor. 208 milyon olan kullanıcı sayısı 246 milyona yükseldi. Bununla birlikte problemli bağımlı olarak tanımladıklarımız, neredeyse sabit kaldı, bir başka deyişle 27 milyon civarında. Ancak nüfus artışı göz önüne alındığında, dünya nüfusunun son beş yılda hep yüzde beş kadarının bağımlı olduğunu görüyoruz. Giderek daha fazla sayıda bağımlı tedaviye yönleniyor. Ülkemizde de benzer şekilde bağımlı sayısı artıyor. Ancak bir yandan nüfusun artışını diğer yandan farkındalığın artması ve bağımlılığın tedavi edilebilir bir beyin hastalığı olduğunun anlaşılması nedeniyle hekime başvuranların sayısının arttığını da göz ardı etmemek gerek. Bir başka deyişle, artışın nedeni daha fazla kişinin madde kullandığını değil, tedaviye başvurduğu için kayıtlara geçtiğini gösteriyor.

MÜCADELE DEVAM EDİYOR

**Uyuşturucu kullanımı ve satışı ile yeterince mücadele ediliyor mu?

-Türkiye uyuşturucunun arzı ile mücadeleye verdiği önemi ancak son yıllarda Başbakanlık düzeyinde oluşturulan üst kurul sayesinde taleple mücadeleye de vermeye başladı. Bunda büyük ölçüde sentetik esrara bağlı ölümlerin toplumda yol açtığı infialin payı var. Şimdilerde il ve ilçeler bazında vali ve kaymakamlıklar liderliğinde ilgili kurum temsilcileri ve STK’lar biraraya gelerek çalışıyor, bu gayretlerin sonuçlarını almak için beklemek gerekiyor.

DEVLET YETERLİ KAYNAK AYIRMIYOR

**Devlet ne gibi önlemler almalı?

-Uyuşturucu ile mücadele güçlü bir siyasi irade gerektirir. Gündemde tutulmasını ve daha önemlisi kaynak ayrılmasını gerektirir ki, yeterli kaynak ayrıldığına tanık olmuyoruz. Bağımlılıkla mücadele konusunda durmadan projeler yapılıyor ancak bunlar neredeyse birbirinin tekrarı ve geçmişteki bilgi birikiminden yararlanmayan, sürdürülebilir olmayan, kaynak tükenince duran projeler.

KONYA PAZAR HALİNE GELDİ

**Eroinden yakalanan şahıslar noktasında Konya birinci. Konya'nın durumu ne?

-Güvenlik birimlerimizin yayınladığı yıllık raporlardan anladığımız kadarıyla geçtiğimiz yıl en fazla eroin yakalaması Konya’da gerçekleşmiş. Bu elbette üzücü bir durum. Bundan bir kaç yıl öncesinde esrar ile başı dertte olan Konya’nın eroin için bir pazar haline gelmesini farklı şekillerde yorumlamak mümkün. Bunlardan biri esrar kullanıcılarının bir ileri aşamaya geçmiş olması. Elbette bunu anlayabilmek için eroin kullanıcılarının evvelce herhangi bir madde kullanıp kullanmadığına ilişkin sağlıklı verilerin toplanması. Bu da il düzeyinde sağlık, adalet ve iç işleri bakanlığı temsilcileri eliyle yapmak mümkün.

TEDAVİ MERKEZLERİNİN SAYISI AZ

**Uyuşturucu bağımlılarını tedavi edecek merkezler yeterli mi? AMATEM'lerin sayısı artırılmalı mı? Bağımlılar destek alıyor mu?

-Yeterli olmadığını herkes biliyor. Bağımlı kişiyi tedaviye yönlendirmek zaten zordur. Tam ikna olduğunda yatacak merkez bulamaması, onu tedaviden kolayca vazgeçirir. Bu nedenle bit yandan devletin diğer yandan özel sektörün tedavi konusuna önem vermesi, kaynak ayırması gerek. Ancak ülkemizde hala bağımlılık uzmanı sayısı bile çok az. Her tedavi ediyorum diyene de güvenmemek gerek, çünkü bağımlılık tedavisi tıpkı şeker hastalığı ya da kanser gibi ömür boyu takip isteyen, gerekli önlemler alınmadığında nükseden bir hastalıktır.

UYUŞTURUCU DOĞU'DAN GELİYOR

**Uyuşturucu Türkiye'ye nereden geliyor. Uyuşturucu trafiği hakkında bilgi verebilir misiniz?

-Genel geçer bir yanıtı bulunmuyor. Her ne kadar eroin ülkemize doğu sınırlarımızdan girmekteyse de, ülkemizde üretilen (esrar gibi) ya da sentezlenenler de var. Ayrıca reçeteye tabi ilaçların da bağımlılığı ciddi boyutta. Gözardı edilmemesi gereken, özellikle kadınlarımız arasında giderek yaygınlaşan bir bağımlılık şekli. Bağımlıların üçte biri kadın olduğu halde tedavidekilerin sadece beşte biri kadın. Buradan da ilaç bağımlılığın önemsenmediği hatta bağımlılıktan bile sayılmadığını anlıyoruz. Halbuki hamilelerin ve süt veren kadınların herhangi bir uyku ilacı ya da antidepresan almasıyla birlikte bebeğin bağımlı, hatta sakat olarak doğacağını anlatmamız gerek.

KULLANMA YAŞI EPEY DÜŞTÜ

**En çok hangi yaş grubunda olanlar uyuşturucu kullanıyor, neden?

-İlk kullanımın çok küçük yaşlara düştüğü bilinen ve beklenen bir gerçek. Ancak eroin bağımlılarının genelde orta yaşta, kokain, amfetamin kullanımının genelde yüksek stresli meslek sahipleri arasında.

**Bireyler neden uyuşturucuya yöneliyor?

-Stresle başa çıkamadığı, problem çözemediği için, sosyal izolasyon, ekonomik sorunlar, işsizlik, içinde bulunduğu çevre ve tabii kalıtım.

UYUŞTURUCU ÇEŞİTLİLİĞİ ARTTI

**Uyuşturucuya ulaşma kolaylaştı mı?

Uyuşturucu çeşitliliği arttı. Yasal düzenlemelerle takip edilmeyen sentetik uyuşturucu ve uyarıcılar piyasada kolay ve ucuza bulunabiliyor. Güvenlik birimleri tanımakta zorlanıyor.

ÜNLÜLER ÖZENDİRİCİ OLUYOR

**Sigara kullanımı düşerken madde bağımlılarının sayısı hızla artıyor. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

-Sigara kullanılmamasının arkasında çok ciddi bir siyasi irade var. Özellikle Cumhurbaşkanımızın tavrının çok etkili olduğunu söylemeliyiz. Sigara kullanımının görünür olması, ayrıca kapalı mekanlarda kullanım yasağının getirilmesi caydırıcı bir unsur oldu. Buna karşılık madde kullanımı gizli, maddenin etkisi uzun. Bu nedenle mücadelesi zor. Öte yandan madde kullandığı bilinen ünlülerin varlığı ve bu kişilerin kullanımdan gördükleri zararları toplumla paylaşmamaları da özendirici oluyor.

KAÇAKÇILIĞA BULAŞMAMIŞ ÜLKE YOK

**Dünya uyuşturucu ticareti hakkında da bilgi verebilir misiniz? Bu alanda hangi ülkeler söz sahibi? İşler nasıl yürüyor?

Uyuşturucu kaçakçılığı, silah, nükleer madde, insan ve organ  kaçakçılığı ile birlikte yürüyen organize bir eylem. Hemen aynı ticaret yolları kullanılmakta. Ülkeler arası daha sıkı bir işbirliği gerekiyor. Bu kaçakçılıklara bulaşmamış neredeyse hiç bir ülke bulunmuyor.

TORBACILAR CEZAEVİNDE YATIYOR

**Satıcılara yönelik cezalar caydırıcı mı? Satıcılar cezaevlerini de doldurdu. Ne yapılabilir?

-Cezaevinde tutulan genelde torbacılar, yani hiyerarşinin en alt basamağında bulunanlar. Finansörler ele geçmediği, örneğin Afganistan’da afyon eken çiftçiye ödenecek parayı veren asıl kaynak saptanmadığı takdirde önünün alınması mümkün olamaz, çünkü piyasadan çektiğiniz bir torbacının yerine hemen bir başkasını bulmanız mümkündür. Bu arada cezaevi içlerinde madde kullanımının olduğu bilinen bir gerçek.

SEVİL ATASOY KİMDİR?

İstanbul doğumlu Sevil Atasoy, İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi'nden mezun oldu. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde Biyokimya dalında uzmanlık, doktora, doçentlik ünvanlarını aldı ve profesör oldu. Cerrahpaşa’daki meslek yaşamına paralel olarak on iki yıl Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu  Kimya Dairesi Başkanlığı ve on sekiz yıl İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Müdürlüğünü yürüttü. 2005’te Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi tarafından Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu’na seçildi. 2005-2010 arasında dünya ülkelerinin uyuşturucu ile mücadelesini teftişle görevli on üç kişilik Kurulun farklı kademelerinde çalıştı ve başkanlığını üstlendi. Atasoy, Kurulun yüz yılı aşan tarihinde başkanlık yapan ikinci kadın ve ilk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Almanya, Avusturya ve Amerika Birleşik Devletleri’nin farklı üniversite ve güvenlik teşkilatlarında araştırıcı ve danışman olarak çalışan Prof. Dr. Sevil Atasoy’un uluslararası dergilerde yayınlanmış DNA ve uyuşturucu madde analizlerinden suç önleme stratejilerine kadar farklı alanlardaki yüzün üzerinde bilimsel makalesi ve kitap bölümlerinin yanı sıra, beş yıl boyunca bir gazetede Delil Avcı’sı sayfasında gerçek suç öyküleri ve araştırma yazıları kaleme aldı.  Yayınlanan Labirent, Bu Ayak İzi Senin Dr. Watson, Karanlığın İçinden, Kusursuz Cinayet Yoktur, Her Çikolata Yenmez, Yeraltındaki Melekler Yerüstündeki Şeytanlar adlı kitaplarıyla hak arama bilincini ve bilimsel delillerin önemini geniş kitlelere aktarmaya çalıştı. Muhabbet Kralı tartışma programı ile İsmail Cem ödülüne layık görüldü. Kanıt adlı polisiye dizinin yapım ve sunumunda çalıştı. Fransızca, İngilizce ve Almanca bilen Prof. Dr. Sevil Atasoy, halen Üsküdar Üniversitesi’nde Rektör Yardımcısı, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi ve Suç Önleme Merkezi Müdürü olarak görev yapmakta, lisans düzeyinde Suç Haberciliği, Kriminal Profilleme, Suç ve Delil, lisansüstü düzeyde Kriminoloji derslerini veriyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.