Türkiye güç kaybediyor

Türkiye güç kaybediyor

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Arif Behiç Özcan, "Bölgede önemli bir aktör olmak isteyen Türkiye'yi tali bir devlet haline getirmek istiyorlar. Türkiye yalnızlaştırılıyor. Bizden kurtulmak isteyen bir çevre var" dedi

RÖPORTAJ-KERİM ATICI

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Arif Behiç Özcan, "Bölgede önemli bir aktör olmak isteyen Türkiye'yi tali bir devlet haline getirmek istiyorlar. Türkiye yalnızlaştırılıyor. Bizden kurtulmak isteyen bir çevre var" dedi

KOMŞULARLA İYİ GEÇİNMEMİZİ İSTEMİYORLAR

Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Arif Behiç Özcan ile dış politika ve Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri konuştuk. Küresel güçlerin Türkiye'nin komşularıyla iyi geçinmesini istemediğini belirten Özcan, "Ermenistan, Suriye, Yunanistan ve İran ile bütün sorunlarını çözen bir Türkiye'nin önü tutulamaz. Ama bu olmadı. Bölgesel barışı engelliyorlar" diye konuştu. 

TÜRKİYE ÇÖZÜM SÜRECİNDEN VAZGEÇMEMELİ

Türkiye'nin uluslararası bağlantılarını ve uluslararası aktörlerle ilişkilerini biraz daha seviyeli hale getirmesi gerektiğini belirten Özcan, ülke içinde ve bölgedeki istikrarsızlığın ülkenin önünü kestiğini vurguladı. "Türkiye, çözüm sürecinin yakasını bırakmamalı" diyen Özcan, "Çözüm süreci bitti, rafa kaldırıldı söylemleri çok tehlikeli. Sürecin bittiğini, biteceğine dair bir vizyon çizmek doğru değil. Süreç biterse, bazılarını sevindiririz" şeklinde konuştu.

17-2.20150831103127.jpg

TÜRKİYE'Yİ YANLIZLAŞTIRIYORLAR

**Türkiye'de siyasi bir belirsizlik var. Son 1 buçuk yıl seçimlerle geçti. Ekonomide işler iyi gitmiyor. Dış politikada son durum nedir?

-İç siyasette işler iyi gitmiyor. Hükümet kurulamıyor, dolar yükseliyor. İhracat düşüyor. Bir sürü etken var. Uluslararası ilişkilerde 24 saat bile çok uzun bir zamandır. An be an gelişmeleri takip ediyoruz. Bölgemizde karmaşa hakim. Ortadoğu'daki karmaşa yeni ortaya çıkmadı. İnsanlık Ortadoğu'da yaşanan olumsuzluklarla uğraşmak zorunda kaldı. Türkiye son yıllarda uluslararası sisteme karşı çıkışlar yaptı. Temel dinamikleri sorguladı. Birleşmiş Milletler gibi kurumları ve İsrail gibi devletleri eleştirdi. Türkiye, 2002-2009 yılları arasında sistemin aktörleriyle problem yaşamadı.  Ülkemiz son yıllarda bir özgüven elde etti. Her medeniyetin, her toplumun bir dünya vizyonu var, hedefleri var. Türkiye de büyük bir medeniyetin temsilcisi. Kendine has bir visyonu var. Türkiye 1923 yılından beri hiç bu kadar uluslararası arenada yalnız kalmamıştı. Biz bir durum tespiti yapıyoruz. Türkiye'nin büyümesi ve güçlenmesi yakın komşular ve lider ülkeleri rahatsız ediyor. Türkiye'nin etken tavrı bazılarını rahatsız ediyor. Kendi aralarında daha önce çatışan bazı aktörler ülkemize karşı birleşti. ABD gibi ülkeler Türkiye ile hemen köprüleri atmak istemiyor. Mesafeli duruyor. Son gelişmeler ABD'yi de rahatsız ediyor. Uluslararası sistemle iplerin kopmasında 'One minute' çıkışı ve Mavi Marmara hadisesi etkili oldu.

KOMŞULARLA ARAMIZ BOZUK

**Türkiye'nin komşularla ilişkileri neden bozuldu?

-Türkiye yalnızlaştırılıyor. Bunu hoş görmüyoruz. 'Komşularla sıfır sorun politikası' gibi bir dış politikaya öncelik verdi. Kimse Türkiye'nin komşularıyla iyi geçinmesini istemiyor. İyi geçindiğinizde o ülkelerle ticari ve kültürel ilişkiler gelişiyor. Bölge açısından büyük problemler ortadan kalkabilir. Ama bu olmadı. İlişkiler düzelmedi. Bu bir vizyondu. Bu politikanın başarısız olduğunu ya da olacağını dile getirmek Türkiye'nin yalnızlaştırılma çalışmalarında birinci etkendir. Ermenistan, Suriye, Yunanistan ve İran ile bütün sorunlarını çözen bir Türkiye'nin önü tutulamaz. Ama bu olmadı.

BİZDEN KURTULMAK İSTEYENLER VAR

**Almanya ve ABD, Türkiye’ye Suriye’den olası bir füze saldırısını önlemek için konuşlandırdıkları füze savunma sistemi Patriotları geri çekti. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz? 

-Patriot füzeleri geçtiğimiz günlerde çekildi. NATO üyesisiniz. Ortadoğu'da karmaşa var. Suriye'de iç çatışma var. Terör olaylarında artış var. Potansiyel tehditlerin olduğu bir ortamda füzeler çekiliyor. Türkiye ile bir istişare yapılıp yapılmadığın bilmiyoruz. Eğer Türkiye ile istişare edilmemişse bu büyük bir sorun. Şaşırmayız. Tarihte bunun örneğini gördük. Jupiter füzeleri çekilirken de sorulmamıştı. Brüksel'de dalgalanan bayraklar arasında bizim de bayrağımız var. Biz de NATO üyesiyiz. Küresel aktörler biraz Türkiye'ye kenara itiyor. Bölgede etken, aktif ve önemli bir aktör olmak isteyen Türkiye'yi tali bir devlet haline getirmek istiyorlar. Türkiye yalnızlaştırılıyor. Bizden kurtulmak isteyen bir çevre var.

GÖÇ BAKANLIĞI KURULABİLİR

**Birçok kesim Türkiye'nin Suriye politikasını eleştiriyor. Türkiye'nin 2 milyon Suriyeli'ye kapılarını açmasından rahatsız olanlar var. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

-Şu anda Türkiye Suriye'de problem noktasında en önemli yükü Türkiye sırtlanıyor. Bölgesel ve küresel aktörler Türkiye'nin yüklenmiş olduğu bu yükü takdir etmiyorlar. 2 milyon mülteciye kapıları açtık. Sosyo-psikoloji bir sorumluluk üstlendik. Büyük maliyetlere katlandı. Türkiye'nin barış söylemini, medeniyet söylemi dile getiriyor ama bunu görmezden geliyorlar. Devletler takdir toplamak için mi politika yapar? Tabi ki hayır. Yüzyıllardır Batı coğrafyasında insan haklarına uygun politikalar yürütmenize rağmen kendinizi onlara beğendiremiyorsunuz. Türkiye göçmenlere kapılarını açmak zorunda. Önlemler almalı. Bir göç bakanlığı bile kurulabilir. Ne zaman bazı televizyon kanallarını açsak göçmenlerin perişan hallerini gösteren görüntüler var. Bununla nefret iklimi oluşturuyorlar. Biz nefret ederek değil, insanları severek, onları kucaklayarak büyük medeniyetler kurduk.

ÇÖZÜM SÜRECİ DEVAM ETMELİ

**Doğu ve Güneydoğu'dan yine şehit haberleri geliyor. Artan çatışmaların dış politikaya etkisi ne olur?

-PKK ve onun siyasi uzantıları olan hareketlerin Türkiye'yi karıştırma girişimlerine rağmen çözüm sürecinden vazgeçmemeli. Etnik bir siyaseti canlandırmak istiyorlar. Türkiye, çözüm sürecinin yakasını bırakmamalı. Şehit cenazeleri geldiğinde hepimizin canı yanıyor. İçimiz ağlıyor. Yaralılarımız var. Aynı havayı, toprağı paylaştığımız insanlar ölüyor. Büyük acılara, sıkıntılara göğüs gere gere büyük medeniyetler kurduk. Medeniyetin iplerini bırakmayacağız. Çözüm süreci bitti, rafa kaldırıldı söylemleri çok tehlikeli. Sürecin bittiğini, biteceğine daire bir vizyon çizmek doğru değil. Süreç biterse, bazılarını sevindiririz. Çözüm sürecini ihanet olarak tanımlayan bir kitle var ne yazık ki. Bunu kabul etmiyorum. İyi geçindiğin bir insana sırtını dönersin bu ihanet olur. Ama biz bugüne kadar sırtımızı döndüğümüz insanlara yüzümüzü dönüyoruz. 

İRAN YAKINLAŞMADA TEDİRGİN OLUYOR

**İran'a uygulanan ekonomik ambargo kalkıyor. Türkiye-İran ilişkilerinde sizce bir gelişme olur mu?

-Türkiye'de koalisyon olmadı. Erken seçim gündemde. İran ve ABD'de de seçim var. Seçim sonrasında ABD ve İran Ortadoğu'da ortak hareket edecektir. ABD, Türkiye ile hareket edecek gibi durmuyor. Yeni partnerlere ihtiyacı var ABD'nin. ABD, İsrail eliyle Şii toplumları üzerinde etkili olamıyor. Esad gitmeyecek gibi. Suriye meselesi İran ile bağımsız düşünülemez. İran çok enteresan bir ülke. Şii ve Müslüman bir ülke. İran bugüne kadar hiç 'gayrimüslüm' bir devletle savaşmadı. İran Osmanlı ile savaştı, Azerbaycan Müslümanları ile savaştı. Ama bakıyorsunuz Rusya ve Çin ile iyi geçiniyor. ABD ile de iyi geçinmeye çalışıyor. İran'ın Türkiye ile yakınlaşma konusunda müthiş bir tedirginliği var. Türkiye'nin attığı adımlar İran'da yankı bulmadı. İran basınındaki haberlerin yarısı Türkiye aleyhtarı. Irak'taki durum daha karışık. Irak'ta kaos var. IŞİD yada DAEŞ, ülkeyi kaosa sürükledi. Irakla sağlıklı bir diplomatik ilişkimiz bile yok. Irak'ta sağlıklı bir siyasal yapı da yok. Suriye ile de ilişkiler kesildi. İpler koptu. Bölgede İran ile işbirliği yapılabilir. Ama İran'ın politikaları da ortada. Ortak politikaya yanaşmıyor. Türkiye bölgedeki gücünü kaybediyor. Türkiye'yi yalnızlaştırmak için uluslararası areneda müthiş bir mücadele veriliyor.   

İSTİKRARSIZLIK ÜLKENİN ÖNÜNÜ KESİYOR

**Dış politikada bundan sonra ne yapılabilir, hangi adımlar atılabilir?

-Türkiye, uluslararası bağlantılarını, uluslararası aktörlerle ilişkilerini biraz daha seviyeli hale getirmeli. Bu ifadeler yanlış anlaşılmasın. Tabi ki kaliteli diplomatlarımız, temsilcilerimiz var. Fakat günün şartlarına uygun dış politika revizyonuna ihtiyaç var. Dünya tarihinde hiçbir devlet, dış politikada uzun bir süre istikrar sağlamamıştır. Bunu yapmak çok zor. Çünkü dünya ve dengeler sürekli değişiyor. Rakip ve müttefiklerin pozisyonları sürekli değişiyor. Kendi toplumumuzun ve  bölgemizin güvenliğini ön plana tutan bir politikayla hareket etmeliyiz. Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı iken, 'Türkiye'nin dış politikası özgürlük ve güvenlik dengesinde yürütülecek' gibi ifadeler kullanıldı. Bu dengeyi sağlamak gerekiyor. Davutoğlu'nun Başbakanlığa geçmesi, ardından seçime gidilmesi bir boşluğa neden oldu. Siyasi istikrarsızlık var. Normal diplomatik ilişkiler devam ediyor. Sorunumuz çok fazla. Her gün şehit haberi geliyor. Sınırlarımıza havan topları düşüyor. Ülke içinde ve bölgedeki istikrarsızlık Türkiye'nin önünü kesiyor. Büyük güçler yada küresel güçlerin Ortadoğu ve Türkiye'ye yönelik tavırlarını iyi analiz etmek gerekiyor.

BARIŞA GİDEN YOLLAR DİKENLİ     

**Türkiye'de ve bölgede gelecekte bizi ne bekliyor?

-Endişeliyim. Küresel bir barışın, dünyevi bir cennetin olmadığı, olmayacağı iyi bilinmeli. Sorunlar hep var olacaktır. Dün vardı, bugün var, yarın da savaşlar olacaktır. Ortadoğu'da 100-150 yıldır kan dökülüyor. Bölgesel bir barış projesi yok. Barış umudu her zaman var olacaktır. Ama barışa giden yollar dikenli. IŞİD sorununun ve Suriye meselesinin nasıl çözüleceğini kimse bilmiyor. Esad gitmeyecek. Onun pozisyonunu göz önünde alarak hareket etmek gerekiyor. Esed'in zulümlerini dünyaya iyi anlatmak gerekiyor. Bu sorun devam ederse ya bütün Suriyeliler ülkeyi terk edecek ya da bütün Suriyeliler ölecek. Esed ile ilişkiler tesis etmek gerekiyor. İpleri kopardığınızda onunla irtibat kurma şansınız ortadan kalkmış oluyor. Türkiye son yıllarda önemli kazanımlar elde etti. Bu kazanımlar kaybolmasın. Herkes biraz daha sorumlu davranmalı. Ülkenin huzuru ve büyümesi için adımlar atılmalı.

ARİF BEHİÇ ÖZCAN KİMDİR?

Arif Behiç Özcan, 1979 yılında Kadınhanı’nda doğdu. Lisans eğitimini 1996-2000 yıllarında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamladı. Selçuk Üniversitesi S. B. E. Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda 2004 yılında, hazırladığı “Uluslararası Güvenlik ve ABD’nin Güvenlik Stratejileri” adlı teziyle yüksek lisansını; 2011 yılında ise yine aynı Anabilim Dalı’nda, hazırladığı “Batılılaşma Döneminde Osmanlı Devleti’nin Doğu Politikaları” adlı tezle doktorasını bitirdi. Aynı bölümde öğretim üyesi olarak çalışmaya devam etmekte olan Özcan'ın “Uluslararası İlişkilerin Temel Kavramları” kitap editörlüğü, "Batılılaşma Döneminde Osmanlı Devleti’nin Doğu Politikaları" adlı kitabı, ayrıca diplomasi, uluslararası güvenlik ve Ortadoğu konularında çok sayıda çalışmaları bulunuyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.