Su yolu çok işlevli oldu

Konya'ya 120 kilometre uzaklıkta bulunan ve 50'ye yakın köyü olan Bozkır ilçesinin insanı geçimini sağlayabilmek için her yerde çalışıyor. Bozkır'ın köylerindeki insanların büyük kısmı geçimini sağlayabilmek için başta İstanbul olmak üzere birçok ile göçüp orada yaşam tarzını oluşturdu. Bozkır ilçesine bağlı Tepelice Köyü'nde bulunan insanların büyük çoğunluğu da İstanbul'a giderek orada başta deri aksesuarları olmak üzere çeşitli işlerde çalışarak hayatlarını geçindiriyorlar. İstanbul ve Konya'da yaşayan köy sakinleri köydeki akrabalarını unutmayıp onlar için her zaman çalışıyorlar. Bu bağlamda başta İstanbul'daki Tepelice Köyü Derneği'nin ve köy sakinlerinin, Büyükhisarlık Belediyesi'nin çabaları ile Gökdere olarak bilinen derenin suyu Tepelice Köyü ile Büyükhisarlık Köyü'ne içme suyu olarak getirilecek. Bu projenin hayata geçmesinde İller Bankası Genel Müdürü Ahmet Candan'ın katkısı unutulamaz. Kendisi'de Büyükhisarlık Köyü'nden olan Ahmet Candan, hem kendi köylerine hemde Tepelice Köyü'ne Gökdere'nin suyunu götürerek köylülerin içme suyunda sıkıntı çekmesini önlemiş olacak. Suyun götürlmesi için başlatılan yol yapım çalışmaları içerisinde köylülerin yıllar önce aklına bile gelemiyecek olan ve dereye ektikleri ürünleri getirmek için zamanının yük vasıtası olan eşekler ile kullandıkları yoldan artık araçları ile gidebiliyorlar. Köye gelecek olan suyun yanında köylüyü memnun eden diğer bir durumda yolun yapılması ile birlikte Gökdere'ye araçları ile gidip orada vakit geçirebilme imkanı bulmaları oldu. Ramazan Bayramı'nın yaz ayına denk gelmesi ile birlikte İstanbul'da bulunan Tepelice Köyü'nün sakinleri köylerinin yolunu tuttu. Bayramı köyde geçirenler bayramın sonlarına doğru da araçları ile yapılan yoldan dereye giderek balık tutmak ve ailesi ile birlikte orada vakit geçirmek için köye su getirmek için yapılan yola düşüyorlar. Yapılan yoldan giden ve yaşı belli bir yaşın üzerine çıkmış kişiler “Buraya böyle bir yol yapılacağı bizim gençliğimiz zamanında kimsenin aklına gelmezdi. Biz yürüyürek ve eşekler ile bu yolları gidip gelir, eşeklerin üzerine yüklediğimiz ürünler ile geçimimizi sağlardık. Eskiden bu dağların her tarafına üzüm ekilirdi buralar bağdan geçilmezdi. Bağların ilk sahipleri ölünce çocukları da geçim derdiğne düşüp şehire gidince buralar sahipsiz kaldı. İnsan baktıkça içi acıyor” diyerek eski günleri hatırlama şansı buluyor. Bayramı köyde geçirmek için gelip de Gökdere'ye balık tutmaya gelenlerden bir tanesi de Mevlüt Çelik. Çelik'de bayramdan sonra dayısı ile birlikte dereye geldiğini söyledi. Çelik, “Köyümüze su getirmek için yapılan bu hizmetler oldukça güzel işler. Su getirmek için yapılan yolu insanlar derede  balık tutmak için de kullanıyorlar. Bizde yılda en fazla bir iki defa görüşme şansı bulduğumuz Konya'daki dayımız ile birlikte hem yapılan yolu görmek için hem de derede vakit geçirmek için birlikte buraya geldik. Bu yol olmasa idi ya bu kadar yeri yürüyerek gelecektik ya da diğer araba yolunu kullanarak koskoca deredeki kendi yerimize gelinceye kadar yürüyecektik” dedi.
Dereden su getirmek için yapılan yol asfalt olmadığı için ve birçok yerde rampalar, keskin virajlar ve tümseklikler olduğu için birçok kişi aracı ile gitmeye cesaret edemiyor. Aracı ile gitmek istemeyenler de pat pat motoru olarak adlandırılan motor ile yokuşlu yolu çıkıyorlar. Pat pat motoru ile ve aracı ile gidenler maşat olarak adlandırılan ve yolun en yüksek tepesi olan yerde oturarak mola veriyor ve eski günleri yad ediyorlar.

MUSTAFA ÖZÇELİK