"Şiirleriyle derdimize derman olurdu"

Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, bu haftaki Salı Kültür Sohbetleri’nde, 9. Vefat yıldönümünde Şair-Yazar Abdurrahim Karakoç’u anlattı.

7 Haziran 2012’de vefat eden Şair Abdurrahim Karakoç ile uzun süre beraberliği, tanışıklığı ve dostluğu olduğunu ifade eden Dr. Mustafa Güçlü, yaşayan halk şiirimizin en büyük üstadları arasında yer alan Abdurrahim’in “Yunus Emre gibi, Dadaloğlu gibi, Karacaoğlan gibi, Erzurumlu Emrah gibi, Âşık Veysel gibi Türk şiirinin kilometre taşlarından biriydi. Türkçe’yi çok yalın kullanır ve yabancı kelimelere hiç ihtiyaç duymazdı. Sat ve temiz bir Türkçe olarak konuşur ve yazardı. Şiirleriyle derdimize derman olurdu. Hiçbir ideoloji ve felsefeden etkilenmemişti. Yunus Emre nasıl “Ete kemiğe büründüm/ Yunus diye göründüm” dediyse; cumhuriyet döneminin Türkçe’si de “ete kemiğe bürünmüş/ Abdurrahim Karakoç olarak görünmüştü” karşımıza. Dolayısıyla kendisini çok severiz. Karakoç’lar ailecek şair. Şair olmayanlar da şairâne ruhlular” dedi. 7 Nisan 1932’de Maraş’ın Elbistan ilçesinin Celâ (içme-Ekinözü) köyünde doğan ve Savlan Dağının eteklerinde büyüyen Abdurrahim Karakoç’un, “Şiir toprağı” olan Maraş’ın bir şairi olduğunu belirten Dr. Güçlü, Maraş’tan çok sair çıkmasının coğrafyanın kaderinin bir sonucu olduğunu söyledi. Dr. Güçlü, Dört yaşında ilkokulu bitiren ve köylerinde ortaokul olmadığı için okuyamayan Karakoç, okumayı çok seven bir çocuktu. Askerliği yaptıktan sonra belediyelik olan Ekinözü Belediyesi’ne, imtihanı kazanarak muhasip memur olarak girer. O zamana kadar yazdığı iki kitap olacak şiirlerini kendisinin “hamlık dönemi” kabul ederek imha eder. Ben, şairlerin yazdıkları böyle şiirlerini yakmalarını doğru bulmuyorum” diye konuştu.

KARAKOÇ, HASAN’A MEKTUPLAR’LA TANINDI

Karakoç’un gençken 60’lı yıllarda yazdığı “Mihriban” adlı şiirinin bir aşk hikâyesinin bulunduğunu ve gerçek olduğunu ifade eden Güçlü, “Milliyetçi ağabeylerimizden Kemal Fedai Coşkuner’in çıkardığı Fedai dergisinde şiirleri çıkan Abdurrahim abi, derginin tirajını 65’lerde 60 bine kadar çıkarıyor. Küçük hacimli “Hasan’a Mektuplar” kitabı o yıllarda 10 bin adet basılıyor ve bitiyor. Abdurrahim abi hece tarzında ve hiciv ağırlıklı şiirler yazıyor. Böylece edebiyat dünyasında “unutulmazlar” arasına giriyor. Karakoç, yerli, millî ve islâmî bir çizgide olmasına rağmen o dönemden itibaren sol kesim de şiirlerini okumaya başlıyor” dedi.

“MUHSİN YA DÜRÜSTLÜĞÜ BIRAK YA DA SİYASETİ”

Hızlı yürürken bile kitap okuyan ve kitaplarla haşır neşir olan ve bilmediği kelimeleri masasında eksik etmediği iki-üç lügate bakarak hemen öğrenen Karakoç’la ilgili hatıralarını da paylaşan Güçlü, Abdurrahim Karakoç’u 70’li yıllarda “Hak Yol İslâm Yazacağız” şiiriyle tanıdığını ve 96’da da kendisiyle tanıştığını söyledi. 84’de Ankara/Sincan’a taşınan Karakoç’un şiirlerini, ANAP döneminin M.E.B Vehbi Dinçerler’in ezbere okuduğunu da anlatan Güçlü, şiire nasıl başladığını soranlara “Besmeleyle” cevabını veren ve Siyasete niçin girdin? Neden çıktın? sorusuna da “Allah rızası için girdim. Allah rızası için çıktım” cevabını veren Karakoç’un, BBP’nin seçimlerde yüzde 1-1,5 oy alması neticesinde Muhsin Başkan’a “Muhsin ya dürüstlüğü bırak ya da siyaseti” dediğini de dile getirdi. Ölmeden önce Konya’da ameliyat olduğunu ve hastanede yatarken ziyaretine gittiğini ve elini öptüğünü ifade eden Güçlü, Memeleket Tv’den online yayınlanan sohbetine “Abdurrahim abi 80 yaşında Hakk’a yürüdü. Cenaze namazını dönemin DİB Mehmet Görmez kıldırdı. Cenazesi Bağlum Mezarlığına defnedildi. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun” diyerek son verdi. Sohbetten sonra Karakoç’un şiirleri okundu ve kitapkurdu Mustafa Sinan Ümit, helva dağıttı.

HABER MERKEZİ