Reyting savaşları aileyi bitiriyor!
Gündüz kuşağı programlarının toplumun ahlaki değerlerine etkisi son zamanlarda sık sık tartışılan konular arasında yer alıyor. Özellikle kadınlar, gençler ve çocukların olumsuz içeriklerden etkilendiğini ifade eden Aile danışmanı ve sosyolog Özcan Dalgıç, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Dalgıç, “Devamlı aldatmaların, şiddetin, cinayetlerin işlendiği, ahlaki yozlaşmanın her gün örneklerinin sergilendiği, toplumun temel değerlerin yok sayıldığı programlar izlene izlene bunlar normalleştirilebilir. Ahlaki kuralların göz ardı edilmesi, izleyicilerin kendi değer yargılarını sorgulamasına ve zayıflamasına neden olabilir” dedi.

'REYTİNG SAVAŞLARI DEĞER YARGILARINI BOZUYOR'
Bu tarz programlarının toplumun ahlaki değerlerinin bozulmasına, dejenere olmasına etkisinin olduğunu belirten Dalgıç, programların formatlarının, reyting savaşlarının toplumun değer yargılarını, aile yapısını ve bireysel ilişkileri etkilediğinin altını çizdi.

'OLAYLAR RUTİNE BİNDİ ARTIK DİKKAT ÇEKMİYOR'
Evde anne-babayı ve onların ilişkisini rol model alan çocukların olumlu veya olumsuz durumlardan etkilendiği gibi devamlı izlenen bu tür programların da topluma olumsuz yansıdığına değinen Dalgıç, “İnsanlar yapacağı eylemlerde bu görüntülere aşinalaştığı için kendisinin yapmasında beis görmeyebilir hatta bazı şeyler için hakkının olduğunu düşünebilir. Geçmişte toplumumuzda 3. sayfa haberlerine konu olan cinayet, tecavüz ve aldatma gibi olaylar günlerce konuşulurdu. Toplum günlerce yaşanılanları eleştirir,olayları nahoş karşılardı. 3. sayfa haberleri azalmadı aksine gittikçe çoğaldı. Her gün onlarca, yüzlerce olay meydana geliyor. Hatta bazı olaylar o kadar rutinleşti ki dikkatimizi bile çekmez oldu” diye konuştu.
'AİLE İÇİ İLİŞKİLER ÇARPTIRILIYOR!'
Programlarda aile içi ilişkilerin çarpıtılarak verilmesinin, aldatmaların devamlı işlenmesinin, evliliklerin içinde şiddetin göz önüne serilmesinin, sevgi ve saygı örneklerinin yerine reyting uğruna olumsuz yaklaşımların devamlı işlenmesinin insanların evliliğe ve aileye olan bakış değiştirdiğini, toplumu yozlaştırdığını söyleyen Özcan Dalgıç, “Aile kavramını, yapısını, bağlarını önemsizleştirilmesiyle birlikte toplumun bireyselleşmeye yönelmesi, aile yapısına zarar verebilir. Gündüz kuşağında yer alan hatta bazı ruh sağlığı uzmanlarının yer aldığı programlarda verilen yanlış mesajların etkisiyle toplumsal cinsiyet rollerimizde değişmeye başladık. Bu uzmanların kimisinin batı kültürünün, kimisinin feminizm akının etkisinde olması nedeniyle yanlış mesajlarda verilmektedir. Kadınlarımız daha eril, erkeklerimiz daha dişil karaktere bürünüyor. Bu durum evliliklerin sarsılmasına, eşlerin birbirine sağlıklı yaklaşmamasına, sorumluluk alanlarının yer değiştirmesine, erkeğin kadına, kadının erkeğe ihtiyaç duymamasına sebebiyet veriyor. Evlilik kurumuna olan bakışın değişmesi ile birlikte boşanma oranları da her geçen gün maalesef artmaktadır” ifadelerini kullandı.
'BU TÜR PROGRAMLAR, TOPLUMUMUZUN DEĞERLERİ İLE ÖRTÜŞMÜYOR'
Dalgıç, ayrıca şunları kaydetti: “Gündüz kuşaklarında yer alan evlilik programları sonlandırıldı. Yerine gelen yemek programlarında yarışmacıların evlerinde, sofralarında bulunan lüksün ve şatafatın sunulduğu, evlerin, yemeklerin beğenilmediği, birbirlerine hakaretlerin, alay etmelerin, küçümsemelerin göz önüne serildiği bu tür programlar, toplumumuzun değerleri ile örtüşmüyor. Bu programlarda bencil insanların başarılı olduğu, başkalarının önemsenmediği, önceliğin tüketim olduğunu mesajı veriliyor. Toplumumuza olumlu mesaj vermeyen ama yapımcılar için ucuz maliyetli bu programlar maalesef halkımız tarafından izleniyor. Gerek gündüz kuşağında bulunan programlar gerek tartışma programları farklı düşüncelere ve yaşam tarzlarına saygının azalmasına, toplumsal ayrışmaların derinleşmesine yol açabilir. Toplumumuzda maalesef kimsenin, kimseye tahammülü kalmadı. Dinlemeden, anlamadan çok çabuk eleştirebiliyor, tartışmaya girebiliyor ve hatta şiddete başvurabiliyoruz.”
VATANDAŞIN TEPKİSİ ÇOK ÖNEMLİ!
“Bu tür programlarının zararının asgariye indirgenmesi, toplumun, ailenin, bireyin faydasına olması açısından devletin gereken düzenlemeleri yapmasını önceliyoruz” diyen Özcan Dalgıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “RTÜK daha aktif rol almalı, meselelere yasakçı bir zihniyet yerine yapılandırmacı yaklaşmalı. Programların içeriklerine yönelik düzenlemeler talep ederek, zararlı içerikler engellenebilir. Burada halkımızın tepkisi önemli. Bazı programların kaldırılmasında halkımızın etkili tepki göstermeleri faydalı olmuştu.”
'TOPLUM YOZLAŞMASININ ÖNÜNE GEÇMELİYİZ'
Aile Danışmanı ve Sosyolog Özcan Dalgıç, ailelere düşen sorumlulukların da olduğuna dikkat çekti. Dalgıç, şu cümlelerle konuşmasını noktaladı: “Aileler olarak bizlere düşen sorumluluk da büyük. Sadece çocuklarımızın değil, kendi medya alışkanlıklarımızı da sorgulamalıyız. Ne izliyoruz, neye maruz kalıyoruz? Bu soruların cevabını dürüstçe verebilmeliyiz. Çocuklara medya okuryazarlığı kazandırmak, onları bilinçli bireyler olarak yetiştirmek için önce bizim doğru modeller olmamız şart. Milli Eğitim, YÖK öğrencilerin medya okuryazarlığı eğitimlerin okullarda vermeli. Öğrencilerin bilinçli bir izleyici olması sağlanmalı ve bireylerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeliyiz. Toplumun tüm kesimleri başta STK’lar bir araya gelerek, toplumun yozlaşmasının önüne geçmek, milli ve manevi değerlerimizi yaşatmak için çaba sarf etmeliyiz.”
Kaynak:Süleyman Kuloğlu (ESKİ)





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.