Ömrü hizmetle geçti
Bediüzzaman Said Nursînin siyâsi görüşleri hakkında ilginç açıklamalar yapan Araştırmacı-Yazar Halil Uslu, Said Nursinin davasından hiçbir zaman taviz vermediğini söyledi
Bediüzzaman Said Nursî’nin siyâsi ve içtimai yönü hakkında ilginç açıklamalar yapan Araştırmacı-Yazar Halil Uslu, “Anna Massala’nın deyimiyle Bediüzzaman, çağımızın Mevlânâ’sıdır” dedi. Konya Aydınlar Ocağı tarafından Sille Kültür Merkezi’nde düzenlenen Salı Sohbeti’nde mümtaz bir dinleyiciye hitap eden Yazar Halil Uslu, 23 Mart 1960’da vefat eden Bediüzzaman Hazretleri’nin 49. sene-i devriyesini kutladıklarını belirterek “Bediüzzaman Said Nursî gençliğinde ne demişse, ihtiyarlığında da aynı çizgi ve aynı düsturlar hakim olmuştur. Asla taviz vermediği prensipleri zaman içinde dost ve düşman tarafından da takdirle karşılanmıştır. Ayrıca Kur’ân-ı Hakimin çağımızın içtimai sahalarına bakan ayetlerini de bu sahada beyan ve tefsir etmiştir” dedi.
Bediüzzaman’ın 9 Ocak 1909’da bir gazetede, devlet ricaline hitaben çıkan bir makalesinde, “Binaenaleyh, her bir mü’min i’lâ-i kelimetullaha mükelleftir. Ve bu zamanda en büyük sebebi maddeten terakki etmektir. Ve a’dâ-i terakkiye karşı herkes cihada mükelleftir” dediğini hatırlatan Halil Uslu, “Müslümanların, “fakirlik, cehalet ve ihtilaf” adlı üç düşmana karşı cihad etmeye dinen mükellef olduklarını, bunun yanında “muhabbet-i millî, ittihat ve maarif” adlı üç elmas kılıcı da elde etmeleri gerektiğini bize beyan ediyor. Üstad hazretleri ayrıca, bu zamanın cihadının sevgi ve muhabbet olduğunu kaydediyor. Ve bunu bize tam yüz yıl önce söylüyor” diye konuştu.
Bediüzzaman’ın siyâsi ve içtimai meselelerde müthiş bir tahlil kabiliyetine malik olduğunu, Osmanlı İmparatorluğu’nun akibetini düşünerek neşter vurduğunu, istikbalde Türkiye’nin mukadderatını görerek çıkış yolları gösterdiğini, İslâm dünyasının geleceğine dair çareler ile isabetli tesbitlerde bulunduğuna dikkat çeken Uslu, Bediüzzaman Hazretleri, Münazarat adlı eserinde şunları söylüyor: “Size kısa bir söz söyleyeceğim. İşte; ‘Eski hal muhal, ya yeni hâl veya izmihlâl.”Dünyada 193 devletin 140’ının çoğulcu parlamenter sisteme sahip olup sandığa gittiğini, 57 İslâm ülkesinde ancak 4-5’inin sandığa gittiğine dikkat çeken Uslu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bediüzzaman rey alan değil, rey veren bir zattır. Siyasete bakış açısını da şu sözlerle dile getirmiştir: Euzü Billahi Mineşşeytani Vessiyaseti (Ben şeytandan kaçtığım gibi siyasetten de Allah’a sığınırım). Üstad hazretleri, İttihad-i İslâm ile meşvered ve şûrayı çare olarak görmüş ve göstermiştir.”
BEDİÜZZAMAN’A TBMM’DE HOŞAMEDİ TÖRENİ YAPILDI
Bediüzzaman Said Nursî’nin Kuvayı Milliye Harakatı’sna destek verdiğini ve kendisine milletvekilliği teklif edilmesine rağmen bunu parayla birlikte kabul etmediğini dile getiren Araştırmacı-Yazar Halil Uslu, Bediüzzaman’ın Ankara Hükûmeti’nce, Ankara’ya üç kere şifre ile davet edildiğini belirterek şöyle konuştu: “Bediüzzaman üç defa şifre ile davet ediliyor. Eski Van Valisi, dostu mebus Tahsin Bey vasıtasıyla davet edildiği için, nihayet karar verir ve Ankara’ya gelir. Ankara’da 9 Kasım 1922 Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından Bediüzzaman hazretlerine resmen “Hoşamedi” merasimi yapılmıştır. (TBMM. Zabıt Ceridesi c.24:457) Hoşamedi bugünkü anlamda kimlere yapılır? Hoşamedi merasim ve törenleri ancak devlet başkanları statüsündeki zevata yapılır. Şimdi soruyoruz? Hz. Bediüzzaman hazretleri kim? Devlet başkanı mı? Hayır. Soruyorum Türkiye Cumhuriyet tarihinde hiçbir âlim zata, Bediüzzaman hazretlerinin dışında “Hoşamedi merasimi” yapılmış mıdır? ”
Uslu, bir saat yirmi dakika süren konuşmasının sonlarına doğru, Bediüzzaman’ın 19 Ocak 1923’de o günkü milletvekillerine, mebusların ibadete, bilhassa namaza müdavim olmalarının lüzûm ve ehimmiyetine ve Türkiye’nin bekası, geleceği ve çıkış yolları sadedinde 10 maddeden oluşan bir beyanname neşrettiğini ve bunun da “Ey mücahiddin-i İslâm, ey ehl-i hal ve akd!” hitabıyla başladığını dile getirdi. Bediüzzaman Said Nûrsî hazretlerinin cumhuriyetçi ve vatansever olduğunu ifade eden Uslu, sözlerine son noktayı, Bediüzzaman’ın Emirdağ Lahikası’nda geçen “Vasiyeti”ni okuyarak koydu.
Bediüzzaman’ın 9 Ocak 1909’da bir gazetede, devlet ricaline hitaben çıkan bir makalesinde, “Binaenaleyh, her bir mü’min i’lâ-i kelimetullaha mükelleftir. Ve bu zamanda en büyük sebebi maddeten terakki etmektir. Ve a’dâ-i terakkiye karşı herkes cihada mükelleftir” dediğini hatırlatan Halil Uslu, “Müslümanların, “fakirlik, cehalet ve ihtilaf” adlı üç düşmana karşı cihad etmeye dinen mükellef olduklarını, bunun yanında “muhabbet-i millî, ittihat ve maarif” adlı üç elmas kılıcı da elde etmeleri gerektiğini bize beyan ediyor. Üstad hazretleri ayrıca, bu zamanın cihadının sevgi ve muhabbet olduğunu kaydediyor. Ve bunu bize tam yüz yıl önce söylüyor” diye konuştu.
Bediüzzaman’ın siyâsi ve içtimai meselelerde müthiş bir tahlil kabiliyetine malik olduğunu, Osmanlı İmparatorluğu’nun akibetini düşünerek neşter vurduğunu, istikbalde Türkiye’nin mukadderatını görerek çıkış yolları gösterdiğini, İslâm dünyasının geleceğine dair çareler ile isabetli tesbitlerde bulunduğuna dikkat çeken Uslu, Bediüzzaman Hazretleri, Münazarat adlı eserinde şunları söylüyor: “Size kısa bir söz söyleyeceğim. İşte; ‘Eski hal muhal, ya yeni hâl veya izmihlâl.”Dünyada 193 devletin 140’ının çoğulcu parlamenter sisteme sahip olup sandığa gittiğini, 57 İslâm ülkesinde ancak 4-5’inin sandığa gittiğine dikkat çeken Uslu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bediüzzaman rey alan değil, rey veren bir zattır. Siyasete bakış açısını da şu sözlerle dile getirmiştir: Euzü Billahi Mineşşeytani Vessiyaseti (Ben şeytandan kaçtığım gibi siyasetten de Allah’a sığınırım). Üstad hazretleri, İttihad-i İslâm ile meşvered ve şûrayı çare olarak görmüş ve göstermiştir.”
BEDİÜZZAMAN’A TBMM’DE HOŞAMEDİ TÖRENİ YAPILDI
Bediüzzaman Said Nursî’nin Kuvayı Milliye Harakatı’sna destek verdiğini ve kendisine milletvekilliği teklif edilmesine rağmen bunu parayla birlikte kabul etmediğini dile getiren Araştırmacı-Yazar Halil Uslu, Bediüzzaman’ın Ankara Hükûmeti’nce, Ankara’ya üç kere şifre ile davet edildiğini belirterek şöyle konuştu: “Bediüzzaman üç defa şifre ile davet ediliyor. Eski Van Valisi, dostu mebus Tahsin Bey vasıtasıyla davet edildiği için, nihayet karar verir ve Ankara’ya gelir. Ankara’da 9 Kasım 1922 Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından Bediüzzaman hazretlerine resmen “Hoşamedi” merasimi yapılmıştır. (TBMM. Zabıt Ceridesi c.24:457) Hoşamedi bugünkü anlamda kimlere yapılır? Hoşamedi merasim ve törenleri ancak devlet başkanları statüsündeki zevata yapılır. Şimdi soruyoruz? Hz. Bediüzzaman hazretleri kim? Devlet başkanı mı? Hayır. Soruyorum Türkiye Cumhuriyet tarihinde hiçbir âlim zata, Bediüzzaman hazretlerinin dışında “Hoşamedi merasimi” yapılmış mıdır? ”
Uslu, bir saat yirmi dakika süren konuşmasının sonlarına doğru, Bediüzzaman’ın 19 Ocak 1923’de o günkü milletvekillerine, mebusların ibadete, bilhassa namaza müdavim olmalarının lüzûm ve ehimmiyetine ve Türkiye’nin bekası, geleceği ve çıkış yolları sadedinde 10 maddeden oluşan bir beyanname neşrettiğini ve bunun da “Ey mücahiddin-i İslâm, ey ehl-i hal ve akd!” hitabıyla başladığını dile getirdi. Bediüzzaman Said Nûrsî hazretlerinin cumhuriyetçi ve vatansever olduğunu ifade eden Uslu, sözlerine son noktayı, Bediüzzaman’ın Emirdağ Lahikası’nda geçen “Vasiyeti”ni okuyarak koydu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.