Merhaba'yı tehdit eden belediye personeline yazı: Uğur İbrahim Altay bile yapmaz!

Merhaba'yı tehdit eden belediye personeline yazı: Uğur İbrahim Altay bile yapmaz!
Kamunun gücüyle Merhaba Gazetesi’ni tehdit eden Konya Büyükşehir Belediyesi personeli ile ilgili Ahmet Şükrü Kılıç, bir yazı kaleme aldı. Kılıç, “Bu açıklamayı Uğur İbrahim Altay bile yapamaz, yapamaz değil yapmaz. İletişim uzmanıymış arkadaş” dedi

Konya’nın usta kalemlerinden Gazeteci Ahmet Şükrü Kılıç, geçtiğimiz günlerde yaşanan olaylarla ilgili bir yazı kaleme aldı. Kılıç, bir şehirde basının kendi iç dengelerini belirlemesinin doğal bir süreç olduğunu; kimi gazetelerin kapanabileceğini, kiminin birleşebileceğini, kiminin ayrışır, kiminin de muhalifleşeceğini söyledi. Kılıç, “Bu döngü, özgür bir şehirde halkın haber alma hakkının tabii sonucudur. Fakat bu doğal sürecin içine bir belediye daire başkanının ‘Birleşme’, ‘Eski sisteme dönüş’, ‘Kurumsal çıkarlarımıza uygunluk’ gibi cümlelerle dâhil olması artık basın tarihinin bir konusu değil; siyasetin ve kamu yönetiminin çivisinin çıktığı bir noktayı işaret eder. Son günlerde Konya’da yaşanan tartışma tam da budur” dedi.

gejsoafxqaawzfd.jpg

BU İFADELER VAHİMDİR!

Kılıç, yazısının devamında şunları belirtti: “Merhaba Gazetesi’nin yayımladığı haber, her muhalif yayın gibi iddialı olabilir fakat iddiaların bir tarafında görev sınırlarını aşan bir bürokrat varsa, haberin dili değil, bürokratın kurduğu cümleler tartışmanın merkezine yerleşir. Çünkü bir daire başkanı, bu şehirde kimseyi ‘Birleşmeye yönlendirme’, ‘yeni–eski medya düzeni kurma’ ya da ‘Gazeteleri hizaya sokma’ yetkisine sahip değildir. Bir daire başkanının yapabileceği en fazla şey, basına bilgi vermek için düzenlenen bir toplantıya katılmaktır; hukuken doğru olan da budur, siyaseten şık olan da budur, şehir irfanını yaşatan da budur. Ahmet Bilgiç’in açıklamasında yer alan bazı ifadeler ise tartışmanın boyutunu daha da büyütmektedir. ‘Gazete milletten toplanan parayla kuruldu’ cümlesi, öfke anında yanlış yere düşmüşse vahimdir; bilinçle kurulmuşsa daha da vahimdir. Çünkü milletten toplanan para, yalnızca kanunla belirlenen yerlere ve şeffaf mekanizmalar vasıtasıyla harcanabilir. Kamu parasıyla kurulan bir gazete iddiası sıradan bir polemik değil, doğrudan doğruya bir soruşturma konusudur. Kimin topladığı, nasıl topladığı, hangi hesaplardan geçtiği, nerede harcandığı; bunların tamamı hukukun denetlediği alanlardır. Bu nedenle bu ifade, istemeden de olsa, yeni bir hukuki tartışmanın kapısını açmaktadır.”

BİR ŞEHİRDE MUHALİF GAZETE YOKSA ŞEHRİN NEFES BORUSU TIKANIR!

Kılıç, açıklamanın dilinin de ayrıca incelenmeye muhtaç olduğunu kaydetti. Kılıç, daha sonra şunları aktardı: “Duygusal çıkışlarla örülü, ‘Size tavsiyem…’, ‘Benim nezdimde…’, ‘Hakkınız olmayanı asla vermeyeceğiz…’ gibi cümleler bir kamu kurumunun ağırlığını taşımamaktadır. Bu üslup, büyükşehir belediyesi gibi devasa bir kurumun açıklamasından çok kişisel bir blog yazısına benzemektedir. Oysa böylesi kurumlar yalnızca bulundukları şehirde değil, ülkenin ve dünyanın her yerinden takip edilir. Bir metnin sadece Konya’da kalacağını zanneden bir iletişim anlayışı dijital çağın ruhunu hiç kavrayamamış demektir. Artık her açıklama ulusal değil küresel ölçekte okunmaktadır; bu nedenle bir bürokratın dili hafiflediğinde, kurumu ağır yara alır. Merhaba Gazetesi’nin muhalif bir çizgide durması olağandır. Basının görevi alkışlamak değil; gördüğünü yazmak, yanlışını söylemek, sorgulamaktır. Bir şehirde muhalif bir gazete yoksa o şehrin nefes boruları tıkanmış demektir. Bugün tartışılması gereken şey bir gazetenin ne yazdığı değil; bir daire başkanının kendisini bu kadar yetkili hissetmesinin nasıl mümkün hâle geldiğidir. Basının doğal akışına müdahale eden her cümle, şehrin siyasal kültürüne saplanan bir oktur. Gazeteciler birleşir ya da ayrışır; bu onların işidir. Bir bürokratın elini oraya uzatması ise demokrasiye dokunmasıdır. Konya bugün ülkenin en büyük şehirlerinden biridir. Büyüklük nüfustan değil; fikirden, edep ve liyakatten gelir. Bu tartışma kime kızdığımızın değil, nasıl bir şehir olmak istediğimizin tartışmasıdır. Basını dizayn etmeye çalışan bir şehir mi olacağız; yoksa basınına tahakküm kurulmasına izin vermeyen bir şehir mi? Her açıklama, her kelime, her cümle bu sorunun cevabını verir. Benim cevabım nettir; bir şehrin basınına sürülen süngü, o şehrin ufkunu karartır. Bu yüzden mesele kişisel değil; Konya’nın geleceğidir. Bu açıklamayı Uğur İbrahim Altay bile yapamaz, yapamaz değil yapmaz! İletişim uzmanıymış arkadaş(!)”

Kaynak:Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum