Mehmet Efe: Pandemi Sürecindeki Sosyal Sorunlar

Mehmet Efe: Pandemi Sürecindeki Sosyal Sorunlar

Siyasi partilerin Konya’daki il başkan yardımcıları; fikirlerini, siyasi görüşlerini, şehrin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi “Siyasetin Nabzı” sayfaları için kaleme aldı.

Saadet Partisi Konya İl Başkan Yardımcısı Mehmet Efe'nin yazısı şu şekilde:

Pandemi Sürecindeki Sosyal Sorunlar

Dünyada bir yılı aşkın süredir mücadele edilen COVID-19 pandemisi tüm dünyayı etkisine aldığı gibi ülkemizi de etkisi altına almıştır. Pandemi süreci başlangıçta sağlık alanında büyük bir problem olarak görülse de sürecin etkisi artıkça, bu problem artık toplumsal yaşamı oluşturan tüm düzenleri sarsıntıya uğratarak sosyal bir sorun halini almıştır.

Toplumu oluşturan ekonomik, kültürel, hukuki, siyasal, sağlık ve eğitim sistemleri vb. gibi durumlarda meydana gelebilecek sarsıntılar her zaman başka sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu bileşenler toplumun ayrılmaz parçalarını oluşturmakta ve bir parçada meydana gelebilecek karmaşa diğer parçalara da yansıyarak toplumun düzenini bozmaktadır. Bozulan düzen sonucunda da hem devlet hem de toplum büyük bir karmaşa içine girebilmektedir. Ne yazık ki yaşadığımız pandemi dönemi de bu karmaşaya örnek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Giderek büyüyen pandemi sebebiyle alınan ve alınmaya çalışılan tedbirler neticesinde, toplum hem sağlık alanında hem de sosyal yaşamda büyük bir karmaşa içerisinde girmiştir. Birtakım kısıtlamalar meydana gelirken insanların sosyal yaşamı sınırlandırılmış ve herkes eve hapsolmuştur. Süreç bu şekilde devam ederken salgının yönetim altına alındığı varsayılarak bu defa da toplum, yeni normalleşme durumu ile karşı karşıya kalmıştır. Yeni normal adı altında hem fiziki hem de sosyal hayatta değişiklikler yaşanmıştır. Maske-mesafe ve hijyen üçgeninde mesafeli sosyal hayatı yaşamayı denemiştir. Denenen bu süreç sağlık alanında önemli bir değişime katkı sağlamadığı ve vaka sayılarında artış gözlendiği için yeniden kısıtlama ve yasaklar gündeme gelmiştir. Zaten belirli sınırlar ve engeller neticesinde yaşanmaya çalışılan sosyal hayat tekraren gelen kısıtlamalarla yine yeniden sarsıntıya uğramıştır. Süreçte yaşanan bu karmaşa ve gelgitler sebebiyle toplum sürekli değişime tabi olmaktadır.

Pandemi sürecinin yönetimiyle birlikte toplumsal yaşamda gerçekleşen büyük ölçekli değişimler var olan düzeni bozarak sistemin değişmesine neden olmaktadır. Fakat değişen toplumsal düzenler sebebiyle toplum yeni tehditler içerisine girebilmekte ve bu durum da yeni hastalıkları ve kırılganlıkları beraberinde getirmektedir. Yaşanan pandemi süreci de taşıdığı riskler itibariyle toplumu ve gündelik hayatı tehdit eden bir ortam oluşturmaktadır. İnsanlar üzerinde oluşturduğu psikolojik etkiler sebebiyle toplumsal yaşamda derin izler bırakarak salgın süreci sosyal hafızalarda büyük bir olumsuzluk olarak kalacaktır. Toplum, sürecin kontrol altına alınma çabasındayken sosyalleşememe sorunu ile karşı karşıya kalmakta ve hatta böyle yaşamaya alışmaya çalışmaktadır. Bu durum da haliyle toplumda kalıcı hasarlar bırakarak büyük bir sosyal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlar bir yandan yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışırken bir kaçış noktası ararken bir yandan da hayatın gerçekleriyle karşı karşıya kalıp zor da olsa hayatlarını devam ettirmeye çalışmaktadır. Fakat pandemi sebebiyle gündeme gelen eve kapanma durumu, fiziksel mesafeyi koruma disiplini, maske takma zorunluluğu, sokağa çıkma yasakları, marketlerin, kafe ve restoranların kısıtlanması gibi karantina uygulamaları ile insanların sosyal hayatı tehdit altında kalmaktadır. Pandemi öncesi insanların kendilerini hayatın streslerinden uzaklaştırabileceği uğrak mekânlar olan kafe, restoran, park ve bahçe gibi alanlar artık kaçınılması gereken yerler haline gelmiştir. Toplumsal hayatın bu derecede daralması sonucunda da psikolojiler derinden etkilenmekte ve sosyal sağlımız zedelenmektedir. Daha önce de belirttiğim gibi toplumda var olan düzenin dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehditle sarsıntıya uğraması, yeni sorunları da beraberinde getirecektir. Bu sebeple sosyolojik bakış açısıyla düşündüğümüzde, durumun hassasiyeti göz önünde bulundurularak devlet politikaları ve topluma yön verecek olan aktörler bu doğrultuda geliştirilmelidir. Salgın hastalıktan kurtulma çabasındayken fiziki sağlık ile mücadelenin yanı sıra ruhsal sağlığa da odaklanılmalı ve buna yönelik çalışmalar tedbirlere engel teşkil etmeden yapılmalıdır. Pandemi sürecinin sadece ilaçla ya da aşıyla çözülebilecek bir sorun olarak görülmemeli beraberinde getireceği sosyal sorunlara yönelik de tedbirler alınmalıdır. Bu denli sosyal hayatın kısıtlanması sonucu sosyalleşemeyen toplumda pandeminin kalıcı hasarlar bırakması kaçınılmaz olacaktır.

Pandemi sürecinin yöneticileri tarafından hem fiziki sağlık hem de sosyal sağlık açısından ne kadar doğru yönetildiği gözden geçirilmelidir. Kısıtlamaların bir var olması bir yok olması toplumda çelişkilere ve kaygılara sebep olmaktadır. Alınan kararlarda ve uygulanacak kısıtlamalarda toplumdaki bütün bileşenler göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir. Ülkecek zor bir dönemden geçerken sağlıkla tehdit edilmenin yanı sıra zaten zar zor geçinen insanların ekonomik anlamda darbe alması, eve kapanıp hem aile içi sorunlarla yüz yüze kalması hem de sosyalleşememe sorunu yaşaması ve beraberinde psiko-sosyal açıdan birçok sorunla karşı karşıya kalması göz ardı edilmemelidir. Umarız bu süreç, ülkemizdeki diğer sorunlar gibi politik bir hal almadan sosyal sağlığımız da göz önünde bulundurularak sağlıkla atlatılır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.