Mazlumların yanındayız!

Mazlumların yanındayız!

İHH Konya Şube Başkanı Op. Dr. Hasan Hüseyin Uysal, "Dünya üzerinde nerede bir mazlumun canı yanıyorsa varsa İHH da oradadır. Bugün geldiğimiz noktada, İslam aleminin bir numaralı yardım kuruluşuyuz diyebiliriz" dedi

RÖPORTAJ: BERKHAN PARLAK

İHH Konya Şube Başkanı Op. Dr. Hasan Hüseyin Uysal, "Dünya üzerinde nerede bir mazlumun canı yanıyorsa varsa İHH da oradadır. Bugün geldiğimiz noktada, İslam aleminin bir numaralı yardım kuruluşuyuz diyebiliriz" dedi

KIZILAY'IN BİLE GİREMEDİĞİ YERLERE GİRİYORUZ

İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Konya Şube Başkanı, Mavi Marmara Gazisi Op. Dr. Hasan Hüseyin Uysal ile İHH'nın çalışmaları, Mavi Marmara gemisinde yaşananlar ve Ortadoğu'daki Müslümanların çektiği sıkıntıları konuştuk. Yardım konusunda İslam aleminde İHH'nın bir numara olduğunu belirten Uysal, savaş bölgelerinde Kızılay'ın bile girmeye çekindiği yerlere yardım gönderdiklerini ifade etti.

hasan-huseyin-uysal-israil-askerinin-gozune-bakiyor-(1).jpg

PEYGAMBER'DEN ÖYLE ÖĞRENDİĞİM İÇİN BAKTIM

Mavi Marmara baskını sırasında gemide bulunan ve göz doktoru olduğu için yaralanan İsrail askerinin gözünün bakımını yapan Uysal, "Bir Müslüman'ın yapması gereken şeyi yaptım. Bizler hoşgörü dininin mensubuyuz. Çevremdeki bir kaç arkadaştan latife olarak aldığım tepkilerin dışında öyle ciddi bir tepki de almadım. Peygamber efendimiz bize böyle öğrettiği için o gün o İsrali askerinin gözüne baktım" diye konuştu.

 

**Öncelikle İHH Konya'nın geçmişte yaptığı faaliyetlerden bahsedelim. Konya İHH olarak geçmişte ne gibi faaliyetlerde bulundunuz?

-İHH Konya'da başka bir isimle uzun yıllar boyunca çalışmalarını sürdürdü. Bu süre içerisinde, Suriye'ye ilişkin yardımlarımız 120-130 TIR'ı buldu. Bunlar İHH'nın Konya'daki çalışmaları kapsamında zikredilmesi gerekir. Önceden farklı bir dernek ile çalışmış olmak, bu yardım faaliyetlerini İHH yapmadı demek doğru olmaz. Bunların öncesinde İHH, Konya üzerinden dünyanın çeşitli yerlerinde yetimhaneler inşa etti. Tayland'ın işgali altındaki Patani bölgesinde bizim büyük bir yetimhanemiz var. Kendim de bu yetimhanede incelemelerde bulundum. Orada 100'ü aşkın yavrumuz kalıyor. Zaman zaman biz bu yetimhanelerin başka ihtiyaçlarını karşılamak üzere ek binalar da yaptık. Yeni olarak Pakistan'da 600 bin Avro tahmini bedeli olan bir yetimhanenin yapımını üstlendik. Önümüzdeki ay içerisinde buradan bir heyetle yerinde değerlendirmeler yapacağız. Ayrıca Konya olarak, İHH'nın genel çalışmalarına her kademede destek olduk. İHH'nın tüm dünyadaki faaliyetlerinde her yıl kendi üstümüze düşeni yaptık. İHH'nın diğer il örgütlenmelerinden daha üst bir seviyede çalışmalarımız oldu. Kurban bağışları konusunda anlayışımız, ümmeti ve mağdurları bir bütün olarak değerlendirmektir. Biz dünyanın herhangi iki ülkesine yoğunlaşarak burada kurban faaliyetleri yapmak yerine, Müslümanların zorda olduğu bütün coğrafyalara ulaşmayı hedefliyoruz. Bir babanın evladının tümüne ulaşması gibi bir duygudur bu. Böyle olmadığı zaman da adaletsizlikler, dengesizlikler ve bir tarafa fazla yardım ümmetin sağlıklı bir şekilde yeniden ayağa kalkmasına hizmet etmez. Bu nedenle biz fakirlik skalasını ve oradaki Müslüman nüfusunu belirleyip yardımlarımızı bir denge içerisinde ulaştırmaya çalışıyoruz.

21-2.20150511102227.jpg

4 BİN SU KUYUSU AÇTIK

**Bir çok su kuyusu açtınız. Su kuyusu konusunda tam bir rakam verebilir misiniz?

-Biz dünyanın değişik taraflarında su kuyuları açtık. Halen bu suyu kuyuları konusunda bağışlar geliyor. İHH'nın toplamda 4 bin dolayında su kuyusu faaliyeti bulunmakta. Tahmini olarak da bu su kuyularının 200 tanesi İHH Konya'ya ait. Dolayısıyla Konyalılara biz bu konuda müteşekkiriz. Önemli bir hizmet yaptılar. Dünyanın değişik taraflarında susuzluk çekenlere su ulaştırdı Konyalı kardeşlerimiz. Allah hepsinden razı olsun. Kendim göz hekimi olarak İHH'nın yardım faaliyetlerinde bizzat bulundum. Dünyanın değişik noktalarında katarakt ameliyatları yaptım. Libya'daki ayaklanmanın ilk günlerinde, özellikle Doğu Libya'da Bingazi dolaylarında incelemelerde de bulunduk. Yaralıların durumu hakkında rapor tuttuk ve bazılarını Türkiye'ye sevk ettik.  Türkiye de gemi göndererek yardım faaliyetlerimize destek oldu. İHH'nın Konya'daki faaliyetlerinde ağırlıklı olarak sahada bulundum.

 

**İHH, yetimler konusunda da öne çıkan bir STK. İHH Konya kaç yetime bakıyor?

-Eğitim çalışmaları bizim motorumuz. Şu anda 3 bin 350 dolayında yetime ulaştık. Yani 3 bin 350 yetim hamimiz var. Bu şu demektir, 3 bin 350 yetime Konyalı hayırseverler aylık 90 lira yatırıyorlar ve 3 bin 250 yetim bu harçlıklarını alıyorlar. Bu dünyanın bir kısım yerlerinde bir ailenin aylık kazancına tekabül gelmektedir. İnsanlara tuhaf gelebilir ama Bangladeş'te durum böyledir. Myanmar'da böyledir. Günlük 1 doların altında yevmiye veren ülkelerin olduğunu düşünürsek, bizim ülkemizde bir kişinin aylık sigara parasının bile altında bir rakam ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bizim gönderdiğimiz bu harçlıkla bir ailenin geçimi sağlanıyor. Bu bizim için gerçekten çok önemli bir konu. Yetim faaliyetlerini, bütün faaliyetlerimizin lokomotifi olarak görüyoruz. Dünyada 200 milyon bilinen kayıtlı yetim var. Bunlardan 100 milyonu sokaklarda. Dolayısıyla bizim yapacak çok işimiz var. 100 milyon yetimin önemli bir kısmı, uyuşturucu, organ, fuhuş, çocuk mafyasının elinde. Bu çok vahim bir durum bu çocuklar kendilerinin boylarından büyük silahlarla, tanıdıkları- tanımadıkları insanları katlediyorlar. Bu çocuklar bu şekilde çocuk- asker olarak kullanılıyorlar ve bunlar üzerinden dünyada her gün cinayetler işleniyor. Geri kalan 100 milyon çocuk bir şekilde yakın uzak akrabalarının az ya da çok gözetimi altında tutuluyorlar. Ya da teşkilatların bakımı altına giriyorlar. Teşkilatların bakımı altında olan çocukların sayısı 4 buçuk milyon civarında.

 

İHH 67 BİN YETİME BAKIYOR

**Peki, İHH bu yetimlerin kaçının bakımını üstleniyor?

-Biz şunu biliyoruz, 4 buçuk milyon yetime Hristiyan kesimler bakıyor. Geri kalan 500 bin ya da daha aşağısı diğer yardım kuruluşlarının baktığı yetimler. İslam dünyasının bu konuda ne kadar geride kaldığını görmemiz gerekiyor. Biz İHH olarak son ulaştığımız sayılarla 67 bin dolayında yetime düzenli olarak bakıyoruz. Yani her ay bu çocuklara 90 lira ulaşıyor. Bizim ayrıca 120-130 bin dolayında, dönemsel baktığımız yetimlerimiz var. Onlar da Mart-Nisan-Mayıs aylarında yetimlik konusunu gündemde tutmaya çalışıyoruz. Ayrıca Ramazan ve Kurban Bayramı'nda da bu yetimlerimize ulaşıyoruz. Bu bağlamda İHH İslam dünyasının bir numara teşkilatıdır. Biz yetime de bütüncül bakıyoruz. Yetime sadece öğünlerinden birisini veya sadece kırtasiye ihtiyacını karşılamak şeklinde değil de mümkün olduğu kadar bir yetimin Türkiye gibi ülkelerde bütün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bakıyoruz. Biz hiç olmazsa yetim yükünü bütünüyle ailenin üzerinden kaldırsın diye bakıyoruz. Ancak Bangladeş gibi ülkelerde bizim bu bütüncül bakış açımızla bir ailenin bakımı karşılanmaktadır.

 

**Hristiyanların, yetimlerin büyük bir kısmının bakımını üstlenmesi, İslam dünyası için bir tehlike olarak görülebilir mi?

-Ümit ediyoruz ki Allah hayır faaliyetlerimizi artırır. İnsanlarımızın gönlündeki hayırseverlik bilincini yükseltir. İnşallah Hristiyanlaştırılmak üzere ellerinde tutulan 4 buçuk milyon yetim yavrumuza kendimiz bakarız. Hristiyanlar, Müslüman ülkelerde zeki çocukları seçerek onlara yatırım yaparak, eğer sosyal bilimler dalında bu çocuklar daha katılımcı ise ayrı ayrı olarak alıyorlar yetiştiriyorlar. Sonra da kendilerine çalıştırıyorlar. Fizik, kimya, matematik gibi fen bilimleri dalında zeki olan çocukları da o ülkede bırakmıyorlar. Kendi ülkelerine çalıyorlar. Yani bunlar her türlü hainliği, yalanı, talanı yapan insanlar. Bu fen bilimleri dalında zeki olan öğrenciler, o ülkenin kalkınmasında katkı sağlayacakken Hristiyanların ellerinde oyuncak oluyorlar. Bu vahim bir durum. Biz İHH olarak, kendi yetiştirdiğimiz çocuklarımızı kendi yetimhanelerimizde ayrıca eğitiyoruz. Hem sosyal bilimler dalında insanlar kendi kültürlerine yabancılaşmadan yetişiyorlar. En önemlisi de batılılardan bağımsız olarak yaşama düşüncesi ile yetişiyorlar. Bizim ayrıca İHH olarak bu tür yerlerde hazır bir biçimde çalışmalarımızı yürütüyoruz.

 

NEPAL'E ANINDA GİTTİK

**İHH'nın başka ne gibi önemli faaliyetleri var?

-Şu anda Nepal'da ağır bir deprem oldu. Biz İHH olarak depremden 10 saat sonra, İstanbul'dan Nepal'e hareket ettiler. Şuan da orada arkadaşlarımız arama- kurtarma çalışmalarına katıldı. İHH'nın kardeş teşkilatı olan Uluslararası Doktorlar Birliği de orada bölgenin sağlık ihtiyaçlarını gideriyorlar. Bizim bu yönümüzle de İslam dünyada 1 numara olduğumuz inkar edilemezdir. Nerede bir deprem, sel var İHH oraya ilk ulaşan teşkilattır. Ancak batı dünyasında da bu konuda öndeyiz diyebilirim. Çünkü batılı kuruluşlar oraya devlet desteği ile gidiyor. Mesela Haiti'de deprem oldu. Oraya ilk Amerika gitti. İkinci olarak batının çocuğu İsrail gitti. Amaçları kesinlikle Haiti halkına yardım etmek değildi. Orada askeri amaçla bulunuyorlardı. Oysa STK olarak kendileri orada bulunmadılar. Birilerini de göndermediler. Bu manada ilk giden STK İHH'dır. Japonya'daki depremde de, Pakistan'daki selde de biz oradaydık. Dünyanın neresinde acı, savaş varsa biz oradayız. Allah'ın izniyle gariplerin ellerinden tutmaya çalışıyoruz.

 

**Suriye'ye olan yardım faaliyetleriniz ne durumda?

-Suriye kanayan yaramız. Suriye'de şu anda sınırın hemen ötesinde çadır kentlerimiz bulunuyor. Burada her gün 100 bini aşkın kişiye yemek veriyoruz. Yine 100 binlerce ekmek dağıtıyoruz. Sınırın bu tarafında da yetimhanelerimiz var, büyük fırınlarımız var. Fırınlarımızdan çıkan bu sıcak ekmekleri, kamplardaki Suriyelilere dağıtıyoruz. Tam donanımlı tomografisi bile olan hastanemiz var. Önümüzdeki günlerde oranın diş ünitesini de Konya İHH olarak biz tamamlayacağız. Diş ünitesi eksik onu da biz kuracağız inşallah. Suriye'de sıcak çatışmanın hemen yakınlarında İHH'nın çadırını görmek mümkün. Mesela Kızılay can güvenliği olmadığı için bazı sıcak bölgelere giremiyor. Fakat İHH olarak bizler, nerede bir Müslüman'ın canı yanıyorsa ellerimizden geldiğince orada olmaya gayret gösteriyoruz.

 

**Siz de Mavi Marmara gemisi içindeydiniz. Yaşanan olayları ve sonrasındaki süreci bizlere aktarır mısınız?

-Mavi Marmara insanlık tarihinde önemli bir yeri olan olay. İsrail'in zulmünü, dünyanın en ücra köşesinde dahi bilinecek şekilde duyurduk. İsrail o günden sonra kendi zulmünü gizleme konusunda hep sıkıntı çekti. Tabi eskisi kadar zulmünü gizleme konusunda başarılı olamadı. Mazlum kesimde Mavi Marmara'dan sonra oluşan heyecan ve onlardaki moral bozukluğu halen devam ediyor. Mazlumların kurtulması konusunda Mısır halkı kendi iradesi ile bir seçim yapmıştı. Özgürlüğe doğru bir adım atmıştı yine batılılar, alavere yaparak kendi yetiştirdikleri bir darbeci ile darbe yaptılar ve Gazze konusunda İsrail'in yapamadığını Mısır'ın yeni diktatörü ile yapmaya çalışıyorlar. Fakat bir kere bu iş insanların kalplerinde yerini buldu. Kervan yola çıktı. Mavi Marmara yola çıktı ve olay artık o geminin maddi varlığının ötesine geçildi. Zihni olarak bu sefer gönüllerde sürüyor ve insanlar Mavi Marmara'nın Gazze'ye yaklaştığını biliyor. Allah inşallah sadece Gazze'ye değil, tüm Filistin'e özgürlük verir.

 

PEYGAMBERDEN ÖĞÜTLÜYÜZ

**Mavi Marmara baskını sırasında bir İsrail askerinin gözünün bakımını yaptınız. Çevrenizden ne gibi tepkiler aldınız?

-Bununla ilgili bir kaç latifeden başka çok ciddi bir tepki almadım. Bazı arkadaşlarımız bazı zeminlerde, 'Ya bırak sen bize saldıran Yahudi'ye bakıyorsun' şeklinde latife yapıyorlar. Bunların dışında çok önemli bir tepki olmadı. Çünkü biz savaş dışı kalmış kişilere, hukuk çerçevesinde davranmak konusunda Peygamberden öğütlüyüz. Savaşta birine bir şey yapacaksak o bile İslami çerçevede olmalı. Sonuçta Mavi Marmara'da biz bir savaşa çıkmadık. Ellerimizde mantar tabancası dahi yoktu. Ben orada hekim olarak bulunuyorsam, bir şekilde hekimlik yapmam gerekiyordu. O kişinin suçluluğu, suçsuzluğu ayrıca değerlendirecek bir husustur. Benim kardeşlerime saldırmış ancak ben o anda hekimim, hakim değilim. Ben bir şekilde infaz memuru da değilim. Ancak tarih buna zalimin ve zalimin zulüm ettiği insan tarafından tedavisi olarak bakar. Yani biz kendimize zulüm eden insanı bile tedavi ederiz. Gerektiği zaman tedavi ederiz. Hekimlik yapmam gereken yerde, karşımdaki zalim de olsa hekimliğimi yaparım. Tepki olmadı çünkü Müslümanlar bu konuda zaten çok donanımlı. Biz terbiyemizi Peygamberimizden aldık. O yüzden nerede hangi adım atacağımızı biliriz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.