Ladikli Hacı Ahmed Ağa vefatının 51. yıldönümünde dualarla anılıyor

Ladikli Hacı Ahmed Ağa vefatının 51. yıldönümünde dualarla anılıyor

Hızır aleyhisselam tarafından irşâd edilen, Konya'nın önemli değerleri arasında yer alan Ladikli Hacı Ahmed Ağa, yaşamı boyunca çoğu özelliğiyle insanlığa örnek oldu. Yirmi yılı aşan askerlik hayatıyla Ahmet Ağa, aynı zamanda gerçek bir “Gazi veli”dir.

Ladikli Hacı Ahmed Ağa (Hüdai), vefatının 51. yıldönümünde anılıyor. Konya'nın manevi mimarlarından olan Ladikli Hacı Ahmed Ağa, Kur'an-ı Kerim ve sünnete bağlı bir yaşamıyla insanlığın örnek aldığı şahsiyetlerden biri oldu. Zorlu ve çileli  yaşamına rağmen,  İslamın kurallarına sımsıkı bağlandı. Konya'nın ve yaşadığı diğer bölgelerin de manevi yaşantısına önemli katkılar sağlayan Ahmed Ağa, insanların danışıp, farklı konularda akıl aldığı bir isim oldu. İslam coğrafyasının her bir noktasının ve bütün Müslümanların sorunları ile dertlenen Ahmed Ağa, Konya'nın en önemli değerleri arasında yer alıyor. 

NAMAZ DENİNCE DEDEM İÇİN AKAN SULAR DURURDU

Lâdikli Ahmet Ağa’nın torunu Mehmet Elma, “Tasavvuf tarihinde Üveysilik dendiği zaman şu dört zümre akla gelmektedir. Bir, Peygamber Efendimiz aleyhisselatı vesselamın ruhaniyetinden nasip alanlar. İki, Veysel Karânî hazretlerinin ruhaniyetinden feyz alanlar. Üç, bir kutbun, bir şeyhin ruhaniyetinden feyz alanlar. Dört, bizzat Hızır aleyhisselam tarafından irşâd edilenler. Lâdikli Ahmet Hüdai hazretleri gibi” dedi.  Ahmet Ağa'nın yaşamı boyunca hayatının merkezinde Kur'an-ı Kerim ve sünnetullah olduğunu aktaran Elma,  “Namaz denilince dedem için akan sular dururdu. Babama, amcama Camiye gidip birlikte namaz kıldıkları halde, eve gelince namaz kıldınız mı diye sorardı. Dedem, 'Namaz kılmayan adama dua nafiledir' derdi” şeklinde konuştu.

8-1-001.jpg

40 YIL BOYUNCA GECE GÜNDÜZ MİSAFİR GİDİP GELMİŞ

“Dedem hayatta hiç ses çıkartarak gülmedi” diyen Elma, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dedem devamlı tebessüm ederdi. Hiç kimseye yüzünü ekşittiğini görmedim. Dedem merhamet abidesiydi. Namaza o kadar çok önem verirdi ki. Namaz kılmayan birine ettiğiniz dua, beyhudedir. Çok misafirperverdi.  40 yıl boyunca bize geceli gündüzlü misafir gelmiş. Eşi bir gün olsun alnını bile kırıştırmamış. Bize gelen misafirler, yemek yemeden de evimizden çıkmazlardı. Dedem, 5 cephede savaştı. Önce Balkan Savaşlarına katılmış. Sonra Birinci Cihan Harbi patlak vermiş. Romanya, Çanakkale, Sina Cephesi. Sonra Kurtuluş Savaşına katılmış. Daha sonra da memleketi Lâdik’e gelmiş yerleşmiş.”  

ONLARIN AHLAKI İLE AHLAKLANMAMIZ GEREKİR

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Temel İslami Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Akpınar, şunları söyledi: “Ladikli Ahmet Ağa, Ümmidir. Medrese eğitimi görmeden, kitap görmeden askerlikteki kerametleri ile tanınmış, bilinmiş bir şahsiyet. Bu durum, Allah'ın bir lütfudur. Onlar, örnek olmak üzere yaşadılar. Allah'a kulluk nasıl yapılır insanlara onu gösterdiler. Bizim de büyüklerimizden hayatlarındaki güzellikleri almamız gerekir. Büyüklerimiz ile sadece övünerek bir yere varamayız. Asıl olan onların ahlakı ile ahlaklanmaktır. Onları daha fazla tanımak, tanıdıkça hayatımıza daha fazla güzellik katabilmektir. Onları tanıdıkça bu isimlerin bizleri aydınlatması gerekir.  Onlar bizim yolumuzu aydınlatmalı.” 

4-1-11.jpg

HACI AHMET AĞA'NIN HIZIRLA TANIŞMASI

Bir Gazi Veli Ladikli Hacı Ahmet Ağa kitabında Hacı Ahmet Ağa'nın Hızır Aleyhisselam ile ilk tanışma olayına yer veren Araştırmacı-Yazar Mehmet Ali Uz, Ladikli Ahmet Hüdai'nin ifadelerini şöyle kaleme aldı:  “Filistin'in Gazze şehri civarında İngilizlerle savaşırken mensubu olduğum birlik pusuya düşürülmüş, birliğin büyük bir kısmı da makineli tüfeklerle taramıştı. Askerlerin çoğu Şehit düşmüş bir kısmı da yaralanmıştı. Bende yaralılar arasında idim. Yanımdaki arkadaşlar tek tek vurularak üzerime düştüler ve şehadet şerbetini içtiler. Bu arada ben de bayılmışım. Şehit ve yaralı arkadaşlarımın arasında sızlayan yaralarımdan kanlar akarken, o çöl sıcağında kavrulan kumlar üzerinde dayanılmaz hararetten adeta ciğerlerimin yandığını hissediyordum. Yakın civarımızda kuş uçmuyordu. Çevrede Kimsecikler yoktu. Adeta bütün ümitlerin tükendiği bir andı. Gönlümce yüce Mevlâ’ya yönelmiş şehit olarak kendisine kavuşacağım anı bekliyordum. Bulunduğumuz mevki asıl karargâhımıza 3 günlük mesafede idi. Bu arada ortada tek canlı gözükmüyordu. Artık herhangi bir yardım ve kurtuluş ümidim de kalmamıştı. Ben böyle baygın ve perişan bir vaziyette yatarken sabaha karşı üzerimize yağmur çiselemiş, bunun serinliği ile kendime gelmiştim. Tam bu anda beyaz bir ata binmiş, nuranî yüzlü bir zat bana doğru yaklaştı ve bana yumuşak ve müşfik bir sesle;  -Esselamu aleyküm! Ahmet Ağa yaralandın mı? Kalk yanıma gel! Dedi. Doğrudan bana ismimle ve bana selam verilerek hitap edilmesi karşısında herhangi bir korkuya kapılmadan: - Kalkamıyorum yaralıyım. Dedim. Bunun üzerine kendisi atından indi ve benim yanıma geldi. Üzerime düşüp kalmış olan şehit arkadaşlarımı üzerimden birer birer çekip aldı. Susuzluktan yanıyordum bana atının terkisinden aldığı su dolu bir matara uzattı. “ -Al iç! Dedi. Matarayı aldım, onu hararetten çatlayan dudaklarıma götürüp bu sudan kana kana içtim. Taze bir hayat bulmuş gibi oldum. Bundan sonra beni elimden tutarak kaldırdı. Ellerini sızlayan yaralarımın üzerinde gezdirirken acılarım bir bir diniyor ve kendime geliyordum. Bana ne oldu ise o hayat ve aşk bahşeden sudan içtikten sonra oldu. O anı hayatımın hiçbir döneminde unutamadım. Bu tanışmadan sonra o meçhul atlı Ahmet Ağa’yı atının terkisine bindirir ve onu en yakın bir askeri hastane önüne bırakır. Üç günlük mesafeden geldiğine görevlileri zor inandırır. Ahmet Ağa o hastanede bir süre tedavi görür, iyileşir. Kurtarıcısı birkaç kere de hastanede kendisinin ziyaretine gelir. Ahmet Ağa’yı çölden kurtaran ve sonra kendisiyle sık sık görüştüğü anlatılan o zatın Hızır Aleyhisselam olduğu söylenir. Ahmet Ağa bu olayı muhtelif vesilelerle kendisini ziyaretine gelen misafirlerine anlatmıştır.”

4-6-1-001.jpg

LADİKLİ HACI AHMED AĞA (HÜDAİ) KİMDİR?

Konya’nın Sarayönü ilçesine bağlı Ladik kasabasında 1304 (1888) tarihinde dünyaya gelmiştir. Babasının adı Mehmet, annesinin adı ise Emine olup; iki erkek ve bir kız kardeşi vardır.

Soyadı Kanunu’ndan sonra Elma soyadını seçmiştir. Okuryazar olmayan

Ahmet Elma, aynı zamanda İstiklal Savaşı gazisidir. Kanal harekâtında İngilizlere karşı savaşırken yaralanmış, 26 yıl askerlik yapmıştır. Vatanın kurtuluşundan sonra Ladik’e dönerek hayvancılık ve tarımla geçimini sağlamıştır. Halk arasında uzun süre çobanlık yaptığı için Çoban Ahmet ya da Ladikli Ahmet Ağa olarak bilinmiştir. 8 Haziran 1969 perşembe günü vefat etmiştir. Mezarı Ladik’tedir.

EMRE ÖZGÜL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.