Konya'ya gelip kendini okutan bakan kim? Yatak detayı

Habertürk Televizyonu eski muhabirlerinden Filiz Akgün, sosyal medya hesabından dikkat çeken bir paylaşıma imza attı.

Akgün, paylaşımında şunları belirtti: “Habertürk’te çalışırken, bir bakanla röportaja gideceğim. Röportajı Atatürk havalimanı VIP bekleme odasında yapacağız öyle konuşmuştuk, oturdum bekliyorum. Not defterimi, kalemimi, ses kayıt cihazımı sehpanın üzerine koydum hazırım. Geldi oturduk başlayacağız fakat ses kayıt cihazı kayıt yapmıyor. Yedek pil çıkardım taktım deniyorum, denerken de bir yandan ‘1-2-3 ses ses deneme 1–2-3 deneme füff füff..’ Düğüne hazırlanan düğün salonu orkestrası şefi gibiyim. 1-2-3.. 1-2-3 deneme deneme sesss.. Bakan Bey de ellerini iki dizinin arasına koymuş eğilmiş gözlüklerinin Altun’dan bakıyor ‘bu ne yapıyor’ diye. Arka koltukta oturan iki koruma da koltukta birbirine bakıyor, arada göz göze geliyoruz biri kafasını yukarı, diğeri gözlerini kaçırıp salon camından inip kalkan uçaklara bakıyor hani ben utanmayayım diye herhalde. Bakan Bey’in zamanı sınırlı biliyorum elimi çabuk tutmalıyım ama bir yandan da düşünüyorum biz antene çatal takıp izleyen bir milletiz acaba çatal mı istesem. Üflüyorum, tık tık vuruyorum yok. Bir telefon şirketinin salla kazan kampanyası gibi yukarı aşağı, sağdan sola sallıyorum yok. Işık yanmıyor yok. Para mı var alalım, maaşlarımızı zar zor alıyoruz. Eee benim TOKİ taksitim var para mı kalıyor. Yok. Kayıt cihazı çalışmıyor. Bakan Bey anladı, ‘Bu bozulmuş, benim vaktim de yok iyisi mi başka bir güne söz veriyorum size yine böyle İstanbul’a geldiğim bir gün arayalım sizi, bu arada siz de bir kayıt cihazı alın kendinize.’ Sonra bir an sustu. ‘Hatta ben size hediye alayım bizim size, bir gazeteciye küçük bir jestimiz olsun.’ Kalktık ayağı, özür diledim, tokalaşıp ayrıldım”

YATAĞIMIZI ANKARA’DAN KONYA’YA GETİRDİK

“Aradan birkaç hafta geçmişti ki bir telefon geldi bakan beyin asistanı arıyor, ‘Sayın bakanımın 2 gün sonra İstanbul’da programı var, Süzer Plaza Otel de kalacak müsait olursanız sizinle yarım kalan bir röportajı varmış onu yapabilirsiniz isterseniz’ dedi” diyen Akgün, ayrıca şunları yazdı: “Tabi ki dedim. Zaten yeni sıfır kayıt cihazı da almıştım özgüven tam. Sorularımı hazırladım, akşam üzeri Süzer’e gittim. Otelin lobisinde ben ve kayıt cihazım birlikte bekliyoruz. Geldi, koltuğa oturdu cebinden bir paket çıkardı dedi ki ‘Bunu Çin seyahatim sırasında size aldım unutmadım sözümü. Ben de ‘Mahcup ettiniz Sayın bakanım, ben zaten yeni cihaz almıştım’ dedim. Neyse.. Uzun bir röportaj yaptık bitti teşekkür ettim. Yeni çaylarımız gelmişti o sırada ‘bunları da içip kalkalım sizi uğurlasın arkadaşlarımız, aracınız yoksa gideceğiniz yere bıraksınlar’ dedi. Ben de ‘Sağ olun var arabamla geldim’ dedim. Arabayı görse zaten ikinci Çin ziyaretinde acır araba getirirdi belki de çünkü araba ses kayıt cihazıyla aynı kalitede. Çayları içerken konu nasıl nereden açıldı hatırlamıyorum haaa tamam şuradan açıldı dedi ki ‘burcunuz ne.’ ‘Koç ama ben burçlara muskalara vs inanmayan biriyim’ dedim. Dedi ki ‘Aaa öyle demeyin bakın ben size bir şey anlatacağım. Benim bir ara evimde kavga gürültü eksik olmuyordu Filiz Hanım. Dışarıdayken bizim hanımı özlüyordum ama eve gidince düşman gibi görüyorum. Artık dedik ki boşanalım bu böyle olmuyor ama yuvamı bozmak da istemiyorum eşe dosta dert yandım.’ Bana ‘Konya’da çok ünlü bir hoca var karı kocayı barıştırıyor ona gidelim son çare’ dediler. Tamam dedim, bir arkadaşla gizli saklı gittik ama biri görse gazeteler yazsa eyvah! Hocanın yanına girdik dinledi tek bir şey dedi. ‘Yattığınız yatağınızı getirin desem yükleyip buraya getirebilir misiniz?’ Getiririz ama neden dedik. ‘Sormayın sadece getirin’ dedi. Biz döndük Ankara’ya ertesi günü kamyonla yatağı alıp biz de arabayla arkada takip ederek Konya’nın yolunu tuttuk. Yatağı hocanın evine götürdük, çıkardılar biz de yanındayız hiç ayrılmadık. Hoca bir anda elimi yatağın bir yerine elini soktu oradan bir şey çıkardı dedi ki ‘Şimdi alın bu yatağı götürüp çöpe atın, kendinize yeni bir yatak alın eşinizle artık sorununuz olmayacak.’ Filiz Hanım, ister inanın ister inanmayın ama biz eşimle o günden sonra büyük kavgalarımız olmadı.”