"Konyalı üreticiler hak ettiğini alamıyor!"

"Konyalı üreticiler hak ettiğini alamıyor!"

İYİ Parti Konya İl Başkan Yardımcısı Gürler Yurtalan, Merhaba Gazetesi Siyasetin Nabzı sayfasında bunları yazdı.

İYİ Parti Konya İl Başkan Yardımcısı Gürler Yurtalan'ın yazısı şu şekilde:

"Konyalı üreticiler hak ettiğini alamıyor!"

Ülkemizde tarımsal ve hayvansal üretimlerin önemli bir kısmı Konya bölgesinde yetişmekte olup,aynı zamanda gıda sanayinin de önemli bir üretim merkezi konumundadır. Bu sebeple ülke tarımında ve hayvancılığında Konya bölgesi’nin önemi büyüktür.


 

Konya bölgesi 38 bin kilometrekare yüzölçümü ile birçok üretimsel hasıla ile birçok kişiye ve aileye iş imkanı oluşturmuştur. 2.6 milyon hektarlık tarım alanı ile ülkenin toplam tarım alanının %11 lik kısmını oluşturmaktadır. 2019 yılı bitkisel üretim verileri ele alındığında; ülke içindeki tarımsal üretimin %31.23 lük kısmını pancar,%22.4 lük kısmını mısır,%15 Arpa ve %9.9 oranındaki kısmını ise buğday oluşturmaktadır. Bölgedeki hayvan varlığının önceki yıllara göre artış göstermesi, tarımsal anlamda üretim modelinin kaba yem ürün çeşitliğine ve diğer tahıl ürünlerine nazaran mısır üretimindeki dekar başına alınan mahsulün fazlalığı buğday ekim alanlarını azaltmıştır.

Tarımsal üretimdeki mazot, gübre, tohum, ilaç, işçilik giderlerindeki artışlar tarımsal üretimden elde edilen ürünlerin fiyatlarını yükselttiği gibi zaman zaman mevsimsel rekolte düşüşleri de çiftçimizi zora koymaktadır. Tabi, bu tarımsal maliyetlerdeki artışlar hayvancılık işletmelerinde de maliyet artışlarına sebep olarak üretilen sütün ve etin girdi maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Bu durum doğrudan tüketiciye etki etmektedir sonrasında enflasyona neden olmaktadır.dolayısı ile enflasyondaki artış üretim maliyetleri ve sonrasında üreticinin artan maliyetler karşında ürününü ederi fiyattan pazarlayamaması sonucunda üretimden uzaklaşmaktadır. Bunun sonucunda 2008 yılında tekrar eden hayvancılık krizinin şuanda şiddetini daha da arttırarak hayvancılığı bırakmalarına üretimden çekilmelere sebep olmaktadır. İthalatın bir çözüm yolu olmaması gerekir. Bu tarz durumlar söz konusu olduğunda hükümetler ardı sıra kesilmeyen yeni reform paketleri,sıfır faiz yada süsbansiyonlu krediler, ıpard projeleri,yeni hibe destekleri gibi yatırım paketleri açıklayarak üretimden kopan hayvan sahiplerini tekrar üretime kazandırmayı hedeflemektedirler. Bu süreç hayvancılık mesleği ile alakası olmayan kişilerinde bu sektöre girmesine ortam hazırlamaktadır bu yanlıştır. Toprak ve hayvan ile buluşmamış,ayağı gübreye değmemiş ehil olmayan kişilerin iş başında olması her zaman üreticimize ve ülke ekonomimize zarar vermektedir.


 

Hayvancılık sektörü ; bacasız sanayinin üretimde kârını üreticinin belirleyemediği kısmıdır. Hâlen süt ve et üreticileri uzun zamandır zarar etmelerine karşın üretimlerini sürdürmeye devam etmektedirler.her platformda üreticiler ve stk lar problemlerini canı gönülden anlatmaya devam etseler de karşılığında pansuman destekler ile gönülleri alınmaya çalışılmaktadır.40 tl maliyeti olan karkas etin bugün üretici, bölgesine göre değişmekle birlikte 32 tl yağlı kestiriyor olması,aynı zamanda pazar bulmasında ise zaman zaman aksaklıklar oluşturmaktadır. Üretici aynı zamanda tüketici konumundadır. Aynı eti ve sütü 2 katı fiyatına marketten alıyor. Ürettiği üründen zarar ettiği gibi tüketir durumda da zarar ediyor. Sütte de durum aynı. Uzun zamandır gıda komitesi ve usk(ulusal süt konseyi) toplanmalarına rağmen süt üreticilerinin zam talepleri karşılıksız bırakılmıştır. Damızlık işletmeleri ayakta kalma adına işletmelerindeki hayvanlarını canlı satmanın yada kesime yollayarak ayakta kalmanın mücadelesini vermektedirler.15 kasım 2019 tarihi itibari ile 2, 30 krş/lt olan çiğ süt fiyatları hâlen aynı fiyatlar üzerinden işlem görmektedir. 1.47 seviyesinde olan süt yem paritesi bugün itibari ile 1 seviyesinin altını görmüştür. Bu durum günlük mezbahalarda inek kesimlerinin katlanarak artmasına sebep olmaktadır.


 

Sonuç olarak,et ve süt kurumunun mevcut fiyatlarını acilen piyasaya müdahale ederek,üreticinin gerçek maliyetlerini göz önünde bulundurarak, beside ve sütte alım fiyatlarını revize etmesi gerekmektedir.kesilen hayvanların ödeme şeklini ise, peşin olarak belirtmesi ve zamanında ödeyerek besiciyi mağdur etmemesi gerekir.süt üreticilerinde 6 ay süre ile güncellenmesi gereken süt fiyatlarının artan haftalık ve aylık maliyetler karşısında üreticiyi mağdur etmeme adına,en azından girdi maliyetlerinde fiyat istikrarı olana kadar 2 aylık peryotlarda fiyat güncellemesi yapmaları gerekir. TMO tarafından besi ve süt işletmelerine sağlanan günlük hayvan başı arpa desteğinin miktarın 5 kg ve üzerine çıkartılarak sevkiyatının kolaylaştırılarak mağduriyet yaratmaması gerekir. Özellikle besicilerimizin besi süreleri sonunda aldığı hayvanı ne kadar fiyata kestireceğini besi başında bilmesi gerekir. 3 ay önce hayvanı yetişmiş 37 tl kestirmiş üretici ile 3 ay sonra hayvanı yeni kesim çağına gelmiş üretici arasında 32-33 tl /kg kestirerek 4-5 tl gibi arada bir rakamın olmaması gerekir.bu kişi aynı zamanda 3 ay sonra hayvanı yetişmesinden dolayı maliyet artışından en fazla etkilenen kişidir.250 tl hayvan başı olan besi desteklerinin de uzun zamandır değişmediği göz önüne alınarak güncellenmesinin yapılması gerekir.aynı zamanda kesilen hayvanların et kg/fiyat şeklinde sütte olduğu gibi kilosuna destek verilmesi düşünülerek stk lar ile birlikte değerlendirilmesi önem arz etmektedir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.