Konya'da 28 yıl postacılık yapan isim: Kadir Yıldırım

Meslek hayatına 1993 yılında başlayan Kadir Yıldırım, meslekteki hayatını ilk yıllarında biraz zorlandığını ama zaman içerisinde mesleğin inceliklerini öğrendikten sonra büyük bir keyifle posta dağıntını belirtti. 1966 Konya doğumlu olan Kadir Yıldırım, postacılık mesleğine giriş hikâyesini şöyle anlatıyor: “Askerden geldikten sonra PTT’de işçi alımı vardı. Bende başvuruda bulundum ve hizmetli kadrosundan PTT’de çalışmaya başladım. Daha sonra azmettim ve dışardan liseyi bitirdim. Liseyi bitirdikten sonra kurum içi sınav açıldı, ben de kurumumun yaptığı bu sınava girdim ve Muharebeci kadrosundan işe başladım. PTT’nin dağıtıcı kadrosuna 1994 yılında başladım ve 28 sene hiç ara vermeden posta dağıtımında görev yaptım ve daha sonra emekli oldum.”

“MESLEK HAYATIMDA HİÇ NAVİGASYON KULLANMADIM”

Mesleğe başladığı yıllarda teknolojinin bu kadar gelişmediğini belirten Yıldırım, emekli olmadan önce meslek hayatına yeni başlayan genç postacılara yardımcı olduğunu belirterek, şunları anlattı: “Bizim zamanımızda teknoloji bu kadar gelişmemişti. İnsanlara gelen mektuplar, tebligatlar elimize ulaştığında önce mahalleyi belirler daha sonra bulunan caddeye bakarak rotamızı ona göre belirlerdik. Her postacının dağıtımdan mesul olduğu bölgeler bulunurdu zamanla bu bölgelere gidip geldikçe artık ezberliyorsunuz. Gelen mektubun ya da tebligatın üzerinde yazan adrese baktığımda kafamda mahalleler, caddeler, yol üzerinde bulunan reklam panoları, kapıların renkleri, gözümde canlanırdı. 28 yıl boyunca yaptığımbu meslekte hiç navigasyon kullanmadım mesleğinizi severek yaptığınızda yollar sizin için bir arkadaş, sırtınızda taşıdığınız çanta da yoldaş oluyor.”

“POSTACILAR AİLEDEN BİRİ OLARAK GÖRÜLÜR”

Vatandaşların postacılara her zaman sempati ile yaklaştığını sürekli mektup götürülen ailelerin postacıyı kendinden biri olarak görmeye başladığını belirten Yıldırım, meslek hayatında yaşadığı anıları şu şekilde anlattı: “Köylere kasabalara çok posta mektup tebligat götürdüm. Maaşını çekmeye gidemeyen 65 yaş üstü vatandaşlara maaşlarını götürürdük bisiklet ile yâda araba ile mahalleye girdiğim zaman köyde bulunan herkes yanıma gelir bana da posta var mı diye sorarlardı. Sürekli posta götürdüğüm bir teyze vardı emekli maaşı ile mektuplarını götürürdüm. Mektupların kimden geldiğini bilmiyorum tabi beni gördüğünde bizim postacı geliyor der kapıda karşılar ya bir soğukluk, ya da bir bardak su ikram ederdi. Ben onun postacısıydım o da benim teyzemdi. Yani bize bir yabancı gözü ile değil aileden bir gibi davranırdı. Sürekli gidip geldiğimiz kasabada beni herkes tanırdı. Köy kahvehanesine girip adres sorduğunda bizim postacı gelmiş derler ağırlar tam adresi tarif derlerdi. Arabası olan önümüze düşer gideceğimiz yere kadar bizimle gelir tam adrese ulaştırırdı Soğuk havalarda bazen bisikletimizi ya da motorumuzu kahvehaneye zorla bağlatıp araba ile götürüp getirirlerdi. Bizim insanımız kendisine haber getiren postacıları her zaman çok sevdi. Tabi her zaman aynı sevgi ile karşılaşmıyoruz. İşimiz gereği insanlara tebligat, ceza evrakı, ya da mahkeme kararları da ulaştırıyoruz. Bazen sanki bu kararı biz çıkarmışız gibi kızan vatandaşlarımız da oluyordu bu da bizim mesleğin cilvesi.”

“MEKTUPLAR ÇANTAMIZA SIĞMAZDI”

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte insanlarını alışkanlıklarının da değiştiğini kaydeden Yıldırım, meslek hayatında çok mektup dağıttığını ama insanların eskisi kadar mektup yazmadığını belirterek şunları söyledi: “Hayat artık çok hızlandı bu hıza bazen ayak uyduramıyoruz. Bu hızın karşısında bazı alışkanlıklarımızda değişti. Meslek hayatımın ilk yıllarında insanlar birbirilerine o kadar çok mektup yazardı ki çantalarımıza mektuplar sığmazdı. İnsanlara mektup götürdükten sonra yaşadıkları heyecan sevinç beni de aynı şekilde mutlu ederdi. Askerdeki nişanlısından mektup bekleyen genç kızlar, gurbetteki oğlundan ya da kızından mektup bekleyen anne babalar, mahkûmlardan mektup bekleyen insanlara, mektupları ulaştırdığımda onların sevinçleri gözlerinden okunurdu. Uzun zaman mektup bekleyenlere mektubunu teslim ettiğimde her zaman hayır dualarını aldım. İnsanların o an yaşadığı mutluluk bizim mesleğimizin en güzel yanlarından. Mesleğimin son yıllarında artık çok mektup götürmemeye başladım. Artık insanlar birebirlerine telefon üzerinden ulaşabiliyor. Teknolojinin nimetlerinden de faydalanmak gerekir”

“POSTACI DEVLETİN SOKAKTAKİ VİTRİNİDİR”

Postacıların devletin dışarda ki vitrini olduğunu belirten Kadir Yıldırım, postacının her zaman temiz olması, iletişimi iyi ve sabırlı olması gerektiğini belirterek, genç postacı adaylarına tavsiyelerde bulunarak sözlerini şöyle tamamladı: “Postacı devletin sokaktaki vitrinlerinden biridir. Vatandaşlar postacıyı gördüğü zaman devletten bir yazı ya da emir gelmiş olarak bakarlar. O yüzden postacılar her zaman temiz giyinmeli güzel bir üsluba sahip olmalı. Meslek hayatım boyunca ütüsüz gömlek pantolon, boyanmamış ayakkabı giymedim. Az önce de bahsettim vatandaşlardan her zaman iyi tepkiler ile karşılaşmıyoruz. Bir ceza tebligatı ulaştırdığınız zaman ilk tepki bize olur o yüzden güler yüzle sakince gelen tepkiyle karşılamak gerekir. Bu mesleğe yeni başlayan ya da postacılık yapmak isteyen genç meslektaşlarıma her zaman sakin kalmalarını iyi iletişim kurmalarını gerektiğini tavsiye ederim. Her işin olduğu gibi bizim işimizden zorlukları var ancak severek özen gösterilerek yapılan her iş güzedir. Severek yapılan her işten zevk alırsınız ama sevmeden yaptığınız her iş sizin için çileye dönüşür. Ben mesleğimi 28 yıl boyunca her zaman severek yaptım bir sürü güzel anım olduğu kadar talihsiz anılarımda oldu ama postacılık çok zevkli ve özel bir meslek.

SAİT ÇELİK