İthalat sevdası bizi perişan etti!

İthalat sevdası bizi perişan etti!

Soylu Besicilik İşletme Sahibi Veteriner M. Akif Soylu, “Türkiye genelinde yurt dışından getirilen hastalıklı hayvanlar 10 dakika içerisinde ülke geneline dağıtıldı” dedi.

Kurban Bayramına 22 gün kaldı. Besicilerin kurbanlık satışı da hız kazandı. Kurbanlık fiyatları geçen yıla oranla yüzde 10-15 civarında arttı. Kurban alırken vatandaşın önceliği yine güvenilir firmalar oldu. Satış kapasitesini her geçen yıl daha fazla artıran Soylu Besicilik de vatandaşın en çok rağbet gösterdiği satış noktalarından biri oldu. Soylu Besicilik İşletme Sahibi Veteriner Mehmet Akif Soylu, kaliteli üretim anlayışıyla vatandaşın güvenini kazandıklarını söyleyerek, “Bu güveni boşa çıkarmayacağız. Bu işi hem sahada hem okulunda öğrendik. Bilgi birikimimiz vatandaşın hoşuna gidiyor. Hayvanı yetiştirme aşamasından kesme aşamasına kadar, yani tüm süreçte planlı bir organizasyon şemamız var” diye konuştu.

VATANDAŞ NEZDİNDE BİR GÜVEN OLUŞTURDUK

Soylu Besicilik İşletme Sahibi Mehmet Akif Soylu, Soylu Besicilikten önce Soylu Veteriner Kliniği olarak hizmet verdiklerini dile getirdi. Klinikte 7. yıllarının bittiğini, kendisinin de aktif olarak 10 yıldır bu sektörün içinde olduğunu ifade eden Soylu, 5 yıldır da hayvancılık yaptığını aktardı. 5 yılın sonunda bugün kurban ve damızlık sektöründe de hizmet verdiklerini kaydeden Soylu, “Kurbanlık Türkiye'de her yıl Kurban Bayramından 1 ay önce insanların aklına gelen bir şey ama bu aslında böyle bir ibadet değil. İnsanların bütçesine uygun olan kurbanları kesmesi gerekir. Kurbanlık almaya gelenlere ben, Habil ile Kabil meselesini anlatırım. Kurbanlıkta iyiyi ve güzeli almak aslolandır. İnsanların kurban alması gerekirken dikkat etmesi gereken kurallar vardır. Konya merkezde 80 veteriner hekim var. Onlara kesinlikle vatandaşın danışması gerekir. Hayvanın gebeliğine, yaşına ve sağlığına bakmakta fayda var. Gebe hayvanları, yaşı uygun olmayan hayvanları bilerek veya bilmeyerek kurbana hazırlamak isteyenler oluyor. Uzman kişilere danışmak mantıklı olan husustur. Hayvanın tüyü parlak olmalı. Boynuzları sağlam olmalı. Yürüyen, topallamayan hayvan alınması konusunda bilinçli olunmalı. Ben de bir veteriner hekimim. Müşteri bu konuda eskiye nazaran daha bilinçli. Bir veteriner hekimden kurbanlık alıyor olmak, vatandaşa çok daha fazla güven veriyor. Biz, kurbanlık alımından, kesilip, paketleninceye kadar kısacası tüm işlemlerde sürecin başında oluyoruz ve olacağız da. Kesim esnasında oluşabilecek en küçük olumsuzluğa müdahale edebiliyoruz. Soylu Besiciliğin bugün daha fazla tercih ediliyor olmasının en önemli nedeni de benim hekim olmam. İşletme bilinçli bir şekilde yönetiliyor. Hayvanlarımız salık. Bağlı stresine girmiyorlar. Kaliteli kaba yemlerle hayvanlarımızı besliyoruz. Ette kaliteli mermerleşme dediğimiz bir özellik var. Yağın et içine dağılması hususu. Biz, buna önem veriyoruz. Müşteri bize 'Bizim hayvanımızda yağ çıkmıyor' diyor. Bu durum bizim hoşumuza gidiyor. Kurbanlık satışına başladığımızda ilk etapta 10 kurban satmıştık. Bugün 80 kurban sattık. Bu da gösteriyor ki, vatandaşımızın bize olan güveni her geçen yıl artıyor. Biz, vatandaşımızın güvenini kazandık. İnşallah Kurban Bayramında da kesim işlemlerinin başında olacağız. Korona virüsten dolayı çiftliğimizde ve kesim noktalarımızda gerekli tüm önlemleri alacağız ve hijyen çalışmalarımızı artıracağız. O gün vatandaşımızın sorun yaşamaması adına ekmek arası kavurma dağıtımı gerçekleştireceğiz. Oturma alanları oluşturacağız. Vatandaşımız çayını da rahatlıkla içebilecek. Sosyal mesafe kuralına riayet edilerek tüm işlemler yapılacak. Bu konular ile ilgili tüm çalışmalarımız devam ediyor” dedi.

4.jpg

KONYALI EN ÇOK DÜVEYİ TERCİH EDİYOR

Geçen yıl arpayı 61 TL'den aldıklarını, bu yıl arpanın 74 liraya yükseldiğini söyleyen Soylu, şunları kaydetti: “Geçen yıl 72 liraya aldığımız yem, 95 liraya yükseldi. Geçen yıla oranla girdi maliyetlerinde yüzde 15 gibi bir artış var. Girdi maliyetindeki bu artış canlı hayvan fiyatına da yansıdı. Alırken ve satarken geçen yıla oranla bir fark doğuyor. Her yıl Türkiye'de gizli de olsa yüzde 20-25 civarında bir gizli enflasyon yaşanıyor. Biz, bu enflasyon farkını hayvan fiyatlarına yansıtmıyoruz. Sadece yediğimiz zamları hayvana yansıtabiliyoruz. Tercih noktasında da Konya'da en çok düve tercih ediliyor. Dana eti biraz daha sert oluyor. Onu tercih eden müşterilerimiz de oluyor. Süt ve yavru vermeyen hayvanların tercihi genelde daha fazla oluyor.”

TARIM BAKANLIĞI ÜRETİCİYE DESTEK VERMİYOR

“Besiciler, bu ülkenin öksüz ve yetim çocukları” diyen Soylu Besicilik İşletme Sahibi Veteriner Mehmet Akif Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizim anamız babamız yok, bize sahip çıkan yok. Birçok yetiştiricinin hekim masrafı var bizim yok. Bu şartta bile biz zor para kazanıyoruz. Besiciler, Türkiye'de hak ettiği değeri ne yazık ki göremiyor. Besiciler, üretime çok fazla emek veriyor ama az ilgi görüyor. Her ne kadar hayvancılık sektörü, Türkiye'nin besin ihtiyacının yüzde 20'sini karşılıyor dense de, bu oranın yüzde 40 olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bugün Korona virüs süreci üretmenin önemini bir kez daha ortaya koydu. Pandemi sürecinde süt fiyatları geri çekildi. Süt maliyetlerimiz çok yüksek. Yem ve hammade girdileri çok pahalı. Sütü 10 kuruş geri çektiler. Zaten üretici zarar ediyordu, sanayiciler belirlenen çiğ süt fiyatını üreticiye vermiyordu. Tarım Bakanlığı, üreticiye destek çıkmıyor. Yağı düşük olan üreticiye ceza kesilirken, yağı fazla olan üreticiye prim verilmiyor. Konya özelinde konuşuyorum. Bizim sektörde ödül değil, ceza sistemi var. Büyükbaş hayvancılık sektörü geçen yıllarda bir ileri iki geri şeklinde seyrini devam ettiriyordu. Bugün gelinen noktada sektör durma noktasına geldi. Besiciler, bugün sadece borçlarını ödeyebiliyor, çoğunun elinde ekstra bir para kalmıyor. Kapanan çiftlikler oldu. O çiftlikler de ağırlıklı olarak kredi ile kurulan çiftliklerdi. Kredi ödemelerini yapamadılar. Öz sermayesi ile iş yapan besiciler, bugün hala ayakta. Hükümet, kim IPARD projesi yazdıysa destek verdi. Yem kredisi büyük firmalara verildi, küçük üreticiye verilmeli. Atadan hayvancılık yapmayanlar bu işi beceremediler. Bu işi hobi olarak yapanlara destek verildi, gerçekten üretmek için yapanlara destekler verilmedi. Mesele ben üretim için hiçbir destek paketine başvurmadım. Bu işten anlayamayanlar, yine diyorum bu sektörü hobi için seçenler destek gördü.”

3.jpg

FİLDİŞİ KULELERİNE OTURURSANIZ BU İŞE HAKİM OLAMAZSINIZ

Fabrikada 3 saniyede doldurulan sigaraya 17-18 TL para verildiğini, çok zor şartlarda üretilen hayvanların etlerinin de bugün 40 TL'ye satıldığı için yüksek olduğunu söyleyenlerilerin varlığına işaret eden Soylu, “Türkiye'de et fiyatları yüksek değil. Bir paket sigaraya günde 18 TL verenler, ete 40 TL vermeye korkuyor. İthal hayvan getirildi Türkiye'ye. Bu ithalat anlayışı dolayısıyla biz maalesef çok şey kaybettik. Önceden Türkiye'de birçok hayvan hastalığı bilinmezken, tarama testi yapılmadan, kan testi yapılmadan getirilen canlı hayvanlar sayesinde biz bugün birçok hastalığı konuşur duruma geldik. İthal edilen hayvanlarla birlikte Türkiye'ye 10'dan fazla hayvan hastalığı geldi. Biz, bugün o hastalıklarla uğraşıyoruz. En son İspanya'ya gidecek gemi, İskenderun'a yanaştı. 10 bin hayvan 10 dakika içinde Türkiye'ye dağıldı hayvanlar. Türkiye'de bir tarım ve hayvancılık politikası yok. Yıllardır Türkiye'ye işin ehli tarım bakanı gelmedi. Müsteşarlar aracılığıyla iş yürüyor. Fildişi kulelerine oturursanız, bu işe hakim olamazsınız. Müsteşarlar, sahayı ne kadar biliyor? Bu işin ehli kişileri Tarım Bakanlığına çağırıp, 'sizin derdiniz, sıkıntınız, öneriniz ve isteğiniz ne' deselerdi bugün tarım ve hayvancılıkta bu noktada olmazdık. Devletin üreticiyi ayrı bir kategoride değerlendirmesi gerekir. Türkiye'de et ve süt üretilecek yerler var. İzmir, Konya, Manisa gibi yerlerde süt üreticilerine ilave destekler verilmeli. Mesela Konya Bozkır'da süt üretimine destek verilmemesi gerekir. O bölgede dağ hayvancılığı fazla. Keçi üretimine destek verilmeli. Üreticiyi belli başlı bazı büyük firmalara mahkum etmemek gerekir. Bugün Konya'da 110 bin hayvancılık işletmesi var. Şehrin nüfusu 2 buçuk milyon. Konya, sektörde gerçekten lider konumda ama 110 bin işletmenin mantığı ne? Bu sayı çok fazla. O kadar fazla işletmenin olmasına rağmen, bulunduğumuz konuma bir bakın. Biz, bu işi gerçekten beceremiyoruz. Canı isteyen hayvancılık yapıyor. Bizim belli bir standartımız yok. Bir yıl bir yılı tutmuyor. Böyle bir sistemsizlikte üretimin sürdürülebilirliliği çok zor. Allah aşkına pandemi sürecinde kime destek verildi? Tarım ve hayvancılık sektörü için ne gibi destek paketleri açıklandı? Turizme, inşaat sektörüne destek verildi bize yok. Biz, ne yaptık bu hükümete? Bizim suçumuz et ve süt üretmek mi? Sabahın 5'inde uyanıp, hayvan gübresiyle uğraşmak mı bizim günahımız? Türkiye'de buzağı ölümü yüzde 15 civarında. Dünya genelinde bu ortalama yüzde 4 civarında. Besici, bugün ithalattan dolayı adını daha önce hiç duymadığı hastalıklarla uğraşıyor. Yazık. İşletme giderleri arttı. Yerli çoban bulamıyoruz. Afganlar, Suriyeliler bu işi sırtladı. Yerli çoban bulamıyoruz” şeklinde konuştu.

EMRE ÖZGÜL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.