HÜDA PAR'dan tartışılacak açıklama: Kadının beyanı ile erkek itibarsızlaştırılıyor

Türkiye’de giderek artan demografik ve kültürel sorunlar aile yapısını tehlikeye sokuyor. Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Konya İl Başkanı Mehmet Zülfi Tan, “Bugün tedbir almazsak yarın çok geç olabilir. Aile yapımızın daha fazla zedelenmesine izin veremeyiz” dedi

Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren nüfus problemlerinin artık ciddi bir boyuta ulaşması, aile yapısını zedeliyor. Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Konya İl Başkanı Mehmet Zülfi Tan, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu “Ailenin Korunması ve Sapkınlığın Suç Sayılması” konulu kanun teklifi hakkında Merhaba Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.

YANLIŞ AİLE POLİTİKALARI TETİKLİYOR

Türkiye’de giderek artan demografik ve kültürel sorunlara dikkat çeken Mehmet Zülfi Tan, 2024 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesinin tesadüf olmadığını belirterek, Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren nüfus problemlerinin artık ciddi bir boyuta ulaştığını söyledi. Tan, “Gelecekte genç nüfusumuz azalacak, yaşlı nüfus artacak. Bu durum ülkenin üretim ve kalkınma yapısını tehdit ediyor. Eskiden Avrupa’ya genç işçiler gönderirdik, şimdi başka ülkelerden işçi alan bir konuma düştük” ifadelerini kullandı. Bu tersine gidişin en önemli nedenlerinden birinin yanlış aile politikaları olduğunu belirten Tan, geçmiş yıllarda kadının korunması amacıyla yapılan düzenlemelerin erkeği aileden dışladığını ve fonksiyonsuz hale getirdiğini savundu.

‘ERKEK FONKSİYONSUZ HALE GELDİ’

“Kadının beyanı esastır” yaklaşımının erkeği aile içinde etkisizleştirdiğini belirten Tan, “Kadının beyanı esastır ilkesi erkeği fonksiyonsuz hale getirdi. Sürekli aile içi şiddet söylemleriyle erkek kötü gösterildi. Erken evlilikler kriminalize edilerek evlilik kurumu itibarsızlaştırıldı” dedi. Aile içi şiddet kavramının sürekli olarak erkek üzerinden tanımlanmasının aile kurumuna zarar verdiğini ifade eden Tan, erken evliliklerin kriminalize edilmesiyle evlilik kurumunun zedelendiğini vurguladı. Bu durumun gençlerde evliliğe karşı bir soğuma oluşturduğunu söyledi. Ekonomik şartların da bu süreci zorlaştırdığını belirten Zülfi Tan, “Bugün bir düğün ortalama 1 milyon liraya mal oluyor. Asgari ücretle geçinen biri bu parayı 10 yılda zor toplar. Geçim derdi, özellikle çocuk sahibi olma konusunda gençleri düşündürüyor” dedi.

‘DİZİLER VE GÜNDÜZ PROGRAMLARI YASAKLANMALI’

Tan, aile kurumuna yönelik tehditlerin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve ideolojik boyutları da bulunduğunu dile getirdi. LGBT hareketlerinin, cinsiyet değiştirme operasyonlarının ve televizyonlarda yayınlanan bazı dizilerin aile yapısını hedef alan sistematik bir saldırı içerdiğini savundu. “Bu sapkın akımlar gençlerin cinsel ihtiyaçlarını evlilik dışı yollarla karşılamalarını normalleştiriyor, helal olmayan yollara teşvik ediyor” diyen Tan, bu sürecin devlet eliyle ya doğrudan ya da dolaylı olarak desteklenmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Tan, aile yapısını zedeleyen içeriklerin yalnızca dizilerle sınırlı olmadığını belirterek, özellikle gündüz kuşağında yayınlanan bazı programların da toplumun ahlaki yapısını bozduğunu ifade etti. Bu tür programların, istisnai olayları genelleştirerek aile kurumunu itibarsızlaştırdığını savunan Tan, “Bu yayınlar aileyi yıpratıyor, değerleri erozyona uğratıyor. Hem dizilerin hem de gündüz kuşağı programlarının yasaklanması gerekiyor” dedi.

‘YATAK ODASI KİYAFETİ SOKAKTA GİYİLİYOR’

Bu tehlikelere karşı mücadele kapsamında hazırlanan kanun teklifinin dört ana maddeden oluştuğunu söyleyen Zülfi Tan, ilk maddeyle toplumda rahatsızlık oluşturan “hayasızca hareketlere” verilen cezaların artırılmasının amaçlandığını söyledi. Yatak odasında giyilecek kıyafetlerin sokakta sergilenmesi ya da özel hayata ait davranışların kamusal alana taşınmasının toplum yapısına zarar verdiğini dile getiren Tan, bu tür davranışlara 3 ila 6 yıl hapis cezası verilmesini teklif ettiklerini ifade etti.

‘SOSYAL MEDYA LGBT PROPAGANDASI YAPIYOR’

Kanun teklifinin ikinci maddesi, LGBT propagandasının yasaklanmasını hedefliyor. Tan, medya ve sosyal medya mecralarında bu içeriklerin gençlere bilinçli şekilde empoze edildiğini savundu. “Bu sapkınlık aile yapısını çökertiyor, helal olmayan yolları normalleştiriyor” diyen Tan, bu yayınların bir özgürlük değil, ideolojik bir dayatma olduğunu söyledi. Tan, bu tür içeriklerin toplumun değerlerini zedelediğini belirterek, propaganda yapan kişi ve kurumlara 3 ila 5 yıl arasında hapis cezası öngördüklerini ifade etti. “Toplum bu yayınlardan rahatsız. Aileyi korumak adına yasal düzenleme artık kaçınılmazdır” dedi.

‘RTÜK’ÜN YETKİSİ ARTIRILSIN’

Üçüncü maddeyle birlikte, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) bu tür yayınlara karşı denetim yetkisinin artırılması ve elinin güçlendirilmesi isteniyor. Tan, özellikle gündüz kuşağında yayınlanan programların ve bazı filmlerin aile yapısını tehdit ettiğini belirterek, “Toplumda bir milyonda bir rastlanan hadiseler bile ekranlarda olağanlaştırılıyor, gençlerimiz olumsuz etkileniyor” dedi.

‘HUKUKİ CİNSİYET TANIMI ŞART’

Dördüncü ve son madde ise biyolojik cinsiyet esasına dayanan hukuki bir tanım getirmeyi amaçlıyor. Zülfi Tan, cinsiyet değişikliğine ilişkin işlemlerin yasaklanmasını ve devlet desteğinin tamamen kaldırılmasını istediklerini belirtti. “Biyolojik cinsiyet dışında tanımlanan tüm kimlikler aile yapısına karşı bir tehdit olarak görülmelidir” ifadelerini kullanan Tan, bu konunun ülkenin geleceği açısından hayati önemde olduğunu vurguladı.

‘SİYASİ PARTİLER DESTEKLEMELİ’

Açıklamasının sonunda diğer siyasi partilere de çağrıda bulunan Zülfi Tan, Saadet Partisi, AK Parti ve diğer muhafazakâr partiler başta olmak üzere tüm milletvekillerinden bu kanun teklifine destek beklediklerini belirtti. Yerel basın ve kanaat önderlerinden de destek isteyen Tan, “Bugün tedbir almazsak yarın çok geç olabilir. Aile yapımızın daha fazla zedelenmesine izin veremeyiz” dedi.